Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye’deki toplam 396 cezaevinin kapasitesi 286 bin 797; ancak 1 Aralık 2022 tarihi itibariyle cezaevlerinde 336 bin 315 kişi bulunuyor.
Sözcü’den Başka Kaya’nın haberine göre, cezaevlerindeki 1 Nisan 2022 tarihinde 314 bin 501 olan kapasite yeni açılanlarla birlikte 1 Aralık 2022’de yüzde 8 artarak 336 bin 315’e ulaştı. Nisan ayında 27 bin 704 olan kapasite fazlası tutuklu ve hükümlü sayısı ise Aralık ayında 49 bin 518’e çıktı.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Cezaevlerinde kapasite fazlası olan 49 bin 518 tutuklu ve hükümlü nerede yatıyor?” diye sordu.
RANZA VERİLMİYOR, MAHPUSLAR BETONUN ÜSTÜNDE YATIYOR
Öte yandan cezaevlerinde kapasitenin üstünde insan bulunması nedeniyle özellikle siyasi düşüncesinden dolayı tutulan mahpuslar yerde beton üzerinde yatmak zorunda bırakılıyor. İdare 10 kişilik planlanan T tipi Cezaevlerindeki koğuşlarda 24 kişiye kadar mahpusu tıka basa barındırıyor. Yatacak ranza dahi verilmeyen mahpuslar yerde betonun üstende yada merdiven altlarında yatmak zorunda kalıyor. Çoğu cezaevinde mahpuslar dönüşümlü olarak yatakta yatabiliyor. Koğuşlarda 24 kişi bir tuvalet ve banyoyu kullanırken, masa ve sandelye azlığı nedeniyle yemeKleri de sıra ile yiyiyor. Havalandırma ve hijyen şartların sağlanması oldukca zor olan koğuşlarda bir kişinin hasta olması yetiyor. Onunla birlikte diğer mahsuplarda kısa sürede aynı hastalığa yakalanıyor. Hasta mahpuslara haftada bir ve 3 kişi ile sınırlandırılan revir doktoruna çıkma hakkı veriliyor. Bu nedenle çoğu zaman aynı ilacı bütün koğuş kullanıyor. Hastalık tekrarlayarak bir kısır döngüye dönüşüyor. Yemeklerin az verilmesi sebebiyle mahpuslar kötü beslenme ve vitaminsizlik nedeniyle çeşitli hastalıklara yakalanıyor. Tedavileri geciktiriliyor. Cezaevlerinde hasta ve yaşlı mahkum sayısı tam olarak bilinmiyor. Geçen yıl 73 kişi çeşitli nedenlerle cezaevinde hayatını kaybetti. Tüm bu kötü cezaevi koşulları, yönetimin insanlık dışı davranışı ve kötü muamelesi mahpusların cezasının katlanmasına sebep oluyor. Kimse İnsan Hakları Örgütlerine sesini duyuramıyor.