Hükümetin dezenformasyonu engellemek yerine kendi çıkarları için kontrollü bir şekilde kullandığı ve yaydığı ifade edildi. Raporda kısaca AKP hükümetinin dezenformasyondan nasıl faydalandığı, dezenformasyonu nasıl körüklediği bunun sonucunda da medyanın giderek daha da partizan hale geldiği anlatılıyor.
Raporda geleneksel medyanın destekleyici bir araç olarak hükümetle bütünleşmesi sonucunda dezenformasyonun yayılmasının kolaylaştırıldığı belirtildi. “AKP ve Erdoğan yanlısı söylemlerin artması, medyanın manipüle edilmesi, muhalif medyanın etkisizleştirilmesi ve eleştirel sesleri susturmak için gazetecilerin kovuşturmaya uğraması, iktidar partisinin demokrasiyle değil, otoriterlikle ilgilendiğini göstermektedir” denildi.
Uluslararası medya raporları ve akademik makalelerin de ortaya koyduğu üzere, Türkiye’deki ana akım medyanın, devlet müdahalesine karşı sürekli savunmasız olduğu için gerçeği ortaya çıkarmaktan ziyade gerçeği gizlemeye hizmet etmekte olduğu belirtildi. En önemli iletişim kurumu olan İletişim Başkanlığı’nın haberlere AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine müdahale etmesi ve buna ek olarak, Türkiye’de medyayı düzenleyen kurumlarının AKP hükümetini eleştiren medya kuruluşlarını cezalandırma yetkilerini kötüye kullanması raporda yer aldı.
Toplumdaki bölünmüşlüğün artması, medyanın tekelleşmesi ve haber kalitesinin bozulmasının hükümetin uluslararası ve yerel kamuoyunu yanlış yönlendirmesine ve medyadaki psikolojik savaş taktikleriyle kültürel yozlaşmaya neden olduğu ifade edilen raporda TRT resmi olarak devlet tarafından doğrudan kontrol edilen tek kanal olmasına rağmen, iktidara yakın kişilerin önemli medya kuruluşlarını satın alması medya faaliyetlerinde çoğulculuğun sona erdiğine işaret etmektedir denildi.
Ana akım medyanın yanında dijital medyanın da hükümetlerin dezenformasyon çabalarının tehdidi altında olduğu açıklandı. Raporda; “Dijital medya otoriter hükümetlere karşı bir meydan okuma olarak görülse de, dijital medya aynı zamanda bu hükümetlerin dezenformasyonu daha etkili bir şekilde yaymasını sağlayan bir araç olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de “AK troller” olarak adlandırılan trol ordusu internet üzerinden kamuoyunu hükümet lehine etkilemeye çalışmaktadır. Sosyal medyanın algoritmik yapısını manipüle ederek, hükümeti eleştiren kişileri terörist olarak etiketleyerek ve hükümet yanlısı hashtag ve konuları trend topic haline getirerek eleştirel sesleri bastırmaya ve dezenformasyon yaymaya çalışmaktadır” denildi.
AKP hükümeti, daha önce dijital medya üzerindeki kontrolünü daha da sıkılaştırmak amacıyla ve sosyal medyaya müdahale edebilmek için kanun hükmünde kararnameler çıkarmıştı. Son olarak yeni bir dezenformasyon yasasını yürürlüğe koyuldu. Bu yasaya göre, hükümeti eleştiren herhangi bir gönderi veya mesaj paylaşarak kamu barışını bozan herkes bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek. AKP, yasanın dezenformasyonu önleyeceğini iddia etse de, yasanın insanları susturmak ve korkutmayı amaçladığı raporda ifade edildi.
Raporda, Erdoğan hükümetinin dezenformasyon çalışmalarının sadece Türkiye ile sınırlı olmadığına dikkat çekildi:
“AKP hükümeti dezenformasyonu sadece iç alanda değil, uluslararası alanda da kullanıyor. Türkiye, Batı Balkanlar’da AB ile rekabet edebilmek için yerel dillerdeki web içerikleri aracılığıyla mesajlar ileterek bazı kamuoyu tartışmalarını manipüle ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kültünü ve Türkiye’nin Müslüman ülkelerin lideri olarak rolünü teşvik etmektedir.”
Dezenformasyonun Türkiye’de demokrasiyi tehdit ettiği ve otoriterliği beslediği, sistematik ve hızlı bir şekilde dezenformasyonla mücadele edilmesi gerektiği raporda ifade edildi. “İktidar partisi gücünü kötüye kullanmakta ve dezenformasyonu kendi çıkarları doğrultusunda yaymaktadır. Uluslararası toplum son dezenformasyon yasasını kınamaya devam etmeli ve özellikle bu bahar yapılacak seçimler öncesinde halkın ifade özgürlüğü haklarını savunmalıdır” denildi. Türkiye dijital sansürü teşvik etmeye ve bilgi akışını engellemeye devam ederken, uluslararası toplum aktörlerinin dezenformasyon faaliyetlerini kısıtlamak için yaptırımları masada tutması gerektiği söylendi.