İLK KARAR
Kararın ilki 2017 yılında Yagrıtay 16. Ceza Dairesi tarafından veriliyor. Söz konusu karar iki hakimle ilgili. Güncel soruşturmalar kapsamında yargılanan iki hakim; eğitim düzeyleri, yaptıkları görev nedeniyle edindikleri bilgi, tecrübe ve örgütteki konumları itibariyle bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda oldukları kabul edilerek ‘terörist’ ilan ediliyor.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bunu ‘doğru’ bularak onuyor. Söz konusu iki hakimin ‘örgütün nihai amacını bildiğine dair’ kesin bir delil yok. Sadece ‘hakim öyle olduğunu’ düşünüyor.
İKİNCİ KARAR:
İkinci karar ise Aralık 2021 tarihli. Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı ve eski HSYK üyesi Birol Erdem, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından ‘beraat’ ettiriliyor. Kararın gerekçesinde, savcının ‘yönetici’ olduğunu ileri sürdüğü Erdem’in ‘örgütün nihai amacından haberinin olmadığı’ belirtiliyor. Dolayısıyla (CMK 223/2-c kapsamında) ‘yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması’ nedeniyle ‘beraatine’ karar veriliyor.
Bu karar da Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun önüne geliyor ve kurul bu kararı da ‘doğru’ buluyor. 2017 yılındaki karar ‘doğru’ idiyse CGK, 2021’deki bu kararı nasıl onadı? 2017 yılındaki karar yanlış idiyse o karar nasıl ‘doğru’ bulundu?
Söz konusu karar(lar) yargının ‘iki yüzlü’ tavrını da en üst düzeyde gözler önüne seriyor. Sadece birinci derece mahkemelerde değil, yargının en üst makamında bile ‘adamına göre’ hukuk düzeni hakim.
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, söz konusu skandalı sosyal medya hesabından değerlendirdi. Gökhan Güneş’in konuyla paylaşımları şöyle:
BUYURUN SİZE ÇİFTE STANDARTIN RESMİ BELGESİ!
- Sizlerle paylaşacağım iki karar görseli ile yargının vatandaşa uyguladığı çifte standardı ve düşman ceza hukukunu görecek ve yargının işine gelince nasıl manevra yapıp istediği kişileri akladığına şahit olacaksınız.
- İlk görselimiz, binlerce kişinin ‘terörist’ kabul edilmesinin dayanağı olan @TCYargitay 16. CD’nin ilk kararındaki gerekçeden. Bu karar gereğince, iki hakim; eğitim düzeyleri, yaptıkları görev nedeniyle edindikleri bilgi, tecrübe ve örgütteki konumları itibariyle bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda oldukları kabul edilerek “terörist” ilan edilmişlerdir.
- Yani, Yargıtay için birazdan yer vereceğimiz kararında, örgüt üyeliğinin kabulünde olmazsa olmaz ‘nihai amaç’ unsuru iki hakim için ‘bilebilecek durumda’ olmalarıdır. Başka bir ifadeyle ‘olsa olsa’ ihtimalidir ve tamamıyla Yargıtay’ın uydurduğu bir gerekçedir. Zira iki hakimin uydurulan bu nihai amaçtan haberdar olduklarına ilişkin hiç bir delil yoktur. 16. CD’nin bu kararı Ceza Genel Kurulu tarafından oybirliği ile onanmıştır.
- Ancak aynı CGK, bu karardan 5 yıl sonra ise örgüt yöneticiliğinden hakkında dava açılan B.Erdem’i önce örgüt hiyerarşisine dahil kabul etmiş ancak “üyeliğe” düşürmüş, fakat örgüt hiyerarşisine kabul ettiği bu kişinin ne hikmetse “örgütün nihai amacını” bilmediğini belirterek beraatına karar vermiştir.
- O zaman hadi gelin, aynı Ceza Genel Kurulu’nun iki hakimin “nihai amacı” bildiklerini tespit ettiği kriterleri B. Erdem’e uygulayalım ve nihai amacı bilip bilmediğini hep birlikte görelim.
- Erdem’in eğitim düzeyi ile terörist kabul edilen iki hakimin eğitim düzeyleri aynıdır ve hepsi de fakülte mezunudur. Gelelim diğer unsur olan; “yaptıkları görev nedeniyle edindikleri bilgi, tecrübe ve örgütteki konumları” hususuna,
- Ceza Genel Kuruluna göre İstanbul’da hakim olan iki kişi bu gerekçeyle nihai amacı biliyor kabul edilirken, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, Müsteşarlığı, HSYK üyeliği ve Bakan Müşavirliği yapmış ve bu görevleri nedeniyle Devletin çok kritik toplantı ve görüşmelerine katılmış B. Erdem bu amaçtan habersizdir ve beraat ettirilmesinde bir sakınca yoktur.
- Aslında, Ceza Genel Kurulu da çok iyi bilmektedir ki, uydurdukları ve ne olduğu da belli olmayan ortada “nihai” bir amaç yoktur. Ancak, şeytanlaştırılması gereken bir insan topluluğu vardır ve buna uygun gerekçe üretilmesi gerektiği için 5 yıl arayla böyle saçma ve anlamsız kararlara imza atmak zorunda kalınmaktadır.
- Evet yargının hali budur. İşine gelince, “şahsa özel” çok güzel ve doğru kararlar veren yargı, on binlerce kişiye hukuksuz ve sadece tahminlere dayalı saçma gerekçelerle zulmetmektedir. İşte, sadece iki karar bile, ilerde bu dönemdeki hukuksuzları anlatmak için yetecek ibret vesikaları, yargının uyguladığı çifte standart ve düşman ceza hukukunun da resmi belgeleridir.