ABD’de Hamas bağlantısı ve teröre destek iddiasıyla vizesi iptal edilen ve sınır dışı edilmek istenen doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün karmaşık hukuk mücadelesi devam ediyor.
ABD Adalet Bakanlığı, üniversitede Gazze’ye destek ve İsrail mallarını boykot konulu bir makalede imzası bulunan Öztürk ile ilgili sınır dışı sürecinin başlatıldığını ve yargı sürecinin federal göç yasası uyarınca göç mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek federal mahkemelerin Öztürk vakasında karar yetkisi olmadığını savunuyor. Öztürk’ün avukatları ise yargı sürecinin ifade özgürlüğü ve anayasal haklar açısından ele alınması mücadelesi veriyor.
Dün Vermont eyaletindeki Burlington kentinde yapılan duruşmada federal bölge yargıcı William Sessions, hukuk sistemindeki bu çelişkiye dikkat çekerek bir sonraki duruşmaya kadar bu davanın yetki alanına girip girmediği konusunda daha fazla inceleme yapmasının gerektiğini dile getirdi.
Federal yargıç Sessions, Öztürk’ün gözaltında tutulmasının hukuksuz olduğu sonucuna varması ve Trump yönetiminin karara uymaması durumunda bir anayasal kriz çıkabileceği uyarısında bulundu. Demokrat başkan Bill Clinton döneminde atanan yargıç, Adalet Bakanlığının savcısına hitaben “Hükümet, ‘Hayır, serbest bırakılamaz. Çünkü hakkında göç mahkemesinin çıkardığı gözaltı kararı var’ derse ve tahliye gerçekleşmezse o zaman bir anayasa krizi çıkar” dedi.
Savcı Michael Drescher ise “Mahkeme kararına riayet etmeyeceğimiz izlenimi oluşturacak herhangi bir algı yaratmak istemem. Ancak Öztürk’ün kefalet talebini göç mahkemesine götürmesi gerektiği konusunda yasalar net. Bunu söyleyen ben değilim. Bunu söyleyen Kongre” dedi. Drescher, ABD Kongresinin hükümete göç yasasında tanıdığı geniş takdir yetkisine işaret etti.
Davanın açıldığı yer tartışması
Yetki alanının yanı sıra davanın açıldığı yer de tartışma konusu oldu.
ABD Adalet Bakanlığı, tutukluluğa yönelik itirazın Massachusetts eyaletinde yapıldığını, ancak Öztürk o sırada kısa süreliğine Vermont’taki gözaltı merkezinde olduğu için mahkemenin bu itirazı usul yönünden reddetmesi gerektiğini savunuyor. Bakanlık, Öztürk’ün tutukluğuna yönelik itirazın, o an gözaltında olduğu yerde, yani Vermont eyaletinde yapılmış olması gerektiğini belirtiyor. Savcı Drescher, ABD hükümeti Öztürk’ün o gün nerede olduğu bilgisini avukatlara vermediği için başvurunun Massachusetts’te yapılmış olmasının da bu durumu değiştirmeyeceğini ifade ediyor.
Öztürk, Vermont’tan sonra Louisiana eyaletindeki gözaltı merkezine götürülmüştü.
Avukatlardan “ifade özgürlüğü” vurgusu
Massachusetts eyaletindeki Tufts Üniversitesinde doktora eğitimini sürdüren 30 yaşındaki Türk vatandaşı Rümeysa Öztürk, 25 Mart akşamı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlilerince gözaltına alınmıştı. Öztürk, üç haftaya yakın bir süredir Louisiana’daki gözaltı merkezinde tutuluyor.
Rümeysa Öztürk’ün avukatları, duruşmada Öztürk’e yönelik gözaltı kararına Tufts Üniversitesinin gazetesinde yazdığı yazının dışında bir gerekçe gösterilemediğini vurgulayarak gözaltının ifade özgürlüğünü hedef aldığı ve Amerikan Anayasasını ihlal ettiği tezine vurgu yaptı.
Avukatlar, Öztürk’ün kefaletle serbest bırakılmasını, bunun gerçekleşmemesi durumunda ise müvekkilerinin Louisiana’dan Vermont’a nakledilmesini talep ediyor.
Öztürk: Sağlık ve güvenlik koşullarından endişeliyim
Duruşmada, Öztürk’ün 25 Mart’ta gözaltına alınması sonrasında yaşadıkları ile ilgili yeminli beyanı da mahkemeye sunuldu. Beyanda yaklaşık üç yıldır astım hastası olduğunu ve düzenli ilaç kullanması gerektiğini belirten Öztürk, gözaltı sırasında ve sonrasında toplam dört kez astım krizi geçirdiğini, ancak tıbbi müdahalenin yetersiz kaldığını kaydetti.
Sağlık ve güvenlik koşullarından endişeli olduğunu ifade eden Öztürk, şu an tutulduğu Louisiana’daki gözaltı merkezinde sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu belirterek kötü hijyen koşullarından, havalandırmanın yetersizliğinden ve rutubetli ortamdan şikayet etti.
Gözaltına alındığı Ramazan ayında orucunu açmak için kendisine yeterli yemek verilmediğini, Kur’an ve seccade taleplerinin karşılanmadığını belirten Öztürk, bir muayene sırasında başörtüsünün kendisine sorulmadan izinsiz bir şekilde çıkarıldığını anlattı.
Yeminli beyanında mevcut koşulların fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilediğini belirten Öztürk, kefaletle serbest bırakılmayı ya da en azından eğitim hayatını sürdürebileceği New England bölgesine iade edilmeyi talep etti.
Gözaltı için hâlâ delil sunulamadı
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Öztürk ile birlikte ABD’de öğrenim gören 300’den fazla yabancı uyruklu öğrencinin vizesinin Hamas’a destek ve İsrail karşıtı faaliyetler gerekçesiyle iptal edildiğini ve öğrencilerin sınır dışı edileceğini açıklamıştı.
Öztürk’e yönelik sınır dışı kararıyla ilgili Massachusetts’teki federal yargıç, 4 Nisan’da yürütmeyi durdurma kararı almış ve davayı Vermont’taki mahkemeye aktarmıştı.
ABD yönetimi şimdiye dek Öztürk’e yönelik suçlamalara ilişkin somut bir delil sunabilmiş değil. ABD’nin etkili gazetelerinden Washington Post, kurum içi yazışmalara dayandırdığı haberinde ABD Dışişleri Bakanlığının Öztürk’ün gözaltına alınması öncesinde antisemitik faaliyetlerde bulunduğuna ya da Hamas’ı destekleyen açıklamalar yaptığına dair herhangi bir kanıt bulamadığını yazmıştı.
Dünkü duruşmada söz alan Öztürk’ün avukatlarından Jessie Rossman da gözaltının tek gerekçesinin müvekkilinin üniversite gazetesinde kaleme aldığı yazı olduğunu belirtti. Öztürk’ün yazarları arasında bulunduğu metinde üniversite yönetiminin, İsrail bağlantılı şirketlerle bağları kesme çağrısında bulunan öğrencilere tepkisi eleştiriliyor ve üniversite yönetimi “Filistin soykırımını” tanımaya çağrılıyordu.