Bold Medya’dan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, tüm davalarda “memur” olarak yargılanan ve hapis cezası verilen Öztürk, “Madem beni ihraç ettiniz, ben de o zaman göreve iade edilmek istiyorum” diyerek karşı dava açtı. Afyon mahkemesi tarafından SEGBİS ile geçen yıl ilk duruşmaya çağrılan Öztürk’e hakim “İşe geri dönmek istiyor musun?” diye sordu. Bunca yıl hapis yattıktan sonra artık istemediğini belirten Öztürk’ün yaşadıkları tam bir KHK komedisine dönüşmüş durumda.
HAKLARINDAN KEYFİ OLARAK YARARLANDIRILMADI
Altı yıldır cezaevinde, tek başına hukuk mücadelesi veren Bahtiyar Öztürk, hem ihraçla ilgili, hem de cezaevinde maruz kaldığı haksızlıklarla ilgili dilekçeler yazıp hakkını aradığı için ne denetimli serbestlik, ne de şartlı salıverilme hakkından yararlandırıldı.
Gerekçe olarak önüne, memurlara zorluklar çıkardığı ya da bakanlıklara, derneklere yazılar yazdığı, eşi ile telefonda kendisine yapılan haksızlıkları dile getirdiği ve hakkını sonuna kadar arayacağını söylediği için disiplin cezaları ile muhatap oldu. Hakkında verilen disiplin cezalarının etkisi kalkmasına, denetimli serbestlik ve şartlı tahliyeden faydalanmasına engel olmamasına rağmen bu haklarından keyfi olarak yararlandırılmadı.
Hatta şartlı tahliyeyi erteleme kararında hükümlü olup cezaevinde iken sivil toplum örgütlerini harekete geçirdiği bile yazıldı. Ancak aynı kararda buna ilişkin Öztürk’e atfedilen hiçbir eylem olmadığı gibi, harekete geçirilen ne bir sivil toplum örgütü ne de suç oluşturan herhangi bir faaliyet gösterilmedi. İnanılması zor ama plastik su şişelerini kırmızı tükenmez kalemlerle boyayarak eşine gül yapan Öztürk’ün salıverilmesi durumunda, toplumda infial yaratacak olaylara sebebiyet verebileceği değerlendirildi.
FİZİK BÖLÜMÜNDEN MEZUN OLDU
39 yaşındaki Bahtiyar Öztürk, Ege Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 2010 yılında mezun oldu. Aynı yıl İzmir Adliyesi’nde mübaşir olarak çalışmaya başladı. 2013’ün temmuz ayında ise kendi işini kurmak istediği için mübaşirlikten istifa etti. İzmir’de bir büro açtı. Tutuklanmadan önce Gediz Üniversitesi’nin iş güvenliği uzmanıydı.
15 Temmuz’dan sonra Gülen Hareketi’ne yönelik başlatılan soruşturmalar kapsamında 10 Ağustos 2016’da tutuklanıp Menemen T Tipi Cezaevine gönderilen Bahtiyar Öztürk, KHK’lı olmamasına rağmen mahkemelerde memur olarak yargılandı ve ByLock kullandığı iddiasıyla 7 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Adliyede çalışmanın verdiği bilgi ve birikimle hapisteyken sürekli dilekçe yazan, cezaevinde karşılaştığı haksızlıklara itiraz eden Öztürk, içeride bir kez daha fişlendi. Biraz da sistemin memurlarını rahatsız eden bir dille hakkını aradığı için “yaramaz tutuklu” ilan edildi. İki yıl önce Menemen’den Afyon 1 Nolu T Tipi’ne sevk edilen Öztürk’ü sırf bu nedenlerle, İnfaz Kanunu’na aykırı olarak ve şartları oluşmamasına rağmen 6 ay hücrede tuttular.
Geçen yıl temmuz ayında “denetimli serbestlik hakkı”, 2 Temmuz 2022’de ise “şartlı salıverilme hakkı” gelen Öztürk’ün iki hakkı da cezaevi idare ve gözlem kurulunun kararıyla elinden alındı. Afyon 1 Nolu T Tipi Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından en son 30 Eylül 2022’de iyi hal değerlendirilmesi görüşülen Öztürk yine tahliye edilmedi. Şartla tahliye incelemesi 3 aylığına ertelendi.
İnfaz Hakimliği’ne itiraz dilekçesi gönderen Öztürk’e hakimlik bu kez hak verdi, tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. Fakat bu kez cezaevi savcısı Erhan Özhavala İnfaz Hakimliği’nin kararına itiraz etti. Karar Afyon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıktı. Başkan Ertuğrul Sezer, üyeler Elif Alemdar Ünsal ve Özer Ali Namlı’dan oluşan Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesi, savcı Özhavala’nın itirazını 1 karşı oyla kabul etti.
Karşı oy kullanan hakim Özer Namlı, 21 Ekim 2022 tarihli kararda neden karşı oy kullandığını gerekçesini, Öztürk’e verilen disiplin cezalarının artık geçerliliğinin kalmadığına ve şartlı tahliyeye engel olmadığına, iyi halli kabul edilmesine engel hiçbir durumun bulunmadığına, Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararında Öztürk aleyhine hiçbir delil ortaya konmadığına, cezaevi yönetiminin somut, objektif ve gerekçeli bir karar vermediğine kararda Öztürk’ün dışarıyı yönettiği veya emir veya talimat verdiğine dair hiçbir delil ortaya konulmadığına ve hatta harekete geçirildiği iddia edilen sivil toplum örgütlerinin adlarının bile yazılmadığına, bu örgütlerin neden illegal olduğuna dair bilgi verilmediğine dayandırdı.
Namlı, verilen kararın Anayasa’nın 141/3, 5271 sayılı CMK 34. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu belirtti. Afyon 1 Nolu T Tipi İdare ve Gözlem Kurulu, Bahtiyar Öztürk hakkındaki bir sonraki “iyi hal değerlendirmesini” 30 Aralık 2022’de yapacak.
“HAK ARAYAN İNSAN SEVİLMİYOR”
Bold Medya’ya konuşan Bahtiyar Öztürk’ün eşi, “Eşimi hangi somut gerekçeyle bırakmadıklarını bilmiyoruz. Türkiye’de hak arayan insan sevilmiyor. Bu insanlar cahil değiller, hak arıyorlar. Cezaevinin yazdığı gerekçeler mutlak doğru gibi kabul edildi, onaylanıp geçildi. Şaşkın vaziyetteyiz. İki denetimli, iki koşullu 4 kararımız var, dördüne de aşağı yukarı aynı gerekçelerle red verdiler. Disiplin cezaları aldığından, memurlara zorluk çıkardığından, haklarını kötüye kullandığından bahsediyorlar. ‘Suçunu kabul etmedi, pişman olmadı, örgütle bağlantılı kurumlara yazı yazdı’ deniliyor. Ama bunların hiçbirinin ne işlemi, ne tutanağı var, hiçbiri yok. Disiplin cezalarını Menemen’deyken aldı, iki yıldır Afyon’da kalıyor. Hala onları gerekçe gösteriyorlar. Memurlara zorluk çıkarma durumu, herhalde hakkını aramak için dilekçeler yazdığı için bunu kast ediyorlar. Bakanlıklara, derneklere yazdı diye içeriden dışarıyı yönettiğini söylüyorlar. İnanılması zor ama bunu iddia ediyorlar. İdare ve gözlem kurulu kararda ne yazdıysa ceza mahkemesi onayladı geçti.” dedi.
“EŞİMİN İYİ HALLİ OLDUĞUNU KENDİLERİ TESCİLLEDİ AMA TAHLİYE ETMİYORLAR”
Öztürk, şöyle devam etti: “İnfaz hakimliğinin kararına itiraz eden savcı eşimin örgütle bağını kestiğine dair olumlu kanaat oluşmadığını, salınmasının toplumda infial olacağını yazmıştır. Bunun delili nedir? Eşim 2.5 yıldır gözetime tabi tutuluyor. Ortada bir risk varsa cezaevi gerekli tedbirleri neden almamıştır? Cezaevinin görevi kişileri topluma kazandırmak değil mi? Eşimin hangi örgütle ne bağı var? Bununla ilgili tutanak veya soruşturma var mı? Bu konuda da neden bir şey yapılmadı? Ayrıca cezaevi eşimi 5 Ekim’de iyi halli olduğu gerekçesiyle konferansa götürüyor. Disiplin cezası olanlar nakil talebinde bulunamıyor. Eşimin disiplin cezası yok ki talepte bulunabiliyor ama bu sefer de ‘koşullu salıverilmesine 3 aydan az süre kalması’ sebebiyle ret veriliyor. Yapılan her uygulamayla eşimin iyi halli olduğu tescilleniyor ama her nedense tahliye edilmiyor. Biz İzmir’de ikamet ediyoruz. Her görüşe gitmemiz maddi ve manevi olarak mümkün değil. Ayda bir açık görüşlere gidebiliyoruz. Disiplin cezası olmayan ve iyi halli olan eşimin bir an önce tahliye edilmesini istiyorum.”
“CEZAEVİ İDARE VE GÖZLEM KURULUNUN KARARI, GEREKÇESİZ, YETERSİZ ve HUKUKSUZ”
Bahtiyar Öztürk’ün şartlı tahliyesi için gereken şartların oluştuğunu belirten eski cezaevi savcısı Mustafa Doğan, disiplin cezalarının geçerliliğiyle ilgili, “Türk infaz hukukunda ve cezaevi kurallarına ilişkin tüm uluslararası metinlerde temel kural kişinin iyi halli olduğudur. Cezaevi idaresi kişiyi iyi halli kabul etmiyorsa bunu ispatlamalıdır. Cezaevi kurallarına uyan, koğuş arkadaşları ile sorun yaşamayan, düzenli kitap okuyan, izin verilen sosyal etkinliklere katılan ve şartla tahliyeye engel disiplin cezası bulunmayan bir mahkum iyi hallidir. Eğer aksi iddia ediliyorsa somut delille ispatlanmalıdır. Cezaevlerinde hükümlülere verilen disiplin cezalarının etki süresi vardır. Bu süreler de kalkmış. Yani örneğin kınama cezasının infazından sonra 15 gün, etkinlik cezasının infazından sonra 1 ay, ziyaretten men cezasının infazından sona 3 ay boyunca kişi hakkında süresi gelse de şartlı tahliye kararı verilemez. Bu kişinin disiplin cezaları yönünden sıkıntısı yok. İyi halli olmadığını gösteren hiçbir şey yok. Hükümlü iken sivil toplum örgütlerini harekete geçirdiği söylenmiş adamın cezaevinden dışarıyı yönettiği iddia ediliyor. Ne iddia somut olarak yer zaman kişi olarak ortaya konulmuş ne de Öztürk’ün yönlendirmesine dair somut bir şey var. Yani içi boş bir varsayım var. Kurul olarak alınan ve altına imza atılan bir karardaki yazılanlar bu kadar afaki ve keyfi olmamalı. Cezaevi idare ve gözlem kurulunun kararı hukuksuz. Gerekçesiz ve yetersiz.” diye konuştu.