“Süper seçim yılı” olarak adlandırılan 2024’te ne kadar süredir yönetimde bulundukları veya sol ya da sağ eğilimli olup olmadıkları farketmeksizin iktidar partileri sandıkta aradıklarını bulamadı.
Bu yıl dünya nüfusunun yarısını oluşturan yaklaşık 70 ülkede seçimler yapıldı. ABD’de Cumhuriyetçi Donald Trump’ın Demokratlar karşısındaki zaferi iktidar partilerinin aldığı yenilgilerin sonuncusu oldu.
Seçmenlerin hoşnutsuzluğunun farklı gerekçeleri olsa da Covid-19 pandemisinden bu yana devam eden ekonomik zorluklar evrensel huzursuzluğun temel nedeni olarak gösteriliyor. Pew Araştırma Merkezi’nden Richard Wike’a göre, “Siyasi elitlere yönelik genel hayal kırıklığı hissini besleyen birçok faktör var, ancak kesinlikle ekonomi ve enflasyon büyük rol oynuyor.”
Harvard Üniversitesi’nden siyaset bilimci Steven Levitsky, pandeminin başladığı 2020’den beri Batı demokrasilerindeki 54 seçimden 40’ında iktidarların koltuklarını kaybettiğine dikkati çekiyor.
Manş’ın iki yakasında farklı eğilimler
İngiltere’de merkez sağ Muhafazakâr Parti Temmuz ayındaki seçimlerde 1832’den beri en kötü sonucu aldı ve rakip İşçi Partisi 14 yıl aradan sonra iktidara döndü.
Manş Denizi’nin öteki yakasında ise Avrupa Birliği’nin en büyük iki ekonomisi Almanya ve Fransa’da aşırı sağcı partiler Haziran’da Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde oylarını rekor seviyede artırdı.
AP seçimlerinde alınan sonuç Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u genel seçimleri erkene çekmeye itti, göçmen karşıtı Ulusal Birlik ancak diğer partilerin stratejik işbirliği ile iktidardan uzak tutulabildi.
Macaristan’ın popülist lideri Viktor Orban AP seçimlerinde on yılların en kötü sonucunu elde etti.
Asya’da güçlü iktidarlar sarsıldı
Güney Kore’de liberal muhalefet partileri Nisan seçimlerinde muhafazakâr iktidarı devirmeyi başardı.
Hindistan’da Hindu milliyetçisi Narendra Modi Haziran seçimlerinde iktidarını üçüncü döneme taşımayı başardı ancak parlamentoda çoğunluğu kaybetti.
Japonya’da ise geçen ayki seçimlerde halk, 1955’den beri ülkeyi kesintisiz yöneten Liberal Demokrat Parti’yi cezalandırdı. Başbakan İşiba Şigeru iktidarda kaldı ancak meclis çoğunluğunu kaybetti.
Manchester Üniversitesinden siyaset bilimci Rob Ford’a göre “bugüne kadar görülen en büyük iktidar karşıtı dalganın” itici gücü enflasyon oldu. Ancak bunun ötesinde Covid yüzünden yaşanan sağlık sorunları, eğitim ve çalışma hayatına katılımın aksaması gibi nedenlerle dünyanın her yerinde insanların “daha az mutlu” olması sandığa giderken tercihlerinde rol oynadı.
Afrika ve Latin Amerika’da durum
Güney Afrika’da yüksek işsizlik ve eşitsizlik, apartheid döneminin sona ermesinden bu yana 30 yıldır iktidarda olan Afrika Ulusal Kongresi’nin destek kaybını hızlandırdı. Geçmişte Nobel Barış Ödüllü Nelson Mandela tarafından yönetilen parti Mayıs seçimlerinde tek başına yönetmek için gerekli çoğunluğu kaybetti.
Düşünce kuruluşu Chatham House’un Afrika Programı direktörü Alex Vines’a göre Afrika’daki diğer seçimlerde, oyların yüzde 99’unu alan Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame gibi “otoriter olanlar koltuklarını korudu ancak demokratik kurumlara sahip Güney Afrika, Senegal, Botsvana’da liderler cezalandırıldı.”
Botsvana’da halk Ekim sonunda sandık başına gitti, iktidar partisi 58 yıl sonra seçim kaybetti.
Latin Amerika’da ise bir ülke “iktidar karşıtı” trendden ayrıştı: Meksika. Devlet başkanlarının tek dönem görev yapabildiği ülkede selef lider Andres Manuel Lopez Obrador’un işaret ettiği aday Claudia Sheinbaum kolayca seçildi. Pew anketine göre Meksika, 2024’te halkın ekonomiden memnun olduğu az sayıdaki ülkeden biri oldu.