Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Tüprag Kışladağ Altın Madeni ile ilgili açılan davada, skandal bir uygulamayı tespit ederek hak ihlali kararı verdi. AİHM, altın madenini işleten şirketin özel raporunu ve bu rapor doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporunun davacılara iletilmeden davanın karara bağlandığını tespit etti. Haklarında verilen hak ihlali kararlarına rağmen cezaevinde tutulan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi isimlerle ilgili AİHM kararlarının uygulanmamasını dert etmeyen Adalet Bakanlığı, AİHM’nin vahim tespitinden sonra sürpriz biçimde Hakimler Savcılar Kurulu’na yazı göndererek, terfi kararları alınırken AİHM mahkumiyetinin de dikkate alınması gerektiğini anımsattı.
Kışladağ Altın Madeni’ne karşı çevrecilerin açtıkları davada, idare mahkemesi, Enerji Bakanlığı’nın çevre etki değerlendirme raporuna onay vermesini yerinde buldu. Çevreciler, bunun üzerine davayı AİHM’ye taşıdı. Başvuruyla ilgili olarak, AİHM, hak ihlali kararı verdi.
Rapor gizlenmiş
Kararda, şu tespitler yer aldı:
Başvuranların bilirkişilere soru yöneltememesi,
Dava dosyasındaki belgelerin başvuranlara iletilmemesi ve yerel mahkemelerin başvuranların itirazlarına yanıt vermemesi
AİHM, Manisa İdare Mahkemesinin yargılaması sırasında altın madeninin sahibi olan şirket tarafından alınan ve bilirkişi raporuna temel oluşturan “Uzman Görüşü”nün davacılara verilmemesini adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul etti.
“Haberimiz bile olmadı”
Çevrecilerin avukatı Arif Ali Cangı, adil yargılanma hakkının ihlali kararının nedenini “Yargılama sırasında şirket bir rapor sundu, bir uzman görüşü. Bizim bu rapordan haberimiz bile olmadı. Bize gönderilmedi bu rapor. Şirketin özel raporu, uzman görüşü tebliğ edilmedi. Bilirkişi bu uzman görüşüne dayanarak rapor hazırladı. Biz o zaman bilirkişinin uzmanlığına, kişiliğine de itiraz ettik. Ama mahkeme bu itirazımızı reddetti” sözleriyle anlattı.
Dava sürerken kapasite arttırıldı
AİHM kararının ardından, çevreciler yeniden yargılama başvurusu yaptı. Manisa İdare Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı Uşak İdare Mahkemesine gönderdi. Dava Uşak’ta görülecek. Yargılama sürerken iki kere madenin kapasitesinin arttırıldığını belirten Avukat Arif Ali Cangı “Yeniden keşif yapılacak. Keşif madende gerçekleşen riskleri ve öngörülenlerin ÇED raporu ile uyumlu olup olmadığını ortaya çıkaracak. Yargılamanın yenilenmesi sayesinde yaklaşık 8-9 yıldır çalışan altın madeninin yaratmış olduğu tehlikeleri mahkeme sayesinde denetlenmesini sağlayacak” dedi.
Adalet Bakanlığı’ndan HSK’ye “sicil” hatırlatması
AİHM tarafından verilen hak ihlali kararının ardından Adalet Bakanlığı bugüne kadar örneği sık görülmemiş bir adım attı. Hakimler ve Savcılar Kurulu’na bir yazı gönderen Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı hak ihlaline yol açan kararın Manisa İdare Mahkemesi ve Danıştay 14. Dairesi tarafından alındığını belirterek AİHM kararının terfi işlemlerinde değerlendirilebileceğinin altını çizdi.
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı yazısında Hakim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına İlişkin İlke Kararı’nda yer alan “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince yapılan incelemelerde ihlal kararına sebep olmaları hakim ve savcıların yükselmeye layık olup olmadıklarına ilişkin değerlendirmede esas alınan kriterlerden bir tanesi olarak belirlenmiştir” ifadelerine yer verdi.
“Bir ilk”
Adalet Bakanlığının yazısının bir ilk olduğunu söyleyen Avukat Arif Ali Cangı “Bu tür ihlal yol açan kararları veren hakimlerin sicillerinin değerlendirilmesi yönünde yeni bir başlangıç olacağını düşünüyorum. Özellikle çevre davalarında toplanmasını istediğimiz delillerin toplanmıyor. Akbelen Ormanları ile ilgili davada mahkeme keşif bile yapmadı. Bu bakanlık yazısı mahkemelerin daha objektif davranmalarını sağlayabileceğini umuyorum” dedi.
Yeniden yargılama için çevrecilerden çağrı: Davaya katılın
Tüprag Kışladağ Altın Madenine karşı açılan davanın davacıları arasında yer alan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) sözcüsü Uğur Sümer, yeniden yargılama sürecinde maden bölgesinde yaşayan herkesi davaya katılmaya çağırdı. Madenin kapatılması gerektiğini savunan Sümer, “bu maden kapanmazsa Ege Bölgesinde yaşam bitecek. Maden çalışmaya devam ederse buradan kaçabilen kaçacak, kaçamayan ölüme razı gelerek kalmaya devam edecek” dedi.
Ne olmuştu?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Uşak’ta Tüprag Kışladağ Altın Madeninde siyanürle altın çıkarılmasına ilişkin ÇED raporunu onayladı. Bakanlığın bu kararının iptal edilmesi için çevreciler 14 Nisan 2004’te Manisa İdare Mahkemesinde dava açtı. Manisa İdare Mahkemesi yapılan keşif ve bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. Danıştay mahkemenin red kararını, karara dayanak olan bilirkişi görüşünün ÇED raporu hakkında olumlu ya da olumsuz bir kanaate varmasını sağlayacak yeterli teknik değerlendirmeleri içermediğini belirterek davayı yeniden Manisa İdare Mahkemesine gönderdi. Yeniden yapılan yargılama sırasında altın madenini sahibi olan Tüprag mahkemeye bir uzman görüşü sundu. Bilirkişi de bu görüşü esas alarak raporunu hazırladı. Ancak uzman görüşü davacılara tebliğ edilmedi. Manisa İdare Mahkemesinin bu rapora dayanarak davayı yeniden reddetti. Danıştay ikinci kez önüne gelen dosyayı bu kez onadı. Davacılar bu kez Anayasa Mahkemesine başvurdular. Anayasa Mahkemesi başvuranların şikayetlerini yalnızca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde öngörülen özel hayata ve konuta saygı hakkı kapsamında incelemeye karar verdi. Adil yargılama hakkına ilişkin başvuruyu ise değerlendirmeye almadı. İç hukuk yollarının bitmesi üzerine dosya AİHM’ye taşındı.
KAYNAK: T24 – ÖZGÜR ZEREN