Türkiye’nin değişmeyen kaderinden küçük bir kesit..
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alındıktan 14 gün sonra serbest bırakılan Gülbahar Toy (30), gözaltındayken yaşadıklarını anlattı.
Yasağın başladığı 11 Şubat’ta, akşam saat 20.00 sıralarında askerlerin köyün etrafını sardığını vurgulayan Toy, üçüncü gün köydeki bütün evleri sırayla aramaya başladıklarını belirtti. Bazı evlerin kapıları kırılarak içeri girildiğini dile getiren Toy, “Bizim eve de baskın düzenlediler, evimizi aradılar. Babam, erkek kardeşim ve kız kardeşim ile birlikte evdeydik. Eve ilk geldiklerinde bana dönüp ‘İfaden var seni karakola götüreceğiz’ dediler. Evi darmadağın ettiler, dağıtmadık tek bir yer bırakmadılar. Bir şey bulamadılar ama yine de beni gözaltına aldılar. Bizi sabah saat 10.00 gibi evden çıkarttılar, akşam 19.00’a kadar dışarıda ayakta beklettiler. Çok soğuktu. Ateş yakıp ısınmaya çalışıyorduk” diye anlattı.
‘SANDALYEDE UYUYORDUK’
Daha sonra Nusaybin Jandarma Karakolu’na götürüldüklerini anlatan Toy, “3 kadındık, diğerleri erkekti. Hepimizi başka başka koğuşlara koyacakları biz aynı koğuşta kalmak istedik. Köylülerimizle birlikte aynı koğuşta kaldık. İlk gün sandalyede uyuduk. Bazen o bile elimize geçmiyordu. Sonra ailelerimiz bunu duyunca bize battaniye gönderdiler. Hepimize sadece bir ekmek veriyorlardı ama biz de onlardan istemek istemiyorduk. Kendi aramızda idare etmeye çalışıyorduk” diye konuştu.
‘NİYE GÖZALTINA ALINDIĞIMIZI SORUYORLARDI’
Askerlerin kendilerine sürekli bir şey görüp görmediklerini sorduklarını ifade eden Toy, şöyle devam etti: “Ben Türkçe bilmediğimi söylüyordum ama inanmıyorlardı, yalan söylediğimi sanıyorlardı. Bize ‘Evinizde bir şey bulundu mu?’ diye soruyorlardı. ‘Niye gözaltına alındınız?’ diyorlardı, biz de bilmiyorduk zaten. Onlar da şaşırıyordu. Kendilerine böyle emir geldiğini söylüyorlardı.”
‘YAKIP YIKTIKLARINI BİZE GÖSTERDİLER’
Karakolda bulunan askerlerin yakıp yıktıkları yerleri kendilerine gösterdiklerini kaydeden Toy, şunları söyledi: “Bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri insanların cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görünce çok üzülüyorduk. Ben görmemek için uyuyor gibi yapıyordum. Beni işaret edip ‘Ne yapıyor’ diye soran askerlere köylülerim uyuduğumu söylüyorlardı.”
‘BELKİ YEMEKLERİ KALMAMIŞTIR’
Gözaltındayken, heyetin köye ulaşma girişimlerinin kendilerini çok sevindirdiğini de dile getiren Toy, “Bizim için heyetin köye girmeye çalıştığını duyunca çok sevinmiştik, duygulanmıştık. Köyü merak ediyoruz. Hayvanlarımıza ne oldu? Merak ediyoruz. Bir bilgi alamıyoruz. Bir köylümüz arabayla gitmiş izin vermemişler.
Biz köydeki ablukanın kalkmasını istiyoruz. Babamız, kardeşlerimiz orada. Nasıl olduklarını bilmiyoruz. Belki yemekleri kalmamıştır. Kaç gündür hem onlar bizi merak ediyor, hem de biz onları merak ediyoruz. Çok zor. Biz istiyoruz, en kısa günde bu abluka kalksın, herkes bize sahip çıksın. Kim bugün bize sahip çıkmazsa yarın sıra onlara da gelir.”
‘KÜÇÜKKEN BUNLARI GÖRMÜŞTÜM’
En son bu tür uygulamaları küçüklüğünde hatırladığını sözlerine ekleyen Toy, şunları dile getirdi: “O zamandan bu yana bu kadar kötüsünü yaşamamıştık. Bugün yine yaşıyoruz. Bence şuan 90’lı yıllardan daha kötü. Bizi köyden çıkardıklarında Nusaybin’in etrafındaki köylere yerleşmiştik. Sonra Nusaybin’e gittik, daha sonra tekrar köyümüze döndük. 16 senedir köyümüze geri dönmüşüz. Kardeşim o zaman bebekti şimdi 16 yaşında.”
Türkiye’nin değişmeyen kaderinden küçük bir kesit..
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alındıktan 14 gün sonra serbest bırakılan Gülbahar Toy (30), gözaltındayken yaşadıklarını anlattı.
Yasağın başladığı 11 Şubat’ta, akşam saat 20.00 sıralarında askerlerin köyün etrafını sardığını vurgulayan Toy, üçüncü gün köydeki bütün evleri sırayla aramaya başladıklarını belirtti. Bazı evlerin kapıları kırılarak içeri girildiğini dile getiren Toy, “Bizim eve de baskın düzenlediler, evimizi aradılar. Babam, erkek kardeşim ve kız kardeşim ile birlikte evdeydik. Eve ilk geldiklerinde bana dönüp ‘İfaden var seni karakola götüreceğiz’ dediler. Evi darmadağın ettiler, dağıtmadık tek bir yer bırakmadılar. Bir şey bulamadılar ama yine de beni gözaltına aldılar. Bizi sabah saat 10.00 gibi evden çıkarttılar, akşam 19.00’a kadar dışarıda ayakta beklettiler. Çok soğuktu. Ateş yakıp ısınmaya çalışıyorduk” diye anlattı.
‘SANDALYEDE UYUYORDUK’
Daha sonra Nusaybin Jandarma Karakolu’na götürüldüklerini anlatan Toy, “3 kadındık, diğerleri erkekti. Hepimizi başka başka koğuşlara koyacakları biz aynı koğuşta kalmak istedik. Köylülerimizle birlikte aynı koğuşta kaldık. İlk gün sandalyede uyuduk. Bazen o bile elimize geçmiyordu. Sonra ailelerimiz bunu duyunca bize battaniye gönderdiler. Hepimize sadece bir ekmek veriyorlardı ama biz de onlardan istemek istemiyorduk. Kendi aramızda idare etmeye çalışıyorduk” diye konuştu.
‘NİYE GÖZALTINA ALINDIĞIMIZI SORUYORLARDI’
Askerlerin kendilerine sürekli bir şey görüp görmediklerini sorduklarını ifade eden Toy, şöyle devam etti: “Ben Türkçe bilmediğimi söylüyordum ama inanmıyorlardı, yalan söylediğimi sanıyorlardı. Bize ‘Evinizde bir şey bulundu mu?’ diye soruyorlardı. ‘Niye gözaltına alındınız?’ diyorlardı, biz de bilmiyorduk zaten. Onlar da şaşırıyordu. Kendilerine böyle emir geldiğini söylüyorlardı.”
‘YAKIP YIKTIKLARINI BİZE GÖSTERDİLER’
Karakolda bulunan askerlerin yakıp yıktıkları yerleri kendilerine gösterdiklerini kaydeden Toy, şunları söyledi: “Bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri insanların cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görünce çok üzülüyorduk. Ben görmemek için uyuyor gibi yapıyordum. Beni işaret edip ‘Ne yapıyor’ diye soran askerlere köylülerim uyuduğumu söylüyorlardı.”
‘BELKİ YEMEKLERİ KALMAMIŞTIR’
Gözaltındayken, heyetin köye ulaşma girişimlerinin kendilerini çok sevindirdiğini de dile getiren Toy, “Bizim için heyetin köye girmeye çalıştığını duyunca çok sevinmiştik, duygulanmıştık. Köyü merak ediyoruz. Hayvanlarımıza ne oldu? Merak ediyoruz. Bir bilgi alamıyoruz. Bir köylümüz arabayla gitmiş izin vermemişler.
Biz köydeki ablukanın kalkmasını istiyoruz. Babamız, kardeşlerimiz orada. Nasıl olduklarını bilmiyoruz. Belki yemekleri kalmamıştır. Kaç gündür hem onlar bizi merak ediyor, hem de biz onları merak ediyoruz. Çok zor. Biz istiyoruz, en kısa günde bu abluka kalksın, herkes bize sahip çıksın. Kim bugün bize sahip çıkmazsa yarın sıra onlara da gelir.”
‘KÜÇÜKKEN BUNLARI GÖRMÜŞTÜM’
En son bu tür uygulamaları küçüklüğünde hatırladığını sözlerine ekleyen Toy, şunları dile getirdi: “O zamandan bu yana bu kadar kötüsünü yaşamamıştık. Bugün yine yaşıyoruz. Bence şuan 90’lı yıllardan daha kötü. Bizi köyden çıkardıklarında Nusaybin’in etrafındaki köylere yerleşmiştik. Sonra Nusaybin’e gittik, daha sonra tekrar köyümüze döndük. 16 senedir köyümüze geri dönmüşüz. Kardeşim o zaman bebekti şimdi 16 yaşında.”
Türkiye’nin değişmeyen kaderinden küçük bir kesit..
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alındıktan 14 gün sonra serbest bırakılan Gülbahar Toy (30), gözaltındayken yaşadıklarını anlattı.
Yasağın başladığı 11 Şubat’ta, akşam saat 20.00 sıralarında askerlerin köyün etrafını sardığını vurgulayan Toy, üçüncü gün köydeki bütün evleri sırayla aramaya başladıklarını belirtti. Bazı evlerin kapıları kırılarak içeri girildiğini dile getiren Toy, “Bizim eve de baskın düzenlediler, evimizi aradılar. Babam, erkek kardeşim ve kız kardeşim ile birlikte evdeydik. Eve ilk geldiklerinde bana dönüp ‘İfaden var seni karakola götüreceğiz’ dediler. Evi darmadağın ettiler, dağıtmadık tek bir yer bırakmadılar. Bir şey bulamadılar ama yine de beni gözaltına aldılar. Bizi sabah saat 10.00 gibi evden çıkarttılar, akşam 19.00’a kadar dışarıda ayakta beklettiler. Çok soğuktu. Ateş yakıp ısınmaya çalışıyorduk” diye anlattı.
‘SANDALYEDE UYUYORDUK’
Daha sonra Nusaybin Jandarma Karakolu’na götürüldüklerini anlatan Toy, “3 kadındık, diğerleri erkekti. Hepimizi başka başka koğuşlara koyacakları biz aynı koğuşta kalmak istedik. Köylülerimizle birlikte aynı koğuşta kaldık. İlk gün sandalyede uyuduk. Bazen o bile elimize geçmiyordu. Sonra ailelerimiz bunu duyunca bize battaniye gönderdiler. Hepimize sadece bir ekmek veriyorlardı ama biz de onlardan istemek istemiyorduk. Kendi aramızda idare etmeye çalışıyorduk” diye konuştu.
‘NİYE GÖZALTINA ALINDIĞIMIZI SORUYORLARDI’
Askerlerin kendilerine sürekli bir şey görüp görmediklerini sorduklarını ifade eden Toy, şöyle devam etti: “Ben Türkçe bilmediğimi söylüyordum ama inanmıyorlardı, yalan söylediğimi sanıyorlardı. Bize ‘Evinizde bir şey bulundu mu?’ diye soruyorlardı. ‘Niye gözaltına alındınız?’ diyorlardı, biz de bilmiyorduk zaten. Onlar da şaşırıyordu. Kendilerine böyle emir geldiğini söylüyorlardı.”
‘YAKIP YIKTIKLARINI BİZE GÖSTERDİLER’
Karakolda bulunan askerlerin yakıp yıktıkları yerleri kendilerine gösterdiklerini kaydeden Toy, şunları söyledi: “Bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri insanların cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görünce çok üzülüyorduk. Ben görmemek için uyuyor gibi yapıyordum. Beni işaret edip ‘Ne yapıyor’ diye soran askerlere köylülerim uyuduğumu söylüyorlardı.”
‘BELKİ YEMEKLERİ KALMAMIŞTIR’
Gözaltındayken, heyetin köye ulaşma girişimlerinin kendilerini çok sevindirdiğini de dile getiren Toy, “Bizim için heyetin köye girmeye çalıştığını duyunca çok sevinmiştik, duygulanmıştık. Köyü merak ediyoruz. Hayvanlarımıza ne oldu? Merak ediyoruz. Bir bilgi alamıyoruz. Bir köylümüz arabayla gitmiş izin vermemişler.
Biz köydeki ablukanın kalkmasını istiyoruz. Babamız, kardeşlerimiz orada. Nasıl olduklarını bilmiyoruz. Belki yemekleri kalmamıştır. Kaç gündür hem onlar bizi merak ediyor, hem de biz onları merak ediyoruz. Çok zor. Biz istiyoruz, en kısa günde bu abluka kalksın, herkes bize sahip çıksın. Kim bugün bize sahip çıkmazsa yarın sıra onlara da gelir.”
‘KÜÇÜKKEN BUNLARI GÖRMÜŞTÜM’
En son bu tür uygulamaları küçüklüğünde hatırladığını sözlerine ekleyen Toy, şunları dile getirdi: “O zamandan bu yana bu kadar kötüsünü yaşamamıştık. Bugün yine yaşıyoruz. Bence şuan 90’lı yıllardan daha kötü. Bizi köyden çıkardıklarında Nusaybin’in etrafındaki köylere yerleşmiştik. Sonra Nusaybin’e gittik, daha sonra tekrar köyümüze döndük. 16 senedir köyümüze geri dönmüşüz. Kardeşim o zaman bebekti şimdi 16 yaşında.”
Türkiye’nin değişmeyen kaderinden küçük bir kesit..
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyünde gözaltına alındıktan 14 gün sonra serbest bırakılan Gülbahar Toy (30), gözaltındayken yaşadıklarını anlattı.
Yasağın başladığı 11 Şubat’ta, akşam saat 20.00 sıralarında askerlerin köyün etrafını sardığını vurgulayan Toy, üçüncü gün köydeki bütün evleri sırayla aramaya başladıklarını belirtti. Bazı evlerin kapıları kırılarak içeri girildiğini dile getiren Toy, “Bizim eve de baskın düzenlediler, evimizi aradılar. Babam, erkek kardeşim ve kız kardeşim ile birlikte evdeydik. Eve ilk geldiklerinde bana dönüp ‘İfaden var seni karakola götüreceğiz’ dediler. Evi darmadağın ettiler, dağıtmadık tek bir yer bırakmadılar. Bir şey bulamadılar ama yine de beni gözaltına aldılar. Bizi sabah saat 10.00 gibi evden çıkarttılar, akşam 19.00’a kadar dışarıda ayakta beklettiler. Çok soğuktu. Ateş yakıp ısınmaya çalışıyorduk” diye anlattı.
‘SANDALYEDE UYUYORDUK’
Daha sonra Nusaybin Jandarma Karakolu’na götürüldüklerini anlatan Toy, “3 kadındık, diğerleri erkekti. Hepimizi başka başka koğuşlara koyacakları biz aynı koğuşta kalmak istedik. Köylülerimizle birlikte aynı koğuşta kaldık. İlk gün sandalyede uyuduk. Bazen o bile elimize geçmiyordu. Sonra ailelerimiz bunu duyunca bize battaniye gönderdiler. Hepimize sadece bir ekmek veriyorlardı ama biz de onlardan istemek istemiyorduk. Kendi aramızda idare etmeye çalışıyorduk” diye konuştu.
‘NİYE GÖZALTINA ALINDIĞIMIZI SORUYORLARDI’
Askerlerin kendilerine sürekli bir şey görüp görmediklerini sorduklarını ifade eden Toy, şöyle devam etti: “Ben Türkçe bilmediğimi söylüyordum ama inanmıyorlardı, yalan söylediğimi sanıyorlardı. Bize ‘Evinizde bir şey bulundu mu?’ diye soruyorlardı. ‘Niye gözaltına alındınız?’ diyorlardı, biz de bilmiyorduk zaten. Onlar da şaşırıyordu. Kendilerine böyle emir geldiğini söylüyorlardı.”
‘YAKIP YIKTIKLARINI BİZE GÖSTERDİLER’
Karakolda bulunan askerlerin yakıp yıktıkları yerleri kendilerine gösterdiklerini kaydeden Toy, şunları söyledi: “Bize yakıp yıktıkları evlerin fotoğraflarını, öldürdükleri insanların cenazelerini gösteriyorlardı. Onları görünce çok üzülüyorduk. Ben görmemek için uyuyor gibi yapıyordum. Beni işaret edip ‘Ne yapıyor’ diye soran askerlere köylülerim uyuduğumu söylüyorlardı.”
‘BELKİ YEMEKLERİ KALMAMIŞTIR’
Gözaltındayken, heyetin köye ulaşma girişimlerinin kendilerini çok sevindirdiğini de dile getiren Toy, “Bizim için heyetin köye girmeye çalıştığını duyunca çok sevinmiştik, duygulanmıştık. Köyü merak ediyoruz. Hayvanlarımıza ne oldu? Merak ediyoruz. Bir bilgi alamıyoruz. Bir köylümüz arabayla gitmiş izin vermemişler.
Biz köydeki ablukanın kalkmasını istiyoruz. Babamız, kardeşlerimiz orada. Nasıl olduklarını bilmiyoruz. Belki yemekleri kalmamıştır. Kaç gündür hem onlar bizi merak ediyor, hem de biz onları merak ediyoruz. Çok zor. Biz istiyoruz, en kısa günde bu abluka kalksın, herkes bize sahip çıksın. Kim bugün bize sahip çıkmazsa yarın sıra onlara da gelir.”
‘KÜÇÜKKEN BUNLARI GÖRMÜŞTÜM’
En son bu tür uygulamaları küçüklüğünde hatırladığını sözlerine ekleyen Toy, şunları dile getirdi: “O zamandan bu yana bu kadar kötüsünü yaşamamıştık. Bugün yine yaşıyoruz. Bence şuan 90’lı yıllardan daha kötü. Bizi köyden çıkardıklarında Nusaybin’in etrafındaki köylere yerleşmiştik. Sonra Nusaybin’e gittik, daha sonra tekrar köyümüze döndük. 16 senedir köyümüze geri dönmüşüz. Kardeşim o zaman bebekti şimdi 16 yaşında.”