Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtı dokuzuncu gününde devam ederken, saldırılara karşı çıkan ABD’de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçi kanattan Başkan Donald Trump’a Ankara’ya yönelik yaptırım uygulanması yönünde ciddi baskılar var. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarını açıklasa da Kongre sakinleşmiş değil.
Bir yandan da ABD’den başkan yardımcısı ve dışişleri bakanından oluşan heyet, Türkiye’de.
Ankara ile Washington arasında yaşanan trafiği değerlendiren Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini ifade ediyor.
Zeyrek “Son yarım yüzyılda Amerikan Kongresi’nin Türkiye’ye karşı harekete geçtiği, ABD Başkanını Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya zorladığı (Kıbrıs Barış Harekât’ndan sonraki) ikinci gelişme Suriye üzerinden yaşanabilir” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidar ve muhalefetten Kongre üyelerinin ABD tarihinde nadir gösterdiği bir “ortak muhalefet” ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Zeyrek, “Yaklaşık beş hafta tatil yapan Kongre geçen Salı günü yeniden çalışmalarına başladı ve Trump’ın Kongre’siz günleri sona erdi. Trump’ın Türkiye’ye uygulamak üzere açıkladığı yaptırımları yetersiz bulan Kongre üyelerinin ilk işi tatilde hazırladıkları anlaşılan iki ayrı ‘partisiz’ (Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak hazırladığı) yaptırım metnini tartışmaya açmak oldu” ifadelerini kullanıyor.
Amerikan hükümeti ve Başkan ile doğrudan diplomatik kanallardan ya da arka kapı diplomasisi ile orta yolu bulmanın mümkün olduğunu belirten Zeyrek, şunları söylüyor:
“Aynı şeyi Kongre’yi etkileme konusunda söyleyemem. Kongre üyelerini etkilemek çok ciddi bir lobi faaliyeti gerektiriyor ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye Washington’da o lobiye sahip değil. Türkiye’nin Washington’daki diplomatik kanalları da uzun zamandan beri ‘postacı’ rolünün ötesine geçemiyor. Amerikan Başkanının Kongre’den gelecek yaptırım kararlarını bir kez veto etme hakkı var ama 100 kongre üyesinden 67’si yeniden onaylarsa Trump’ın vetosunun bir anlamı kalmıyor ve ne yazık ki kiminle konuştuysam, ‘partisiz’ yaptırım taslaklarının Başkan Trump’ın vetosunu etkisiz kılacak kadar senatör tarafından desteklendiği görüşünü dile getirdi.”
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye’de olduğunu hatırlatan Zeyrek, şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pence’le görüşmeyi reddetmesi, Trump’ı kongre karşısında daha da zor durumda bırakabilir. Şu ana dek yaptıklarından yola çıkarsak Trump’ın Kongre safına geçmesi, düşük bir ihtimal gibi görünse de sıkışmış bir siyasetçinin her an her şeyi yapabileceğini unutmamak lazım. Peki Trump’ın, Kongre’nin safına geçmesi ne anlama gelir? Tabii ki Washington’dan daha etkili Türkiye karşıtı adımlar gelmesine neden olabilir. Suriye konusunda askerî alanda üstünlük sağlayan Ankara’nın diplomatik satrancı Beyaz Saray ile Kongre arasındaki dengeyi de gözeterek oynaması, diplomatik alanda da üstünlük getirecektir.”
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtı dokuzuncu gününde devam ederken, saldırılara karşı çıkan ABD’de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçi kanattan Başkan Donald Trump’a Ankara’ya yönelik yaptırım uygulanması yönünde ciddi baskılar var. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarını açıklasa da Kongre sakinleşmiş değil.
Bir yandan da ABD’den başkan yardımcısı ve dışişleri bakanından oluşan heyet, Türkiye’de.
Ankara ile Washington arasında yaşanan trafiği değerlendiren Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini ifade ediyor.
Zeyrek “Son yarım yüzyılda Amerikan Kongresi’nin Türkiye’ye karşı harekete geçtiği, ABD Başkanını Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya zorladığı (Kıbrıs Barış Harekât’ndan sonraki) ikinci gelişme Suriye üzerinden yaşanabilir” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidar ve muhalefetten Kongre üyelerinin ABD tarihinde nadir gösterdiği bir “ortak muhalefet” ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Zeyrek, “Yaklaşık beş hafta tatil yapan Kongre geçen Salı günü yeniden çalışmalarına başladı ve Trump’ın Kongre’siz günleri sona erdi. Trump’ın Türkiye’ye uygulamak üzere açıkladığı yaptırımları yetersiz bulan Kongre üyelerinin ilk işi tatilde hazırladıkları anlaşılan iki ayrı ‘partisiz’ (Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak hazırladığı) yaptırım metnini tartışmaya açmak oldu” ifadelerini kullanıyor.
Amerikan hükümeti ve Başkan ile doğrudan diplomatik kanallardan ya da arka kapı diplomasisi ile orta yolu bulmanın mümkün olduğunu belirten Zeyrek, şunları söylüyor:
“Aynı şeyi Kongre’yi etkileme konusunda söyleyemem. Kongre üyelerini etkilemek çok ciddi bir lobi faaliyeti gerektiriyor ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye Washington’da o lobiye sahip değil. Türkiye’nin Washington’daki diplomatik kanalları da uzun zamandan beri ‘postacı’ rolünün ötesine geçemiyor. Amerikan Başkanının Kongre’den gelecek yaptırım kararlarını bir kez veto etme hakkı var ama 100 kongre üyesinden 67’si yeniden onaylarsa Trump’ın vetosunun bir anlamı kalmıyor ve ne yazık ki kiminle konuştuysam, ‘partisiz’ yaptırım taslaklarının Başkan Trump’ın vetosunu etkisiz kılacak kadar senatör tarafından desteklendiği görüşünü dile getirdi.”
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye’de olduğunu hatırlatan Zeyrek, şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pence’le görüşmeyi reddetmesi, Trump’ı kongre karşısında daha da zor durumda bırakabilir. Şu ana dek yaptıklarından yola çıkarsak Trump’ın Kongre safına geçmesi, düşük bir ihtimal gibi görünse de sıkışmış bir siyasetçinin her an her şeyi yapabileceğini unutmamak lazım. Peki Trump’ın, Kongre’nin safına geçmesi ne anlama gelir? Tabii ki Washington’dan daha etkili Türkiye karşıtı adımlar gelmesine neden olabilir. Suriye konusunda askerî alanda üstünlük sağlayan Ankara’nın diplomatik satrancı Beyaz Saray ile Kongre arasındaki dengeyi de gözeterek oynaması, diplomatik alanda da üstünlük getirecektir.”
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtı dokuzuncu gününde devam ederken, saldırılara karşı çıkan ABD’de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçi kanattan Başkan Donald Trump’a Ankara’ya yönelik yaptırım uygulanması yönünde ciddi baskılar var. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarını açıklasa da Kongre sakinleşmiş değil.
Bir yandan da ABD’den başkan yardımcısı ve dışişleri bakanından oluşan heyet, Türkiye’de.
Ankara ile Washington arasında yaşanan trafiği değerlendiren Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini ifade ediyor.
Zeyrek “Son yarım yüzyılda Amerikan Kongresi’nin Türkiye’ye karşı harekete geçtiği, ABD Başkanını Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya zorladığı (Kıbrıs Barış Harekât’ndan sonraki) ikinci gelişme Suriye üzerinden yaşanabilir” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidar ve muhalefetten Kongre üyelerinin ABD tarihinde nadir gösterdiği bir “ortak muhalefet” ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Zeyrek, “Yaklaşık beş hafta tatil yapan Kongre geçen Salı günü yeniden çalışmalarına başladı ve Trump’ın Kongre’siz günleri sona erdi. Trump’ın Türkiye’ye uygulamak üzere açıkladığı yaptırımları yetersiz bulan Kongre üyelerinin ilk işi tatilde hazırladıkları anlaşılan iki ayrı ‘partisiz’ (Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak hazırladığı) yaptırım metnini tartışmaya açmak oldu” ifadelerini kullanıyor.
Amerikan hükümeti ve Başkan ile doğrudan diplomatik kanallardan ya da arka kapı diplomasisi ile orta yolu bulmanın mümkün olduğunu belirten Zeyrek, şunları söylüyor:
“Aynı şeyi Kongre’yi etkileme konusunda söyleyemem. Kongre üyelerini etkilemek çok ciddi bir lobi faaliyeti gerektiriyor ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye Washington’da o lobiye sahip değil. Türkiye’nin Washington’daki diplomatik kanalları da uzun zamandan beri ‘postacı’ rolünün ötesine geçemiyor. Amerikan Başkanının Kongre’den gelecek yaptırım kararlarını bir kez veto etme hakkı var ama 100 kongre üyesinden 67’si yeniden onaylarsa Trump’ın vetosunun bir anlamı kalmıyor ve ne yazık ki kiminle konuştuysam, ‘partisiz’ yaptırım taslaklarının Başkan Trump’ın vetosunu etkisiz kılacak kadar senatör tarafından desteklendiği görüşünü dile getirdi.”
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye’de olduğunu hatırlatan Zeyrek, şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pence’le görüşmeyi reddetmesi, Trump’ı kongre karşısında daha da zor durumda bırakabilir. Şu ana dek yaptıklarından yola çıkarsak Trump’ın Kongre safına geçmesi, düşük bir ihtimal gibi görünse de sıkışmış bir siyasetçinin her an her şeyi yapabileceğini unutmamak lazım. Peki Trump’ın, Kongre’nin safına geçmesi ne anlama gelir? Tabii ki Washington’dan daha etkili Türkiye karşıtı adımlar gelmesine neden olabilir. Suriye konusunda askerî alanda üstünlük sağlayan Ankara’nın diplomatik satrancı Beyaz Saray ile Kongre arasındaki dengeyi de gözeterek oynaması, diplomatik alanda da üstünlük getirecektir.”
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askerî harekâtı dokuzuncu gününde devam ederken, saldırılara karşı çıkan ABD’de hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçi kanattan Başkan Donald Trump’a Ankara’ya yönelik yaptırım uygulanması yönünde ciddi baskılar var. Her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarını açıklasa da Kongre sakinleşmiş değil.
Bir yandan da ABD’den başkan yardımcısı ve dışişleri bakanından oluşan heyet, Türkiye’de.
Ankara ile Washington arasında yaşanan trafiği değerlendiren Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye konusunda kontrolün günbegün Beyaz Saray’dan Kongre’ye geçtiğini ifade ediyor.
Zeyrek “Son yarım yüzyılda Amerikan Kongresi’nin Türkiye’ye karşı harekete geçtiği, ABD Başkanını Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya zorladığı (Kıbrıs Barış Harekât’ndan sonraki) ikinci gelişme Suriye üzerinden yaşanabilir” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidar ve muhalefetten Kongre üyelerinin ABD tarihinde nadir gösterdiği bir “ortak muhalefet” ile karşı karşıya kaldığını söyleyen Zeyrek, “Yaklaşık beş hafta tatil yapan Kongre geçen Salı günü yeniden çalışmalarına başladı ve Trump’ın Kongre’siz günleri sona erdi. Trump’ın Türkiye’ye uygulamak üzere açıkladığı yaptırımları yetersiz bulan Kongre üyelerinin ilk işi tatilde hazırladıkları anlaşılan iki ayrı ‘partisiz’ (Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörlerin ortak hazırladığı) yaptırım metnini tartışmaya açmak oldu” ifadelerini kullanıyor.
Amerikan hükümeti ve Başkan ile doğrudan diplomatik kanallardan ya da arka kapı diplomasisi ile orta yolu bulmanın mümkün olduğunu belirten Zeyrek, şunları söylüyor:
“Aynı şeyi Kongre’yi etkileme konusunda söyleyemem. Kongre üyelerini etkilemek çok ciddi bir lobi faaliyeti gerektiriyor ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye Washington’da o lobiye sahip değil. Türkiye’nin Washington’daki diplomatik kanalları da uzun zamandan beri ‘postacı’ rolünün ötesine geçemiyor. Amerikan Başkanının Kongre’den gelecek yaptırım kararlarını bir kez veto etme hakkı var ama 100 kongre üyesinden 67’si yeniden onaylarsa Trump’ın vetosunun bir anlamı kalmıyor ve ne yazık ki kiminle konuştuysam, ‘partisiz’ yaptırım taslaklarının Başkan Trump’ın vetosunu etkisiz kılacak kadar senatör tarafından desteklendiği görüşünü dile getirdi.”
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye’de olduğunu hatırlatan Zeyrek, şöyle devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pence’le görüşmeyi reddetmesi, Trump’ı kongre karşısında daha da zor durumda bırakabilir. Şu ana dek yaptıklarından yola çıkarsak Trump’ın Kongre safına geçmesi, düşük bir ihtimal gibi görünse de sıkışmış bir siyasetçinin her an her şeyi yapabileceğini unutmamak lazım. Peki Trump’ın, Kongre’nin safına geçmesi ne anlama gelir? Tabii ki Washington’dan daha etkili Türkiye karşıtı adımlar gelmesine neden olabilir. Suriye konusunda askerî alanda üstünlük sağlayan Ankara’nın diplomatik satrancı Beyaz Saray ile Kongre arasındaki dengeyi de gözeterek oynaması, diplomatik alanda da üstünlük getirecektir.”