Ülkemizde çok değerli proje sahibi insanlar var ama bunu uygulayacak bir ortama sahip olmadıkları için fikirlerinin neredeyse hiçbirini hayata geçirme imkânı bulamadılar. Halbuki, Hizmet düşünce ve aksiyon merkezli bir hareket olduğu için her fikrin uygulanacağı geniş fırsatlar doğdu ve küçükten başlayan projeler büyüyerek gelişti.
Çoğu kanaat önderinin Kur’an eğitimi dışında bir alternatif üretemediği, okulların gençleri dinden uzaklaştırdığı için dindar halkın eğitime mesafeli durduğu bir ortamda, Hizmet insanları okulu ihmal etmeden sürdürülebilecek bir davranış eğitimi geliştirdi. Daha ilkokulu yeni bitirmiş çocuklara ihzariye kurslarında bir yıl olumlu alışkanlık kazandırdıktan sonra farklı okullara gönderildi. Her okulda temel değerleri ve örnek davranışlarıyla diğerlerine faydalı olacak gençler yetiştirildi. Bu eğitimin usul ve yöntemleri ülkenin geçmiş birikimleri ve gelecek perspektifleri sürekli değerlendirilerek geliştirildi başarılı örneklerin yayılmasıyla mesafe alındı.
Devlet izin vermez diyenlerin korkup beklediği, bizden bir şey olmaz diyenlerin kabuğuna çekildiği devrelerde Hocaefendi, her beldede az çok manevi değerlere önem veren iş adamlarına tek tek ulaşarak yapılacak hizmetlere kaynak ayırmaya gençler için koruma ortamı hazırlamaya çağırdı, emekleme aşamasındaki projelere destek aradı.
Bir yandan mali imkanlarını toplumun geleceği için harcamaktan kaçınmayan esnaflar, küçük gruplar halinde bir araya getirilip en küçük bir kaynağın değerlendirileceği alternatifler üretilirken,
Bir yandan da projelerde görev alacak eğitimcilerin alanda iş üzerinde yetiştirileceği fırsatlar hazırlandı.
-Kısıtlı imkân olanları, öğrencilerin kalacağı evler tefriş edip onlara kol kanat germeye,
-Kaynağını artıranları, derme çatma da olsa gençler için kiralık binalarda küçük çaplı öğrenci yurdu açmaya,
-Kalıcı proje yapabileceklere, yurt binası yapıp hizmet sunmaya davet edildi.
Her beldede birkaç kişiyle başlayan hizmetler zamanla geliştirilip çeşitlendirildi.
Aynı proje etrafında iki farklı taraf bir araya getirildi faaliyetler yürütülürken iş üzerinde katılımcılar eğitildi.
-Küçük esnaf grupları haftalık toplanarak yörede açılacak hizmet birimlerini tasarladı. Deneyimsiz esnaflar bulundukları toplumun bazı sorunlarını çözmek için deneye yanıla kalıcı iş yapmanın yolunu aradı.
-Temel değerleri öğrenerek gelen acemi genç eğitimciler, kazandığı olumlu davranışları yeni nesillere aktarmanın yollarını projeler yürütülürken iş üzerinde öğrendi.
Konuyu bilmeyen esnaflar başka beldelerdeki benzeri iş adamlarından yararlanacağı ortaklıklar kurulunca acemilikle başlayan amatör küçük çaplı hizmetler giderek profesyonellerle yarışacak hale geldi. Toplumun ihtiyaç ve beklentileri sürekli araştırıldı ve faaliyetler o alanlara doğru kaydırılarak sunulan hizmetler çeşitlendirildi. 80 darbesi sonrası ev ve yurtlar baskıya maruz kalınca, alternatif çıkış yolları arandı ve şartların zorlamasıyla ülkede eğitim talebi olan her gencin ihtiyaç duyacağı özel dershane alanına aşamalı geçiş yapıldı.
Akyazılı Vakfı’nın İzmir bit pazarında kiralayıp devlet izniyle açtığı hizmetin ilk resmi eğitim kurumu dershanede öğrenim gören öğrenciler, civar illere dağıldı ve gittikleri yerlerde barınma problemi ortaya çıktı. Aksiyon sonrası karşılaşılan yeni ihtiyaçlara göre her belde esnafı barınacak yer sorununu çözmek için kolları sıvadı.
O günlerde gençlere faydalı olmanın en kestirme yollarından biri olduğu görüldüğünden civar belde esnafları da benzerini yapma yarışına girdi. Bu gelişme yeni açılacak dershanelerde öğretmen problemini doğurdu, ihtiyaç öğretmen yetiştirme için yeni yöntemlerin gelişmesine zemin hazırladı.
-Yaz tatillerinde çiçeği burnunda üniversite mezunu delikanlıları yetiştirmek için öğretmen seminerleri yapıldı,
-Deneyimli öğretmenler yıl içinde bölgesel zümrelerde öğretmen adaylarının iş üzerinde eğitimini üstlendi.
Dershaneleri kapatma tehdidi gündeme gelince merkezi yerlerdeki büyük binaların özel okula dönüşmesi tartışıldı. İzmir Bozyaka’daki yurt binasında Hizmet’in ilk özel okulu açıldı bu diğer illere de cesaret verdi, güçlerini birleştirenler hedefini yükseltip okul açtı. Alanda deneyimi olmayan destekçiler ve görev alacaklar sürekli bir araya gelerek tecrübeleri paylaştı. Âtıl bazı yurt binaları aktif kullanıma açıldı bu aksiyon yeni açılımlara vesile oldu. Okul dershane derken, buralardan eğitim almışlardan oluşan akademik kadrolar, üniversite teşebbüsünde bulundu ve İstanbul’dan başlayarak bazı büyük şehirlerde özel üniversiteler açıldı.
Rusya’nın parçalanmasından sonra akraba Türk topluluklarına el uzatmak için gönüllü esnaf ve eğitimciler birer ikişer bu ülkelere dağıldı ulaşabildikleri yerlere kadar gidip o beldelerin imdadına yetişmeye çalıştı. Yıllar ilerledikçe geliştirilen yurt dışı eğitim faaliyetleri, Afrika’dan Amerika’ya kadar birçok ülkeye yayıldı ve aksiyon üzerinde iş öğrenen gönüllüler dünya genelinde eğitime katkı sunacak başarılı projeler ortaya koydular.
Aksiyon aksiyon doğurdu insanlığa hizmetin tadına varan esnaf ve eğitimciler, toplumların farklı kesimlerine ulaşıp ellerinden tutmak için birçok iş kolunda çalışma başlattı.
-Karanlık odakların baskısıyla sindirilen toplumun sesi soluğu olacak basın yayın kuruluşları,
-Bankadan kaçan müminlerin sermaye ihtiyaçlarını giderecek finans kurumu,
-Dünya genelinde karşılaşılan sorunları çözmek için insani yardım kuruluşları,
-İş dünyasında insana yakışır bir yapı kurmak için sigorta-sendika vb faaliyetlerle hizmetler çeşitlendirildi.
Hizmet gönüllüleri hiçbir maddi beklentiye girmeden bir işçi gibi çalışarak dünyaya insanlık mesajları taşıdılar.
-Kurdukları dayanışma ağlarıyla, desteğe ihtiyacı olan insanların elinden tuttu onlara yükselme fırsatı sundular.
-Anadolu insanını, uyandırdı ellerinde çantalarla tüm dünyayı dolaşacak hale getirdiler.
-Alanında hiç deneyimi olmayan insanlar, birbirini eğiterek harika hizmetler ortaya koydular.
Bu çalışmaların aksamadan devam etmesi için de sürekli kritiğe tabi tutup mesafe aldılar.
Ciddi bir ceht ve gayretle çalışarak bütün insanlığa makul gelecek yol ve yöntemler geliştirmeyi hedeflediler.
Bulundukları yörenin hassasiyetlerini dikkate aldılar onları, kuşkulandıracak işlerden uzak durdular.
Mevcut konjonktürde, kısa ve uzun vadede karşılarına çıkabilecek muhtemel problemlere hazırlıklı oldular.
-Mümkün olduğunca devlet imkânı ve dış katkı alınmadı, fedakâr Anadolu insanın öz kaynakları kullanıldı.
-Dışardan ithal unsurlar karıştırmadan, ülkenin bağrından çıkmış temiz halk çocukları eliyle işler yürütüldü.
-Geçmişte tartışmalara sebep olmuş kavramları öne çıkarmaktan kendilerini korudular.
-Katı kurallarla insanlar ürkütülmedi, kimse zorlanmadı olabildiğince esnek tabii seyri içinde iş üretildi.
-Bir kültürü öne çıkarıp onu dikte etmeye kalkmadılar, her birikimden yaraladı onları bir potada eritip sundular.
-Cahil cesaretiyle hareket edilmedi, başkasının elinden tutmak isterken tedbirsiz davranmaktan kaçınıldı.
-Aklın tüm melekeleri harekete geçirilerek, mümkün olduğunca rasyonel ve makul eylemler yapıldı.
-Bütün bunlar olurken kendi temel değerlerinden asla sapma göstermediler, başlarken insani değerlere bağlı kalma prensibiyle yola çıkıldı, karşılaşılan her engelde olay yine insanı kıstaslar dikkate alınarak yenilenip geliştirildi, aksiyon düşünceyi düşünce aksiyonu besledi.
Bu güzel çalışmalar, üstüne ölü toprağı serpilmiş Anadolu insanının büyük bir uyanışla harekete geçmesine sebep olsa da yapılan güzel hizmetler çok geniş bir halk kitlesi tarafından alkışlanması her kesimce olumlu karşılanması anlamına gelmiyor. Ülkede kararlara tesir eden kesimlerin yapılan faydalı hizmetleri nasıl algıladığı sürekli gözden geçirilse de bazen karanlık dehlizlerde üretilen şerler önlenemiyor.
Gönüllüler, üzerlerine düşen görevi mümkün olduğunca hatadan uzak yürütmeye çalıştıkları halde, Türkiye’de kendilerinden başka hiçbir gelişmeye izin vermeyen çevrelerin husumet oklarından kendilerini ancak 30-40 yıl koruyabildiler. Bazı alanlarda onlarca tedbir geliştirip yaptıkları en tabii eylemlerini rahatsız etmeyecek şekilde sunmaları da onları durduramadı. Kimsenin endişe duymasını gerektirecek bir eylem olmamasına, farklı kesimleri de faaliyetlere ortak ederek bütün kıskançlıkları önlemeye çalışmalarına rağmen her oluşumu kendine rakip olarak gören ve büyümeden bastırmak gerektiğini düşünen çevreler, yapılan iyilik ve fedakarlıkları önce 80’de sonra 98’de bir şekilde hedef tahtasına oturtup saldırı başlattılar.
-Evrensel değerler çerçevesindeki çok samimi duygularla sürdürülen tüm insanlığın geleceğine yararlı projeler,
-Kimseyi rahatsız etmemesi aksine herkesin ülkemiz adına gurur duyması gereken faaliyetler,
-Başkasının kuşku duymasına sebep olacak en küçük bir çağrışıma izin vermeyecek şekilde yürütülen hizmetler
Ülke değerlerimizi dikkate alarak geliştirilen üst düzeydeki gayret ve çabalar…
İnsani değerlerle problemi olanlarca kuşkuyla karşılandı antipati duydu harekete geçmek için fırsat kolladılar.
-Kimisi hizmetlerin takdir görmesinden rahatsız oldu.
-Okulların başarıları yardım kuruluşlarının imrenilecek faaliyetleri,
-Yurt dışında açılmış eğitim kurumlarının yerel yetkililerce alkışlanması,
-Bilim olimpiyatlarında kazanılan madalyalar kuşku duyan kesimleri harekete geçirdi.
-Bazıları ahlaki değerlerle donatılmış insanların ileride ülkede önemli roller almalarını istemedi.
Normal yollarla rekabet edemeyeceklerini görenler benzer krize girenleri de arkalarına alarak saldırıya başladı.
Halbuki Gülen’in uyarlarıyla davranışlarına yön veren gönüllüler, başkalarının yapılanları kıskanmasını önleyecek birçok tedbire başvurmuştu. Bazılarının her hizmetini alkışlayıp gerektiğinde destek oldular, dünyanın farklı yerlerinde mağdurların elinden tutarak herkesin merhamet duyularını harekete geçirmeye çalıştılar. Dengeyi gözetecek bir yığın önleme rağmen bir kesimin kaprisleri sona ermedi, kıskançlık histerisi içinde ülkenin şer odaklarının peşine takıldı en masum hizmetleri kirli göstermede önlerine konan rolü onlar adına üstlendiler.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin herkul.org sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.
İsmail S. Gülümser