MİT’te Arapça dinlemelerin “İstihbari Değeri Yoktur” denilerek sumen altı edildiğini Müsteşar Hakan Fidan’a yazdığı dilekçe ile anlatan ve karşılık alamadığı için bunu medya aracılığıyla duyuran MİT görevlisi M.Y, emekliye ayrılmak zorunda kaldı.
Teşkilat, şimdi de M.Y’ye emekli personel kartı ve silah ruhtasını vermedi. MİT Ankara Bölge Başkanlığı’na bağlı telefon dinleme servisinde çalışan M.Y, Ocak 2016’da Hakan Fidan’a mektup yazmıştı.
Mektupta kurumda mobbing olaylarının yaşandığını, son 2 yıldaki istifa ve emekliliklerin mobbing kaynaklı olduğunu belirten M.Y, Arapça dinlemelerin de sumen altı edildiğini belirterek, “Suruç intihar saldırısı ve Ankara Garı intihar saldırılarının sorumluluğunu üstlenen IŞİD militanlarının Arapça konuştukları düşünüldüğünde takdir ederseniz ki bu dilin önemi yadsınamaz.
Ancak şubemizdeki Arapça monitörler (Telefon dinleyen kişi A.U.) (2) yönetime yakınlığını kullanarak Arapça görüşmelerin neredeyse tamanını İDY (İstihbarat Değeri Yoktur) yapmakta, yönetim de bu duruma göz yummaktadır. Böyle hassas günlerde on binlerce Arapça görüşmenin İDY yapılması karşısında dehşete kapılmaktayım” demişti.
“Basına bilgi verdin” cezası
Mektubun Hakan Fidan’a ulaşmadığını ve gereğinin yapılmadığını düşünen M.Y, mektubu haziran ayı sonunda medya ile paylaşmıştı. Mektup Cumhuriyet’te yayımlanınca MİT, idari soruşturma başlatmıştı. MİT’in soruşturmasından iddialarla ilgili herhangi bir sonuç çıkmadı. “Kurum içinde yaşananlarla ilgili basına bilgi verdiği” gerekçesiyle M.Y’ye 8/1 oranında maaştan kesme cezası verildi.
Ankara’daki görev yeri değiştirilen M.Y, oturduğu lojmandan çıkarıldı. Bunu, kendisine uygulanan mobbing olarak gören M.Y, emekli olmaya karar verdi. M.Y’yi “sakıncalı personel” olarak gören teşkilat, personelin M.Y. ile ilişki kurmasını yasakladı. M.Y’ye son olarak “Emekli MİT Personeli” kimlik kartı ile silah ruhsatı verilmedi.
Buna karşı idare mahkemesinde dava açmaya hazırlanan emekli MİT’çi şunları söyledi: “Şubede yaşanan mobbing konusunda yapılan araştırma tam anlamıyla dost işi olmuş. Mobbing konusu sadece müdüre ve başkana sorulacak bir konu mudur? Zaten mobbingi uygulayan onlar. Mobbinge maruz kalan onlarca insanın hiçbirisine sorulmamış. Bu yönetim kendisine biat edenlere her türlü yardımı ve kolaylığı sağlıyor, biat etmeyenlere ceza verebilmek için didik dikik açığını arıyor, adeta peşinde hafiye gibi çalışıyor ve hatta kumpas kuruluyor. 20 yıldır hiçbir ceza almayan ben, biat etmediğim için, son bir yılda alabilecek bütün cezaları aldım. Bundan iyi mobbing mi olur? Bütün bunları belgeleriyle, kanıtlarıyla, olaylarıyla müfettişe sunuyorum, adamların dikkate aldıkları bile yok. İfademin tarafsız ve objektif araştırma yapacak başka müfettişler tarafından alınması için dilekçe yazdım.” Arapça görüşmelerin neredeyse tamamının “İstihbari Değeri Yoktur” yapılması konusundaki soruşturmanın da “ahbap-dost” ilişkisi çerçevesinde yürütüldüğünü ve tam bir fiyaskoya dönüştüğünü belirten M.Y, “Ortada ciddi iddialar var. Acaba gerçekten arşivlere bakılıp iyice araştırma yapıldı mı? Karşılarına çıkan on binlerce yapılmayan Arapça görüşme çıktığında acaba ne cevap aldılar da bu cevabı tatminkâr buldular. Karşılaştıkları bu vahim tablo karşısında bu ihmali mazur gösterecek nasıl bir mazeret bulundu? Acaba bu müfettişler yaptıkları dost işi soruşturmanın nasıl vahim sonuçları olabileceğinin farkındalar mı?” dedi.
MİT’te Arapça dinlemelerin “İstihbari Değeri Yoktur” denilerek sumen altı edildiğini Müsteşar Hakan Fidan’a yazdığı dilekçe ile anlatan ve karşılık alamadığı için bunu medya aracılığıyla duyuran MİT görevlisi M.Y, emekliye ayrılmak zorunda kaldı.
Teşkilat, şimdi de M.Y’ye emekli personel kartı ve silah ruhtasını vermedi. MİT Ankara Bölge Başkanlığı’na bağlı telefon dinleme servisinde çalışan M.Y, Ocak 2016’da Hakan Fidan’a mektup yazmıştı.
Mektupta kurumda mobbing olaylarının yaşandığını, son 2 yıldaki istifa ve emekliliklerin mobbing kaynaklı olduğunu belirten M.Y, Arapça dinlemelerin de sumen altı edildiğini belirterek, “Suruç intihar saldırısı ve Ankara Garı intihar saldırılarının sorumluluğunu üstlenen IŞİD militanlarının Arapça konuştukları düşünüldüğünde takdir ederseniz ki bu dilin önemi yadsınamaz.
Ancak şubemizdeki Arapça monitörler (Telefon dinleyen kişi A.U.) (2) yönetime yakınlığını kullanarak Arapça görüşmelerin neredeyse tamanını İDY (İstihbarat Değeri Yoktur) yapmakta, yönetim de bu duruma göz yummaktadır. Böyle hassas günlerde on binlerce Arapça görüşmenin İDY yapılması karşısında dehşete kapılmaktayım” demişti.
“Basına bilgi verdin” cezası
Mektubun Hakan Fidan’a ulaşmadığını ve gereğinin yapılmadığını düşünen M.Y, mektubu haziran ayı sonunda medya ile paylaşmıştı. Mektup Cumhuriyet’te yayımlanınca MİT, idari soruşturma başlatmıştı. MİT’in soruşturmasından iddialarla ilgili herhangi bir sonuç çıkmadı. “Kurum içinde yaşananlarla ilgili basına bilgi verdiği” gerekçesiyle M.Y’ye 8/1 oranında maaştan kesme cezası verildi.
Ankara’daki görev yeri değiştirilen M.Y, oturduğu lojmandan çıkarıldı. Bunu, kendisine uygulanan mobbing olarak gören M.Y, emekli olmaya karar verdi. M.Y’yi “sakıncalı personel” olarak gören teşkilat, personelin M.Y. ile ilişki kurmasını yasakladı. M.Y’ye son olarak “Emekli MİT Personeli” kimlik kartı ile silah ruhsatı verilmedi.
Buna karşı idare mahkemesinde dava açmaya hazırlanan emekli MİT’çi şunları söyledi: “Şubede yaşanan mobbing konusunda yapılan araştırma tam anlamıyla dost işi olmuş. Mobbing konusu sadece müdüre ve başkana sorulacak bir konu mudur? Zaten mobbingi uygulayan onlar. Mobbinge maruz kalan onlarca insanın hiçbirisine sorulmamış. Bu yönetim kendisine biat edenlere her türlü yardımı ve kolaylığı sağlıyor, biat etmeyenlere ceza verebilmek için didik dikik açığını arıyor, adeta peşinde hafiye gibi çalışıyor ve hatta kumpas kuruluyor. 20 yıldır hiçbir ceza almayan ben, biat etmediğim için, son bir yılda alabilecek bütün cezaları aldım. Bundan iyi mobbing mi olur? Bütün bunları belgeleriyle, kanıtlarıyla, olaylarıyla müfettişe sunuyorum, adamların dikkate aldıkları bile yok. İfademin tarafsız ve objektif araştırma yapacak başka müfettişler tarafından alınması için dilekçe yazdım.” Arapça görüşmelerin neredeyse tamamının “İstihbari Değeri Yoktur” yapılması konusundaki soruşturmanın da “ahbap-dost” ilişkisi çerçevesinde yürütüldüğünü ve tam bir fiyaskoya dönüştüğünü belirten M.Y, “Ortada ciddi iddialar var. Acaba gerçekten arşivlere bakılıp iyice araştırma yapıldı mı? Karşılarına çıkan on binlerce yapılmayan Arapça görüşme çıktığında acaba ne cevap aldılar da bu cevabı tatminkâr buldular. Karşılaştıkları bu vahim tablo karşısında bu ihmali mazur gösterecek nasıl bir mazeret bulundu? Acaba bu müfettişler yaptıkları dost işi soruşturmanın nasıl vahim sonuçları olabileceğinin farkındalar mı?” dedi.
MİT’te Arapça dinlemelerin “İstihbari Değeri Yoktur” denilerek sumen altı edildiğini Müsteşar Hakan Fidan’a yazdığı dilekçe ile anlatan ve karşılık alamadığı için bunu medya aracılığıyla duyuran MİT görevlisi M.Y, emekliye ayrılmak zorunda kaldı.
Teşkilat, şimdi de M.Y’ye emekli personel kartı ve silah ruhtasını vermedi. MİT Ankara Bölge Başkanlığı’na bağlı telefon dinleme servisinde çalışan M.Y, Ocak 2016’da Hakan Fidan’a mektup yazmıştı.
Mektupta kurumda mobbing olaylarının yaşandığını, son 2 yıldaki istifa ve emekliliklerin mobbing kaynaklı olduğunu belirten M.Y, Arapça dinlemelerin de sumen altı edildiğini belirterek, “Suruç intihar saldırısı ve Ankara Garı intihar saldırılarının sorumluluğunu üstlenen IŞİD militanlarının Arapça konuştukları düşünüldüğünde takdir ederseniz ki bu dilin önemi yadsınamaz.
Ancak şubemizdeki Arapça monitörler (Telefon dinleyen kişi A.U.) (2) yönetime yakınlığını kullanarak Arapça görüşmelerin neredeyse tamanını İDY (İstihbarat Değeri Yoktur) yapmakta, yönetim de bu duruma göz yummaktadır. Böyle hassas günlerde on binlerce Arapça görüşmenin İDY yapılması karşısında dehşete kapılmaktayım” demişti.
“Basına bilgi verdin” cezası
Mektubun Hakan Fidan’a ulaşmadığını ve gereğinin yapılmadığını düşünen M.Y, mektubu haziran ayı sonunda medya ile paylaşmıştı. Mektup Cumhuriyet’te yayımlanınca MİT, idari soruşturma başlatmıştı. MİT’in soruşturmasından iddialarla ilgili herhangi bir sonuç çıkmadı. “Kurum içinde yaşananlarla ilgili basına bilgi verdiği” gerekçesiyle M.Y’ye 8/1 oranında maaştan kesme cezası verildi.
Ankara’daki görev yeri değiştirilen M.Y, oturduğu lojmandan çıkarıldı. Bunu, kendisine uygulanan mobbing olarak gören M.Y, emekli olmaya karar verdi. M.Y’yi “sakıncalı personel” olarak gören teşkilat, personelin M.Y. ile ilişki kurmasını yasakladı. M.Y’ye son olarak “Emekli MİT Personeli” kimlik kartı ile silah ruhsatı verilmedi.
Buna karşı idare mahkemesinde dava açmaya hazırlanan emekli MİT’çi şunları söyledi: “Şubede yaşanan mobbing konusunda yapılan araştırma tam anlamıyla dost işi olmuş. Mobbing konusu sadece müdüre ve başkana sorulacak bir konu mudur? Zaten mobbingi uygulayan onlar. Mobbinge maruz kalan onlarca insanın hiçbirisine sorulmamış. Bu yönetim kendisine biat edenlere her türlü yardımı ve kolaylığı sağlıyor, biat etmeyenlere ceza verebilmek için didik dikik açığını arıyor, adeta peşinde hafiye gibi çalışıyor ve hatta kumpas kuruluyor. 20 yıldır hiçbir ceza almayan ben, biat etmediğim için, son bir yılda alabilecek bütün cezaları aldım. Bundan iyi mobbing mi olur? Bütün bunları belgeleriyle, kanıtlarıyla, olaylarıyla müfettişe sunuyorum, adamların dikkate aldıkları bile yok. İfademin tarafsız ve objektif araştırma yapacak başka müfettişler tarafından alınması için dilekçe yazdım.” Arapça görüşmelerin neredeyse tamamının “İstihbari Değeri Yoktur” yapılması konusundaki soruşturmanın da “ahbap-dost” ilişkisi çerçevesinde yürütüldüğünü ve tam bir fiyaskoya dönüştüğünü belirten M.Y, “Ortada ciddi iddialar var. Acaba gerçekten arşivlere bakılıp iyice araştırma yapıldı mı? Karşılarına çıkan on binlerce yapılmayan Arapça görüşme çıktığında acaba ne cevap aldılar da bu cevabı tatminkâr buldular. Karşılaştıkları bu vahim tablo karşısında bu ihmali mazur gösterecek nasıl bir mazeret bulundu? Acaba bu müfettişler yaptıkları dost işi soruşturmanın nasıl vahim sonuçları olabileceğinin farkındalar mı?” dedi.
MİT’te Arapça dinlemelerin “İstihbari Değeri Yoktur” denilerek sumen altı edildiğini Müsteşar Hakan Fidan’a yazdığı dilekçe ile anlatan ve karşılık alamadığı için bunu medya aracılığıyla duyuran MİT görevlisi M.Y, emekliye ayrılmak zorunda kaldı.
Teşkilat, şimdi de M.Y’ye emekli personel kartı ve silah ruhtasını vermedi. MİT Ankara Bölge Başkanlığı’na bağlı telefon dinleme servisinde çalışan M.Y, Ocak 2016’da Hakan Fidan’a mektup yazmıştı.
Mektupta kurumda mobbing olaylarının yaşandığını, son 2 yıldaki istifa ve emekliliklerin mobbing kaynaklı olduğunu belirten M.Y, Arapça dinlemelerin de sumen altı edildiğini belirterek, “Suruç intihar saldırısı ve Ankara Garı intihar saldırılarının sorumluluğunu üstlenen IŞİD militanlarının Arapça konuştukları düşünüldüğünde takdir ederseniz ki bu dilin önemi yadsınamaz.
Ancak şubemizdeki Arapça monitörler (Telefon dinleyen kişi A.U.) (2) yönetime yakınlığını kullanarak Arapça görüşmelerin neredeyse tamanını İDY (İstihbarat Değeri Yoktur) yapmakta, yönetim de bu duruma göz yummaktadır. Böyle hassas günlerde on binlerce Arapça görüşmenin İDY yapılması karşısında dehşete kapılmaktayım” demişti.
“Basına bilgi verdin” cezası
Mektubun Hakan Fidan’a ulaşmadığını ve gereğinin yapılmadığını düşünen M.Y, mektubu haziran ayı sonunda medya ile paylaşmıştı. Mektup Cumhuriyet’te yayımlanınca MİT, idari soruşturma başlatmıştı. MİT’in soruşturmasından iddialarla ilgili herhangi bir sonuç çıkmadı. “Kurum içinde yaşananlarla ilgili basına bilgi verdiği” gerekçesiyle M.Y’ye 8/1 oranında maaştan kesme cezası verildi.
Ankara’daki görev yeri değiştirilen M.Y, oturduğu lojmandan çıkarıldı. Bunu, kendisine uygulanan mobbing olarak gören M.Y, emekli olmaya karar verdi. M.Y’yi “sakıncalı personel” olarak gören teşkilat, personelin M.Y. ile ilişki kurmasını yasakladı. M.Y’ye son olarak “Emekli MİT Personeli” kimlik kartı ile silah ruhsatı verilmedi.
Buna karşı idare mahkemesinde dava açmaya hazırlanan emekli MİT’çi şunları söyledi: “Şubede yaşanan mobbing konusunda yapılan araştırma tam anlamıyla dost işi olmuş. Mobbing konusu sadece müdüre ve başkana sorulacak bir konu mudur? Zaten mobbingi uygulayan onlar. Mobbinge maruz kalan onlarca insanın hiçbirisine sorulmamış. Bu yönetim kendisine biat edenlere her türlü yardımı ve kolaylığı sağlıyor, biat etmeyenlere ceza verebilmek için didik dikik açığını arıyor, adeta peşinde hafiye gibi çalışıyor ve hatta kumpas kuruluyor. 20 yıldır hiçbir ceza almayan ben, biat etmediğim için, son bir yılda alabilecek bütün cezaları aldım. Bundan iyi mobbing mi olur? Bütün bunları belgeleriyle, kanıtlarıyla, olaylarıyla müfettişe sunuyorum, adamların dikkate aldıkları bile yok. İfademin tarafsız ve objektif araştırma yapacak başka müfettişler tarafından alınması için dilekçe yazdım.” Arapça görüşmelerin neredeyse tamamının “İstihbari Değeri Yoktur” yapılması konusundaki soruşturmanın da “ahbap-dost” ilişkisi çerçevesinde yürütüldüğünü ve tam bir fiyaskoya dönüştüğünü belirten M.Y, “Ortada ciddi iddialar var. Acaba gerçekten arşivlere bakılıp iyice araştırma yapıldı mı? Karşılarına çıkan on binlerce yapılmayan Arapça görüşme çıktığında acaba ne cevap aldılar da bu cevabı tatminkâr buldular. Karşılaştıkları bu vahim tablo karşısında bu ihmali mazur gösterecek nasıl bir mazeret bulundu? Acaba bu müfettişler yaptıkları dost işi soruşturmanın nasıl vahim sonuçları olabileceğinin farkındalar mı?” dedi.