“Önce Amerika” politikasının devamı vaadiyle Ocak ayında ikinci kez ABD Başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, göreve gelir gelmez göç politikalarını sertleştirecek adımları atmaya başladı.
Ülkenin vize düzenlemelerinde yapılan radikal değişiklikler bu kez öğrencileri de hedef aldı. Trump yönetimi, giderek sertleşen açıklamalarla yeni düzenlemeleri duyururken ülkeye eğitim için gelmeye hazırlananlar kadar halihazırda ABD’de öğrenim görenler de endişeli bir bekleyiş sürecine girdi.
Bazı ülkelerin vatandaşları için ise ABD’ye ayak basmak şu an için tamamen hayal oldu.
Peki Trump’ın ikinci döneminde baş döndürücü bir hızla getirilen değişiklikler neler? Kimleri hedef alıyor?
12 ülkenin vatandaşlarına giriş yasağı
“Başkan olarak Amerika Birleşik Devletleri ve halkının ulusal güvenliği ile ulusal çıkarlarını korumak için harekete geçmeliyim.”
Trump, ABD’nin göç politikasında attığı radikal adımı Beyaz Saray’ın internet sayfasından yaptığı 4 Haziran tarihli yazılı açıklamayla böyle duyurdu. ABD Başkanı, imzaladığı yeni kararnameyle 12 ülkenin vatandaşlarına ülkeye giriş yasağı getirdi.
9 Haziran’da yürürlüğe girecek düzenlemeyle; Afganistan, Myanmar, Çad, Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Haiti, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen’den gelişler tamamen yasaklandı.
Burundi, Küba, Laos, Sierra Leone, Togo, Türkmenistan ve Venezuela vatandaşlarının ABD’ye girişlerine ise çeşitli kısıtlamalar getirildi.
Yapılan yazılı açıklamada, seyahat yasağına gerekçe olarak bazı ülkelerde “tarama ve güvenlik denetimi süreçlerinin yetersiz” olduğu belirtilerek bunun ABD’nin potansiyel güvenlik tehditlerini önceden tespit etmesini engellediği kaydedildi. Diğer ülkelerin ise “vizeyle gelip kalma süresini aşanların sayısının fazla olması” nedeniyle listeye eklendiği belirtildi.
Öğrenciler hedef alınıyor
Columbia Üniversitesi’ndeki Filistin yanlısı gösterilere liderlik eden Mahmud Halil’in tutuklanması ve Tufts Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Türk vatandaşı Rümeysa Öztürk’ün kaleme aldığı bir yazı nedeniyle gözaltına alınması ABD’deki yabancı öğrenciler için bilinmeyenlerle dolu bir sürecin habercisi oldu.
Trump yönetimi söz konusu iki isme karşı göçmenlik yasasında yer alan ve Dışişleri Bakanı’na “bir yabancının varlığının veya faaliyetlerinin Amerika Birleşik Devletleri için potansiyel olarak ciddi olumsuz dış politika sonuçları doğuracağına” inanması durumunda sınır dışı uygulamasının önünü açan maddesini kullandı.
Mayıs sonunda ise CNN, ABD Dışişleri Bakanlığının dünya çapındaki ABD büyükelçilikleri ve konsolosluklarına, öğrenci vizelerine başvuracak tüm adaylar için vize randevularını askıya alma talimatı verdiğini bildirdi. Karara gerekçe olarak ise “sosyal medya taraması ve inceleme” uygulamasının genişletmesinin gösterildiği kaydedildi.
Dışişleri Bakanlığının internet sayfasından yayımlanan 28 Mayıs tarihli açıklama ise ABD’de öğrenim gören 275 binin üzerinde Çinli öğrenciyi hedef aldı. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun imzasıyla yayımlanan basın açıklamasında, Bakanlığın Çin Komünist Partisi ile bağlantısı olan veya kritik alanlarda eğitim görenler dahil olmak üzere, “Çinli öğrencilerin vizelerini etkin bir şekilde iptal etmek için” İç Güvenlik Bakanlığı ile birlikte çalışacağı kaydedildi. Açıklamada Çin Halk Cumhuriyeti ve Hong Kong’dan yapılacak tüm vize başvurularına yönelik incelemeleri artırmak amacıyla vize kriterlerinin de gözden geçirileceği ifade edildi.
Harvard Üniversitesi’nde öğrenim görmek isteyen yabancı öğrenciler için de kötü haber 4 Haziran tarihinde açıklanan kararnameyle birlikte geldi. Beyaz Saray’ın sayfasından yayımlanan açıklamada üniversite, “antisemitizm ile mücadele etmemek ve Çin Komünist Partisi ile işbirliği yapmakla” suçlanarak, Harvard’a kabul alan yabancı öğrencilerin ülkeye girişinin ilk etapta altı ay süreyle askıya alındığı duyuruldu. Ancak üniversitenin Trump yönetiminin bu girişimini yargıya taşımasının ardından karar, mahkeme tarafından engellendi.
ABD’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan Harvard, Beyaz Saray’dan gelen bir dizi talebe direndiği için Nisan ayından bu yana Trump’ın hedefindeydi.
EB-5’in yerine “altın kart” uygulaması
Trump yönetimi göreve gelişinden kısa bir süre sonra, ülkeye yabancı yatırımcı çekmek amacıyla 1990 yılında yürürlüğe giren EB-5 programının kaldırılacağını açıkladı. Söz konusu programla en az 10 tam zamanlı istihdam yaratarak, yaklaşık 1 milyon dolarlık yatırım yapan yabancılara vatandaşlık yolunu açan yeşil kart veriliyordu.
Trump’ın göreve gelmesinin ardından Ticaret Bakanı Howard Lutnick, programın “kötüye kullanıldığını” ve “fiyatının çok düşük olduğunu” belirterek uygulamaya son verileceğini duyurdu.
Washington bunun yerine “altın kart” adını verdiği yeni bir vize programına yönelik planlarını açıkladı. Bu kartı “5 milyon dolara satacaklarını” belirten Trump, yeni uygulamaya ilişkin “Size yeşil kart ayrıcalıkları verecek ve aynı zamanda (Amerikan) vatandaşlığına giden bir yol olacak, varlıklı insanlar bu kartı satın alarak ülkemize gelecek” ifadelerini kullandı.
Uygulamayla ulusal borcun azaltılabileceğini savunan ABD Başkanı, gazetecilerin sorusu üzerine Rus oligarkların da bu kartı edinmesinin “mümkün olabileceğini” ifade etti.
Nitelikli iş gücü vizesinin akıbeti ne olacak?
Trump’ın ikinci kez ABD koltuğuna oturmasıyla birlikte nitelikli iş gücüne yönelik H-1B vizesinin akıbetine ilişkin de soru işaretleri oluştu. Vize sahiplerinin ağırlıklı olarak teknoloji sektöründe çalışması nedeniyle bu vize türünün geleceği, göçü sınırlamaya yönelik diğer düzenlemelerin aksine, Cumhuriyetçiler arasında da ihtilafa yol açtı.
Elon Musk gibi Trump’ın Silikon Vadisi’ndeki destekçileri programı hararetle desteklerken, eski Beyaz Saray stratejisti Steve Bannon’un da aralarında olduğu bir grup, göçü sınırlamaya yönelik düzenlemelerde ısrarcı tavrını sürdürdü. Bannon, söz konusu vize düzenlemesini “dolandırıcılık” olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı Trump ise bu vize türüne ilişkin daha önceki olumsuz tavrının aksine programı desteklediğini açıkladı.
Ancak Trump yeniden göreve geldikten sonra bu vizeye başvuranlar ya da vizesini yenilemek isteyenlerin olağan dışı taleplerle karşılaştıkları bildirildi.
Vize politikasındaki muhtemel bir değişiklik, özellikle bu vize sahiplerinin yüzde 70’inden fazlasını oluşturan Hint iş gücünü endişelendiriyor. Bu grubu Çinli çalışanlar takip ediyor.
1990 Göçmenlik Yasası kapsamında yürürlüğe giren H-1B vizesi, işverenlerin, özel becerilere sahip, lisans diploması veya eşdeğerini haiz yabancı işgücünü istihdam etmelerine olanak sağlamayı hedefliyor. Söz konusu vize bu çalışanlara ABD’de geçici oturum hakkı tanıyor.
Vize koşulları gereği, işten çıkarılan çalışanlar başka bir iş bulamaz veya göçmenlik statülerini değiştiremezlerse, 60 gün içinde ülkeyi terk etme tehdidiyle karşı karşıya kalıyorlar.
Türk vatandaşları için durum ne?
Trump’ın yeni göç politikaları doğrudan Türkiye’den gelenleri hedef almasa da uzayan vize süreçlerinden Türk vatandaşları da olumsuz etkileniyor.
Bu genel sorunun dışında uzmanlar Türk vatandaşlarının panik yapmasına gerek olmadığını vurgularken diğer yandan özellikle sosyal medya konusunda “temkinli olunması” tavsiyesinde bulunuyor.
Türkiye özelinde önemli bir gelişme ise 30 Mayıs’ta yaşandı. Washington, bu tarihten itibaren vize başvuruları için yeni bir platformu devreye soktu.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin internet sayfasından, “Türkiye’deki Göçmen Vize Başvuru Sahipleri için Önemli Güncelleme” başlığıyla yapılan 14 Mayıs tarihli açıklamada, “30 Mayıs 2025 itibarıyla, ABD Büyükelçiliği Türkiye’deki vize randevu platformunu ustraveldocs.com olarak değiştirecektir” ifadeleri yer aldı.
ASBA Yurtdışı Eğitim ve Danışmanlık kurucusu Aslıhan Özenç, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, söz konusu yeni sistemin adayların başvuruları sırasında “sosyal medya hesaplarının daha detaylı incelenmesine imkân tanıyan bir sistem olacağı” öngörüsünde bulundu. Özenç, bu detaylı araştırma nedeniyle “sistemin yavaşlayacağı” görüşünü paylaştı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – SİNEM ÖZDEMİR