Anayasa Mahkemesi, insan hakları savunucusu ve yazar Nurcan Kaya’ya uygulanan yurt dışı çıkış yasağına karşı bireysel başvuruyu sonuca bağladı. AYM, yurtdışı çıkış yasağının Anayasa’da güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. MLSA’nın Kaya adına yaptığı başvuru sonucu verilen karar, yurt dışı çıkış yasağının ifade özgürlüğü oluşturduğuna dair ilk Anayasa Mahkemesi kararı olma özelliğini taşıyor. Kararda, Nurcan Kaya’ya 13500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.
Nurcan Kaya, konuyla ilgili paylaşımında, “Tesekkurler MLSA Türkye ve sevgili avukatlarım. Emeğinize sağlık. Bu emsalin, benzer hak ihlallerinin önlenmesinde etkili olması dileğiyle.” ifadelerini kullandı.
Nurcan Kaya, 2014’te attığı “Kobane’de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor” tweet’i nedeniyle Ekim 2019’da yurtdışına çıkmak üzereyken gözaltına alınmıştı. Bu kapsamda örgüt propagandası iddiasıyla yargılandığı davada 27 Eylül 2021 tarihinde 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargılama sürecinde 1.5 ay boyunca uygulanan adli kontrol kapsamında Kaya’nın pasaportuna el konulmasına dair başvuruyu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, insan hakları savunucusuna uygulanan adli kontrol tedbirinin ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti.
MLSA Eş-Direktörü Veysel OK, kararla ilgili değerlendirmesinde, “Özellikle son yıllarda, mahkemeler gazeteci, avukat ve siyasetçilerin haber ve bilgi paylaşımları söz konusu olduğunda tutuklama yapmadıkları dosyalarda gelişigüzel soyut gerekçelerle insanlara adli kontrol tedbirleri uyguluyor. Verilen adli kontrol kararlarının haddi hesabı yok. Anayasa Mahkemesi, bu kararla adli kontrol verilebilmesi için tutuklama şartlarının var olması gerektiğini; hakimlerin adli kontrol verirken ne için verdiklerini tartışmaları ve bunları gerekçelendirmeleri gerektiğini bir kez daha ifade etmiştir. Hakimlerin adli kontrol kararı verirken bu kararı dikkate alması gerekir. Adli kontrol de aslında bir nevi tutuklamadır.” dedi.
Adli kontrol kararlarına karşı bireysel başvuru yapılmalı
Paylaşım veya haberleri nedeniyle gözaltından bırakılan gazeteci ve aktivistlerin, haklı olarak rahatladığını ve bu nedenle bu tedbirlere yönelik adım atma gereği görmediğini belirten Ok, “Ancak, bu karar gösteriyor ki, adli kontrol tedbirlerine karşı bireysel başvuru yapılması ifade özgürlüğü açısından büyük önem taşımaktadır.” diye konuştu.
Kararda, “Adli kontrol kararının yaklaşık bir buçuk ay sürmekle birlikte başvurucunun yurt dışında özellikle insan hakları alanındaki çalışmalara katılan bir kişi olduğu ve bu süreçte yurt dışına çıkamadığı göz önüne alındığında yurt dışına çıkış yasağının başvurucu üzerindeki yaptırım ağırlığını arttırdığı kabul edilmelidir.” ifadesi kullanıldı.
AYM, ayrıca mahkemenin soruşturma kapsamında hakların daha az sınırlanmasını sağlayacak alternatif yollar bulunup bulunmadığının dikkate alınması gerektiğini ancak yurt dışı çıkış yasağına hükmeden Sulh Ceza Hakimliğinin bunu yapmadığını belirtti. Bunun yanı sıra Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itirazın da “soyut” nedenlerle reddedildiği ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi ayrıca, paylaşımı nedeniyle başvurucu hakkında adli kontrol kararı verilmesinin başvurucunun kamusal bir tartışmada görüşlerini ifade etme iradesi üzerinde caydırıcı bir etki doğurduğuna da hükmetti.