Tek adam rejiminin yaşandığı Türkiye, radikal cihatçı HTŞ’nin devirdiği Beşar Esad sonrası Suriye’de yeni bir süreç kurulurken yeni bir aşamaya geçti. İktidar “kırmızı çizgi” olarak belirlediği anlaşılan Suriye’nin yeni dönemiyle ilgili eleştirel haber yapan isimlere soruşturma, gözaltına alınma ve tutuklama sopasını devreye sokmuş durumda. Suriye’de Türkiye’nin SİHA saldırısında hayatını kaybeden iki gazetecinin öldürülmesini eleştiren gazeteciler hakkında soruşturma açıldı, öldürülmesini protesto eden gazeteciler hakkında tutuklama kararı verildi. Süreç gazetecileri de aştı ve eleştirel tarafta duran İstanbul Barosu hakkında da soruşturma başlatıldı.
Türkiye’nin “terör örgütü” listesinde bulunan HTŞ lideri Colani ile Ankara poz verme yarışına girerken, eş zamanlı olarak da Türkiye’de tutuklu olan IŞİD sanıkları hakkında peş peşe tahliye kararları geliyor.
Son olarak IŞİD’in Rakka’dan Türkiye’ye, Türkiye’den de Suriye’de örgütün etkin olduğu bölgelere finansmanını sağladıkları gerekçesiyle tutuklu yargılanan yabancı uyruklu 19 sanıktan 18’si geçen hafta tahliye edildi.
Artık Gerçek’in haberine göre tutuklu sanıklar, ‘terör örgütü üyeliği’ ve ‘terörün finansmanı’ suçlaması ile 15 yıldan 42 yıla kadar ağır hapis cezası ile yargılanıyorlardı. Ayrıca, davada IŞİD üyeliği ve örgüte finans sağlama suçlarından tutuklu kalan tek sanık, Suriye uyruklu İmad Machnouk’un da Türkiye vatandaşlığı alabilmek için başvuruda bulunduğu ve 500 bin Amerikan doları teminat yatırdığı ortaya çıktı.
İmad Maçhnouk’un avukatının mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde müvekkilinin cezaevinde psikolojisinin bozulduğu, altı çocuğu ve eşinin ekonomik olarak zor durumda kaldığını ifade ederken Türkiye vatandaşlığını almak için 500 bin Amerikan Doları teminat olarak ödediği bilgisine yer verdi. Avukat itiraz dilekçesinde “Müvekkilin sabit ikametgahının olması (İstanbul Başakşehir) çocuklarının küçük olması ve hali hazırda Türk vatandaşlığına ilişkin 500.000 USD yatırdığı teminat ile başvurusunun devam etmesi gözetildiğinde müvekkilimin kaçma şüphesi olmadığı ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.
İmad Machnouk’un yargılanmasına ilişkin duruşma Şubat 2025’te görülecek.
Geçtiğimiz hafta da 28 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’nda düzenledikleri saldırıda 45 kişinin ölümüne neden olan davada 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 6 sanık tahliye edilmişti.
Ancak meslektaşlarının öldürülmesini eleştiren, protesto eden gazeteciler ise tutuklandı.
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye’de haber takip ederken Türkiye SİHA’ları ile öldürülmesini Şişhane Meydanı’nda protesto etmek için bir araya geldiklerinde gözaltına alınan isimlerden 9’u hakkında tutuklama kararı verilmişti.
Tutuklanan gazetecilerin isimleri: Gülistan Dursun, Can Papila, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın. Tutuklanan diğer isimler: Haci Ugis, İmam Senol.
Gazeteci Seyhan Avşar’a da öldürülen iki gazeteci hakkındaki sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturma açılmıştı.
Seyhan Avşar, şunları söylemişti:
“Dünden beri kendime gelemiyorum. Yazıp yazıp susuyorum. Acının en dibinde yazmak mı doğru yoksa köşeye çekilip o anı yaşamak mı bilemiyorum. Ama artık içime sığmıyor bu acı. Dün iki gazeteci meslektaşımız üzerlerine atılan bomba nedeniyle yaşamını yitirdi. Siyasiler suskun, gazeteciler suskun, STK’lar suskun… Bir insanın haklarını savunmak için bizlerle aynı görüşü paylaşmasına, bizlerle aynı gazetecilik tarzını benimsemesine gerek var mı? Neye ve kime göre “teröristiz” bizler? Ne kadar çabuk benimsiyoruz birilerinin o ötekileştiren söylemlerini. Bugün Sinan Ateş’in hakkına aynı dünya görüşünü savunduğumuz için mi sahip çıkıyoruz? Ya da dünya görüşünü asla benimsemediğimiz bir gazeteci öldürüldüğünde ne yapacağız? Susacak mıyız? Adalet arayışımız, hakikat inancımız insanların durduğu yere, geldikleri mevkilere göre mi değişecek? Yazık bize çok yazık… Dün bu topraklarda doğup büyüyen iki gazeteci SİHA’larla katledildi. Onlar katledilirken sustuk, sustukça küçüldük…”
Gazeteci Nevşin Mengü de PYD lideri Salih Müslim ile röportaj yaptığı için gözaltına alınmıştı. Mengü, gözaltına alınmadan önce söz konusu röportajı yayından kaldırmıştı.
Gazeteci Özlem Gürses de YouTube kanalında TSK hakkında dil sürçmesi nedeniyle kullandığı ifadeler nedeniyle gözaltına alınmıştı. Gürses’e ev hapsi verilmişti.
Serbest bırakılan gazeteciler anlattı: Gözaltında bizi sarı torbalarla tehdit ettiler
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye’de SİHA saldırısında öldürülmesini protesto eden gazeteciler gözaltına alınmıştı. Soruşturma kapsamında serbest bırakılan gazeteciler, tutuklanan meslektaşları için Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Gazeteci Zeynep Kuray, hukuksuz bir şekilde gözaltına alındıklarını söyledi. Açıklama yapmanın anayasal bir hak olduğunu belirten Kuray, şunları söyledi:
“Bizi zorla darp ederek, ters kelepçeyle gözaltına aldılar. Saatlerce arabada kaldık. Bize emniyette de küfürler ettiler. Bir düşman hukuku uyguladılar. Saatlerce adliyede de beklettiler. Yemek yok, su yok. Sonunda 5 kişiyi adli kontrol ile bıraktılar. Arkadaşlarımız sadece döviz tuttukları için tutuklandı. Bize mesaj vermeye çalışıyorlar. ‘Kürt meselesinde konuşmayacaksınız. Hakkınız yok’ diyorlar. Biz arkadaşlarımıza sahip çıkacağız. Bu ülkede İsrail’in katlettiği gazetecileri anıyorsun ama Türkiye’nin katlettiklerini anamıyorsun. Biz susmayacağız.”
‘BİZİ ÖLÜMLE TEHDİT EDİYORLAR’
Serbest bırakılan Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Mahsun Sağlam ise yaşananları şöyle anlattı:
“Gözaltında bizi sarı torbalarla tehdit ettiler. Yani bizi ölümle tehdit ediyorlar. Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar burada kendini bu şekilde ortaya çıkardı. Havuz medyası Suriye’de yaşananları devrim diye yutturmaya çalışıyor. Asıl gerçekleri ortaya çıkaran arkadaşlarınız katledildi. Kürt gazeteciliğini kriminalize ediyorlar. ‘Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne neden üyesiniz’ diyorlar. DFG vergisini veren resmi bir dernektir. Yine Nazım ve Cihan’ı nereden tanıyorsunuz’ diyorlar. Onları haberlerinden tanıyoruz, onlar arkadaşlarımız. Biz bunları kabul etmiyoruz. Biz gazeteciler olarak gerçeği savunacağız ve savunmaya devam edeceğiz.”