Eski Denizcilik Müsteşarı Dr Mustafa Korçak, Kanal İstanbul’un yapılması durumunda, 2.5 milyonluk bir şehir kurulacağını belirterek, “İstanbul zaten şu andaki nüfusunu kaldıramıyor.
Ülkemizdeki dengesiz şehirleşmeye, nüfusumuzun belirli şehirlere yığılmasına süratle engel olmalıyız. Başta Sazlıdere Barajı olmak üzere kanalın geçeceği havzadaki su kaynakları yok olacağı için İstanbul’un su ihtiyacının yüzde 10’u yok olacak buna ilave bu yöreye yerleşecek 2,5 milyon yeni nüfusun da su ihtiyacı ortaya çıkacak. Bunu dikkate alan yok” dedi. ifadelerini kullandı.
Karar yazarı Taha Akyol’un sorularını yanıtlayan Korçak, İstanbul’da bir deprem olması durumunda, Kanal ile İstanbul Boğazı arasında kalan 10 milyonluk adanın tahliyesinin, yardımlarının ulaşmasının, ölü ve yaralıların enkazdan çıkarılmasının tam bir kaosa dönüşeceğine işaret ederek, “Kanal üzerindeki köprülerden bazıları hasar görürse işte o zaman Allah yardımcımız olsun. Zarar depremi iki defa yaşamış gibi oluruz. Düşünmek dahi istemiyorum” diye konuştu.
“Marmara koma halindedir” diyen Korçak, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ölüyorum diye çığlık atmaktadır. Çok geç kalınmıştır. Deniz temizliği için seferberlik ilan edilmelidir. Kapatılan Denizcilik Müsteşarlığının görevlerini acilen üstlenecek olacak etkili ve yetkili Denizcilik Bakanlığı veya Denizcilik Kurumu ihdas edilmelidir.
Kanalın İstanbul tarafında 300.000, Trakya tarafında toplam 800 bin konut yapılacağı düşünülürse 2,5 milyon nüfuslu bir şehir kurulmuş olacaktır. 2,5 milyon yeni nüfusun da su ihtiyacı ortaya çıkacak. Kurulacak 7 köprü bu nüfusu taşıyamaz.
Kanal İstanbul’dan Marmara’ya yıllık 20 milyon metreküp Karadeniz suyu gelecektir. Sıcaklık, tuzluluk, yoğunluk, organik madde miktarı ve kimyasal özellikleri farklı büyük miktardaki su, Marmara’yı daha da bozar. Marmara denizi İzmit Körfezinin eski haline dönüşür.”
Projenin kârlı olmadığını söyleyen eski denizcilik müsteşarı, “Kanaldan sadece petrol, petrol ürünleri ve kimyasal tankerler ile diğer dünyaca tehlikeli yük kabul edilen gemiler can ve mal emniyeti gerekçe gösterilerek geçmeye zorlanabilir. Bunun sayısı yıllık 9 bin civarındadır. Montrö gereği bunlardan alınacak ücretler ile kanal işletmesinin karlı olması mümkün değildir. Bu geçiş ücretlerini, kanalı yapan firma tahsil edeceği için İstanbul Boğazı geçiş ücretleri azalacağından devletin bu işten zararı olacaktır” görüşünü dile getiriyor.
Mustada Korçak, kendi önerilerini ise şöyle sıralıyor:
“Boğazlardan geçen gemilerden groston başına altın frank esasına göre alınan, sahil sıhhiye, fener, ışıklı şamandra ve tahlisiye ücretleri 1983 uygulaması ile çok düşük kalmıştır. Bu ücretlerin derhal Montrö Anlaşmasında belirtilen miktarlara getirilmesi gerekir. Altın frank karşılığı dolar değil bütün Dünyada uygulanan para birimi olan SDR ye geçilmelidir. Bu yanlış uygulama sonucunda Ülkemizin yılda en az bir milyar dolar kaybı vardır. Çalışmalara hemen başlanmalıdır.
Hemen Bakü Tiflis Ceyhan (BTC) petrol boru hattının yanına en az 60 milyon tonluk ikinci petrol boru hattı kurulmalıdır. Novorosisk-Tiflis-Ceyhan (NTC)
Taahhüt altına girildi ise, Küçükçekmece Yat Limanı; gölün deniz girişine yapılacak bir asansör sistemi ile mevcut karayolunun üstünden yatlar geçirilip göle indirilebilir.
Konteyner limanları yapımı ekonomik ve talep mevcut ise her zaman mümkündür.
Konut alanları için de söz verildi ise; Kanal yeri olarak düşünülen alan tatlı su göletlerine çevrilip lüks konutlar yapılabilir. Bu durumda yabancılar için 150000 civarında lüks konut yapılabilir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan dolayı İstanbul Kanalı ( Kanal İstanbul) projesi, gelecekte Ülkemize telafisi mümkün olmayan zararlar açacaktır. Projeden derhal vazgeçilmelidir.
Kanala harcanacak paranın yüzde 10’u ile Marmara Denizi eski temiz bol balıklı bir deniz haline getirilir.”