Yerel seçimler öncesi belediyeleri kazanmaları durumunda kreş açılacağını vaat eden iktidar, seçim kaybının ardından kreşlere engelleme getirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması ve yeni kreş açılmaması talimatı verdi. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın karara tepki göstererek; “Halka hizmette yarışın, hizmeti engellemekte değil” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bir yazı göndererek, sahada yapılan incelemelerde belediyelere bağlı kreş adı altında açılan yerler olduğunu ve bu yerlerde 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin yapıldığı ve bu program ve kapsamda eğitim öğretim faaliyeti yapıldığının tespit edildiğini bildirdi.
Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılında verdiği karar ile Belediye Kanunu’nun ‘Belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmünü iptal ettiği belirtilen yazıda, belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyeti konusunda uyarılarak yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ve mevcut yerler hakkında kanun hükümlerine göre hareket edilmesi konusunun belediyelere bildirilmesi istendi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yazısı üzerine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü de il müdürlükleri aracılığıyla yazıyı kreşi olan belediyelerin bulunduğu valiliklere ve bilgi için de ilgili belediyelere gönderdi. Yazıda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu yazısı hatırlatılarak, 5580 sayılı Kanuna aykırı faaliyetlerin engellenmesi için belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ile mevcut yerler hakkında mezkur hükümlere göre hareket edilmesinin sağlanması istendi.
CHP’li Günaydın’dan tepki
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, bakanlık kararına tepki göstererek, “Kendileri kreş açmazlar, belediyelerin açtıkları kreşleri kapatma peşine düşerler.. Halka hizmette yarışın, hizmeti engellemekte değil!” ifadelerini kullandı.
Bakana göre yazı kreşlere değil: Çok istiyorlarsa bize devretsinler
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bakanlık yazısının kreşlere değil anaokullarına yollandığını iddia etti: “Çok istiyorlarsa okulları bize devretsinler.”
CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın’ın paylaştığı belgeye göre bakanlık incelemelerde kreş adı altında açılan yerlerde eğitim-öğretim faaliyetleri yapıldığını tespit etmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) belediye kanunundaki “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmünü iptal ettiği hatırlatılan yazıda belediyelerin buna rağmen kreş açmaya devam ettiği belirtildi.
Belgenin devamında şöyle denmişti:
“Kanuna aykırı faaliyetlerin engellenmesi için belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesiyle mevcut yerler hakkında mezkûr hükümlere göre hareket edileceğinin ilgili belediyelere bildirilmesi talep edilmiştir.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu karara tepki göstermiş, İmamoğlu “Senin yazın vız gelir, tırıs gider. Hadi gel de kapat” demişti.
A Haber’e konuşan bakan Tekin, Özel ve İmamoğlu’nun yalan söylediğini iddia etti.
A Haber‘in aktardığına göre Tekin şöyle konuştu:
‘Özgür Özel’e acıyorum’
- Ben Özgür Özel’e gerçekten acıyorum. Kendi siyasi partisi içerisinde ya birileri tarafından bir manipülasyon içerisinde ya okuduğunu anlamakta problem yaşıyor ya da okuyor anlıyor ama milleti yanlış bilgilendirmek için bu tür spekülatif şeylere giriyor.
‘Yazı kreşlerle alakalı değil’
- Birincisi bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi kreşlerle alakalı değildir. Olamaz zaten. Neden? 36 ay altında bakım işlevi yerine getiren kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluk alanında dışındadır.
- Biz herhangi bir belediyeye “Kreşinizi kapatın” ya da kreş açın ya da kreşinizi açarken şu kriterlere uygun olarak kreş açacaksınız gibi bir yetkimiz yok bizim. Aynı ifadeyi sayın İmamoğlu da kullanmış. Onlar söyledikten sonra bir sürü onların trolleri sosyal medyada aynı ifadeyi kullanıyorlar.
- Bahsettikleri yazı anaokulları ve ana sınıflarıyla alakalı. Bu yazıyı biz yazdık, doğrudur. Belediyeler “Anaokulu açamazlar açmamalılar” diyorlar. AYM de CHP’nin başvurusu doğrultusunda karar veriyor. Belediye kanunun ilgili maddesini iptal ediyor 2007’de. İptal ettiği tarihten itibaren MEB, hiçbir belediyeye anaokulu açma ruhsatı vermemiştir, veremez. Çünkü kanun bize bu yetkiyi vermemiş. Açılanlar varsa bunlar zaten kanuna aykırı bir şekilde açılmıştır.
‘CHP kendi içerisindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu’
- Bu sebepten dolayı sayın Özgür Özel veya Ekrem İmamoğlu, bir ya kendi siyasi partilerinin geçmişlerini bilmiyorlar, ne yaptıklarını bilmiyorlar. 2005’te hangi gerekçeyle böyle bir iptal davası açtıklarını bilmiyorlar. Bilmeyebilirler, okumayabilirler veya okuduklarını anlamamışlar. Yahut okuduklarını anladılar ama işlerine gelmediği için millete böyle bir yalan söylemeyi kendi siyasi rantları açısından doğru buldular, bunu yaptılar. Yahut CHP kendi içerisindeki siyasi iktidar kavgalarının kurbanı oldu. Sayın Özel ve bu tür yanlış bilgiler kendisine verilerek kamuoyunda itibarı sarsılıyor.
- Ben alenen söylüyorum bizim yazımızda kreşlerin açılması veya kapatılmasıyla alakalı herhangi bir ifade yok. Yazıda AYM’nin kararına atıfta bulunarak yani doğal olarak CHP’nin iptal gerekçesinde kullandığı argümanlara atıfta bulunarak diyoruz ki; belediyeler anaokulu ve anasınıfı açamaz. Bu yeni bir olay da değil. Uygulanan bir süreç.
- Ne yapıyoruz? Bunlar açılmışlar bize şikayet geldikçe denetiyoruz. “Yasal olarak böyle bir hakkınız yok böyle bir hakkınız olmadığı için bu okulun kapatılması lazım” diyoruz, kapatıyoruz. Şimdi de bize gelen şikayetler üzerine bu her yıl rutin olarak müfettişlerimiz giderler. Bu tür şikayetlere konu olan okulları kapatırlar, şimdi de aynı şeyi yapıyoruz.
‘Okullar bizim olsun, eğitim-öğretim vermeye devam edelim’
- Kaldı ki CHP ilgili iptal davası için kullandığı gerekçelerden bir tanesinde de “Belediyeler bu tür okulları yapabilirler ama bu okulları MEB’e devretsinler” diyorlar. Buyurun çok istiyorlarsa okulları bize devretsinler. Okullar bizim olsun, oralarda eğitim-öğretim vermeye devam edelim. Problemimiz yok. Biz hukuka uygun davrandığımız için bu şekilde eleştirmek bir siyasi partiye yakışmıyor.
İmamoğlu’ndan Bakan Tekin’e “kreş” tepkisi: Hadi gel de kapat
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı’nı kamuoyu ile paylaştı. Konuşmasında, İBB ve diğer belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını isteyen Milli Eğitim Bakanı sert tepki gösteren İmamoğlu, “Kalkmışsın, bizim maneviyatımıza hakaret ediyorsun. Bir de kalkmışsın, ‘Kreşleri kapatacağım’ diye yazı yolluyorsun. Senin yazın var ya vız gelir tırıs gider kardeşim. Vız gelir tırıs gider. Hadi gel de kapat. Hadi gel de kapat. Gel 150 tane kreşi kapat bakalım. Cesaretin varsa, bekliyorum” dedi.
İmamoğlu öte yandan kadınlara yönelik destek hizmetlerinin arttırarak devam edeceğini ifade ederek, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” mesajını da verdi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı”nı kamuoyu ile paylaştı. Harbiye Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda düzenlenen tanıtım toplantısında İmamoğlu’na, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu eşlik etti. CRR’yi hınca hınç dolduran kadın mesai arkadaşları da İmamoğlu’nu yalnız bırakmadı. Konuşma yapacağı platforma yoğun ilgi altında çıkan İmamoğlu, görsel içeriklerle zenginleştirdiği sunumunda şunları söyledi:
“Kadına yönelik şiddet, ülkemizin en büyük kanayan yaralarından”
Kadına yönelik şiddet, ülkemizin en büyük kanayan yaralarından, en büyük toplumsal sorunlarından biridir. Son 20 yılda, ülkemizde yaklaşık 6.000 kadın öldürülmüştür. Hem de büyük çoğunluğu, en yakınları tarafından öldürülmüştür. Kadınların üçte ikisi, en güvende hissetmeleri gereken yerde, evlerinde, öldürülüyor; bu ne kadar acı bir gerçek. Bunun yanı sıra; kadınların üçte biri, hayatlarında en az bir kez şiddete maruz kalmaktadır. Bu veri, ülkemizde yüz binlerce kadının en temel insan hakkı olan; korkusuz, huzurlu, sağlıklı, güvenli bir yaşamı yaşayamadıklarını gösteriyor. Son dokuz yılda 227.287 çocuğumuz -Bakırköy’ün nüfusundan bile daha fazla- cinsel suçların kurbanı oldu. Çocuk istismar vakaları, 2015 yılından bu yana, yaklaşık 10 yılda, iki kat artmıştır. Bunlar kabul edilemez rakamlar, bunlar kabul edilemez gerçekler. Kadınları ve çocukları koruyamayan bu düzen, en savunmasızlardan başlayarak, tüm toplumu sinsice tüketmektedir. İstanbul surlarında vahşice katledilen İkbal ve Ayşenur kızlarımız, Narin çocuğumuz, Sıla bebeğimiz, kan donduran bir vahşetle öldürülen bebeklerimiz ve yaşam hakkından mahrum edilen onlar gibi yüzlercesi, bireysel trajediler değil; kadınları ve çocukları koruyamayan bu sistemin acizliğinin ve acımasızlığının yansımasıdır.
“‘Anne kart vereceğiz’ dediğimde bana ‘kimin parasını kime veriyorsun’ dediler”
Size, hanımefendilere özellikle birini şikayet edeceğim. ‘0-4 yaş arası çocuğu olan annelere Anne Kartı vereceğiz’ dediğimizde bize ne dediler? ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ dediler. Ben ne dedim? ‘Milletin parasını millete veriyorum.
2019-24 yılları arasında İBB’nin Çocuk Etkinlik Merkezi (ÇEM) sayısı sıfırdı, şu anda 105. Yani kreş. Yuvamız İstanbul ÇEM’imiz bulunuyor. Bu dönem hedefimiz 200 ÇEM. Bugüne kadar Anne Kart ile 0-4 yaş arası çocuğu olan 725.000’den fazla kadın, ücretsiz ulaşımdan faydalandı. Anne Kart uygulaması da Yuvamız İstanbul da kadınların istihdamda yer alabilmesi için önemli desteklerdir. Kadınların dayanışma ve destek gördüğü 12 İBB Kadın Hizmet Merkezi kurduk. Enstitü İstanbul İSMEK, çoğu kadın 2,5 milyonu aşkın İstanbulluya, istihdama hazırlık eğitimi verdi. ‘İBB iş mi yaratacak’ diye bizimle alay edilmesine rağmen, Bölgesel İstihdam Ofislerini kurduk ve 72.000 kadına iş sağladık. Kadın destek hatlarımızla 7.568 kadının yanında olduk. Kadın Danışma Birimlerimizde ve Otogar Kadın Danışma Birimimizde toplam 7.828 kadına, destek sunduk. ‘Kadın dostu’ bir İstanbul için, daha fazla kadın karar alıcı olması gerektiğini biliyoruz. Bu yüzden, İBB’de üst düzey kadın yönetici sayısını yüzde 142 arttırdık ve daha önce kadın olmayan iş kollarında kadın istihdam ettik. Kadın sığınma evi yaptık. Kadının sağlığı için, ücretsiz HPV aşısı, 40 yaş üstü mamografi ve 50 yaş üstü kemik ölçümü desteklerine başladık. ‘Kızlar okusun diye’ projemizle, toplamda 10.000 kız çocuğuna destek olduk.
“Kadın ve çocuk güvenliği konusunda daha da iddialıyız”
İkinci dönemimizde, kadın ve çocuk güvenliği konusunda daha da iddialı olacağız. 65 somut aksiyon içeren bir ‘Kadın Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planını’ hazırladık. Çoğu aksiyon, aynı zamanda çocuğa şiddeti de önleyecek mahiyettedir. Ayrıca ek olarak, çocuk güvenliği konusunda da hedeflerimizi yazdık. İBB olarak iddia ediyoruz ki; bu Eylem Planı, bugüne kadar açıklanmış en kapsamlı, özellikle de kadına yönelik şiddetle mücadeleyi her açıdan ele alan eylem planıdır. Hedefimiz hem İstanbul’da bu planı uygulamak hem de TBB aracılığıyla bu fikirlerin ülkemizdeki tüm belediyelere, hatta tüm kurumlara, ilham vermesini sağlamaktır.
Mücadelemiz, 5 temel başlık üzerinde şekillenecektir; kadına yönelik şiddetin temel sebeplerini yok etmekten, şiddet gören kadınların yanında olmaya kadar, sokaklarımızı ve ulaşımı daha da güvenli hale getirmekten, kadın istihdamına destek olmaktan, gerekli yapısal reformlar için mücadeleye etmeye kadar; ortak akılla, tüm paydaşlar ve uzmanlarla istişare içinde, ‘360 derece’ bir eylem planı hazırladık… Ülkemizdeki her kadına şu sözü veriyorum: Asla yalnız yürümeyeceksiniz. Ekrem İmamoğlu olarak yanınızda olacağım, İBB olarak yanınızda olacağız.
“İstanbul Sözleşmesi yaşatır”
Yapılan yalan yanlış algı operasyonlarına aldırmadan, 2011’de tüm siyasi partilerce, TBMM’de oy birliği ile onaylanan İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi, devletimizin, tüm kurumlarımızın kadına yönelik şiddete ‘sıfır tolerans’ mesajıdır ve bu yüzden ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten imtina etmeyeceğiz. Fikirlerimizi özgürce ifade etmemizi istemeseler de her lafımızın altında bir şey arasalar da her söylediğimize bir dava açsalar da ne doğru bildiğimizi söylemekten, ne de doğru bildiğimizi yapmaktan bir adım geri atmayacağız. Biz, tüm bu davaların, incelemelerin, soruşturmaların siyasi maksatlı olduğunu biliyoruz. Davalarınız bizi yıldırmaz ama ülke gündemini ve mahkemeleri meşgul ettiğinize değmez. Neyi doğru biliyorsak onu söyleyeceğiz. Kadınların yaşam hakkını koruyan ne varsa biz de onu koruyacağız. O yüzden sonuna sonuna kadar ifademiz nettir: İstanbul sözleşmesi yaşatır.
“Kız çocuklarımıza, ‘Hayallerini büyüt, istediğin her hayali gerçekleştirebilirsin’ mesajı verilecektir”
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın tam ve etkin uygulanması yönünde, kadınlara hakları hakkında bilgilendirme kampanyalarını güçlendireceğiz ve İBB Kadın Merkezlerimizde ‘Mor Rehber’ Projemizle; fiziki, online ve dijital platformlarla yılda 100.000 kadına hukuki bilgilendirme sağlayacağız. 8 Mahalle Evimizde 34.000’den fazla kadın ve çocuğa, dayanışma ve destek ortamı sunulmuştur. Bu dönem hedefimiz, Mahalle Evleri’nde 50.000 kadına güvenli dayanışma ve dostluk ortamı sunmaktır. Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri’mizde, en iyi uzmanlarla çalışarak; çocuklarımıza, eşitliği, hoşgörüyü, diyalogla sorun çözmeyi öğreteceğiz ve kadın ‘rol modellerle’ tanıştıracağız. Kız çocuklarımıza, ‘Hayallerini büyüt, istediğin her hayali gerçekleştirebilirsin’ mesajı verilecektir. Bu, geleceğimize en büyük yatırım olacaktır. İBB Çocuk ile çocuk hakları festivallerini, çocuk hakları bilgilendirme broşürlerini ve eğitimlerini güçlendireceğiz. Çocuklarımız, gençlerimiz ve aileleri için ‘dijital şiddetle mücadele’ eğitimleri ve bilgilendirmeleri yapacağız.
“Erkeklere yönelik ‘şiddetsiz erkeklik modeli’ kampanyalarımız olacak”
Kız öğrenci yurtlarımızda ‘flört şiddeti’ ve riskleri konusunda eğitimler vereceğiz. Erkek öğrenci yurtlarımızda ise, dünyada uygulanan en iyi örnekler bazında, genç kızların kararlarına ve sınırlarına saygılı olmayı öğreteceğiz. Kadınlara yönelik ‘Öz Savunma Atölyelerimizi’ İBB Kadın Merkezlerinde yaygınlaştıracağız. İBB, 94.000 çalışanına, kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi verecektir. Çevrimiçi verilecek bu eğitim sonrası, her çalışan çevrimiçi bir sınava girecektir. Ülkemizdeki tüm kamu, özel sektör ve tüm belediyelerin benzer uygulaması yapması için tavsiyede bulunacağız. Bu eğitimler, ulaşımdaki tüm personelimize, zabıta ve güvenlik personelimize de daha nitelikli ve acil durum müdahale odaklı şekilde verilecektir. Madde bağımlılığı bilinçlendirme kampanyalarımız olacaktır. Şiddette önemli bir faktör madde bağımlılığıdır. ‘Şiddete seyirci kalma’ kampanyalarımız olacaktır. Erkeklere yönelik ‘şiddetsiz erkeklik modeli’ kampanyalarımız olacak. Kadına saygı, kadını eşit görme ve şiddetin asla kabul edilmeyecek bir davranış olduğu zihinlerde yer etmelidir. Tüm merkezlerimizde ve ebeveyn-çocuk ilişkilerinde uzman STK’larla, baba-çocuk eğitimlerini yaygınlaştıracağız. Evde demokrasi kültürü geliştikçe, bu değişim en çok da anneye yansıyacak ve annenin işini kolaylaştıracak.
“Güvenli sokaklar, güvenli ulaşım”
Elbette, emniyet güçleri bize bağlı değil. Biz, İBB olarak, bir yerel yönetim olarak yapabileceklerimize odaklandık. Bu konuda da yapacaklarımızla ilgili sadece birkaç örnek vermek isterim: ‘İstanbul’da 961 Güvenli Mahalle’ hedefiyle yola çıkacağız. Mahallelerimizin gözü, kulağı sevgili muhtarlarımızla yakın iş birliği içindeyiz. ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Muhtarın El Kitabı’ndan 2.000 adet dağıttık, yine dağıtacağız. Ayrıca çevrimiçi eğitim ve seminerlerimize katılan muhtarlarımıza, ‘Kadın ve Çocuk Güvenliği Sertifikası’ vereceğiz. Mahallelerde, kadınlara ve çocuklara güvenli alanlar yaratmak için mücadele edeceğiz. Zabıtamıza kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi vereceğiz. Ayrıca, dönemimizde 257 kadın zabıta işe alındı. Bu rakamı bu dönem 2 katına çıkaracağız.
“Zabıtalarımız, muhtarlarımızla el ele çalışacak”
Zabıtalarımız, muhtarlarımızla özellikle mahalle ölçeğinde el ele çalışacak, risk taşıyan bölgelerde yoğunlukları artırılacak. Kurduğumuz ‘Kadın Danışma Birimi’ni, ‘Kadın Destek Hatları’ ve ‘Kadın Konukevi’nin yanı sıra; sosyal yardım, özellikle SEDEP ve Halk Süt ekiplerimiz, şiddetle mücadelemizin önemli araçlarından olacaktır. Ev ziyaretlerimizde, şiddet veya istismar tespit eden ekiplerimiz, bunu mutlaka ilgili birimlere raporlayacak, onların hızlı aksiyon almalarını sağlayacaklar. Ulaşımda, kadın ve çocuk güvenliği önceliğimiz olacaktır. İETT’nin 22:00 sonrası ‘ara durak’ uygulamasına güçlendirerek devam edeceğiz. İstedikleri noktalarda inmelerini sağlayacağız. 163 kadın İETT şoförümüz var, bu sayıyı daha da artıracağız. İBB Ulaşım Akademisi tarafından, taksi şoförlerine ve toplu ulaşım amaçlı hizmet veren minibüs, servis, otobüs şoförlerimize verilen eğitimlerde, kadına yönelik şiddet ve taciz konuları güçlendirilecektir. İETT, metro, metrobüs ve durak ve garajlarda, toplam 710 noktada, ‘Kamera sistemimizle şiddeti ve tacizi denetliyoruz: Güvendesiniz’ anonsu ve caydırıcı uyarılar yapacağız.
“Kadınların sığınabileceği güvenli alanlar olacak”
İBB’nin sorumluluğuna giren kamusal alanlarda ve özellikle riskli bölgelerde aydınlatma çalışmaları yapılacak. ‘İstanbul Senin’den KADES uygulamasına, yönlendirme entegrasyonu için gerekli izinleri almaya çalışacağız. İstanbul Senin uygulamasına, dünyadaki en ileri uygulamalardan esinlenerek, ek özellikler getirilmesi için gayret göstereceğiz. Konum takibi ve zaman dolduğunda hedef konuma varılmaması durumunda, belirli kişilere bildirim gönderilmesi, risk anında sahte bir arama gelmesiyle karşı tarafın uzaklaştırılması gibi imkanlar sunmak için aplikasyonları güçlendirme yolunda arkadaşlarım çalışmalarını sürdürecekler. İBB, BM’nin Kadınlar İçin Güvenli Şehirler ve Güvenli Kamusal Alanlar Küresel Girişimi’ne üye olacak. En iyi uluslararası uygulamalardan faydalanacağız. Akşam yoğun kullanılan bazı yerlerde, ‘kriz alanları’ kuracağız. Bu alanlar, kadınların sığınabileceği güvenli alanlar olacak. İstanbul Kent Konseyi’nde ‘Kadın Meclisimiz’ var. Ayrıca, kadına ve çocuğa yönelik şiddet konusunda bir ‘Danışma Kurulu’ da kurmayı arkadaşlarımla değerlendiriyoruz. Her halükârda, yöneticilerimiz, düzenli şekilde kadın ve çocuk STK’ları ile çalışma, istişare toplantıları yapıyorlar ve yapmaya fazlasıyla devam edecekler.
“Kadın Destek Hattı’nı, işitme engelli kadınların erişimi için işaret diliyle görüntülü destek sunacağız”
İstanbul’da şiddete maruz bırakılan hiçbir kadın, hiçbir çocuk, kendini yalnız ve çaresiz hissetmesin istiyoruz. Bu konuda özenli çalışacağız. Şiddet gören her kadının, her çocuğun sesini duyacağız, her koşulda koşa koşa onların yanında olacağız. Kadın Danışma Birimimiz ve Otogar Kadın Danışma Birimimiz, bugüne kadar 8.000’e yakın kadına destek olmuştur. Kadın Danışma Birimini daha da etkinleştirmek için gayretlerimiz var. Kadın Destek Hatlarımız; fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve dijital şiddete maruz bırakılan kadınlara hizmet vermektedir. Bu hatların bilinilirliğini, düzenli kampanyalarla artıracağız. Kadın Destek Hattı’nı, işitme engelli kadınların erişimi için işaret diliyle görüntülü destek sunacağız.
“Kadın-erkek eşitliği, Cumhuriyetimizin kurucu vizyonudur”
25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olduğundan, bugünkü sunumumuz Kadına Yönelik Şiddete odaklanmıştır. Ancak birkaç gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olduğundan ve son günlerde ülkemizde bu kapsamda yaşanan vahim olaylar yüzünden Eylem Planımızda, çocuklarımızı korumaya yönelik de birçok aksiyon göreceksiniz. Çocuklarımız için, pek çok uluslararası ve ulusal STK’larla iş birliklerini geliştireceğiz. Kadın-erkek eşitliği, Cumhuriyetimizin kurucu vizyonudur. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de en önem verdiği ilkelerin başında gelir. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve vazgeçilmez unsurlarındandır. Bizim görevimiz, bu eşitliği gerçekten hayata geçirmek ve en başta kadınların yaşam hakkını korumak, güvenli yaşamalarını, kendilerini gerçekleştirmeleri ve mutlu bir hayata ulaşmaları için elimizden gelen her gayreti göstermektir…”
İmamoğlu’ndan Tekin’e sert sözler
Türkiye’de milli eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, bana göre eğitimle ilgili başarısızlıklarını örtmek için, birkaç haftadır Türkiye’mizin geçmişine dil uzatan, laf söyleyerek insanları etkilemeye çalışan, kara cahil cümlelerle insanımıza ve geçmişimize hakaret eden, Atatürk’e kadar dil uzatan Milli Eğitim Bakanı, bediyelerimize bir yazı yolladı. Ve yazıda ne diyor biliyor musunuz? Bu Çocuk Etkinlik Merkezi dediğimiz kreşler var ya, ‘Belediyelerin kreş yaptıklarını tespit ettik. Belediyeler, derhal bu kreşleri kapatın’ diye bize yazı yazdı. Hani ben bunlara, Allah akıl versin diye dua ediyorum ya… Bakın; Mustafa Kemal Atatürk ne demiş biliyor musunuz? ‘Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlara karşı ihmal ve kusurun sonucudur’ demiş. Bu akıl da diyor ki bize, ‘Kadınları ve çocukları ihmal edin!’ Bakın, başka bir açıklaması yok bunun.
“Bu akla, bu millet, önümüzdeki sandıkta, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek”
105 tane kreş açtık. Sıfırdı. Daha ilgincini söyleyeyim mi size? İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da belediye başkanlığına aday gösterilen adayları, kreş vaatlerinde bulundular. Daha dün, 8 ay önce. Şimdi adayları kreş vaadini niye gösterdiler? Çünkü, ben ne dedim hatırlıyor musunuz, ‘Bizim kreşlerimiz, sizin Kanal İstanbul’unuzu yendi, yendi. Bizim Kent Lokantalarımız, milletin vicdanıyla sizi altüst etti, yerle bir etti.’ Şimdi kalkıyorsunuz, bu yazıyla insanlara Milli Eğitim Bakanı olarak diyorsunuz ki, ‘Bu kreş işi belediyelerin değil, Milli Eğitim’in işi. Siz kreşlerinizi kapatın!’ Niye açmadınız? Niye açmadınız? Hangi yüzyıldayız? Kreş niye açmadınız? Bakın; bu var ya bu, akıl değil, bu akıl tutulması. Ne yapacağını şaşırmak. Bakın, size bir şey söyleyeyim sevgili hemşehrilerim: Şu anda açtığımız 105 kreşte kaç kişi çalışıyor biliyor musunuz? 1500 kişi çalışıyor. Bu 1500 kişinin, görmemiş olan varsa davet ediyorum, lütfen en yakın kreşe bakın, bu çalışan 1500 kişinin yüzde 97’si kadın. Sen diyorsun ki, ‘Kreşleri kapat!’ Yahu sen, ‘Bu şehirde bugüne kadar 20 bin annenin faydalandığı kreşleri kapat’ diyorsun. Ben de diyorum ki; seneye biz, 150’yi aşan kreşe ulaşacağız. 20 bin çocuk oraya gidecek, 20 bin anne de iş bulacak’ diyorum. Kafaya bak! Ben, gece-gündüz istihareye yatsam, bunlara dua etsem, yetmez bunlara. Allah bunlara akıl versin. Allah bunlara akıl versin. Ama bu akla, bu millet, önümüzdeki sandıkta, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek. Bu kadar net. Böyle bir akıl olmaz.
“Aklı başında bir milli eğitim bakanı ne yapar?”
Bakın; böyle bir işin siyaseti olmaz. Aklı başında bir milli eğitim bakanı ne yapar? Ben de kaç tane kreş yapsam diye, can atar. Öyle değil mi? Hani İBB, 105 açtı… Yahu 105 nedir? 150 açtık diyelim. Hedefimiz 200’e yakındı. İlçe belediyelerimizle varsayalım 350. Yahu 350 kreş nedir Allah’ını seversen? 20 milyonluk şehirde yaşıyoruz. Nedir? Sevgili hanımefendiler, iyi biliyorsunuz, bir çocuk bir yıl kreşe gittikten sonra acayip bir çocuk oluyor. Öyle değil mi? Yahu ben bu kreşleri niye açıyorum? Niye bu hedefi koydum? Ben diyorum ki, ‘Benim bir evladım bile, hiçbir çocuktan bir adım geri kalamaz kardeşim.’ Devletin işi nedir? Devletin işi, bir çocuk geri kalmışsa, onu diğerleriyle eşitlemektir. Niye ‘devlet ana’ diyoruz? Niye devlete ‘baba’ diyoruz. Niye? Ama devlete form değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl? Devlet ürkütecek. Devlet korkutacak. Devlet kızacak. Devletin kaşları çatık olacak. Yasayı yok sayacak. Biz de ne diyoruz biliyor musunuz? Devlet hoşgörülü olacak. Devlet, ana kucağı olacak. Devlet, baba ocağı olacak. Devlet, vatandaşını okşayacak. Devlet, insanını ayırmayacak. Devlet, partizanlık yapmayacak. Devlet, kime oy verirse versin, vatandaşını başının tacı yapacak. Devlet inancına bakmayacak. Devlet giyimine, kuşamına bakmayacak. Devlet, herkesi sevecek, herkesi. İşin özeti bu. Sen kalkmışsın, bizim zaten maneviyatımıza hakaret ediyorsun. Bir de kalkmışsın, ‘Kreşleri kapatacağım’ diye yazı yolluyorsun. Senin yazın var ya vız gelir tırıs gider kardeşim. Vız gelir tırıs gider. Hadi gel de kapat. Hadi gel de kapat. Gel 150 tane kreşi kapat bakalım. Cesaretin varsa, bekliyorum.
Tekin’e davet: Gel, bu kadar kaliteli bir kreş yapısı gördün mü, ama cesaret edemezsin
Ha dersen; ‘Ben, Milli Eğitim Bakanı olarak, bir dakika ya, İmamoğlu ne diyor?’ Cesaretin varsa, davet ediyorum seni. Birebir eşlik edeceğim, sana kreşleri gezdireceğim. Sana kreşleri gezdireceğim tek tek. Bakacaksın, orada kaç tane genç kızımız kreş öğretmeni olarak çalışıyor. Bakacaksın, dünyada bu kadar kaliteli bir kreş yapısı gördün mü? Davet ediyorum. Ama cesaret edemezsin gelmeye. Seni Ekrem İmamoğlu’yla yan yana görürlerse, ‘cız’, yanarsın. Yanarsın. Sizi koltuk meraklılarız sizi. Birilerine şirin görünmek… Başka bir şey değil derdiniz. Yazık. Vatandaşımıza bu uygulamalarınızla yazık ediyorsunuz. Üzülüyorum. Ben diyorum ki, ‘Yahu bir tane daha kreş yapsam da 100 tane çocuk daha gelsin. 100 çocuk demek, annelerin daha çok iş bulması demek. Ben çocuklara gidiyorum. 4-5 yaşında çocuk kreşe başlamış, 5-6 ay sonra bana her şeyi soruyor. Benden her şeyi istiyor. Bana; her şeyi soran, benden her şeyi isteyen çocuk lazım kardeşim. Sorgulamayan çocuk, bu millete lazım değil.
“Siz bu yazınızı alın çöpe atın”
O bakımdan biz, evet, 150 kreş yapacağız. İlerleyen zaman diliminde 200’e çıkacak. E bugün 1500 çalışanımız varsa, o zaman 3000 çalışanımız olacak. Hem de hayırlı iş yapacak. Bu memlekete evlat yetiştirecek, evlat. Çocuk yetiştirecek, hayırlı iş yapacak. Siz bu yazınızı alın, çöpe atın. Evet, bu konuda iade yazısı, ama aynı zamanda yürütmeyi durdurması, şusu busu her şeyiyle ilgili hukuki girişimlerimizi yapacağız. Ben olsam, Sayın Başkan burada (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Göllü), özellikle anneler adına, kadınlar adına, bu vatandaş hakkında suç duyurusunda bulunun, suç duyurusunda bulunun. Buradan söyleyeyim. Biz, var olan kusurlarımızı, ihmallerimizi giderelim diye ortak mücadele için bu planlamayı yaptık ve bunları size sunduk. Ama işte bu tür engeller, daha büyük engeller. Bunlar, kötü kafalar. Ama bunlardan da kurtulacağız.”
Bakan, “Yazımız kreşlerle alakalı değil” dedi, İmamoğlu resmi belgeyle yanıt verdi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Bizim belediyelere gönderdiğimiz yazı, kreşlerle alakalı değildir” sözlerine yanıt verdi. Belediyeye gönderilen resmi belgeyi paylaşan İmamoğlu, “Resmi yazıya kreş yazıp, sonra “ben kreş demedim anaokulu dedim” demek bu akla yakışır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyelere kreşler konusunda gönderilen yazı üzerinden kendisini hedef alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yanıt verdi.
Sosyal medya hesabı X üzerinden İBB’ye gönderilen resmi yazıyı paylaşan İmamoğlu, “Resmi yazıya kreş yazıp, sonra “ben kreş demedim anaokulu dedim” demek bu akla yakışır. Ayrıca son satırdaki “mezkur hüküm” ifadesi de kreşleri kapatmaya kadar gidecek bir ifadedir” dedi.
İmamoğlu, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Milli Eğitim Bakanı, “gönderdiğimiz yazı kreşle alakalı değil anaokulu ile alakalı” demiş. İşte resmi yazı burada. İlk satırdan itibaren belediyelerin kreşlerini dile getiriyor. Resmi yazıya kreş yazıp, sonra “ben kreş demedim anaokulu dedim” demek bu akla yakışır. Ayrıca son satırdaki “mezkur hüküm” ifadesi de kreşleri kapatmaya kadar gidecek bir ifadedir.”
İletişim Başkanlığı’ndan kreş açıklaması: Anaokulu gibi faaliyet gösteremez
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyelere ait kreşleri kapatma kararı sonrası iletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, haberlerin doğru olmadığı belirtilerek; “Okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunamaz” ifadeleri kullanıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’na bir yazı göndererek belediyelere ait kreşlerin kapatılmasını talep etti.Tepkilere neden olan yazının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan açıklama geldi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bazı sosyal medya hesaplarında yer alan ‘Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ve yeni kreş açılmamasına karar verdi’ iddiası doğru değildir.
İddialara konu resmî yazıda, belediyeler tarafından açılan kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin kapatılması değil kuruluş amacı ve yönetmeliğine uygun faaliyetlerde bulunması gerektiği vurgulanmaktadır.
Belediyelere, gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine ait özel kreş ve gündüz bakımevleri ile özel çocuk kulüplerinin kuruluş ve işleyişlerine ilişkin esaslar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, ‘Özel Kreş Ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik’ ile belirlenmiştir.
Bu kuruluşlar, okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunamaz. Yani anaokulu veya anasınıfı gibi faaliyet gösteremez.”
Belediyelere talimat yollayan Kurum’un seçim vaadi: 7/24 kreş hizmeti
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkan adaylığı sürecindeki vaadi gündem oldu: “Tüm gece emekçilerimiz için 7/24 nöbetçi kreş hizmeti veriyoruz.”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın paylaştığı belgeye göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyelerin kreş açmasının önüne geçmek için 2007’deki AYM kararını gerekçe göstermişti. Söz konusu kararda belediye kanunundaki “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmü iptal edilmişti.
Belgede belediyelerin buna rağmen kreş açmaya devam ettiği belirtilmiş, şöyle denmişti: “Kanuna aykırı faaliyetlerin engellenmesi için belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyetleri konusunda uyarılması ve yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesiyle mevcut yerler hakkında mezkûr hükümlere göre hareket edileceğinin ilgili belediyelere bildirilmesi talep edilmiştir.”
Karara tepki gelirken, şu an Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Murat Kurum’un İBB başkan adayıykenki seçim vaadi de gündem oldu
Kurum vaadini o dönem “Gece ve hafta sonu çalışan annelerimiz için müjdemizi veriyorum” diyerek şöyle açıklamıştı: “Her mahalleye çocuklarımız için kreş hizmeti götüreceğiz. Tüm gece emekçilerimiz için 7/24 nöbetçi kreş hizmeti veriyoruz.”
AYM’nin kreş kararı 2007’de CHP’li vekillerin başvurusuyla alınmış
Diken’de yer alan habere göre, belediyelerin açtığı kreşlere engel olmak için gerekçe gösterilen Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı, 2007’de iki CHP’li isimle, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başvurusu üzerine alındı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın paylaştığı belgeye göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyelerin kreş açmasının önüne geçmek için 2007’deki AYM kararını gerekçe göstermişti. Söz konusu kararda belediye kanunundaki “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmü iptal edilmişti.
AYM, 2007’deki ilgili kararı CHP’li Haluk Koç ve Oya Araslı ile dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başvurusu üzerine alındı.
‘Eğitim kurumu açmak belediyenin görevi olabilir ama…’
Resmi Gazete‘deki kararda başvurucular hükmün ‘anayasaya aykırı’ olduğu belirterek, özetle şöyle demiş:
- Yasa koyucu kişiler yönünden hak, devlet yönünden ödev olan eğitim ve öğrenim hakkını düzenlerken, toplumun gereksinim duyduğu insan gücünün yetiştirilmesi, böylece toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmanın sağlanması gibi hususları gözetmek zorundadır. Bunun merkezi planlama, programlama ve uygulamayı gerektireceği açıktır. Eğitimde planlama ve program kadar belki ondan da fazla önemli olan uygulamadır. Uygulamada okul öncesi eğitimde belediyelere göre yaşanacak sapmalar, laik eğitim ve ulusal birlik yönünden aykırılıklara neden olacaktır.
- Kuşkusuz okul öncesi eğitim için bina sağlamak eğitim kurumu açmak belediyenin görevi olabilir. Ancak burada verilecek eğitim tamamen merkezi idarenin görev ve sorumluluğunda olmalıdır.
‘Açık ve net değil’
- Ancak iptali istenen hükümde belediyelere verilen görevin okul öncesi eğitim kurumlarının binalarını yapmaktan veya yalnız kurum açmaktan ibaret olduğu, okul öncesi eğitimin yönetimini kapsamadığı ileri sürülemez. Çünkü ‘okul öncesi eğitim kurumları açabilme’ ibaresi net ve açık olmayan bir ibaredir. Kurum açmanın yanında burada verilecek eğitimi de kapsayacak niteliktedir. Bu bakımdan kanunların açık ve anlaşılabilir olma ilkesiyle de uyumlu değildir.
AYM’nin gerekçesi: ‘Milli eğitim ulusal nitelikte, mahalli müşterek bir ihtiyaç olarak görülemez’
Yüksek mahkeme hükmü ‘anayasaya aykırı’ bularak iptal etmiş.
Oy çokluğuyla alınan karara AYM üyeleri Sacit Adalı ve A. Necmi Özler muhalif kalmış.
AYM gerekçe olarak şunları ifade etmiş:
- Kuraldan belediyeye okul öncesi eğitim kurumu açma görevi verilmiş olduğu ve bu görevin de zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahalli müşterek nitelikte bir gereksinimi karşılamaya yönelik olmak kaydıyla belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliğini dikkate alarak okul öncesi eğitim kurumu açabilme olanağı tanınmaktadır.
- Okul öncesi eğitim kurumu kavramı 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun birlikte yorumlanmasından hareketle, belediyelerin 657 sayılı Yasanın 191’inci maddesine göre açabilecekleri kreş ve benzeri çocuk bakım ve koruma mekânlarını kapsamamakta yalnızca ‘anasınıfı’ ve ‘anaokulu’ olarak somutlaştırılabilmektedir. Nitekim 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nın 19. maddesine göre okul öncesi eğitim kurumu,
– Bağımsız anaokulları
– İlkokula bağlı anasınıfları ya da
– Diğer okullara bağlı uygulama sınıfları olarak açılabilir.
- Anasınıfları ve uygulama sınıfları, belediyelerin görev ve yetki alanı dışında kalan mevcut ilköğretim okulları bünyesinde ya da diğer okullara bağlı olarak açılabildiğinden, iptali istenen ibarenin, yalnızca ‘anaokulu’ biçiminde anlaşılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
- Anayasanın 127’inci maddesinin birinci fıkrasındaki ‘mahalli müşterek ihtiyaç’ ölçütü, yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin sınırını çizmektedir. Yasa koyucu, yerel yönetimlerin görevlerine ilişkin bir düzenleme yaparken bu ölçütü gözetecektir.
- Mahalli müşterek ihtiyaç herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve sürekli güncelleştirdiği, özünde etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aşmayan, bölünebilir ve rekabet konusu olabilen yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir.
- Okul öncesi eğitim 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 19’uncu ve 20’nci maddelerine göre mecburi ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların ulusal öğretime hazırlanmasını sağlayıcı bir eğitimdir.
- Milli eğitim program ve yöntem itibariyle ulusal nitelikte olduğundan mahalli müşterek nitelikte bir ihtiyaç olarak görülemez. Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 127’inci maddesine aykırıdır, iptali gerekir.