Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş), çalışma hayatındakilerin geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın Ekim 2022 sonuçları açıklandı.
Türk-İş’in araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı, asgari ücretin bin 925 TL üzerine çıkarak 7 bin 425 liraya ulaştı. Söz konusu tutar eylül ayında 7 bin 245 liraydı.
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise 24 bin 185 TL olarak açıklandı. Bu tutar bir önceki ay 23 bin 600 lira olarak hesaplanmıştı.
Türk-İş, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ni ise aylık 9 bin 705 lira olarak belirledi.
GIDA ENFLASYONUNDA BÜYÜK ARTIŞ
Türk-İş’in araştırmasında bir diğer kalem “mutfak enflasyonu”ndaki değişim oldu. Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 2,48 oranında gerçekleşti. Son 10 aylık gıda enflasyonundaki değişim oranı ise yüzde 81,19 olarak hesaplandı. Son bir yıldaki gıda enflasyonu ise yüzde 134,77 olarak kayıtlara geçti.
Türk-İş’in verilerine göre bir ayda peynir fiyatları yüzde 12, yoğurt fiyatları yüzde 15 arttı ve yoğurdun kilogram fiyatı ilk kez 30 TL’yi geçti. Bir aylık dönemde dana etinin fiyatı artarken kuzu eti fiyatı ise geriledi. Tavuk etindeki zam oranı yüzde 9 oldu. Bir aylık dönemde pirinç yüzde 8, makarna yüzde 9, tereyağı yüzde 11, çay ve bal da yüzde 11 zamlandı.
Türk-İş tarafından verilere ilişkin yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Enflasyonun yıllık bazda gerilemesinin fiyatlarda gerileme anlamına gelmediği Aralık ayından sonra daha belirgin olacak. Çünkü çok iyi biliniyor ki; yıllık enflasyon oranındaki düşme fiyatların gerilemesi değil artış hızının düşmesidir. Hayat pahalılığı, fiyatların gelirle ilişkisini gösterir; enflasyonun gelir artışından hızlı olmasıdır. Ücretli çalışanlar için hayat pahalılığı artarak devam edecek gibi gözükmektedir. Özellikle maaş, ücret, yevmiye gibi sabit gelirli hanelerin gelirlerinin enflasyon kadar artmaması veya gecikerek artması nedeniyle alım güçleri düşmektedir. Yaşantılarını sürdürmek için ihtiyaçları olan temel mal ve hizmetlere gelirlerinden daha fazla ayırmak zorunda kalmaktadır. Süregelen enflasyon ve aynı zamanda geniş kesimleri kapsayan gelir yetersizliği, geçim sıkıntısının temel nedeni olmaktadır. Hanenin gelirleri en az enflasyon kadar artmadığı ya da fiyatlar gerilemediği sürece hayat pahalılığı giderilip alım gücü enflasyon öncesi dönemin seviyesine getirilemez. Refah artışının sağlanması için, ücret zamlarında enflasyon farkının üzerine sağlanan ekonomik büyüme paralelinde bir refah payı eklenmelidir. Kapsayıcı büyüme bu şekilde mümkün olacaktır.