Türkiye’de yaşadığı baskılar sebebiyle Meriç nehrinden geçtikten sonra Yunanistan’da kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden akademisyen Esma Uludağ’ı konu alan “Vatan: Mülteciler için Bir Şarkı” belgeseli Cannes Film Festivali’nin büyüleyici sahnesinde sergilendi. Belgeselin müziğini ünlü sanatçı Neill Solomon yaptı. Solomon’un bestesi “Homeland – Vatan” şarkısı, belgeseli izleyenleri gözyaşlarına boğdu.
TR724’ün haberine göre, özel gösterimin ardından Cannes’da düzenlenen panelde besteci Neill Solomon, yönetmenler Faith Isiakpere ve Firdose Bulbulia, Esma Uludağ’ın eşi Mehmet Uludağ ile Turkuaz Harmony Enstitüsü’nün direktörü Ayhan Çetin belgesel hakkında bilgi verdi.
Sanatın sosyal sorunlara dikkat çekmek ve çözüm oluşturmak adına nasıl bir güç olduğunu belirten Yönetmen Yönetmenler Faith Isiakpere ve Firdose Bulbulia, Neil Solomon’un bestesini ‘müthiş’ olarak değerlendirdi. Isiakpere , ‘’Eşi, üç çocuğu ile Meriç Nehrini geçtikten sonra Atina’da ani bir kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Bu, son derece etkileyici bir hikaye ve Neill Solomon bu hikayeyi bir şarkı aracılığıyla anlattı. Çünkü, Güney Afrikalı sanatçı Sipho ‘Hotstix’ Mabuse’un da dediği gibi, müzisyenler ve sanatçılar bir mesajı çok güçlü ve etkili bir şekilde iletebilirler. Film yapımcıları olarak, bir resmin binlerce kelimeye bedel olduğuna inanırız. Yani bir fotoğrafta, konuşmanın ötesinde çok daha fazlasını ifade edebilirsiniz.’’ dedi.
Başka ‘Esmalar’ın ölmesin
Panele katılan Mehmet Ali Uludağ, “Eşimi, üç çocuğunun annesini ani şekilde kaybetmek yaşadığım acıların en büyüğü oldu. Bundan sonra başka ‘Esmalar’ın ölmemesini istiyorum. Bu, oldukça acı verici bir durum. Bu acıyı başka insanların, dostlarımızın, mağdurların yaşamasını istemiyorum. Bu yüzden güçlü olmalıyız ve mücadelemizi sürdürmeliyiz.” İfadelerini kullandı.
Uludağ, konuşmasında Güney Afrikalı sanatçılara minnettarlığını da dile getirdi: “Tolstoy’un bir sözünü hatırlatmak isterim: ‘Acı duyuyorsanız yaşıyorsunuz, başkalarının acısını duyuyorsanız insan oluyorsunuz.’ Bu sanatçılar, tam anlamıyla insan olmanın gerekliliğini yerine getirdiler. Yani, binlerce kilometre uzakta, hiç tanımadıkları bir insana, yaşadığı zorluklar nedeniyle kalplerinden kopan bir parçayı hediye ettiler. Bence bu, yalnızca insan olmanın getirdiği bir durumdur.”
SOLOMON: BU ŞARKIYI ESMA ULUDAĞ’A İTHAF ETTİM
Besteci Neill Solomon ise projede nasıl yer aldığını şöyle aktardı: “Ben Güney Afrika’da doğdum ve büyüdüm ancak hem babamın hem de annemin tarafındaki ailem Lübnan’dan geliyor. Onların hislerini hayal edebiliyordum sadece, Güney Afrika’ya gitmek için gemilerini beklerken limanda ve bilinmeyene yolculuk… Ve aslında babamın ailesi ile ilgili olarak, iki gemi kalkıyordu ve biri Güney Amerika’ya, diğeri Güney Afrika’ya gidiyordu ve babam ve ailesi yanlış gemiye bindiler ve tüm yolculuk boyunca Güney Amerika’ya gittiklerini düşündüler ve sonunda Güney Afrika’da buldular kendilerini. Bu, şarkı sözlerinin başlangıcıydı. Ancak Esma Uludağ’ın hikayesini duyunca, tüm mültecilere destek olması ve onlara güç vermesi için bu şarkıyı Esma Uludağ’a ithaf ettim.”
Turkuaz Harmony Enstitüsü direktörü Ayhan Çetin, panelde belgeselin yapımına neden öncülük ettikleri şu ifadelerle anlattı: “Turkuaz olarak, mülteci krizi derinleşirken ve aileler parçalanırken, bu konuya dikkat çekmek ve mültecilerin yaşadığı zorlukları anlatmak için elimizden geleni yapıyoruz. Müzik ve sanatın gücüne inanıyoruz ve bu belgeselin sadece bir sanat eseri olmayacağını, aynı zamanda bir eğitim platformu olacağını da hedefliyoruz. Projemizde yer alan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bu projede emeği geçen herkes, mültecilerin sesini duyurmak ve onların yaşadıklarını anlatmak için önemli bir rol oynadı. Desteklerini esirgemeyen herkese minnettarız ve bu projede birlikte çalışmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Mülteci krizinin çözümüne katkıda bulunmak için hepimizin sorumluluk alması gerektiğine inanıyoruz. İnsanlık onuruna saygı göstermek ve herkesi kucaklayan bir toplum oluşturmak için birlikte çalışmalıyız. Müzik ve sanatın gücüyle, mültecilerin sesini duyurmak ve onlara destek olmak için bu projeyi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Cannes Film Festivali’ndeki gösterimden sonra büyük beğeni toplayan belgesel, Kaliforniya, Toronto ve Kamerun’da düzenlenecek farklı film festivallerinde gösterilmesi için davetler aldı.