“Ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz”
Dünya gazetesinin aktardığına göre Kumbaroğlu, Rahip Andrew Brunson krizi nedeniyle tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini geçiren Türkiye-ABD geriliminin enerji ekonomisine yansımalarını değerlendirdi.
Temmuz başında 4.6 TL seviyesinde olan dolar/TL’nin cuma günü kapanışta 6.4 TL seviyelerinden kapandığını vurgulayan Kumbaroğlu, “Son 45 günlük zaman dilimini ele aldığımızda TL yüzde 40 değer kaybedince Türkiye’nin enerji ithalat faturası da TL bazında yüzde 40 arttı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin ayda ortalama 4.6 milyar metreküp doğalgaz, 2.1 milyon ton ham petrol ve 1.2 milyon ton akaryakıt ithal ettiği bilgisini paylaşan Kumbaroğlu, “Bu veriler bugünkü piyasa fiyatlarından aylık 3 milyar doları aşan bir enerji ithalat faturasına tekabül ediyor. Bugünkü kurlardan hesaplandığında, son 45 günde enerji ithalatının faturası TL’nin değer kaybı nedeniyle 11.5 milyar TL artmış durumda” dedi.
“Fiyatların artması kaçınılmaz”
Türkiye’nin 2017 yılında ham petrol ithalatında İran, akaryakıt ve doğalgaz ithalatında ise Rusya’nın ilk sırada olduğunu anlatan Kumbaroğlu, “Toplam ithalat ödemelerinde ilk 10 sırada yer alan bu ülkeleri ihracatta ilk 10’da göremiyoruz. Rusya ile 16.8 milyar dolar, İran ile de 4.2 milyar dolar ticaret açığımız var. Yani sadece iki ülkeye baktığımızda enerji kaynaklı ithalat nedeniyle 21 milyar dolarlık ticaret açığımız söz konusu. Döviz kurundaki artış bu açığı TL bazında katlamakta. Bunun ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz” ifadesini kullandı.
“Milli para birimi açıklamasını önemsiyoruz”
Kumbaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çin, Rusya, İran, Ukrayna gibi ülkelerle ticaretimizi milli para birimlerimiz üzerinden yürütmeye hazırlanıyoruz” açıklamasının sektör açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, “Dış ticaret açığı verdiğimiz ülkelerden ithalatımızda TL ile ödeme yapabilirsek bu adım TL’ye olan güveni tazeleyen olumlu bir açılım olur” diye konuştu.
ABD ve İsrail önerisi: Ekonomiyi düzlüğe çıkarabiliriz
Döviz kurlarındaki artışın sanayicisinden vatandaşa enerji kullanan herkesi olumsuz etkileyeceği ve enflasyonu körükleyeceği uyarısında bulunan Kumbaroğlu, şunları söyledi:
“İhracatta ilk 10’da Avrupa ülkelerini, ABD’yi, İsrail’i görüyoruz. Bizden önemli miktarda mal ve hizmet alımı yapan bu ülkelerle iyi ilişkilerimizi ve stratejik ortaklıklarımızı geliştirerek ekonomiyi düzlüğe çıkartabiliriz. Irak ve Doğu Akdeniz’de hem ABD hem de İsrail ile karşılıklı kazanabileceğimiz bir işbirliği için halen geç değil. Rahip diplomasisi yerini enerji diplomasisine bırakmalıdır.”
“Ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz”
Dünya gazetesinin aktardığına göre Kumbaroğlu, Rahip Andrew Brunson krizi nedeniyle tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini geçiren Türkiye-ABD geriliminin enerji ekonomisine yansımalarını değerlendirdi.
Temmuz başında 4.6 TL seviyesinde olan dolar/TL’nin cuma günü kapanışta 6.4 TL seviyelerinden kapandığını vurgulayan Kumbaroğlu, “Son 45 günlük zaman dilimini ele aldığımızda TL yüzde 40 değer kaybedince Türkiye’nin enerji ithalat faturası da TL bazında yüzde 40 arttı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin ayda ortalama 4.6 milyar metreküp doğalgaz, 2.1 milyon ton ham petrol ve 1.2 milyon ton akaryakıt ithal ettiği bilgisini paylaşan Kumbaroğlu, “Bu veriler bugünkü piyasa fiyatlarından aylık 3 milyar doları aşan bir enerji ithalat faturasına tekabül ediyor. Bugünkü kurlardan hesaplandığında, son 45 günde enerji ithalatının faturası TL’nin değer kaybı nedeniyle 11.5 milyar TL artmış durumda” dedi.
“Fiyatların artması kaçınılmaz”
Türkiye’nin 2017 yılında ham petrol ithalatında İran, akaryakıt ve doğalgaz ithalatında ise Rusya’nın ilk sırada olduğunu anlatan Kumbaroğlu, “Toplam ithalat ödemelerinde ilk 10 sırada yer alan bu ülkeleri ihracatta ilk 10’da göremiyoruz. Rusya ile 16.8 milyar dolar, İran ile de 4.2 milyar dolar ticaret açığımız var. Yani sadece iki ülkeye baktığımızda enerji kaynaklı ithalat nedeniyle 21 milyar dolarlık ticaret açığımız söz konusu. Döviz kurundaki artış bu açığı TL bazında katlamakta. Bunun ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz” ifadesini kullandı.
“Milli para birimi açıklamasını önemsiyoruz”
Kumbaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çin, Rusya, İran, Ukrayna gibi ülkelerle ticaretimizi milli para birimlerimiz üzerinden yürütmeye hazırlanıyoruz” açıklamasının sektör açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, “Dış ticaret açığı verdiğimiz ülkelerden ithalatımızda TL ile ödeme yapabilirsek bu adım TL’ye olan güveni tazeleyen olumlu bir açılım olur” diye konuştu.
ABD ve İsrail önerisi: Ekonomiyi düzlüğe çıkarabiliriz
Döviz kurlarındaki artışın sanayicisinden vatandaşa enerji kullanan herkesi olumsuz etkileyeceği ve enflasyonu körükleyeceği uyarısında bulunan Kumbaroğlu, şunları söyledi:
“İhracatta ilk 10’da Avrupa ülkelerini, ABD’yi, İsrail’i görüyoruz. Bizden önemli miktarda mal ve hizmet alımı yapan bu ülkelerle iyi ilişkilerimizi ve stratejik ortaklıklarımızı geliştirerek ekonomiyi düzlüğe çıkartabiliriz. Irak ve Doğu Akdeniz’de hem ABD hem de İsrail ile karşılıklı kazanabileceğimiz bir işbirliği için halen geç değil. Rahip diplomasisi yerini enerji diplomasisine bırakmalıdır.”
“Ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz”
Dünya gazetesinin aktardığına göre Kumbaroğlu, Rahip Andrew Brunson krizi nedeniyle tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini geçiren Türkiye-ABD geriliminin enerji ekonomisine yansımalarını değerlendirdi.
Temmuz başında 4.6 TL seviyesinde olan dolar/TL’nin cuma günü kapanışta 6.4 TL seviyelerinden kapandığını vurgulayan Kumbaroğlu, “Son 45 günlük zaman dilimini ele aldığımızda TL yüzde 40 değer kaybedince Türkiye’nin enerji ithalat faturası da TL bazında yüzde 40 arttı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin ayda ortalama 4.6 milyar metreküp doğalgaz, 2.1 milyon ton ham petrol ve 1.2 milyon ton akaryakıt ithal ettiği bilgisini paylaşan Kumbaroğlu, “Bu veriler bugünkü piyasa fiyatlarından aylık 3 milyar doları aşan bir enerji ithalat faturasına tekabül ediyor. Bugünkü kurlardan hesaplandığında, son 45 günde enerji ithalatının faturası TL’nin değer kaybı nedeniyle 11.5 milyar TL artmış durumda” dedi.
“Fiyatların artması kaçınılmaz”
Türkiye’nin 2017 yılında ham petrol ithalatında İran, akaryakıt ve doğalgaz ithalatında ise Rusya’nın ilk sırada olduğunu anlatan Kumbaroğlu, “Toplam ithalat ödemelerinde ilk 10 sırada yer alan bu ülkeleri ihracatta ilk 10’da göremiyoruz. Rusya ile 16.8 milyar dolar, İran ile de 4.2 milyar dolar ticaret açığımız var. Yani sadece iki ülkeye baktığımızda enerji kaynaklı ithalat nedeniyle 21 milyar dolarlık ticaret açığımız söz konusu. Döviz kurundaki artış bu açığı TL bazında katlamakta. Bunun ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz” ifadesini kullandı.
“Milli para birimi açıklamasını önemsiyoruz”
Kumbaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çin, Rusya, İran, Ukrayna gibi ülkelerle ticaretimizi milli para birimlerimiz üzerinden yürütmeye hazırlanıyoruz” açıklamasının sektör açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, “Dış ticaret açığı verdiğimiz ülkelerden ithalatımızda TL ile ödeme yapabilirsek bu adım TL’ye olan güveni tazeleyen olumlu bir açılım olur” diye konuştu.
ABD ve İsrail önerisi: Ekonomiyi düzlüğe çıkarabiliriz
Döviz kurlarındaki artışın sanayicisinden vatandaşa enerji kullanan herkesi olumsuz etkileyeceği ve enflasyonu körükleyeceği uyarısında bulunan Kumbaroğlu, şunları söyledi:
“İhracatta ilk 10’da Avrupa ülkelerini, ABD’yi, İsrail’i görüyoruz. Bizden önemli miktarda mal ve hizmet alımı yapan bu ülkelerle iyi ilişkilerimizi ve stratejik ortaklıklarımızı geliştirerek ekonomiyi düzlüğe çıkartabiliriz. Irak ve Doğu Akdeniz’de hem ABD hem de İsrail ile karşılıklı kazanabileceğimiz bir işbirliği için halen geç değil. Rahip diplomasisi yerini enerji diplomasisine bırakmalıdır.”
“Ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz”
Dünya gazetesinin aktardığına göre Kumbaroğlu, Rahip Andrew Brunson krizi nedeniyle tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini geçiren Türkiye-ABD geriliminin enerji ekonomisine yansımalarını değerlendirdi.
Temmuz başında 4.6 TL seviyesinde olan dolar/TL’nin cuma günü kapanışta 6.4 TL seviyelerinden kapandığını vurgulayan Kumbaroğlu, “Son 45 günlük zaman dilimini ele aldığımızda TL yüzde 40 değer kaybedince Türkiye’nin enerji ithalat faturası da TL bazında yüzde 40 arttı” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin ayda ortalama 4.6 milyar metreküp doğalgaz, 2.1 milyon ton ham petrol ve 1.2 milyon ton akaryakıt ithal ettiği bilgisini paylaşan Kumbaroğlu, “Bu veriler bugünkü piyasa fiyatlarından aylık 3 milyar doları aşan bir enerji ithalat faturasına tekabül ediyor. Bugünkü kurlardan hesaplandığında, son 45 günde enerji ithalatının faturası TL’nin değer kaybı nedeniyle 11.5 milyar TL artmış durumda” dedi.
“Fiyatların artması kaçınılmaz”
Türkiye’nin 2017 yılında ham petrol ithalatında İran, akaryakıt ve doğalgaz ithalatında ise Rusya’nın ilk sırada olduğunu anlatan Kumbaroğlu, “Toplam ithalat ödemelerinde ilk 10 sırada yer alan bu ülkeleri ihracatta ilk 10’da göremiyoruz. Rusya ile 16.8 milyar dolar, İran ile de 4.2 milyar dolar ticaret açığımız var. Yani sadece iki ülkeye baktığımızda enerji kaynaklı ithalat nedeniyle 21 milyar dolarlık ticaret açığımız söz konusu. Döviz kurundaki artış bu açığı TL bazında katlamakta. Bunun ülkemizde enerji fiyatlarını artırması kaçınılmaz” ifadesini kullandı.
“Milli para birimi açıklamasını önemsiyoruz”
Kumbaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çin, Rusya, İran, Ukrayna gibi ülkelerle ticaretimizi milli para birimlerimiz üzerinden yürütmeye hazırlanıyoruz” açıklamasının sektör açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, “Dış ticaret açığı verdiğimiz ülkelerden ithalatımızda TL ile ödeme yapabilirsek bu adım TL’ye olan güveni tazeleyen olumlu bir açılım olur” diye konuştu.
ABD ve İsrail önerisi: Ekonomiyi düzlüğe çıkarabiliriz
Döviz kurlarındaki artışın sanayicisinden vatandaşa enerji kullanan herkesi olumsuz etkileyeceği ve enflasyonu körükleyeceği uyarısında bulunan Kumbaroğlu, şunları söyledi:
“İhracatta ilk 10’da Avrupa ülkelerini, ABD’yi, İsrail’i görüyoruz. Bizden önemli miktarda mal ve hizmet alımı yapan bu ülkelerle iyi ilişkilerimizi ve stratejik ortaklıklarımızı geliştirerek ekonomiyi düzlüğe çıkartabiliriz. Irak ve Doğu Akdeniz’de hem ABD hem de İsrail ile karşılıklı kazanabileceğimiz bir işbirliği için halen geç değil. Rahip diplomasisi yerini enerji diplomasisine bırakmalıdır.”