Twitter hesabından paylaşımlarda bulunan Hanefi Avcı, “Önce Sedat Peker, sonra Muhammet Yakut şimdi de Ali Yeşildağ hükümetin üst yönetimin ihalelere fesad karıştırarak menfaat temin ettiklerini bizzat içinde yer aldıkları olayları anlatarak AKP yönetimi ve hükümette bakan düzeyinde kişilerin karıştığı yolsuzluk olaylarını, her gün bir olayı anlatıyorlar. Dün ifşaatte bulunan Ali Yeşildağ sıradan biri değil. Ailecek baştan beri Cumhurbaşkanının yanında durmuş daha parti kurmazdan önce beraber hareket etmiş, Abisi Hüseyin Yeşildağ Tayyip Erdoğan Bey Yenihisar cezaevinde kaldığı zaman bir suç işleyerek cezaevine girip onun yanında koruma ve onun hizmetinde bulunmuş böylesi bir aile yakını. Birçok işinde de beraber hareket eden insanlar.” diye yazdı.
Avcı, paylaşımlarını şöyle sürdürdü:
Bu açıdan verdiği bilgiler diğer kişilerden biraz daha farklı. Her ne kadar Sedat Peker de Muhammed Yakut da AK Parti’ye yakın kişiler bir dönem AK Parti beraber hareket etmişler ise de. Ali Yeşildağ Antakya Havaalanı’nın işletme ihalesinde o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın bir milyar dolar para aldığını ve ihaleye fesat karıştırılarak ihalenin İ.Ç firmasına verildiğini açıkladı.
Bu olay eğer doğruysa aynı firmanın son dönemde devletten aldığı 20’ye yakın ihalede, Yavuz Sultan Selim Üçüncü Boğaz Köprüsü ve çevre yolları olmak üzere; yol, tünel, havaalanı ihalelerinde de benzeri olayın olması büyük ihtimal dahilindedir.
Ayrıca aynı firmanın konsorsiyum halinde aldığı tüm ihalelerin soruşturulması, kaybolan kamu kaynaklarının varsa yolsuzluk yapanlardan alınması gerekiyor. Ancak bu soruşturmayı yapmak o kadar kolay değil. Savcılar cumhurbaşkanı, bakanların soruşmalarını yapamayacaklarını söylüyorlar.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı, bakanlar hakkında mecliste 360 milletvekilinin onayı ile oluşturacak 15 kişilik milletvekili bir Komisyon marifetiyle soruşturabilir ve 400 milletvekilinin onayı ile yüce divanda yargılanabilir.
Şimdi bu iddiaları soruşturmak; bu kadar kamu kaynağını, trilyonları usulsüzce kişilerin, şirketlerin hesabına geçirilmiş ise onları geri almak için bu seçim önemli bir fırsattır. Eğer seçimde muhalefet çoğunluğu alabilirse, geçmiş dönemin bütün benzeri ihaleleri soruşturulabilir.
Araştırılıp delilleri bulunabilir. Ama bu soruşturulmazsa bunlar hepsi kaybolur, üstü örtülür, halkın cebinden trilyonları çalanların yaptıkları yanına kalır ve bir dönemin tamamı böyle aklanmış olur.
Aynı yolsuzluk ve aynı iddialar devam eder gider. Bunun için bu seçimler çok önemli burada da iki kesimin davranışı çok önemli!
Birincisi adları iddialara karışan devlet yöneticileri gerçekten yolsuzluklara karışmışlarsa konu hakkında soruşturma yapılmaması için her şey yapabilirler. Onların her davranışı bunu önlemeye yönelik olabilir.
Böyle bir olaya karşı kamu görevleri seçim sürecinde seçimle ilgili konularda hiçbir siyasi makam ve mevkiden talimat almaksızın, salt yasaların kendilerine verdiği yetkileri kullanmalılar.
Seçim günü kimsenin taşkınlığına, aşırılığına meydan vermemeleri, seçimlere şaibe katacak davranışlara göz yummamaları gerekir.
Bunu yapmazlarsa Türkiye’nin nereye gideceğini tahmin etmek çok zordur. Ülkeyi güvenli limanlara taşıyabilmek için seçim sürecinde tüm kamu görevlilerinin yasalara uygun davranmaları, kanunların verdiği yetkileri kullanıp hiçbir ayrım yapmaksızın hareket etmeleri gerekir.
İkinci önemli konu ise hiçkimsenin çekimser kalmaması, oy kullanmamak gibi bir durum içinde olmamalarıdır. Herkes bu ülkeye olan borcu, sorumluluğu gereği oyunu kullanmalıdır.
Bu yolsuzlukların soruşturmasını istiyorsak mevcut iktidara değil muhalefete oy vereceğiz. İktidara oy vermek, bu soruşturmalar yapılmasın demektir.
Bu şuurla, bu amaçla oy kullanmalı ki geçmiş dönem sorgulanabilirsin, araştırabilirsin gerçekten yolsuzluklara karışmış insanlar varsa bunu hesabı sorulabilsin. Yolsuzluk yoksa bu insanlar aklansın.
Yoksa bu kadar yolsuzluk iddiasından sonra aynı hükümetin aynı görevlerine devam demek, yolsuzluğa devam edin demek olur ki Allah indinde, huzuru mahşerde sorumluluk gerektirir.