Dünyanın en büyük kitlesel toplanmalarından biri olan Hac, her yıl milyonlarca kişiyi Suudi Arabistan’a getiriyor.
Maddi durumu ve fiziksel gücü yeterli olan Müslümanların hayatlarında bir kez yapmakla yükümlü oldukları bu yolculuk, Çarşamba günü resmen sona erdi.
BBC, bildirilen ölü sayısını bağımsız olarak doğrulayamadı.
BBC, 19 ve 20 Haziran’da, Suudi yetkililerden ölümler ve Hac organizatörlerine yöneltilen eleştiriler hakkında yorum istedi ancak resmi bir yanıt alamadı.
Ancak Suudi Arabistan, bu yılki Hac sezonu için yapılan sağlık planlarının başarılı olduğunu açıkladı.
Suudi Sağlık Bakanı Fahad el-Jalajel yaptığı açıklamada, “Hacıların yüksek sayısına ve yüksek sıcaklığın yarattığı zorluklara rağmen Hac mevsiminde herhangi bir salgın veya halk sağlığına yönelik tehdit görülmedi” dedi.
Suudi yetkililer, bu yıl ibadete yaklaşık 1,83 milyon hacının katıldığını, bunların 1,6 milyonunun yurt dışından geldiğini açıkladı. Çok sayıda yabancı ziyaretçi arasında Pakistanlılar, Ürdünlüler ve Tunuslular vardı.
BBC, bu yıl Hac’da bu kadar çok kişinin ölümüne yol açmış olabilecek faktörleri araştırdı:
Aşırı sıcak
Suudi Arabistan’da gölgede sıcaklığın 51,8 santigrat dereceye kadar çıktığı kavurucu sıcakların, ölüm sayısının artmasında önemli bir faktör olduğuna inanılıyor.
Suudi Sağlık Bakanlığı’nın ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları ve susuz kalmamaları yönündeki uyarılarına rağmen, pek çok hacı sıcak stresi ve sıcak çarpmasının kurbanı oldu.
Bir Arap diplomat, öldüğü bildirilen 658 Mısırlının tamamına yakının hayatını kaybetmesinin aşırı sıcaklarla bağlantılı olduğunu söyledi. Bu hacıların birçoğunun gerekli Hac izinleri yoktu ve bu da organize destek almalarını ve kaynaklara erişimlerini zorlaştırıyordu.
BBC’ye konuşan Nijeryalı hacı Ayşa İdris, “Yalnızca Allah’ın merhameti sayesinde hayatta kaldım, çünkü hava inanılmaz sıcaktı.
“Kabe’nin bütün kapılarını kapattılar. Çatıyı kullanmak zorunda kaldık, içerisi kavruluyordu” diyor.
“Şemsiye kullanmak ve kendimi sürekli Zemzem suyuyla ıslatmak zorunda kaldım.
“Bir noktada bayılacağımı sandım ve şemsiyemi başka biri tutmak zorunda kaldı. Sıcaklığın bu kadar yoğun olmasını beklemiyordum” diye ekliyor.
Bir başka hacı Naim’in ise sıcak çarpmasından öldüğü ve ailesinin cevap arayışına girdiği bildirildi.
BBC Arapça’ya konuşan oğlu, “Annemle iletişimim aniden kesildi. Günlerce aradıktan sonra Hac sırasında vefat ettiğini öğrendik” dedi ve annesinin Mekke’ye gömülme isteğini yerine getireceklerini ekledi.
Hacılar alışılmadık sıcaklık, yorucu fiziksel aktivite, geniş açık alanlar ve birçoğunun yaşlı veya hasta olması gibi risklerle karşı karşıya.
Hac sırasında sıcaktan kaynaklanan ölümler aslında yeni değil. Hacıların ölüm kayıtları 1400’lü yıllara kadar gidiyor.
Geçen yıl, Suudi yetkililer sıcaklık stresi yaşayan hacı sayısının 2 binden fazla olduğunu açıklamıştı.
Bilim insanları, küresel ısınmanın koşulları daha da zorlaştıracağı konusunda uyarıyor.
Climate Analytics’ten Carl-Friedrich Schleussner, Reuters haber ajansına verdiği demeçte, “Hac, bin yılı aşkın bir süredir sıcak bir iklimde gerçekleşti, ancak iklim krizi bu koşulları daha da kötüleştiriyor.” dedi.
Schleussner’in araştırması, küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerine çıkması durumunda Hac sırasında sıcak çarpması riskinin beş kat artabileceğini öne sürüyor.
Mevcut tahminler, dünyanın 2030’lara kadar 1,5 derecelik ısınmaya ulaşabileceğini ve bu durumun gelecekteki hacılar için zorlukları artıracağını gösteriyor.
Aşırı kalabalık ve temizlik sorunları
Çeşitli kaynaklara göre, Suudi yetkililerin kötü yönetimi, aşırı koşulları daha da kötüleştirerek hacılar için ayrılmış birçok alanda krize yol açtı.
Konaklama ve tesislerin kötü yönetildiğini, aşırı kalabalık çadırların yeterli soğutma ve sanitasyon olanaklarından yoksun olduğunu söyleyen hacılar var.
38 yaşındaki İslamabadlı hacı: “Mekke’nin sıcağında çadırlarımızda klima yoktu. Kurulan soğutucularda da çoğu zaman su yoktu.
“Bu çadırlarda boğulacak gibiydik, terden sırılsıklam olduk. Korkunç bir deneyimdi” diye ekliyor.
Cakartalı bir hacı olan Fauziah da aynı fikirde: “Birçok kişi çadırlardaki aşırı kalabalık ve aşırı ısınma nedeniyle bayıldı.
“Akşam yemeğini geceye kadar bekledik, dolayısıyla çadırlardaki insanlar aç kaldı” diye ekliyor.
İyileştirmeleri memnuniyetle karşılayacağını söyleyen kadın yine de “bunun şimdiye kadarki en iyi Hac organizasyonu olduğuna” inanıyor.
Ulaşım problemleri
Hacılar, yoğun sıcakta uzun mesafeler yürümek zorunda kaldı. Bazıları bunun için yolların kapalı olmasını ve bazıları da ulaşım yönetiminin yetersizliğini suçluyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen ve Amina takma adını kullanan Pakistanlı bir hacı, “Yedi kilometrelik susuz, gölgesiz bir yola koyulduk. Polis barikatlar kurarak bizi gereksiz yere uzun mesafeler yürümeye zorladı” diyor.
Ona göre Suudi hükümeti araçları olmasına rağmen sıcaktan dolayı hasta ve bilinci kapalı olan hacılar için kullanmıyordu.
“Kamplarda insanlar tavuklar ya da çiftlik hayvanları gibi tutuluyordu; yatakların arasında geçebilecek yer yoktu. Yüzlerce insan için az sayıdaki tuvalet yetersizdi.”
Özel bir grubun Hac organizatörü olan Muhammed Acha da aynı fikirde.
“Bu benim 18. Hac yolculuğum ve tecrübelerime göre Suudi kontrolörler kolaylaştırıcı değiller. Kontrol ediyorlar ama yardımcı olmuyorlar” diyor.
Acha’ya göre yaz aylarında bir hacı, günde en az 15 kilometre yürümek zorunda kalabiliyor. Bunun hacılaır sıcak çarpmasına, yorgunluğa ve susuzluğua maruz bıraktığını söylüyor.
“Daha önceki yıllarda çadırlara ulaşmak için U dönüşleri açıktı ama artık tüm bu yollar kapatıldı. Sonuç olarak sıradan bir hacı, Bölge I’deki A Kategorisi çadırda kalsa bile çadırına ulaşmak için sıcakta 2,5 kilometre yürümek zorunda kalıyor.” diye açıklıyor.
Acha, “Bu rotada acil bir durum olması durumunda 30 dakika boyunca kimse size ulaşamayacak. Hayat kurtaracak herhangi bir düzenleme yok ve bu yollar üzerinde sebiller de yok” diye ekliyor.
Sağlık hizmetlerindeki gecikmeler
Pek çok hacının aldığı tıbbi yardımın yetersiz olduğu bildirildi.
Bazı hacılara göre sıcak bitkinliği veya diğer sağlık sorunları yaşayanlar için ambulans ve ilk yardım mevcut değildi.
Amina, bir hacı arkadaşının klostrofobi nedeniyle oksijene ihtiyaç duyduğunu ve çaresiz yalvarışlarına rağmen ambulansın gelmesinin 25 dakikadan uzun sürdüğünü anlattı.
“Sonunda ambulans geldi ve doktor ona iki saniye bile bakmadıktan sonra ‘bir şeyi yok’ dedi ve gitti” diye ekledi.
Ancak Suudi Sağlık Bakanı, hacıların refahı için ayrılan kaynakların altını çiziyor.
Hükümetten yapılan açıklamada, hacılar için toplam 6.500’den fazla yatak kapasiteli 189 hastane, sağlık merkezi ve gezici klinik ile 40 binden fazla tıbbi, teknik, idari personel ve gönüllüyle çalışıldığı belirtildi.
Açıklamada, 370’den fazla ambulans, yedi hava ambulansı ve 12 laboratuvarın, 60 tedarik kamyonu ve kutsal mekanlara stratejik olarak konumlandırılmış üç mobil tıbbi depodan oluşan güçlü bir lojistik ağıyla desteklendiği aktarıldı.
Mekke Sağlık Grubu, Hac mevsimi yaklaştıkça hazırlıkların arttığını açıkladı:
“Tüm hastane ve merkezlerdeki polikliniklerde personelin eğitimi ve gerekli ihtiyaçların karşılanması için tüm imkanlar kullanılmış olup, çeşitli sağlık tesislerinde 654’ü yoğun bakım yatağı olmak üzere 3 bin 944 yatak tahsis edilmiştir.”
Kayıt dışı hacılar
Hac ibadetini gerçekleştirmek için hacı adaylarının özel bir Hac vizesine başvurması gerekiyor.
Ancak bazı kişiler gerekli belgeler olmadan hacca gitmeye çalışıyor.
“Kayıt dışı Hac” sorununun ölümlerdeki artışa katkıda bulunduğuna inanılıyor.
Uygun belgeleri olmayan hacılar, yardıma ihtiyaç duyduklarında bile çoğu zaman yetkililerden kaçınıyorlar.
Yetkililer bazı çadırların aşırı kalabalık olmasından onları sorumlu tutuyor.
Endonezya Ulusal Hac ve Umre Komisyonu Başkanı Mustolih Siradj, “Hac vizesi olmayanların Hac bölgelerine sızdığından şüpheleniyoruz” diyor.
AFP, bir Arap diplomatın bu sezon en az 658 Mısırlının öldüğünü, bunların 630’unun hac izni olmadığını aktardı.
Ulusal Hac ve Umre Komitesi danışmanlarından Saad Al-Qurashi, BBC’ye, “Hac vizesi olmayanlara hoşgörü gösterilmeyecek; ülkelerine dönmek zorunda kalacaklar” diyor.
Düzensiz hacıların kimliklerinin, resmi hacılara verilen ve kutsal mekanlara giriş için barkod bulunan Nusuk kartları kullanılarak belirlendiğini belirtiyor.
Yaşlı, sakat veya hasta hacılar
Pek çok hacı, ya ömür boyu para biriktirdikten sonra, ya da ölecekleri zaman orada ölecekleri ümidiyle, ömrünün sonuna doğru Hacca gidiyor.
Örneğin Bangladeş’teki Müslüman toplum Hac yaparken ölmeyi bir şans olarak görüyor. Bunun özel bir statü kazandırdığını düşünüyorlar.
Her yıl Hac’da ölümlerin yaşanmasının nedenlerinden biri de bu. 2022-23 sezonunda ise yaklaşık iki yüz kişi Hac’da öldü.
Bir kişi Hac yaparken ölürse ne olur?
Bir hacı Hac yaparken öldüğünde, ölüm resmi makamlara bildiriliyor. Ölenin kimliğini doğrulamak için bileklik veya boyun kimliği kullanılıyor. Daha sonra doktor belgesi alınıyor ve Suudi Arabistan ölüm belgesi veriyor.
Cenaze namazları, ölümün meydana geldiği yere bağlı olarak Mekke’deki Mescid-i Haram veya Medine’deki Mescid-i Nebevî gibi önemli camilerde kılınıyor. Cenaze yıkanıyor, sarılıyor ve tüm masraflar karşılanarak Suudi hükümetinin sağladığı morglara taşınıyor.
Törenler basit bir şekilde, işaretsiz, bazen tek bir yerde birden fazla cenazeyle yapılıyor. Mezarlık defterinde kimin nereye gömüldüğü listeleniyor, böylece aileler isterlerse mezarları ziyaret edebiliyor.
Suudi hükümeti, farklı grupların ve Kızılay’ın yardımıyla “onurlu ve saygılı cenaze törenleri” düzenlediğini söylüyor.