Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Hotel yangınında oğlunu kaybeden Danıştay 9’uncu Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, “Kimse “Ben iyi bir yargıcım” demesin, hepimiz sınıfta kaldık” dedi.
Yangınla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu’nun on üçüncü toplantısında faciada yakınlarını kaybedenler konuştu.
ANKA‘nın haberine göre oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9’uncu Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, komisyondaki konuşmasında şunları söyledi:
‘Bugün yargıya yüven yüzde 20’ler seviyesine indi’
”Yiğit bir hafta önce Amerika’dan gelmişti. Dünya’nın bir numaralı üniversitesi M.I.T’de stajını yapmıştı. Yiğit, bütün yaratılanları severdi, insan, hayvan ayırt etmeksizin severdi. Yiğit’imi adli tıpta DNA testiyle aldım.
Biz bu acılarla yaşayacağız ama şimdi 35 senesini yargıya vermiş kardeşiniz olarak bir şeyler söylemek istiyorum. Sorun yargıya olan güven sorunu. Dairede benim arkadaşlarım bana taziyeye geldiklerinde, önümde dosya görüyorlar. Kimisi diyor ki “Ne oldu başkanım dosya mı okuyorsun?” yok dedim. Benim devletim bana gözyaşları içinde bana oğlumun dosyasını okutuyor.
Ben evladımın dosyasını okuyorum. Ben mesleğe başlarken yargıya olan güven, yüzde 80’ler civarındaydı. Bugün yargıya olan güven yüzde 20’ler seviyesine indi. Ben o derslerine girdiğim arkadaşlarıma “Bizim nesil sınıfta kaldı” diyorum. Kimse “Ben iyi bir yargıcım” demesin. Takım oyunu, hepimiz sınıfta kaldık.
‘Ben buna organize kötülük diyorum’
Bir tarafta il özel idaresi işyeri açma ve çalışma ruhsatını veren, yapı kullanma iznini veren, tadilatları onaylayan bir il özel idaresi ve herkesin gözünden kaçıyor ve onun başında da bir vali var. Öbür tarafta bütün bunları denetleyip, bu eksiklikleri gördüğünde gerektiğinde o otelin turizm işletme belgesini iptal etme yetkisi olan Turizm Bakanlığı. Yine öbür tarafta, işyeri ve iş sağlığı güvenliği konusunda tek yetkili olan Çalışma Bakanlığı var. Şimdi bunların hiçbir tanesi görevini doğru dürüst yapmamış. Ben buna organize kötülük diyorum. Sonuçta organize kötülük ortaya çıkmış. Bir tarafından belediye, bir tarafından il özel idaresi, bir tarafından turizm bakanlığı, bir tarafından çalışma bakanlığı. Tamamı bunların sorumlu.
‘Daha evlatlarımızı toprağa vermeden turizm bakanı “Ben sorumlu değilim” diyor’
Bu organize kötülüğü yapmalarına yardım eden kamu görevlileri varsa bunların ortaya çıkarılması lazım. İkinci gün daha biz evlatlarımızı toprağa vermeden Turizm bakanı çıkıyor bir televizyona kendini televizyoncu gören bir kişinin karşısına “Ben sorumlu değilim.” Sen Turizm bakanı mısın? Kamu hukukçusu musun?
‘Bilirkişi raporu bir korsan metin değildir’
Ben bunu Bolu Başsavcısı’na söyledim Üç gün sonra evladımızın adli emanetteki eşyalarını almaya gittiğimizde bizi o makamına çağırdı. Dedim Sayın başsavcım bu yargıyı etkileme değil de nedir? Sen eğer sorumluysan zaten yargı senin yakana yapışır. Sorumlu değilsen niye feryat ediyorsun? Oturursun yerinde, kimse de sana dokunmaz. Birinci bilirkişi raporu eksik olabilir, yanlış olabilir, yetersiz olabilir. O anda fazla araştırmadan yetkili ve ehil kişilerden olmayan hiç olabilir. Ama bu bilirkişi raporu eğer UYAP’a girmişse, bu bilirkişi raporu eğer dosyaya girmişse, Bu bilirkişi, raporu bir hukuki metindir. Bu bir korsan metin değildir.
‘Olumsuz rapor varsa paylaşmak zorundasın, bu senin görevin’
Belediyenin tutuklanan bu görevlileri dahil, tamamen bu konuda asli kusurlu ve sorumlu olduğuna ben yürekten inanıyorum. Niye inanıyorum? Konuyu kaçırmadan bir parantez söyleyeyim. Sen burayı 1970’li yıllarda ruhsat verirken, yangın durum belgesini verirken bunun durumunu görmedin. Sonrasında verdiğin yangın olur raporlarında bunu görmedin. Yetmedi. Allah şaşırtacak ya, o otelin önünde yani itfaiyenin giremediği yerde bir 80 metrekarelik bir yere ruhsat alabilmen için belediyeye başvuruyorlar. Yanlışlıkla belediyenin tamamı, binanın tamamı için yangın uyumlu raporu istiyorlar.
Belediye geliyor, bu yangın uyumlu raporunun, bakıyor bir sürü eksikliği var, olumsuz bir rapor düzenliyor. Bu olumsuz rapor ilgililerin eline gittikten sonra ki ifadelerden onu görüyoruz. Belediye Başkan Yardımcısı akıl veriyor işletme sahiplerine diyor ki “Siz bu talebinizi geri çekin biz de bunu iptal edelim.”
Rapor düzenlendikten sekiz gün sonra belediye görevlileri tespit ettikleri bu olumsuzlukları İl Özel İdaresi ya da Turizm Bakanlığı’yla da paylaşmak zorundadır. Oradaki paylaşılabilir lafıyla hareket edilerek, efendim burada bir takdir hakkı var diyemezsin. Bu takdir hakkı ancak düzenlenen rapor olumluysa, bunu paylaşmayabilirsin. Ama olumsuz bir rapor varsa sen bunu paylaşmak zorundasın, bu senin görevin. Sen sekiz gün boyunca bu görevini yerine yapmamışsın.
‘Belediyenin yetkilileri sonuna kadar sorumludur’
İki, o binaya sekiz yüz gün önce gitmişsin, olumsuz raporu vermişsin. Yahu bu binanın bitişiğindeki seksen metrekare aşağı binaya ve üstüne üstlük onun etrafına giremeyen, itfaiye aracı gelemezken sen o bir yere iki tane yangın söndürme tüpü var diye nasıl yangına olumlu raporu vermişsin? Belediyenin yetkilileri sonuna kadar sorumludur. Belki belediye başkanı da burada kendine düşen pay açısında sorumluluğu vardır. Yani kimse ‘Benim sorumluluğum yok. Onlar yapmıştır’ deme lüksüne sahip değil. O kişileri de sen seçiyorsun, sen atıyorsun. Çalıştıranın sorumluluğu vardır.
‘Belediye, il özel idaresi, Çalışma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı birinci derecede etkilidir’
Biz bu konuda Turizm Bakanlığı’nı harekete geçirmek için, İçişleri Bakanlığı’nı harekete geçirmek için ve Çalışma Bakanlığı’nı harekete geçirmek için 4483 kapsamında soruşturma açın diye kurumlara başvurduk 27 Şubat’ta. Bir cevap verilmedi, zımniyet oluşturuldu. Zımniyet oluşturulduktan sonra bilirkişiler yani başsavcılığımızın oluşturduğu bilirkişiye heyeti raporuna açıkladı. Raporun sonuç bölümünde kelimesi kelimesine aynı ifadelerle belediye birinci derecede etkilidir. İl Özel İdaresi birinci derece de etkilidir. Çalışma Bakanlığı birinci derece de etkilidir. Turizm Bakanlığı birinci derece de etkilidir.”