12 Ağustos’ta Eskişehir’de bıçaklı bir saldırgan, sosyal medyada canlı yayın açarak sivilleri bıçakladı, beş kişiyi yaraladı. Gözaltına alınan şüpheliden, Nazi sembolleriyle kaplı teçhizat çıktı.
Emniyette işlemleri tamamlanan şüpheli, sağlık kontrolünden geçtikten sonra adliyeye sevk edildi. Hastane ve adliye çevresinde çevik kuvvet ekiplerince geniş güvenlik önlemi alındı. Hakim karşısına çıkarılan Arda K. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü; Tepebaşı İlçesi, Uluönder Mahallesi, Rauf Orbay Caddesi’ndeki Şehit Rüstem Demirbaş Parkı’nda düzenlenen saldırıya dair aynı gün X üzerinden açıklama yaptı.
Açıklamada “…kafasında kask, yüzünde maske, üzerinde hücum yeleği ve elinde bıçak olan şüpheli Arda K. isimli şahıs, çay bahçesinde oturan 5 şahsı sebepsiz yere bıçaklayarak kaçarken ekiplerimizce yakalanarak etkisiz hale getirilmiş, suç unsuru kesici-delici alet muhafaza altına alınmıştır” denildi.
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, çay bahçesi ve parktaki saldırıda yaralananların hastaneye kaldırıldığını açıkladı.
Eskişehir Valiliği de saldırıya dair açıklamasında, şüphelinin Haziran’da 18 yaşını doldurduğunu ve daha önceden adli suç kaydı bulunmadığını belirtti.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı saldırıyla ilgili soruşturma başlattı.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, “soruşturmanın seyrini etkileyecek şekilde olayın haber yapılmasının önlenmesi için” soruşturma tamamlanıncaya kadar saldırıyla ilgili haberlere yayın yasağı getirdi.
İçişleri Bakanı Yerlikaya video paylaştı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı videoda, saldırganın üzerinden çıkanları gösteren bir görselde miğfer, hücum yeleği, bir balta ve iki bıçak olduğu görüldü.
Bıçaklardan birinin üzerinde Nazi Almanyası tarafından 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan “gamalı haç” sembolü, yelekte ise neo-Naziler ve aşırı sağcılar tarafından kullanılan “kara güneş” sembolü yer aldı.
Şüpheli, saldırı öncesi 16 sayfalık bir manifesto metni yayımlamıştı. Manifestoda, potansiyel saldırılar bilgisayar oyunu gibi farklı zorluk seviyelerine ayırdı, işlenecek cinayetler vahametine göre puanladı, farklı etnik gruplar ve topluluklara hakaretler yağdırdı.
Manifestoda 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde iki camiyi basan ve 51 kişiyi öldüren Brenton Tarrant, 2011’de Norveç’te bir yaz kampında 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik, 2017’de Las Vegas’ta 60 kişiyi öldüren Stephen Paddock ve 1995’te Oklahoma’da düzenlediği bombalı saldırıyla 168 kişiyi öldüren Timothy McVeigh “aziz” olarak nitelendirildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş: Oyun bağımlılığı ciddi bir sorun
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaptığı açıklamada saldırıyı “dijital ve oyun bağımlılığına” bağladı.
Göktaş, “Daha önce de oyunların olumsuz etkilerinin neden olduğu vakalarla karşı karşıya kaldık. Bugün oyun bağımlılığı ciddi bir sorun. Dün yaşanan bu olay, durumun vahametini ve aciliyetini bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
‘Radikalleşme tek nedene bağlı gerçekleşmez’
Saldırganın manifestosunu analiz eden Uluslararası Radikalizm Gözlemevi (URAD) Başkanı Profesör Doktor Hilmi Demir, metinde Yahudi karşıtı komplo teorilerine geniş yer verildiğine dikkat çekti.
BBC Türkçe’ye konuşan Demir, “[Saldırganda] ciddi bir Nazizm öykünmesi var. Bu öykünmenin temel gerekçesi dünyayı okuyuş biçimden kaynaklanıyor” dedi.
Demir, radikalleşmenin tek faktörden tetiklenmediğini, birçok faktörün birleşimi bir “döngü” olduğunu vurguladı ve ekledi:
“Radikalleşme çok komplekstir, tek nedene bağlı gerçekleşmez. Biz radikalleştirmeyi bir eko-sistem olarak ifade ederiz. Birey o sistem içinde radikalleşir. Tek başına ne ideoloji, ne kişisel özellikler etkilidir. Radikalleşme döngüsü tamamlandığında birey eyleme yönlenir.”
Demir ayrıca radikalleşmeyle mücadele sürecinin yalnızca kolluk kuvvetleriyle değil, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi farklı paydaşların katılımı ve radikalleşme uzmanları ve “terör psikologlarının” istihdamı ile yürütülmesi gerektiğini vurguladı.