Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruyu ortadan kaldıracak düzenlemenin peşinde olduğu belirtildi. 2010 yılında yapılan referandum sonucu getirilen düzenlemeden geri adım atılması halinde 15 yıl önceden olduğu gibi direk AİHM’e başvuru yolu açılmış olacak.
10haber’de yer alan habere göre, Türk Ceza Kanunu’nun iki mimarından biri olan Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer “Şayet bireysel başvuru hakkı Anayasaya aykırı olarak değiştirilir ve Anayasa Mahkemesi de bunu iptal etmezse bu kez AİHM ‘Türkiye’deki bireysel başvuru yolu artık etkili değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları doğrudan AİHM’ne başvuruda bulunabilir’ diyecektir. Böylece Türkiye Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru ile hukuk devleti ilkesi ve insan hakları alanında attığı adımlardan geri adım atmış olacaktır. Bu ise vatandaşların zaten etkin korunmayan hak ve özgürlüklerinin tümüyle güvencesiz kalması demektir” diyor.
Bireysel başvuruyu ortadan kaldıracak düzenleme hazırlanıyor
Yargıtay ile AYM arasındaki Can Atalay krizinde sonrasında Adalet Bakanlığı’nın bireysel başvuruyu etkisizleştirecek düzenleme yaptığı iddia edildi. Sabah’tan İlker Turak’ın haberine göre bakanlığın Meclis’e göndermeyi planladığı düzenlemeyle AYM bireysel başvurularda neredeyse tavsiye niteliğinde hak ihlali kararları verebilecek.
Yeniden yargılamayı talep edemeyecek
Düzenleme yasalaşırsa Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verebilecek ama yargılamanın yenilenmesini talep edemeyecek. Hakkında ihlal kararı verilen kişi yerel mahkemeye başvuracak ve yeniden yargılama talebini bizzat kendisi yapacak. Yeniden yargılama kararını da hükmü verecek mahkemenin takdirine bırakılacak. İlk derece mahkemesinin yeniden yargılama talebini reddetmesi halinde istinaf mahkemesine ve ardından da Yargıtay’a gidilecek.
Habere göre Adalet Bakanlığı tarafından yapılan teknik çalışmanın seçimlerden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmesi planlanıyor.
‘AYM ve AİHM kararları kağıt üzerinde kaldı’
Can Atalay örneğinde olduğu gibi bireysel başvuru sonucunda verilen ihlal kararlarının da uygulanmadığını vurguladı Prof. Dr. Sözüer, usule açıkça aykırı olarak Atalay’ın Meclis üyeliğinin düşürüldüğünü söyledi. Gezi Davası’nda tutuklu Osman Kavala hakkında AİHM tarafından verilen bireysel başvuru kararlarının da uygulanmadığını hatırlatan Prof. Dr. Sözüer “Bu nedenle Kavala davasında mahkum edilenlerin tümü halâ cezaevinde. Bunları örnek olarak ifade ediyoruz, uygulanmayan pek çok AYM ve AİHM kararları var. Bütün bu hususlar dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi’nin fiilen işlevsiz hale getirildiği, Anayasaya rağmen AYM ve AİHM kararlarının kağıt üstünde kaldığı görülmektedir” dedi.
‘Düzenleme krizi daha da derinleştirecek’
Yüksek yargı krizi değil, Anayasaya rağmen AYM ve AİHM kararlarının bilinçli olarak uygulanmadığı bir devlet krizi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sözüer bunu şöyle açıkladı:
“Çünkü kararların uygulanmamasında Can Atalay kararı örneğinde olduğu gibi yürütme, HSK, Yerel Mahkeme, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile TBMM çoğunluğu birlikte hareket ediyor. Bu devlet/rejim krizinin çözümü için yapılması gereken tek şey AYM ve AİHM kararlarının uygulanmasıdır. Oysa bunun yerine kararların uygulanmamasına yasal kılıf hazırlanıyor. Bu ise mevcut krizi daha da derinleştirecektir.
Bireysel başvuruda ihlal kararının gereği olarak Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararı verme yetkisinin kaldırılması esasen bireysel başvurunun etkinliğini sıfırlamaktır. Anayasada vatandaşların haklarını koruyan en temel güvencelerden biri olan bireysel başvuru hakkının bu şekilde etkisizleştiren bir kanun değişikliği Anayasa’ya açıkça aykırı olur. Ancak, yürütme gücünün ve onu destekleyenlerin sürekli ağır ve haksız suçlamalarına maruz kalan AYM’nin bu koşullarda iptal kararı verme güçlüğü aşikar.
‘Bireysel başvuru olmaktan çıkar’
Ayrıca yakın zamanda yürütme tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak atamaları ve yeni bir başkan seçileceğini de göz önünde tutmak gerekir. Şayet bireysel başvuru hakkı Anayasaya aykırı olarak değiştirilir ve Anayasa Mahkemesi de bunu iptal etmezse, bu kez AİHM ‘Türkiye’deki bireysel başvuru yolu artık etkili değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları doğrudan AİHM’ne başvuruda bulunabilir’ diyecektir. Böylece Türkiye, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru ile hukuk devleti ilkesi ve insan hakları alanında attığı adımlardan geri adım atmış olacaktır. Bu ise vatandaşların zaten etkin korunmayan hak ve özgürlüklerinin tümüyle güvencesiz kalması demektir.”