Türkiye 24 Haziran sonrası Türk tipi başkanlık sistemine geçerken ekonomide derin sarsıntılar yaşanmaya devam ediyor.
Seçim sürecinde ekonomideki kötü gidişatın seçim sonrası hangi iktidar olursa olsun ciddi yıkıma yol açabileceği uyarılarını yazan ekonomistlerden Alaattin Aktaş, asıl sorunun 2019’da yaşanacağını söyleyenlerden. Dünya gazetesindeki son yazısında (13 Ağustos 2018) Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplandığı ve faizde herhangi bir değişikliğe gitmediği 24 Temmuz tarihi üzerinde duruyor. O dönem haftalık repo ihale faiz oranı yüzde 17.75’te sabit tutulmuş, buna bağlı olarak repo faizinin 1.50 puan üstünde oluşabilen gecelik borç verme faizi de yüzde 19.25’te kalmıştı. Dolar ise 4.75 düzeyindeydi.
24 Temmuz pas geçilince ekonomiye ilişkin kaygıların büyüdüğünü ve doların bugünkü seviyelere geldiğini kaydeden Aktaş, daha sonra gelen adımların geç kalınmış adımlar olduğunu söylüyor.
“Kanserden korkma geç kalmaktan kork” sözünü hatırlatan ekonomist, “Bu sözü bizim ekonomimize uyarlamamız pek yanlış olmasa gerek” diyor ve ekliyor:
“Oysa biz pansuman yapıyoruz yaraya ama pek işe yaramıyor işte. Köklü çözüm gerekiyor. Bunun yolu da başka etkileri ve olumsuz yönleri olsa da faizi artırmaktan geçiyor. Çünkü bunu yapmadığınız zaman hastalık daha da ilerliyor, bu sefer daha fazla ilaç yüklemeniz gerekiyor. İşte biz de 24 Temmuz toplantısında faizi 0.75 puan ya da 1 puan artırabilseydik, o tarihten bugüne kadar geçen iki ayı bile bulmayan bir zamanda doların TL’ye karşı yüzde 35 değerlenmesini önleyebilirdik. Dolar yine artardı belki ama yüzde 35 olmazdı da oran, yüzde 10 olurdu, yüzde 15 olurdu.
Şimgi gözler Merkez Bankası’nın bugünkü toplantısında ve faizi yaygın tahmine göre 5 puan dolayında artırması bekleniyor.
Böyle bir karar alınması durumunda dolar kurunun 6’ya indiğini varsayan Aktaş, “Şu durumda doların 24 Temmuz’dan 12 Eylül’e kadar olan dönemde yüzde 35 artış göstermesinin maliyetini kim ödeyecek? Bunun vebali kimin sırtında olacak?” diye soruyor.
“24 Temmuz’un koşulları ‘Faizi artırmaya gerek yok’ diye yorumlanmışsa, bu yorumu yapanlar demek ki çok yakın geleceği bile okuyamıyorlar” görüşünü dile getiren Aktaş, “Bu zafiyettir. Ülke ekonomisi için böylesine önemli sonuçlar doğuracak faiz konusunda doğru adımı atamıyor olmak çok önemli bir eksikliktir. Zararın neresinden dönersek kardır kar olmaya ama, bu zarara uğramak zorunda da değildik” ifadesini kullanıyor.