Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları sürüyor.
CHP’de geçtiğimiz pazar günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir araya gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, aday belirlemenin erken olduğu yönündeki görüşünü tekrarlarken ön seçime karşı olmadığını ancak tek kriter haline getirilmemesi gerektiğini söylemişti. Ardından CHP Lideri Özgür Özel, dün (11 Şubat) partisinin grup toplantısında ön seçimin 23 Mart’ta yapılacağını duyurdu.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sürece ilişkin olarak yeni değerlendirmelerde bulundu.
İmamoğlu ön seçimin Türkiye’de siyasetin eksenini değiştireceğine inandığını belirterek, “Siyasi partinin üyeleri, araya hiç kimseyi koymadan yol haritası belirleme konusunda en üst seviyede bir makam tercihi ile ilgili planlamadır. O bakımdan ‘Demokrasi devrimi’ diye niteliyorum. En önemli kutlama böyle bir demokrasi devriminin partimiz tarafından yapılmasıdır. Adaylar muhtemelen önümüzdeki hafta gibi netleşecek. Ondan sonrası Allah kerim” dedi.
“Konsantrasyonumu bozmuyor”
Hakkında açılan davalar ve siyasi yasak tartışmalarına değinen İmamoğlu, “Bu tehditlere bakarsak önümüzü görme gayreti gerçekten körleştirir” dedi. Ardından şunları söyledi:
2019 adaylığımdan önce bile bunlar konuşuluyordu. Beylikdüzü Belediye Başkanlığım üzerinden şu yapılacak, bu yapılacak deniliyordu. Ama tereddütsüz dahil olduk. Sonra hayatımızdan davalar hiç eksik olmadı. Bir şey bulamadılar, uydurdukları bir davayla karşımıza dikildiler. Bunlar benim konsantrasyonumu bozmuyor. Vaktimi çalıyor mu? Mecburen çalıyor.
Baksanıza aynı güne (11 Nisan) üç tane dava koymuşlar. Bir insan kendi davasına gitmek istese, imkansızlığı önümüze sunmuş oldular. Masumiyet karinesini yerle bir eden ve yargılama düzeni, sistemi darmadağın eden ve de ‘Asla böyle bir dava olmaz’ diyeceğimiz davalarla yargılanan bir durumdayım. Aldığımız ya da alacağımız kararların hiçbirinde ‘Buna göre karar alalım’ diye bir duygu yok. Kararları milletimiz, demokrasimiz, partimiz menfaatine en doğru şekilde alma yönünde kararlıyız.
Hiçbirine gitmeyi düşünmüyorum. Bir gereklilik yoksa avukatlarımız gereken savunmayı yapacaktır. Herhalde korktular ayrı ayrı günler olursa on binlerce insan yığılır baş edemeyiz, o yüzden üçe bölelim diye düşündüler.
‘Gölge kabine’ iddiaları
İmamoğlu, kulislerde konuşulan mevcut aday gölge bakanları değiştireceği, yeni bir kabine ile yola çıkacağı iddiaları için de şunları söyledi:
Bunların hiçbiri şu an gündemimizde yok. Daha adaylığımızı açıklamadık. Kaldı ki bunlar tabiri caizse bir olay çıkartmak, milletin beynini kurcalama çabasıdır. Bu süreçte, çok düzenli, intizamlı bir şekilde olmuş olan şeyi olduğu gibi anlatan şeffaf bir dönemi arzuluyoruz. Partimizde de öyle, kendi aramızda da öyle, kamuoyuna dönük de öyle. Bu bakımdan bugünden bu mevzular konuşulmaz. Daha partimizin önünde bir ön seçim, parti programı kurultayı var. Aday belirlendikten hemen sonra muhalif partiler, muhalif aktörler, STK’larla görüşmeler var.
Bu kadar katılımcı bir modelle şekillenecek bir Türkiye geleceği tahayyülüm var. Tüm bunlar olgunlaşacak ondan sonra böylesi bir iktidarın oluşmasıyla ilgili gelecekte güçlü bir parlamenter sistemi, güçlü bir kuvvetler ayrılığı düzeninin oluşacağı bir döneme hazırlayacak kapsayıcı bir kadrolaşma çalışmaları olacaktır. Ben bunu ‘Milletin evlatlarıyla bu ülkeyi yöneteceğimiz bir dönem olsun’ diye tarifliyorum. Bütün bunlar varken gölge kabine gibi konuları konuşmak, yani masada hiç olmamış düşüncelerin dile getirilmesini çok kasıtlı buluyorum. Gündemimde bu sıraladığım konular var.
“İktidarı mertliğe davet ediyorum”
İmamoğlu son günlerde birbiri ardına yaşanan tutuklamalara ilişkin olarak da şunları söyledi:
Medya da zor durumda. Kısıtlamalar, tutuklanmalar, baskılar yaşanıyor. Hiçbirinin ülkemize faydası yok. Uluslararası camiaya baktığımızda bu yapılan işlerin her birisi bir değer kaybı, itibar kaybıdır. Böyle olduğu sürece ülkede gerçekten ekonomi düzelmez, enflasyon düşmez, yoksulluk büyür. Dolayısıyla biz istiyor ve diliyoruz ki bütün bunları bir kenara bırakın, mertçe mücadele edelim. Dürüst bir biçimde, şeffaf bir biçimde mücadele edelim. Millet de ona göre kararını versin. Ben iktidarı mertliğe davet ediyorum, etmeye de devam edeceğim.