2018 yılı itibariyle ilk 500 üniversite arasında hiçbir Türk üniversitesi bulunmuyor.
Dünya Üniversiteleri Sıralama Merkezi (The Center for World University Ranking – CWUR) adlı bir kuruluş var. Merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulunan bu kuruluş, hükümetlere ve üniversitelere, eğitimin ve bilimsel araştırmaların geliştirilmesi konularında danışmanlık yapıyor.
CWUR, 2012’den bu yana her yıl dünya üniversitelerini belirli bazı kriterler kullanarak sıralamaya tabi tutuyor.
2018 yılı itibariyle ilk 500 üniversite arasında hiçbir Türk üniversitesi bulunmuyor.
ODTÜ, 2014’de 396’ncı sırada yer alarak ilk 500 üniversite içine girebilmiş tek kurum iken 2018 yılında 200 sıra gerileyerek 596’ncı sıraya düşmüş görünüyor.
Listeyi analiz eden ekonomist Mahfi Eğilmez, dikkat çeken bir başka konunun da vakıf üniversitelerinin durumu olduğunun altını çiziyor.
Türk üniversiteleri arasında vakıf üniversitesi olarak sadece Bilkent Üniversitesi ilk 1.000 üniversite arasında yer alıyor. 2014’den 2018’e sırasını yükseltmeyi da başarmış bulunuyor.
“Türk üniversitelerinin üst sıralarda yer alamamasının altında yatan birçok neden var” diyen Eğilmez, “Bunların önemli bir bölümü yapısal nedenler” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:
“Bunlar arasında düşünce ve ifade özgürlüğü sorunu, üniversitelerin YÖK aracılığıyla tek elden yönlendirilmesi, bilimsel ve finansal özerkliğin bulunmaması en önde gelenler.”
Üniversite bitirmiş kişilerin okudukları dalla ilgili bilimsel çerçeveyi bilmesi ve yaşama uyarlamasının beklendiğini söyleyen Eğilmez, “Ne yazık ki bunu yapabilen üniversite mezunu sayısı bizde çok az” diyor. Bunun altında yatan nedeni ise ortaöğretimde ne de yüksek öğretimde analitik düşünmeye ve çözümlemeye yönelik eğitim verilmemesi ya da çok kısıtlı olarak böyle işlerle uğraşılması olarak açıklıyor.
Benzer sorunların üniversite hocalarının çoğu için de geçerli olduğunu ifade eden Eğilmez, “Hoca dersi anlatıyor ve gidiyor. Analiz öğretmekle uğraşmıyor. Öğrenciler anlatılanları ezberliyor ve sınıfı geçiyor” görüşünü dile getiriyor.
Eğilmez, görüşlerini şöyle sürdürüyor:
“Üniversite öğretim üyelerinin çoğu kitap ve makale yazmamayı tercih ediyor. Çünkü yazdığı makaleler ya da kitaplarda eğer eleştiriler varsa bunlar ileride kendisine sıkıntı yaratıyor ve işini kaybetmesine yol açabiliyor. Bu durumda hoca kendisi açısından en rasyonel tercihi yapıyor ve az yazıyor. Öyle olunca da üniversiteler bu tür sıralamalar için sesini duyuramıyor.”
CWUR üniversitelerin başarı sıralamasını değerlendirirken 7 farklı kriteri inceliyor (ilk 6 kriterin toplam puanlamadaki ağırlığı yüzde 15’er, son kriterin ağırlığı yüzde 10):
Eğitimin kalitesi: Uluslararası ödül ya da madalya kazanmış mezunların sayısının üniversitenin mezun sayısına oranı.
Mezunların İstihdam Edilmesi: Dünyadaki önemli firmaların CEO pozisyonlarında bulunan üniversite mezunlarının toplam mezun sayısına oranı.
Öğretim Kadrosunun Kalitesi: Üniversite öğretim üyelerinden uluslararası ödül ya da madalya kazanmış olanların sayısı.
Araştırma Sayısı: Araştırma yazılarının sayfa sayısı toplamı.
Araştırmaların Kalitesi: Önde gelen bilimsel dergilerde yayınlanan makalelerin sayısı.
Etki: Yüksek derecede etkili dergilerde yayınlanan makale sayısı.
Referans Sayısı: Üniversite öğretim üyelerinin atıf yapılan makale sayısı.