Sınır Aşan Hukukçular (Cross Border Jurists) Derneği bünyesinde kurulan Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz Kurulu (HAAK) dönemsel raporunu hazırladı. HAAK, raporunda çarpıcı sonuçlara yer veriliyor.
CBJ Yönetim Kurulu Üyesi KHK’lı ağır ceza hakimi Saim Nergiz, “15 Temmuz 2016 Tarihinden bugüne Yargıç ve Savcılar eliyle sergilenen hukuka aykırılıkların, küçük bir kesitini sunan bu rapor çok değerli. Umuyorum her şeyi görünür kılarak uluslararası topluma zulmün büyüklüğünü anlatabileceğiz.” diyor.
Raporu hazırlayan KHK’lı Cumhuriyet Savcısı Dr. Hasan Dursun ise raporla ilgili yaptığı paylaşımda “Verdiği kararlarla insanlığa karşı suç işleme makinasına dönüşen Türk yargısının röntgeni mahiyetindeki bu önemli raporu lütfen okuyun. Kararlar gerekcesiz. Yargıçlar AKP’li ve @yargidabirlik üyesi. Kararlarda ağır ihlaller var. 603 isim artık biliniyor.” ifadelerini kullanıyor.
Rapor Ekim 2021-Temmuz 2022 dönemini kapsıyor. “HAAK’a yapılan başvurular incelendiğinde, en çok haksız ve uzun tutuklama kararlarının incelenmesi talebinde bulunulduğu görülmektedir. Zira kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanması kişisel ve ailevi ölçekte telafisi zor büyük çaplı zararların meydana gelmesine sebebiyet vermiştir.” denilen raporda, “HAAK, hukuksuz gözaltı ve tutuklama iddiaları bağlamında yaptığı inceleme neticesinde karara bağladığı 33 başvuruda, başvurucuların tamamen soyut iddia ve ithamlar neticesinde, ceza hukuku bağlamında kabul edilebilir hiçbir delile dayanmadan, kanuni unsurlarının oluştuğu konusunda bırakınız kuvvetli suç şüphesini, basit seviyede bir zan dahi oluşturmayan bilgi ve belgeler neticesinde gözaltına alınıp tutuklandıklarını belirlemiştir.” ifadeleri kullanılıyor.
RAPORUN TAMAMINA, LİNKE TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
https://www.crossborderjurists.org/tr/hukuksuzluklari-arastirma-ve-analiz-kurulu-haak-donem-raporu/
İHLAL TESPİT SAYILARI NEDEN DÜŞTÜ?
Raporda ayrıca, “Hukuka aykırı oldukları tespit edilen kararların 2016 yılında 116 olduğu, ancak bu sayının 2017 yılında iki katından fazla artarak 344 sayısına ulaştığı görülmektedir. 2018 yılında karar sayıları azalmakla birlikte, 2016 yılı ve diğer yıllara göre fazla olduğu anlaşılmaktadır. İhlal tespit edilen karar sayılarının takip eden diğer yıllarda düştüğü gözlemlenmektedir. Bunun önemli sebeplerinden birisi, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında yoğun, sistematik ve planlı şekilde gerçekleştirilen hukuka aykırı tutuklamaların sayısının düşmesidir.” deniliyor.
FİŞLEME BELGELERİ DELİL OLARAK KULLANILMIŞ
Raporda ‘ihlal tespit edilen kararlarda delil olarak kullanılan verilere de değiniliyor. İncelenen 56 dosyanın 27’sinde ‘ByLock’un delil olarak gösterildiği belirtiliyor. Ayrıca 19 dosyada şüpheli ve tanık anlatımları ‘delil’ olarak kabul edilmiş. Fişleme raporları, Bank Asya’da hesabın bulunması, ankesörlü telefon arama kayıtları, SGK verileri, otel rezervasyonları ve Zaman gazetesi aboneliği bile delil olarak sıralanmış.
Raporda bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulunuluyor: “İncelediği başvurularda HAAK, söz konusu verilerin yargı mensupları tarafından delil değeri bağlamında hukuka uygunluk incelemesine tabi tutulmadığını, işlendiği iddia edilen suçun ispatına elverişli öneme sahip olup olmadıklarının veya akıl ve mantık kuralları ile uyumluluklarının irdelenmediğini, başvurucuların aleyhlerine delil olarak kullanılan verilere karşı talep ve iddialarının ya kararlara geçirilmediği veya bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı, delil olarak aleyhe kullanılan verilerin Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde teminat altına alınan bir hakkın kullanımı çerçevesinde hukuka uygun olarak oluşturulan bilgiler olduklarını tespit etmiştir.”
TEMEL OLARAK İKİ SUÇLAMADA BULUNULMUŞ
HAAK tarafından başvuruları incelenip raporlaştırılan 56 Başvurucu’ya, savcılık ve/ya mahkeme tarafından iki suçlamada bulunulmuş: Darbeye teşebbüs ve/ya silahlı terör örgütü üyeliği. Başvuruculardan bazıları her iki suçlamaya birlikte muhatap olmuş. Darbeye teşebbüs etmekle suçlanan kişilerin tamamı aynı zamanda silahlı terör örgütü üyesi olmakla da itham edilmiş. Her iki suçlamaya muhatap olan başvurucu sayısı 27 iken, sadece silahlı terör örgütü üyeliği ile suçlanan başvurucu sayısı 29.
TUTUKLAMA KARARLARININ TAMAMI HUKUKA AYKIRI
HAAK’ın tespit ettiği hukuka aykırılıklar da raporda sıralanıyor. Özgürlük ve güvenlik hakkı ihlali bunlardan biri. Tutuklama kararlarının tamamının hukuka aykırı olduğu detaylı olarak anlatılıyor. Raporda, “İncelenen 33 başvurunun tamamında, başvurulara konu tutuklama kararlarının kanuni dayanaktan yoksun olduğu ve kanunilik şartını taşımadıkları belirlenmiştir.” deniliyor.
Raporda ayrıca tutukluların makul sürede salıverilme haklarının da ihlal edildiği aktarılıyor. Gerekçeli karar hakkının ihlali, “Raporlaştırılan başvurular çerçevesinde incelenen 814 kararın tamamının gerekçesiz olduğu tespit edilmiştir.” denilerek anlatılıyor.
Silahların eşitliği ilkesinin ihlali bir diğer madde: “İncelenip karara bağlanan 53 başvuruya konu soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı alındığı ve tüm dosyaya erişimin kamu davası açılana kadar engellenmiş olduğu tespit edilmiştir.”
Adaletin açıkça yok sayıldığı belirtilen raporda ayrıca, “HAAK, başvurucular tarafından kendisine ibraz edilen ve yaptığı inceleme sonrasında içeriklerinde ağır hukuka aykırılıklar tespit ettiği 814 kararda, 603 farklı yargı mensubunun imzasının bulunduğunu belirlemiştir.” denilerek önemli bir tablo paylaşılıyor:
HUKUKSUZ KARARLARDA YARGIDA BİRLİK DERNEĞİ AĞIRLIĞI
Raporda, Yargıda Birik Derneği’ne de ayrıntılı olarak yer veriliyor: “Yargıda Birlik Derneği, AKP Hükümetinin, yargıyı kontrolü altına alarak yönetmek ve yargıyı kullanarak 17-25 Aralık 2013’ten sonra “paralel yapı” adıyla düşman ilan ettiği Gülen Hareketi’ni “A’dan Z’ye yok etmek” amacıyla kurduğu yargıdaki örgütlü yapının adıdır. (…) HAAK, kendisine yapılan başvurular sonrasında, hukuksuz kararlara imza atan 603 yargı mensubunun ismini tespit etmiştir. Tespit edilen yargı mensuplarından 370’i Yargıda Birlik Derneği üyesidir.”
Raporun ‘Sonuç ve Değerlendirme’ bölümünde ise özetle şu ifadeler kullanılıyor: “Ekim 2021 tarihinde kurulup faaliyetlerine başlayan HAAK’a bugüne kadar, yargı mensuplarının verdiği kararlarla temel hak ve özgürlüklerinin zarar gördüğünü düşünen mağdurlar tarafından 96 başvuru yapılmış, yapılan bu başvuruların 56’sı HAAK tarafından incelenerek karara bağlanmıştır.
Başvurucular Özgürlüklerinin Tehdit Altında Olduğunu Düşünüyor
HAAK’a bu güne kadar 96 başvuru yapılmıştır. Başvurucuların 45’i kişisel bilgilerinin raporda yer verilmemesini talep etmiştir. Başvurucuların önemli bir kısmı yaptığı başvurusunda, kişisel verilerinin saklı tutulmasını talep etmiştir. Bunun temelinde kendisinin veya yakın çevresinin, kamu gücünü elinde bulunduran kişi ve kurumlarca yeniden hukuksuz muamelelere/yaptırımlara maruz kalma endişesi yattığı anlaşılmaktadır.
Başvuruların Büyük Çoğunluğu Gözaltı ve Tutuklamalara İlişkin
Yapılan başvuruların büyük çoğunluğunu (66 adet) hukuksuz gözaltı ve tutuklama kararları ile özgürlükleri kısıtlanan başvurucular yapmıştır. HAAK, inceleyip raporlaştırdığı 56 başvuru dosyası bağlamında 814 yargı kararını incelemiştir. Bu kararların büyük kısmının 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olduğu belirlenmiştir.
Bylock Verileri Hukuksuz Kararların Temel Dayanağı:
HAAK tarafından incelenen ve ağır hukuka aykırılıklar tespit edilen 56 başvuru dosyasında, yargı mensupları tarafından hukuka aykırı kararlara dayanak olarak Bylock verilerinin ana delil olarak kullanıldığı (27 dosyada), bunun yanında itirafçı beyanlarının (19 dosyada) ve kurumlar tarafından yapılan fişlemelerin de (10 dosyada) kararlarda yer verildiği tespit edilmiştir. Yargı birimleri tarafından Anayasa tarafından teminat altına alınan temel hak ve özgürlüklerin, suç delili olarak kullanıldığı ve kişilerin özgürlük ve güvenlik haklarının, mülkiyet haklarının ve adil yargılanma haklarının bunlar gerekçe gösterilerek ihlal edildiği HAAK tarafından belirlenmiştir.
Başvurucular Delilsiz Olarak Darbeye Teşebbüsten ve/ya Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmaktan Suçlanmışlar:
CBJ- Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz CROSSBORDER JURISTS ASSOCIATION 40 Kurulu (HAAK) Dönem Raporu Yapılan başvurular incelendiğinde, başvurucuların darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıp gözaltına alındıkları, tutuklandıkları veya mesleklerinden ihraç edildikleri tespit edilmiştir. Başvuruculardan 27’si hem darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile, 29’u ise sadece silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile muhatap olmuştur.
HAAK tarafından incelenen başvuru dosyalarında, başvurucuların silahlı terör örgütü üyeliğini gösteren veya darbeye doğrudan veya dolaylı olarak iştirak ettiklerine dair zan derecesinde şüphe oluşturan, ceza hukuku tarafından delil olarak kabul edilebilecek bir bilgi ve belgeye rastlamamıştır. Yargı kararlarında delil olarak gösterilen verilerin kişilerin özel veya meslek hayatlarına ilişkin, ulusal ve uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin kullanımına ilişkin olduğu belirlenmiştir.
Bu durum HAAK tarafından, söz konusu soruşturma ve yargılamaların hukuki saiklerle değil, konjonktürel ve siyasal amaçlarla yapıldığı şeklinde yorumlanmıştır.
Sınır Aşan Hukukçular (Cross Border Jurists) Derneği bünyesinde kurulan Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz Kurulu (HAAK) dönemsel raporunu hazırladı. HAAK, raporunda çarpıcı sonuçlara yer veriliyor.
CBJ Yönetim Kurulu Üyesi KHK’lı ağır ceza hakimi Saim Nergiz, “15 Temmuz 2016 Tarihinden bugüne Yargıç ve Savcılar eliyle sergilenen hukuka aykırılıkların, küçük bir kesitini sunan bu rapor çok değerli. Umuyorum her şeyi görünür kılarak uluslararası topluma zulmün büyüklüğünü anlatabileceğiz.” diyor.
Raporu hazırlayan KHK’lı Cumhuriyet Savcısı Dr. Hasan Dursun ise raporla ilgili yaptığı paylaşımda “Verdiği kararlarla insanlığa karşı suç işleme makinasına dönüşen Türk yargısının röntgeni mahiyetindeki bu önemli raporu lütfen okuyun. Kararlar gerekcesiz. Yargıçlar AKP’li ve @yargidabirlik üyesi. Kararlarda ağır ihlaller var. 603 isim artık biliniyor.” ifadelerini kullanıyor.
Rapor Ekim 2021-Temmuz 2022 dönemini kapsıyor. “HAAK’a yapılan başvurular incelendiğinde, en çok haksız ve uzun tutuklama kararlarının incelenmesi talebinde bulunulduğu görülmektedir. Zira kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanması kişisel ve ailevi ölçekte telafisi zor büyük çaplı zararların meydana gelmesine sebebiyet vermiştir.” denilen raporda, “HAAK, hukuksuz gözaltı ve tutuklama iddiaları bağlamında yaptığı inceleme neticesinde karara bağladığı 33 başvuruda, başvurucuların tamamen soyut iddia ve ithamlar neticesinde, ceza hukuku bağlamında kabul edilebilir hiçbir delile dayanmadan, kanuni unsurlarının oluştuğu konusunda bırakınız kuvvetli suç şüphesini, basit seviyede bir zan dahi oluşturmayan bilgi ve belgeler neticesinde gözaltına alınıp tutuklandıklarını belirlemiştir.” ifadeleri kullanılıyor.
RAPORUN TAMAMINA, LİNKE TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ
https://www.crossborderjurists.org/tr/hukuksuzluklari-arastirma-ve-analiz-kurulu-haak-donem-raporu/
İHLAL TESPİT SAYILARI NEDEN DÜŞTÜ?
Raporda ayrıca, “Hukuka aykırı oldukları tespit edilen kararların 2016 yılında 116 olduğu, ancak bu sayının 2017 yılında iki katından fazla artarak 344 sayısına ulaştığı görülmektedir. 2018 yılında karar sayıları azalmakla birlikte, 2016 yılı ve diğer yıllara göre fazla olduğu anlaşılmaktadır. İhlal tespit edilen karar sayılarının takip eden diğer yıllarda düştüğü gözlemlenmektedir. Bunun önemli sebeplerinden birisi, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında yoğun, sistematik ve planlı şekilde gerçekleştirilen hukuka aykırı tutuklamaların sayısının düşmesidir.” deniliyor.
FİŞLEME BELGELERİ DELİL OLARAK KULLANILMIŞ
Raporda ‘ihlal tespit edilen kararlarda delil olarak kullanılan verilere de değiniliyor. İncelenen 56 dosyanın 27’sinde ‘ByLock’un delil olarak gösterildiği belirtiliyor. Ayrıca 19 dosyada şüpheli ve tanık anlatımları ‘delil’ olarak kabul edilmiş. Fişleme raporları, Bank Asya’da hesabın bulunması, ankesörlü telefon arama kayıtları, SGK verileri, otel rezervasyonları ve Zaman gazetesi aboneliği bile delil olarak sıralanmış.
Raporda bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulunuluyor: “İncelediği başvurularda HAAK, söz konusu verilerin yargı mensupları tarafından delil değeri bağlamında hukuka uygunluk incelemesine tabi tutulmadığını, işlendiği iddia edilen suçun ispatına elverişli öneme sahip olup olmadıklarının veya akıl ve mantık kuralları ile uyumluluklarının irdelenmediğini, başvurucuların aleyhlerine delil olarak kullanılan verilere karşı talep ve iddialarının ya kararlara geçirilmediği veya bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı, delil olarak aleyhe kullanılan verilerin Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde teminat altına alınan bir hakkın kullanımı çerçevesinde hukuka uygun olarak oluşturulan bilgiler olduklarını tespit etmiştir.”
TEMEL OLARAK İKİ SUÇLAMADA BULUNULMUŞ
HAAK tarafından başvuruları incelenip raporlaştırılan 56 Başvurucu’ya, savcılık ve/ya mahkeme tarafından iki suçlamada bulunulmuş: Darbeye teşebbüs ve/ya silahlı terör örgütü üyeliği. Başvuruculardan bazıları her iki suçlamaya birlikte muhatap olmuş. Darbeye teşebbüs etmekle suçlanan kişilerin tamamı aynı zamanda silahlı terör örgütü üyesi olmakla da itham edilmiş. Her iki suçlamaya muhatap olan başvurucu sayısı 27 iken, sadece silahlı terör örgütü üyeliği ile suçlanan başvurucu sayısı 29.
TUTUKLAMA KARARLARININ TAMAMI HUKUKA AYKIRI
HAAK’ın tespit ettiği hukuka aykırılıklar da raporda sıralanıyor. Özgürlük ve güvenlik hakkı ihlali bunlardan biri. Tutuklama kararlarının tamamının hukuka aykırı olduğu detaylı olarak anlatılıyor. Raporda, “İncelenen 33 başvurunun tamamında, başvurulara konu tutuklama kararlarının kanuni dayanaktan yoksun olduğu ve kanunilik şartını taşımadıkları belirlenmiştir.” deniliyor.
Raporda ayrıca tutukluların makul sürede salıverilme haklarının da ihlal edildiği aktarılıyor. Gerekçeli karar hakkının ihlali, “Raporlaştırılan başvurular çerçevesinde incelenen 814 kararın tamamının gerekçesiz olduğu tespit edilmiştir.” denilerek anlatılıyor.
Silahların eşitliği ilkesinin ihlali bir diğer madde: “İncelenip karara bağlanan 53 başvuruya konu soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı alındığı ve tüm dosyaya erişimin kamu davası açılana kadar engellenmiş olduğu tespit edilmiştir.”
Adaletin açıkça yok sayıldığı belirtilen raporda ayrıca, “HAAK, başvurucular tarafından kendisine ibraz edilen ve yaptığı inceleme sonrasında içeriklerinde ağır hukuka aykırılıklar tespit ettiği 814 kararda, 603 farklı yargı mensubunun imzasının bulunduğunu belirlemiştir.” denilerek önemli bir tablo paylaşılıyor:
HUKUKSUZ KARARLARDA YARGIDA BİRLİK DERNEĞİ AĞIRLIĞI
Raporda, Yargıda Birik Derneği’ne de ayrıntılı olarak yer veriliyor: “Yargıda Birlik Derneği, AKP Hükümetinin, yargıyı kontrolü altına alarak yönetmek ve yargıyı kullanarak 17-25 Aralık 2013’ten sonra “paralel yapı” adıyla düşman ilan ettiği Gülen Hareketi’ni “A’dan Z’ye yok etmek” amacıyla kurduğu yargıdaki örgütlü yapının adıdır. (…) HAAK, kendisine yapılan başvurular sonrasında, hukuksuz kararlara imza atan 603 yargı mensubunun ismini tespit etmiştir. Tespit edilen yargı mensuplarından 370’i Yargıda Birlik Derneği üyesidir.”
Raporun ‘Sonuç ve Değerlendirme’ bölümünde ise özetle şu ifadeler kullanılıyor: “Ekim 2021 tarihinde kurulup faaliyetlerine başlayan HAAK’a bugüne kadar, yargı mensuplarının verdiği kararlarla temel hak ve özgürlüklerinin zarar gördüğünü düşünen mağdurlar tarafından 96 başvuru yapılmış, yapılan bu başvuruların 56’sı HAAK tarafından incelenerek karara bağlanmıştır.
Başvurucular Özgürlüklerinin Tehdit Altında Olduğunu Düşünüyor
HAAK’a bu güne kadar 96 başvuru yapılmıştır. Başvurucuların 45’i kişisel bilgilerinin raporda yer verilmemesini talep etmiştir. Başvurucuların önemli bir kısmı yaptığı başvurusunda, kişisel verilerinin saklı tutulmasını talep etmiştir. Bunun temelinde kendisinin veya yakın çevresinin, kamu gücünü elinde bulunduran kişi ve kurumlarca yeniden hukuksuz muamelelere/yaptırımlara maruz kalma endişesi yattığı anlaşılmaktadır.
Başvuruların Büyük Çoğunluğu Gözaltı ve Tutuklamalara İlişkin
Yapılan başvuruların büyük çoğunluğunu (66 adet) hukuksuz gözaltı ve tutuklama kararları ile özgürlükleri kısıtlanan başvurucular yapmıştır. HAAK, inceleyip raporlaştırdığı 56 başvuru dosyası bağlamında 814 yargı kararını incelemiştir. Bu kararların büyük kısmının 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olduğu belirlenmiştir.
Bylock Verileri Hukuksuz Kararların Temel Dayanağı:
HAAK tarafından incelenen ve ağır hukuka aykırılıklar tespit edilen 56 başvuru dosyasında, yargı mensupları tarafından hukuka aykırı kararlara dayanak olarak Bylock verilerinin ana delil olarak kullanıldığı (27 dosyada), bunun yanında itirafçı beyanlarının (19 dosyada) ve kurumlar tarafından yapılan fişlemelerin de (10 dosyada) kararlarda yer verildiği tespit edilmiştir. Yargı birimleri tarafından Anayasa tarafından teminat altına alınan temel hak ve özgürlüklerin, suç delili olarak kullanıldığı ve kişilerin özgürlük ve güvenlik haklarının, mülkiyet haklarının ve adil yargılanma haklarının bunlar gerekçe gösterilerek ihlal edildiği HAAK tarafından belirlenmiştir.
Başvurucular Delilsiz Olarak Darbeye Teşebbüsten ve/ya Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmaktan Suçlanmışlar:
CBJ- Hukuksuzlukları Araştırma ve Analiz CROSSBORDER JURISTS ASSOCIATION 40 Kurulu (HAAK) Dönem Raporu Yapılan başvurular incelendiğinde, başvurucuların darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıp gözaltına alındıkları, tutuklandıkları veya mesleklerinden ihraç edildikleri tespit edilmiştir. Başvuruculardan 27’si hem darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile, 29’u ise sadece silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile muhatap olmuştur.
HAAK tarafından incelenen başvuru dosyalarında, başvurucuların silahlı terör örgütü üyeliğini gösteren veya darbeye doğrudan veya dolaylı olarak iştirak ettiklerine dair zan derecesinde şüphe oluşturan, ceza hukuku tarafından delil olarak kabul edilebilecek bir bilgi ve belgeye rastlamamıştır. Yargı kararlarında delil olarak gösterilen verilerin kişilerin özel veya meslek hayatlarına ilişkin, ulusal ve uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin kullanımına ilişkin olduğu belirlenmiştir.
Bu durum HAAK tarafından, söz konusu soruşturma ve yargılamaların hukuki saiklerle değil, konjonktürel ve siyasal amaçlarla yapıldığı şeklinde yorumlanmıştır.