Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil, İmam hatip liselerinin büyük bir çoğunluğunun boş kalma sebebini irdeledi.
”Nesiller arasındaki farklılığı sadece “dindar nesil” veya “dindar olmayan nesil”den ibaret sanıyorsun.” diyen Özdil, Yedi defa milli eğitim bakanı değiştirmene rağmen, habire sınav sistemini değiştirmene rağmen, çocukları neredeyse zorla kolundan tutup kaydetmene rağmen… İmam hatiplerin yarısından fazlasının boş kalma sebebi bu.” diye belirtti.
Yılmaz Özdil’in yazısı şöyle:
İmam hatipler niye boş kalıyor?
“1940’lı 50’li yıllarda dünyaya gelenlere “baby boomer” deniyor. Amerikalıların icat ettiği bir terim… İkinci Dünya Savaşı bitiyor, geleceğe dair umutlarda çiçekler açıyor, adeta dünyada yeniden hayat başlıyor, doğum hızında “patlama” yaşanıyor, yani “baby boom” oluyor. Baby boomer nesline ait insanlarımız, şu anda 60’lı 70’li yaşlarını sürüyor. Ortak özellikleri teknolojiden uzak olmaları… Yetişme çağlarında, evlerinde işlerinde, hayatlarını kolaylaştıracak cihazlar yoktu, kendi işlerini kendileri yapmaya alışıktırlar. Yaşamak için çalışmadılar, çalışmak için yaşadılar, iş sadakatleri inanılmazdır. Hem çocuklarına, hem ana-babalarına bakmak zorunda kalan nesildiler. Mecbur insan’dılar. Kanaat etme duyguları yüksektir.
60’lı 70’li yıllarda dünyaya gelenlere “x nesli” deniyor. Şu anda 40’lı 50’li yaşlarını sürüyorlar. Otoriteye uyumlu ebeveynler tarafından yetiştirildiler, bu yüzden otoriteye saygılıdırlar, aidiyet duyguları yüksektir. Disiplinlidirler. İşlerinde sabırlıdırlar, çalışırlarsa, yükselebileceklerine inanırlar. İşleri, hayatlarının tamamını kaplar. Bu nedenle birden fazla işle meşgul olma yetenekleri pek yoktur, genellikle “hobim var” diyebilmek için hobi edinirler. Teknolojik icatların çoğuna bizzat şahitlik etmişlerdir… Bulaşık makinesinden bilgisayara, cep telefonundan sosyal medyaya, hemen hepsini, çocuklarıyla aynı anda görüp kullanmışlardır. İster istemez, teknolojiye adapte konusunda çocuklarının gerisinde kalmışlardır.
80’li 90’lı yıllarda dünyaya gelenlere “y nesli” deniyor. Şu anda 20’li 30’lu yaşlarını sürüyorlar. Çağ atlayan nesil bu… Kuşaklar arasındaki farklılığın en fazla hissedildiği nesil… Bireysel özgürlüklerine düşkünler, ailelerini şüphesiz seviyorlar ama, aileden bağımsız olmak istiyorlar. Para, tapu, mal mülk biriktirmek için yaşamak istemiyorlar, güzel yaşamak için yeterince çalışmak istiyorlar. Bu nedenle, bir an önce yönetici olmak için, bir an önce kendi işlerini kurmak için, çok sık iş değiştiriyorlar. Ebeveynlerine göre çok daha iyi eğitimliler ve gerçekçiler, küt diye söylerler, acımasız eleştirirler. Otorite sevmezler, kendilerine kural dayatılmasına katlanmazlar. Saçmalığa tahammül edemezler, kendilerinden yapılması istenen bir işin saçma olup olmadığı, yapılmaya değer olup olmadığı, hayati önemdedir. Sosyal medyanın kendilerine verdiği sanal özgürlük sayesinde, günlük yaşamda görüşlerini dile getirme kabiliyetleri yüksektir. Rengarenktirler, kuşaklar arasında farklılıkları en zengin nesildir. Sporu sporcu olmak için değil, bireysel beklentiyle, sağlıklı yaşam için yaparlar. Sanata kültürlü olmak için değil, akranları arasındaki rekabet nedeniyle yaklaşırlar. Zamanı çok iyi kullanırlar, aynı gün içinde hem çalışıp hem eğlenebilirler, ertelemezler, sıraya koymazlar.
2000’den sonra dünyaya gelenlere “z nesli” deniyor. Bugün en büyüğü 18 yaşında… Diğer tüm nesillerden farklı olarak internet teknolojisiyle doğdular, oyuncak sevmiyorlar, ipad türevleriyle oynuyorlar, sosyal medya üzerinden sosyalleşiyorlar. Bebekliklerinden itibaren internet kullandıkları için, aynı anda üç beş konuyla ilgilenebilme yetenekleri var. Sinema seyrederken twitterdan mesaj atabildiği için, sizi dinlerken başka yere bakabilir, saygısızlık yapıyor zannedersiniz, halbuki kulağı sizdedir. Tüm nesiller arasında fikirleri en çabuk tüketen nesildir, çok beğenirken, hemen ertesi gün sıkılabilir. Geleneksel yöntemlerle eğitebilmek çok zordur, eğitiminin önemli bölümünü internetten aldığı için, neyi bildiğini neyi bilmediğini kestiremezsiniz.
Toplum, böyle bir şey.
Devinim halinde sürekli gelişiyor, farklılaşıyor, alışkanlıklar beğeniler istekler beklentiler davranışlar değişiyor.
Sen kafayı takmışsın, x y z, hepsini komple “imam” yapmak istiyorsun.
Nesiller arasındaki farklılığı sadece “dindar nesil” veya “dindar olmayan nesil”den ibaret sanıyorsun.
Yedi defa milli eğitim bakanı değiştirmene rağmen, habire sınav sistemini değiştirmene rağmen, çocukları neredeyse zorla kolundan tutup kaydetmene rağmen… İmam hatiplerin yarısından fazlasının boş kalma sebebi bu.
Kontenjanı sınırlı tutarak, nitelikli öğrenci alınan, gönüllülük esasıyla çalışan imam hatip sistemini, herkese zorla dayatılan, hobaraaa diye girilen, akademik başarısı yerlerde sürünen, mütedeyyin ailelerin bile fellik fellik kaçtığı bir sistem haline getirmenin sebebi, bu.
Memleketin bütün okullarını imamlaştırayım derken…
Aslında imam hatipleri imha ettiğini farketmeme sebebin de bu.”