Hapisteyken daha önce de kalp krizi geçiren akademisyen Tuğrul Özşengül’ün kalp krizi riskini anlattığı savunmasının mahkeme tarafından dikkate alınmadığı ortaya çıktı.
Altı yıl Silivri 8 Nolu Cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra 30 Temmuz 2022 cumartesi sabahı geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Polis Akademisi Öğretim Üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül (56), yargılandığı 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4. ve 5. celselerinde hastalığına dair bilgi verdi.
Bold’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, Özşengül, ilk kalp krizi geçirdiğinde gardiyanların nasıl müdahalede bulunacağını bilmediğini, yoğun bakımda elini kolunu kıpırdatamadığı halde kelepçe takıldığını, yüksek tansiyonla tekrar cezaevine gönderildiğini ve ilaçlarının zamanında alamadığını belirtti.
“CEZAEVİNDEN HASTANEYE GİTMEM TAM 6,5 SAAT”
Bir daha krizi geçirirse kurtulamayacağını vurgulayan Özşengül, mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın’a “Ben devletin çocuğuyum. Hiçbir zaman da devletime karşı olamam. Benim geçmişim ortada, yazdıklarım ortada. Darbe girişimi sürerken televizyonda ‘Annemin ölüm haberini almış kadar üzgünüm’ dedim. Üzüntümü böyle ifade ettim. Bu kadar basit olmamalı, Türkiye’de bu işler! Ağırlaştırılmış müebbet istiyorsunuz. İdam olsa idam isteyeceksiniz. 20 gün önce kalp krizi geçirdim. Şu anda iki stent var damarımda. Hapishaneden acile 6,5 saatte gittim. Tutukluluk bu! 23’e 18 tansiyonla hastaneye yattım. Yoğun bakımda kelepçelendim. Hapishaneye dönünce 5 gün kalp ilacım verilmedi.” dedi.
“BİR KOLUMDA İKİ SERUM, BİR KOLUMDA BAŞKA ALET, KASIĞIMDA KUM TORBASI… BU ŞEKİLDE KELEPÇELİ”
Tuğrul Özşengül’ün uzun savunmasında hastalığıyla ilgili kısmı şöyle:
“Ben 20 gün önce kalp krizi geçirdim, acil olarak hastaneye kaldırıldım, şu anda damarımda iki tane stent var, 2-3 tane daha takılacak daha sonra. 23’e 18 tansiyonla hastaneye kaldırıldım, cezaevinden yani koğuşumdan hastaneye gitmem tam 6,5 saat aldı sayın başkanım, 6,5 saat işte tutukluluk bu demek, bir kalp krizi geçirirseniz 6,5 saatten önce hastaneye gidemezsiniz demek.
Tutukluluk öyle hemen tutukluluk falan istemeyin yani birtakım şeyleri düşünün, tutukluluk demek yoğun bakımda iken kolunuza kelepçe takılması demek. Bir kolumda iki tane serum var. Çırılçıplağım üstümde bir tane ince örtü var, bir kolumda tansiyon aleti var, başka aletler var, üzerimde bir süre elektrodlar var kasığımda koskoca iki tane kum torbası var ve kolum bu şekilde kelepçeli, burnumu bile kaşıyamıyorum, hepsi tutuklu öyle, tutukluluk bu demek.
“DAMARLAR NEREDEYSE PATLAYACAK ÖLMEK ÜZERESENİZ…”
Tutukluluk yoğun bakımdan çıkmış olmanıza rağmen hastaneden taburcu olduktan sonra cezaevine geldiğinizde bakın 23’e 18 tansiyon diyorum biliyor musunuz ne demektir, damarlar nerdeyse patlayacak demektir, yani ölmek üzeresiniz demektir, bu haldeyken doktora gitmişiz, 5 gün ben hastanede kalmışım gelmişim, 5 gün hastaneden çıktıktan sonraki 5 gün boyunca benim ne kalp, ne damar, ne tansiyon ilaçlarım verilmedi, alınmadı ve 5. gün ben Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum efendim, dedim ki ben böyle böyle hastalık geçirdim, anjiyo oldum.
“BUNLARI İNSANLARIN BİLMESİNİ İSTİYORUM”
Bunu anlatmak zorundayım, çünkü tutukluluğun devamı ile ilgili konuşuyorum, tutukluluk bu demek, tutukluluk sadece dört duvar arasında bir adamın kalması falan demek değil, tutukluluğun başka cephesi de var bunları da insanların bilmesini istiyorum, insan olarak hepimiz bununda görmesini istiyoruz işin bir tarafının hukuki boyutu var ama bir tarafta da insani boyutu var.
“GARDİYANLAR BÖYLE BİR DURUMDA NE YAPACAKLARINI BİLMİYORLAR”
Ben 112 çağrıldı, koğuştan çıktım, bakın çok enteresan koğuştan çıkmadan pardon yatıyorum yatakta, butona basıldı, gardiyanlar geldi gardiyanların bi kere böyle bir durumda yapacaklarını ne yapacaklarını bilmiyorlar, arkadaşlar dedi ki arkadaş herhalde kalp krizi geçiriyor dedi. Dolayısıyla tutukluluk meselesi cezaevinde gerçekten hasta bir insan için oldukça zor, müsaade ederseniz raporu size takdim etmek istiyorum.
“İKİNCİ KRİZ GELİRSE KURTULAMAYABİLİRİM, TUTUKLU KALMAM ÖLÜM FERMANIMI İMZALAMAK DEMEKTİR”
Bakınız bu şekilde tutuklu bu hastalıkla tutuklu kalmam hakikaten beni öldürmek demek, ikinci defa kriz gelirse kurtulamayabilirim, bu sefer çok şanslıydım öldürmeyen Allah öldürmüyor ama aynı şansı gene bulabilir miyim bilmiyorum, bakın hastane randevularım alınmıyor, perhiz zaten yapamıyorum, tuzsuz yemem lazım yiyemiyorum orda yazıyor, Akdeniz tipi iyi beslenme falan bunları geçtim artık, yani sigara dumanına maruz kalıyorum, strese maruz kalıyorum.
İlaçlarım zamanında gelmiyor alamıyorum, hastaneye bakın 3 hafta geçti, hala ben kontrole gitmedim, acilen kontrole gelmesi gerekiyor diye yazıyor burada almadılar randevumu belki aldılar bilmiyorum, yasakmış söylemek sordum yasak dediler söyleyemeyiz dediler, şimdi bu halde tutuklu kalmak demek benim ölüm fermanıma imzalamak demek sizin vicdanınıza aklınıza mantığınıza hukuka sığınarak tahliyemi talep ediyorum sağlık durumumdan dolayı, uygun görürseniz tutuksuz yargılanmak istiyorum efendim, teşekkür ederim.”
28 ŞUBAT SÜRECİNDE ZÜHTÜ ARSLAN İLE OKUL ARKADAŞIYDI
Polis Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2014 yılında emekli olan Şükrü Tuğrul Özşengül, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 28 Şubat sürecinde İngiltere’de doktora yaparken şu anda Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Zühtü Arslan ile okul arkadaşı ve komşu olduklarını belirten Özşengül, “Doktoramı yarım bıraktım, 28 Şubat sürecinde yurt dışında doktora yapıyordum. Zühtü Arslan filan hep beraberdik.” diye konuştu.
Hapisteyken daha önce de kalp krizi geçiren akademisyen Tuğrul Özşengül’ün kalp krizi riskini anlattığı savunmasının mahkeme tarafından dikkate alınmadığı ortaya çıktı.
Altı yıl Silivri 8 Nolu Cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra 30 Temmuz 2022 cumartesi sabahı geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Polis Akademisi Öğretim Üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül (56), yargılandığı 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4. ve 5. celselerinde hastalığına dair bilgi verdi.
Bold’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, Özşengül, ilk kalp krizi geçirdiğinde gardiyanların nasıl müdahalede bulunacağını bilmediğini, yoğun bakımda elini kolunu kıpırdatamadığı halde kelepçe takıldığını, yüksek tansiyonla tekrar cezaevine gönderildiğini ve ilaçlarının zamanında alamadığını belirtti.
“CEZAEVİNDEN HASTANEYE GİTMEM TAM 6,5 SAAT”
Bir daha krizi geçirirse kurtulamayacağını vurgulayan Özşengül, mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın’a “Ben devletin çocuğuyum. Hiçbir zaman da devletime karşı olamam. Benim geçmişim ortada, yazdıklarım ortada. Darbe girişimi sürerken televizyonda ‘Annemin ölüm haberini almış kadar üzgünüm’ dedim. Üzüntümü böyle ifade ettim. Bu kadar basit olmamalı, Türkiye’de bu işler! Ağırlaştırılmış müebbet istiyorsunuz. İdam olsa idam isteyeceksiniz. 20 gün önce kalp krizi geçirdim. Şu anda iki stent var damarımda. Hapishaneden acile 6,5 saatte gittim. Tutukluluk bu! 23’e 18 tansiyonla hastaneye yattım. Yoğun bakımda kelepçelendim. Hapishaneye dönünce 5 gün kalp ilacım verilmedi.” dedi.
“BİR KOLUMDA İKİ SERUM, BİR KOLUMDA BAŞKA ALET, KASIĞIMDA KUM TORBASI… BU ŞEKİLDE KELEPÇELİ”
Tuğrul Özşengül’ün uzun savunmasında hastalığıyla ilgili kısmı şöyle:
“Ben 20 gün önce kalp krizi geçirdim, acil olarak hastaneye kaldırıldım, şu anda damarımda iki tane stent var, 2-3 tane daha takılacak daha sonra. 23’e 18 tansiyonla hastaneye kaldırıldım, cezaevinden yani koğuşumdan hastaneye gitmem tam 6,5 saat aldı sayın başkanım, 6,5 saat işte tutukluluk bu demek, bir kalp krizi geçirirseniz 6,5 saatten önce hastaneye gidemezsiniz demek.
Tutukluluk öyle hemen tutukluluk falan istemeyin yani birtakım şeyleri düşünün, tutukluluk demek yoğun bakımda iken kolunuza kelepçe takılması demek. Bir kolumda iki tane serum var. Çırılçıplağım üstümde bir tane ince örtü var, bir kolumda tansiyon aleti var, başka aletler var, üzerimde bir süre elektrodlar var kasığımda koskoca iki tane kum torbası var ve kolum bu şekilde kelepçeli, burnumu bile kaşıyamıyorum, hepsi tutuklu öyle, tutukluluk bu demek.
“DAMARLAR NEREDEYSE PATLAYACAK ÖLMEK ÜZERESENİZ…”
Tutukluluk yoğun bakımdan çıkmış olmanıza rağmen hastaneden taburcu olduktan sonra cezaevine geldiğinizde bakın 23’e 18 tansiyon diyorum biliyor musunuz ne demektir, damarlar nerdeyse patlayacak demektir, yani ölmek üzeresiniz demektir, bu haldeyken doktora gitmişiz, 5 gün ben hastanede kalmışım gelmişim, 5 gün hastaneden çıktıktan sonraki 5 gün boyunca benim ne kalp, ne damar, ne tansiyon ilaçlarım verilmedi, alınmadı ve 5. gün ben Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum efendim, dedim ki ben böyle böyle hastalık geçirdim, anjiyo oldum.
“BUNLARI İNSANLARIN BİLMESİNİ İSTİYORUM”
Bunu anlatmak zorundayım, çünkü tutukluluğun devamı ile ilgili konuşuyorum, tutukluluk bu demek, tutukluluk sadece dört duvar arasında bir adamın kalması falan demek değil, tutukluluğun başka cephesi de var bunları da insanların bilmesini istiyorum, insan olarak hepimiz bununda görmesini istiyoruz işin bir tarafının hukuki boyutu var ama bir tarafta da insani boyutu var.
“GARDİYANLAR BÖYLE BİR DURUMDA NE YAPACAKLARINI BİLMİYORLAR”
Ben 112 çağrıldı, koğuştan çıktım, bakın çok enteresan koğuştan çıkmadan pardon yatıyorum yatakta, butona basıldı, gardiyanlar geldi gardiyanların bi kere böyle bir durumda yapacaklarını ne yapacaklarını bilmiyorlar, arkadaşlar dedi ki arkadaş herhalde kalp krizi geçiriyor dedi. Dolayısıyla tutukluluk meselesi cezaevinde gerçekten hasta bir insan için oldukça zor, müsaade ederseniz raporu size takdim etmek istiyorum.
“İKİNCİ KRİZ GELİRSE KURTULAMAYABİLİRİM, TUTUKLU KALMAM ÖLÜM FERMANIMI İMZALAMAK DEMEKTİR”
Bakınız bu şekilde tutuklu bu hastalıkla tutuklu kalmam hakikaten beni öldürmek demek, ikinci defa kriz gelirse kurtulamayabilirim, bu sefer çok şanslıydım öldürmeyen Allah öldürmüyor ama aynı şansı gene bulabilir miyim bilmiyorum, bakın hastane randevularım alınmıyor, perhiz zaten yapamıyorum, tuzsuz yemem lazım yiyemiyorum orda yazıyor, Akdeniz tipi iyi beslenme falan bunları geçtim artık, yani sigara dumanına maruz kalıyorum, strese maruz kalıyorum.
İlaçlarım zamanında gelmiyor alamıyorum, hastaneye bakın 3 hafta geçti, hala ben kontrole gitmedim, acilen kontrole gelmesi gerekiyor diye yazıyor burada almadılar randevumu belki aldılar bilmiyorum, yasakmış söylemek sordum yasak dediler söyleyemeyiz dediler, şimdi bu halde tutuklu kalmak demek benim ölüm fermanıma imzalamak demek sizin vicdanınıza aklınıza mantığınıza hukuka sığınarak tahliyemi talep ediyorum sağlık durumumdan dolayı, uygun görürseniz tutuksuz yargılanmak istiyorum efendim, teşekkür ederim.”
28 ŞUBAT SÜRECİNDE ZÜHTÜ ARSLAN İLE OKUL ARKADAŞIYDI
Polis Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2014 yılında emekli olan Şükrü Tuğrul Özşengül, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 28 Şubat sürecinde İngiltere’de doktora yaparken şu anda Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Zühtü Arslan ile okul arkadaşı ve komşu olduklarını belirten Özşengül, “Doktoramı yarım bıraktım, 28 Şubat sürecinde yurt dışında doktora yapıyordum. Zühtü Arslan filan hep beraberdik.” diye konuştu.