Avrupa Kriminoloji Derneği’nin İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Alexis Anagnostakis, Türkiye’deki siyasi baskılardan kaçarak Yunanistan’a sığınanların geri itilmesine sert tepki gösterdi: “İnsanları geri iterek Erdoğan’ın yarım bıraktığı işi tamamlıyoruz! Bu onları ölüme terk etmektir.”
Kronos’tan Ufuk Yardımcı’nın haberine göre, Atina merkezli sivil toplum kuruluşu “Gephyres Eirinis (Gefires İrinis/Barış Köprüleri)”, “20 Haziran Dünya Mülteciler Günü” vesilesiyle bir etkinlik düzenledi. Moderatörlüğünü usta gazeteci Makis Theodosiu’nun yaptığı programda, hukuk insanı, akademisyen ve gazeteciler, mültecilerin sorunlarını ve çözüm yollarını dile getirdi. “Hepimiz Mülteciyiz” başlıklı program, Gefires İrinis’in Youtube kanalı üzerinden takip edildi.
“GERİ İTMEK DİKTATÖRE YARDIM ETMEKTİR!”
Toplantıda söz alan Avrupa Kriminoloji Derneği’nin İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Alexis Anagnostakis şunları söyledi:
“Karada ve denizde tel örgü veya her tür engel, esasında baskılardan kaçan insanı kovalayana teslim etmek anlamına gelir. Türkiye’den gelen insanları konuşuyoruz. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra, yargıç, savcı, avukat, akademisyen ve gazetecilerden 30 bini ceza aldı. 150 bin kişi ise hapiste tutuluyor! Hepsi Erdoğan’a darbe girişiminde bulunmak ve demokrasiyi askıya almak gibi aynı suç iddiasına maruz kaldılar.”
“ERDOĞAN’A TESLİM EDİYORUZ”
“Mülteciler Yunanistan, AB ve başka bir ülkeye geldiklerinde duvarları yükseltiyoruz ve geri gönderiyoruz” diyen ünlü kriminalog Anagnostakis, “Ne yapıyoruz! Kovalayana geri teslim ediyoruz! Tehlike anında da kurtarmıyoruz! Esasında işini yarım bırakan diktatörün işini tamamlıyoruz! Çünkü bu insanları öldürmek ya da cezaevine doldurmak istiyordu! Biz geri ittiğimizde sonuç da çoğu zaman aynı oluyor” şeklinde konuştu.
GERİ İTMELERDE YENİ AŞAMA: ÖLÜME TERK!
Anaognastokis, şu değerlendirmelerde bulundu: “Geri itme politikasında Yunanistan’ın başka bir aşamaya geçtiğini gördük. Adeta ‘seni politik nedenlerle geri itmiyorum, buna ilaveten seni tehlike altında görürsem kurtarmıyorum’ deniyor! Artık daha karanlık ve daha sert geri itmeler aşamasına geçildi! Bu ölüm raporudur! Eğer bulursak geri iteriz! Eğer tehlike altındaysalar boşver kalsınlar! Maalesef denizlerimiz masumlar mezarlığına dönüştü!”
“Avrupa, Türkiye, Yunanistan ve İtalya’ya para dağıtarak mültecileri kendinden uzak tutmaya çalışıyor” diyen Anagnostakis, “Sadece para ile çözüm olamaz! Empati yapmak gerekiyor. Bu çürük teknede hepimiz bulunuyoruz. Başka yerde doğduğumuz için şans eseri binmedik! Belki gelecekte biz de yer alacağız. Mültecilere karşı olanlar ile politikacılar da gelecekte bir şekilde bu çürük teknede olabileceklerinin farkındalar!” ifadelerini kullandı.
İDDİA: İNSANLAR POLİTİK KARAR SONUCU KURTARILMADI
Öte yandan geçen hafta Yunanistan’ın Mora yarımadasının Pilos kasabası açıklarında 700’den fazla kişiyle alabora olan balıkçı teknesi, büyük bir faciaya neden olmuştu. Şimdiye kadar 82 kişinin cesedine ulaşılırken yüzden fazla kişi ise canlı kurtarıldı. Yüzlerce kişi de kayıp. Siyasi yönlendirme sonucu etkin bir kurtarma çalışması yapılamadığı ve kazanın yaşanmasına sebebiyet verildiğine ilişkin iddialar üzerine Yunan Avukat Anagnostakis, bu insanların kurtarılmadıklarını ve bunun da politik bir karar olduğunu iddia etti.
DOÇ. DR LİVAS: BENİM DE 2 DEDEM TÜRKİYE’DEN GÖÇ ETMİŞ
Mültecilerin karşılaştıkları sosyal ve psikolojik problemleri ele alan İonio Üniversitesi Öğretim Üyesi, yazar ve usta çevirmen Doç. Dr. Sotiris Livas, bu insanların ülkelerindeki baskılar, politik nedenler, savaşlar, cadı avı, eşitsizlikler ile güvenlik gerekçesiyle bir başka ülkeye geçmek zorunda kaldıklarını söyledi. Livas, yabancısı oldukları başka bir ülkeye geçen mültecilerin imkansızlıklar, gelecek endişesi, ekonomik sıkıntılar, dil problemleri, çoğu sefer yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa maruz kaldıklarını hatırlattı. Bunu yaşanan travmalar sebebiyle psikolojik sıkıntıların izlediğini ifade etti.
Yapılan psikolojik araştırmalara değinen Doç. Dr. Livas, vatanlarından kovulan insanların yaşadıkları travmaları sonraki nesillere aktardıklarını da belirtti.
“MÜLTECİLER PROBLEME DEĞİL ZENGİNLİĞE NEDEN OLUYOR”
Mülteci karşıtları ve Avrupalıların aksine farklı bir değerlendirmesiyle dikkati çeken Yunan Akademisyen, şu konuların altını çizdi: “Mülteciler, sıklıkla gittikleri ülke ve bölgelerde ekonomik problemler ve sıkıntılarla ilişkilendirilir. Oysa gerçekte tam tersi yaşanıyor. Bu insanlar, esasında zenginlik, varlık ve bolluğa sebep olurlar. Bu bolluk yayıldığı için hemen fark edilmiyor. Dünya nüfusu ile karşılaştırıldığında da orantısız şekilde daha belirgin bir zenginliğe sebebiyet veriyorlar…”
Türkiyeli mültecilerin ideolojik, toplumsal ve politik nedenlerle Ertdoğan rejiminden kaçtıklarını söyleyen Livas, yaşanan sorunlar ile MİT’in faaliyetlerine de değindi.
Livas, Pilos açıklarında yüzlerce mülteci ile batan teknenin aslında Avrupa’nın ve Avrupa değerlerinin batışı anlamına geldiğini söyledi.
“BENDE MÜLTECİ TORUNUYUM”
Kendisinin de bir mülteci torunu olduğunu söyleyen Doç Dr. Livas, “Benim kişisel tarihimde 4 dedemden ikisi Türkiye’den biri ise şimdi Bulgaristan’da kalan bir bölgeden buraya göç etmişler. Aslında “hepimiz mülteciyiz” derken şimdiyi ya da gelecekte potansiyel bir mülteci adayı olduğumuzu kastediyoruz.” ifadelerini kullandı.
BOZANİNU: “SON 10 YILDA 27 BİN KİŞİ ÖLDÜ”
To Vima Gazetesi Dış Haberler Editörü Tanya Bozaninu ise son 10 yılda mülteci mezarlığına dönen Akdeniz ve Ege’deki faciaları çarpıcı rakamlarla dile getirdi. Bozaninu, “Geçen yıl 19 bin kişi, Yunanistan’dan siyasi iltica talebinde bulundu. Bunlardan 13 bini, Türkiye’den Yunanistan’ın Ege kıyılarına ulaşanlardan oluştu. Çoğu denizde azı ise Meriç’te olmak üzere 343 kişi hayatını kaybetti. Geçen yıl İtalya’ya iltica edenlerin sayısı ise 105 bin oldu. Bin 500 kişi yaşamını yitirdi. Pilos kazası hariç bu yıl daha şimdiden hayatını yitiren mülteci sayısı bin 1150 kişiyi geçti.”
Yunan gazeteci, “2013-2023 yılları içeren 10 yıllık dönemde 27 binden fazla kişi Türkiye ve Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışırken hayatını kaybetti. Bu insanlardan 20 bini ise bulunamadı.”
BEN: “ZORLUKLARI AŞTIK; BURASI İKİNCİ VATANIMIZ OLDU”
Zorlu bir yolculuk sonrası bundan 6 yıl önce ailesiyle birlikte Yunanistan’a geldiklerini anlatan Vacide Ben, ikinci vatanları olarak gördükleri Yunanistan’ın başkenti Atina’da iki çocukları ile birlikte yaşadıklarını söyledi.
Türkiye’de hükümetin kapattığı Zaman Gazetesi’nde 13 yıl boyunca redaktörlük yaptığını anlatan Ben, işsiz kaldıktan sonra yayınevleri başta olmak üzere yaptığı iş başvurularının sonuçsuz kaldığını anlattı.
Art arda birçok basın yayın kuruluşunun haksız bir şekilde kapatılarak binlerce insanın işten çıkarıldıklarını hatırlatan Ben, şunları anlattı: “Dokuz ay sonra hakkımda gözaltı kararı çıkarıldı. Daha sonra serbest bırakıldım. İkinciye yine gözaltı kararı verildi. Eşime de aynısı yapıldı. Bunun üzerine 6 ay boyunca farklı adreslerde kaldık. Artık Türkiye’de yaşama imkanı kalmayınca zorlu bir yolculuktan sonra Yunanistan’a geçtik.”
Burada ilk yıl dil, iş ve çocukların okulu konusunda zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden gazeteci Ben, ilk yılların ardından Yunanistan’a alıştıklarını söyledi. Kendisinin sosyal sorumluluk projelerinde görev aldığını kaydeden Ben, hem Yunan komşularıyla hem de okula devam eden çocuklarının arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurduklarını söyledi. Atina’yı ailecek sevdiklerini ve daha güzel günlerin geleceğine olan inançlarını canlı tuttuklarını sözlerine ilave etti.
“HALKLAR BARIŞ, POLİTİKACILAR KAVGA İSTİYOR”
Etkinlik sunucusu gazeteci Theodosis, Vacide Ben’e kişisel mültecilik hikâyesini çok iyi öğrendiği Yunanca dilinde paylaştığı için teşekkür etti. Yunan gazeteci şöyle devam etti: “Bir kez daha iki halk arasında sorun olmadığını ve barış içerisinde yaşayabileceklerini göstermiş oldunuz. Halkların paylaşamayacakları bir şey yok. Bizleri ayıran politikacılar. Halklar değil.”