TR724’ten Ersan Kırlı’nın aktardığına göre konferansın açılış konuşmasını Prof. Dr. Hüseyin Demir yaptı. Demir, açılış konuşmasında “İnsanlığa karşı suçlar en ağır insan hakları ihlalidir. Amacımız bu ihlalin temel nedenlerini anlamaktır. Birlikte anlamlı bir etki yaratma ve daha adil ve insancıl bir dünyaya giden yolu açma gücüne sahibiz. Uluslararası toplum, insanlığa karşı işlenen suçlara müsamaha göstermemeli, ilgili kurumları ve kendi hükümetlerini bu zulümlere en etkili şekilde karşılık vermeye ve durdurmak için ne gerekiyorsa yapmaya zorlamalıdır” dedi.
‘Uygur nüfusu yakında yok olacak’
Konferansın ‘Devlet Suçları ve İnsan Hakları’ başlıklı panelinde Çin’in ‘Uygur politikası’nı ele alan SOAS’dan Aziz Isa Elkun, ”İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bir ülkenin belirli bir etnik kökene karşı açıkça işlediği en kötü suçlardan biri” dedi. Elkun, hücrelere atılan Uygurlu tutukluların %10’undan fazlasının 3 aydan kısa bir süre içinde hayatını kaybettiğini ve bu durumun devam etmesi halinde Uygur nüfusunun yok olacağını söyledi.
‘Milyonlarca insan nasıl terörist olabilir?’
Memorial University of Newfoundland’den Profesör Mehmet Efe Çaman, “Otoriterleşmenin Dinamikleri” isimli sunumunda Erdoğan’ın Kürtlere ve Gülen Hareketi’ne karşı yapılan hukuksuzlukları kendi rejimini güçlendirmek için kullandığını ifade etti. Çaman, “Milyonlarca insan nasıl terörist olabilir, bu çılgınlık. Bu ülke neden hala demokrasi olarak adlandırılıyor? Ülkede 4 yılda bir seçimler olması sebebiyle Türkiye’yi demokrasi olarak tanımlamak için hiç teori bilmiyor olmak lazım” dedi.
Çaman ayrıca şu değerlendirmelerde bulundu: “Eğer üniversitede hukuk okursanız ilk öğreneceğiniz şeylerden biri, bir gruba ait olmanın suç teşkil eden bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği ilkesidir. Türk Hükümeti bir gün uyanıyor ve durup dururken ‘biliyor musunuz tüm yargıçların %36’sı aslında teröristti’ diyor, onlarca yıldır yargı için çalışıyorlardı, eğer terörist iseler onları nasıl işe aldınız, bir gecede nasıl fark ettiniz? İnsanlar kendi temsilcilerini, diyelim ki belediye başkanını seçiyor ve bu belediye başkanları çoğunlukla tüm oyların %60’ından hatta %70’inden fazlasını alıyor. Resmi olarak seçilen insanlar hapse atıldığında, bu herhangi bir liberal demokrasi için anlaşılmaz bir durum. Nasıl oluyor da seçilmiş belediye başkanı ertesi gün hapse giriyor?”
Gazze ve Filistin’e destek mesajı
Londra Queen Marry Üniversitesi’nden Penny Green de ‘Soykırımın Kolaylaştırılması: Birleşmiş Milletler’in Özel Durumu Üzerine Gözlemler’ isimli bir sunum yaptı. Green, sunumuna başlamadan önce İsrail’in saldırısı altında olan Filistin ve Gazze’deki siviller ve çocuklar için dayanışma çağrısında bulundu; İsrail’in Filistin’de uyguladığı politika ve askeri operasyonların soykırım tanımına uyduğunu dile getirdi.
‘Filistin mesajı’nın ardından başladığı sunumunda Myanmar’da yaşananlara dikkat çekten Green “Birleşmiş Milletler’in Myanmar’da yaşanan soykırım konusunda özel bir dikkat göstermesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
‘Zulüm her zaman başka bir suçla bağlantılıdır’
Amnesty International Hukuk Danışmanı Hugo Relva ise sunumunda “Zulüm bağımsız bir suç değildir, her zaman başka bir suçla bağlantılıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Belçika KU Leuven Üniversitesi araştırmacılarından Zoë Grossi de, “Kişilerin zorla kaybedilmesi, nüfusun sınır dışı edilmesi veya zorla nakledilmesi, işkence ve uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek fiziksel özgürlükten hapsetme veya diğer ciddi mahrumiyetler insanlığa karşı suç teşkil eder” dedi.