Cuma günü finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, hem siyasi iradeyi ve hem de sistemi oluşturan kurumsal yapıyı fazlası ile rahatsız etti.
Bu süreçte sorgulanması gereken konular olduğunun altını çizen Civelek, “Liyakat yetersizliği mi var yoksa seçim sonrasında hiç dile gelmeyen sürpriz hazırlıkları mı?” sorusunu yöneltiyor.
“İktidar cephesinin yerel seçimlere yönelik hesabı ise değişmiş olabilir” diyen Civelek, “Ekonomik toparlanma lehine olan söylemler yerini tehditlere ve mağduriyet edebiyatına bırakmasına neden oldu” ifadesini kullanıyor.
Fed’in beklendiği gibi faizleri değişmediğini hatırlatan ekonomist, 2019 genelinde böyle olma olasılığının güçlendiğini kaydediyor.
Türkiye’nin risk priminin yükselmeye başladığını ve bazı yatırımcıların bu durum nedeniyle endişeye kapıldığını söyleyen Civelek, “Türkiye Hazinesinin tahvillerini satmaya başladılar. Perşembe günü başlayan bu eğilim Cuma günü hatırı sayılır ölçüde güçlendi ve risk primimiz yirmi dört saat içinde 300 düzeyinden 370 seviyelerine sıçradı ve paniğe sebep oldu” analizini yapıyor ve ekliyor:
“Kurumsal yapının ezberleri bozuldu ve tereddüde bağlı davranış tutuklukları paniği besledi; yerli ve yabancı yatırımcılar risk azaltma stratejilerini erkene çekmek zorunda kaldı. Para otoritemizin faizleri yükseltme sinyali paniği dindirmeye yetmedi. Döviz kurları yükseldikçe kırılganlık algısı güçlendi ve tüm beklentiler seri bir şekilde olumsuzlaştı. Yerel seçimlerin hemen öncesinde yaşanan bu durum ekonomi yönetimine yönelik güvensizliği artırdı ve siyasi iradeyi fazlası ile gerdi.”