Seçim öncesi başlayan enflasyon ve döviz krizi seçim sonrası hızlanarak devam ediyor.
Elektrikten benzine, ekmekten süte hemen her yerde zam furyası var.
Hâl böyle olunca Merkez Bankası da enflasyon tahminini beş puan birden artırarak yüzde 13.4’e çekti. Dünya gazetesinden Tevfik Güngör, daha ertelenen zamlar olduğunu ve bunun ekonomiye büyük yük getirdiğini söylüyor.
“Dünyada petrol fiyatları tırmanışta. Biz petrolü dolar ile satın alıyoruz. Dolar fiyatları devamlı artıyor” diyen Güngör, “Bunun sonucu olarak petrol fiyatlarında artış çok yüksek boyuta ulaştı. Hükümet petrol fiyatındaki artışı vergiden karşılayarak petrol fiyatını sabit tutmaya çalıştı ama son zamanlardaki petrol fiyatındaki ve dolardaki artış hükümetin bu iyi niyetli uygulamasını sürdürülmesine imkan vermedi. Uzun zamandır ertelenen elektrik, doğalgaz zamları sadece konut sahiplerini değil, ekonominin tümünü olumsuz etkiliyor” görüşünü dile getiriyor.
Güngör, hayatın her aşamasında enerjinin payının olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle sanayi sektörüne gelen zam, sadece yurt içi üretici fiyatlarını değil, yurtdışı üretici fiyatlarının da yükselmesine yol açıyor. Bizde sorun zamların hazmedilebilir aşamalarda değil de uzun ertelemelerden sonra büyük ölçüde gerçekleştirilmesidir” diyor.
Güngör’e göre zam birikimlerinin büyümesi, bunun sonucu yüksek ve toplu zam zorunluluğu enflasyonda hızlı sıçramalara neden oluyor.
Gerçekçi olmak gerektiğini söyleyen Güngör, darboğazdan ve enflasyondan çıkışın ana yolu olarak son yıllarda uluslararası kuruluşlar 3 tedbir üzerinde durduklarından bahsediyor:
1) Kamuda ve özel sektörde, harcamaların düşürülmesi, tasarrufun artırılması.
Bunun anlamı, mevcut yaşam şartlarının altında bir yaşam çizgisine inmektir.
Dikkat buyurulursa, bu tedbir Yunanistan’da sert bir şekilde uygulandı. Aynı şekilde Portekiz, İspanya ve Romanya’da da uygulamaya geçildi.
2) Maaşlarda, ücretlerde enflasyonun gerisinde artışlara razı olmak.
Gerçekleşen enflasyon oranına göre maaş ve ücretlerde zam kabul edilmemektedir. Bu ise “ne kadar enflasyon, o kadar maaş ve ücret zammı ve sosyal güvenlik harcamaları artışı” politikasıyla ters düşen bir uygulamadır.
3) Nihayet bizler için kabulü ve gerçekleştirilmesi çok zor olan “easy hire, easy fire” “kolay işe alma, kolay işten çıkartma” sisteminin getirilmesidir.
Türkiye’nin bu tedbirleri uygulamaya koymasının imkansız olduğunu söyleyen Güngör, “Hükümet hiç olmazsa ertelenen maliyet artışına dayalı zamları, fiyatlara yansıtmak zorundadır” tavsiyesinde bulunuyor.
Peki, bu fiyat artışlarına karşı maaş ve ücret artışları ne olacak?
Güngör, bu soruya “Önümüzdeki günlerin en önemli sorunu, büyük ölçüdeki zamların maliyetleri nasıl artıracağıdır” yanıtını veriyor.