Çin’in başkenti Pekin’in bazı bölgelerinde halk, kent yönetiminin Kovid-19 karantina merkezleri ve sahra hastanelerinin daha hızlı inşa edilmesi talimatının ardından marketlere akın etti. Yeniden kapanma korkusu yaşayan halk market raflarını boşaltırken ülkenin yüzde 25’inin karantinaya alındığı iddia edildi. Pekin’de bazı bölgelerde sokağa çıkma yasağı uygulanacağı yönünde haberler nedeniyle halk marketlere akın etti. Pekin’in kuzey banliyölerinde alışveriş yapan vatandaşlar marketlerdeki rafları boşalttı.
VAKA SAYISI EN YÜKSEK SEVİYEYE ULAŞTI
Euronews’te yer alan habere göre, Kovid-19 salgının çıkış noktası olan ülkede günlük vaka sayısı, salgının başından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Ulusal Sağlık Komisyonu, ana karada cuma günü 32 bin 695 vaka ile ülke Kovid-19 vaka rekoru kırıldığını duyurdu. Bunlardan bin 860’ı Pekin’de tespit edildi ancak çoğunun asemptomatik olduğu bilgisi paylaşıldı. Bazı üniversite kampüsleri kapatıldı, alt sınıflardaki öğrenciler online derslere kaydırıldı.
Bu arada Pekin’in bazı market dağıtım hizmetleri de kapasitesini aştı. Artan talep ve işçi sıkıntısı nedeniyle bazı müşteriler Alibaba’nın Freshippo ve Meituan Maicai gibi popüler online market hizmetlerinden aynı gün teslimat için talepte bulundu ancak istedikleri olmadı.
Dün öğleden sonra düzenlenen basın toplantısında, şehir yönetimi sözcüsü Xu Hejian, Kovid-19 testi pozitif çıkan veya enfekte bir kişiyle yakın temasta bulunan kişilerin polis tarafından götürüldüğü karantina merkezleri ve sahra hastanelerinin “yönetim ve hizmet garantisinin güçlendirilmesi” gerektiğini söyledi.
Xu, yetkililerin inşaatlarını “daha da hızlandırmaları” ve “alan, tesis, malzeme, personel ve diğer kaynakların tahsisini koordine etmeleri” gerektiğini belirtti.
Yetkililer son günlerde Çin’in, virüsle temas ettiğinden şüphelenilenler için sokağa çıkma yasakları, toplu testler ve zorunlu karantinaları mecbur kılan katı “sıfır Kovid” politikasına bağlı kalması gerektiği konusunda sert açıklamalar yapıyor.
Uygulamanın ekonomiye ağır bir darbe vurduğu, Çin’in birçok kentinde vatandaşların gündelik hayatlarını altüst ettiği görülürken, Dünya Sağlık Örgütü ve diğer kuruluşlar, iktidardaki Komünist Parti’nin kesin bir dille söz konusu politikanın değiştirilmesi çağrısında bulunuyor.
DOĞU TÜRKİSTAN’IN BAŞKENTİ URUMÇİ’DE KARANTİNADAKİ APARTMANDA YANGIN: 10 ÖLÜ
Diğer yandan Çin rejimi tarafından sistematik soykırım uygulanan Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Kovid-19 nedeniyle karantinaya alınan bir apartmanda çıkan yangında en az 10 kişi hayatını kaybetti.
Devlet medyasındaki haberlere göre, dün, merkez ilçe Tianşan’da bir apartman kompleksinde saat 18.00’de yangın çıktı. Apartmanın 15. katında başlayan yangın 17’inci, dumanlar ise 21’inci kata kadar ulaştı. Dumandan etkilenen 10 kişi hayatını kaybetti. İtfaiye ekipleri ancak 3 saatte yangını söndürebildi.
Dün Doğu Türkistan başkenti Ürümçi’de çıkan yangında apartman ve ev kapılarına zincir vurulduğu için yanarak can veren Uygur ailesi.
Sosyal medyada, binanın Kovid-19 salgını nedeniyle karantina altında olmasından ötürü apartman sakinlerinin içeride mahsur kaldığı paylaşımında bulunulurken, tedbirler nedeniyle itfaiyenin bölgeye geç ulaşmasına tepki gösterildi.
Yetkililer, semtin “düşük riskli” kontrol bölgesi olduğu, dolayısıyla apartmanda yaşayanların dışarı çıkabileceğini belirtirken, salgın kontrolüne ilişkin veri tabanlarında ilçenin hala “yüksek riskli” olarak nitelendiği görülüyor.
ÇOK SAYIDA YERLEŞİMDE “KARANTİNA” TEDBİRLERİ UYGULANIYOR
“Yüksek riskli” bölgelerde yaşayanlar karantinaya alındıklarında evlerini terk edemiyor. Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de ağustos başından bu yana çok sayıda yerleşimde “kısmi karantina” tedbirleri uygulanıyor.
Vakaların nüfusa oranla az olmasına ve büyük bölümünün hastalık belirtisi göstermemesine rağmen Çin, “sıfır vaka” olarak adlandırılan katı salgın kontrol tedbirlerini uygulamaya devam ediyor.
Kovid-19 vakalarını ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması veya kapalı devre sürdürülmesi gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor.
Halkın hareket serbestisini ve günlük yaşamlarını kısıtlayan karantina tedbirleri, temel ihtiyaçlara ve sağlık bakımına erişimde yaşanan sıkıntıların yanında yol açtığı insani felaketler nedeniyle tepki görüyor.