Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’ın vekilliğinin TBMM tarafından düşürülmesini yok hükmünde sayan kararı gerekçeli bir şekilde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Daha önce AYM’nin Atalay hakkında iki kez verdiği hak ihlali kararını yok sayan Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum, yine benzer bir çıkışta bulundu. Mehmet Uçum, AYM kararının hukuk dünyasında icrai bir etkisinin olmadığını savundu ve yargıya “Kararı uygulamayın” talimatı verdi.
Mehmet Uçum, “Bu keyfi kararının hukuki değerlendirmesine bakınca karar verilmesine yer olmadığı kararının hukuk dünyasında icrai bir etkisi olmayacağı da açıktır. Yani AYM çoğunluğu karar verilemesine yer olmadığına karar vererek aslında hukuken etkisi olmayan bir karar vermiş aslında gerçek bir karar vermemiştir. Hiç bir ilgili merci hukuken AYM’nin bu kararına göre hareket etmek veya işlem yapmak mecburiyetinde değildir. Bu karara göre bir işlem yapma imkanı da yoktur” ifadelerini kullandı.
Uçum’un açıklaması şöyle:
“Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun önceki ihlal kararlarını gerekçe göstererek ilgili milletvekilinin hükümlü olduğu dosya kararının kesinleşmediği sonucuna ulaşması pozitif hukuku tanımamak demektir.
AYM çoğunluğu ısrarla adli yargının en üst karar organı olan Yargıtayca verilen ve aşamalardan geçmiş kararı kesinleştiren onama kararını keyfi olarak reddetmektedir.
AYM çoğunluğunun TBMM’nin milletvekilliğinin düşmesine ilişkin tamamlama merasimini göz ardı etmesi Anayasa’nın 85. Maddesine açıkça aykırıdır. Çünkü 85. madde gereğince “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme … halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur” hükmü Anayasa Mahkemesinin denetimi dışındadır. Bu merasim tamamlanmış ve milletvekilliği düşmüştür. Bu merasimin (isterse eylemli iç tüzük değişikliği gibi uydurma bir gerekçeyle başvuru olsun) AYM tarafından denetimi Anayasa gereği asla mümkün değildir.
Mevzubahis kararın muhalefet şerhinde detaylı açıklandığı gibi, AYM çoğunluğu hem başvuruyu ele alma yönteminde (eylemli iç tüzük değişikliği şeklindeki uydurma gerekçeyi geçmiş içtihadına uygun değerlendirmeyerek) keyfi davranmış hem de Anayasanın 84. Maddesinin ikinci fıkrasına 85. Maddede getirilen AYM denetimi yasağını dikkate almamıştır.
Bu nedenle azınlık görüşünde isabetle ifade edildiği gibi başvuruya görevsizlik nedeniyle ret kararı verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi bir hukuksuzluk halidir. AYM çoğunluğu bu kararla pozitif hukukun dışına çıkmış keyfilik alanına geçmiştir.
Öte yandan bu keyfi kararının hukuki değerlendirmesine bakınca karar verilmesine yer olmadığı kararının hukuk dünyasında icrai bir etkisi olmayacağı da açıktır.
Yani AYM çoğunluğu karar verilemesine yer olmadığına karar vererek aslında hukuken etkisi olmayan bir karar vermiş aslında gerçek bir karar vermemiştir. Hiç bir ilgili merci hukuken AYM’nin bu kararına göre hareket etmek veya işlem yapmak mecburiyetinde değildir. Bu karara göre bir işlem yapma imkanı da yoktur.
Dolayısıyla hukuki mana açısından sorunlu hukuki icra açısından yok hükmünde olan AYM çoğunluk kararının gerekçesine bakarak bir takım sonuçlar çıkarmaya çalışmak veya çağrılar yapmak beyhude çabadır.
En azından şuna dikkat edilmesi gerekir, gerekçe hüküm değildir. Gerekçenin tek başına hiç bir icrai etkisi olmaz. Bu nedenle konuya iyi çalışmadan aceleyle hatalı ve yanlış mesajlar atmamaya özen gösterilmesi gerekir.”