İslam ve Hıristiyanlık alanında çalışmalarıyla tanınan, Endonezya, Türkiye ve Katar’da dersler veren Amerikalı akademisyen ve din adamı Prof. Thomas Michel, Commonweal dergisi için yazdığı makalede (6 Ekim 2016), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şu kritik soruyu sordu.
“Lütfen iddialarınız için, eğer varsa, kanıt getirin. Aksi hâlde, neden insanlar bu vicdanlı dinî lidere ve dünyada çokça iyilik yapmakta olan bu topluluğa karşı sizin temelsiz görünen sözlerini kabul etsinler? Acaba sizin anti-Hizmet seferberliğiniz, kendi aile üyelerinizle ilgili gerçeği açığa çıkarmalarından ötürü bir intikam hamlesi, ya da yolsuzluk suçlamalarına yönelik soruşturmaları engellemeye yönelik bir göz boyama olabilir mi?”
TR724’te yer alan habere göre Thomas Michel, Gülen Hareketi ile tanışıklığını ve “20 senedir tanıyorum” dediği Fethullah Gülen’le ilgili görüşlerini birinci elden anlattığı yazısında, 2009’da Uluslararası Türkçe Olimpiyatları vesilesiyle kendisine ödül verildiğinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın da orada olduğunu ve programı neşe içinde seyrettiğini vurguluyor.
McCarthy benzeri cadı avı
Ünlü akademisyen, Gülen sempatizanlarının Türkiye’de ciddi bir etkisi olduğunu, bunca okul, hastane, üniversite ve medya ile böyle bir etkinin “normal” karşılanması gerektiğini söylerken, 2010’da gazeteci Mehmet Ali Birand’ın Hürriyet’teki köşesinden yaptığı uyarıyı alıntılıyor. Birand, o yazısında Gülen Hareketi’nin olduğundan “daha güçlü” gösterildiğini ve bunun da ilerisi için tehlikeli olduğunu belirtiyordu.
Erdoğan’la Gülen Hareketi arasındaki gerilimin, Gezi Parkı olayları sırasında belirginleştiğinin altını çizen Thomas Michel, büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının sonucunda Erdoğan’ın Hizmet’e yönelik “McCarthy benzeri bir cadı avı” başlattığını aktarıyor.
Terör iddiaları ‘münasebetsiz’
Thomas Michel ayrıca Gülen’i ve Hareket’in mensuplarını yakından tanıyanların, “terörizm” iddiasını “münasebetsiz” bulacaklarını savunuyor. Fethullah Gülen’in bir “Kur’an öğretmeni” olduğunu, İslam yorumunun da insanlara “çekici” geldiğini aktarırken, Gülen’in bu yolda değişmez prensibinin de “ihlas” olduğunu söylüyor.
Thomas Michel, Amerikalıların Hizmet’le ilgili görüşlerini de şu sözlerle kaydediyor:
“Birçok Amerikalı Hizmet Hareketi’ni Türkiye’ye yaptıkları, yerel diyalog kurumları tarafından karşılanan, iyi hazırlanmış kültür turları sayesinde kişisel olarak tanıyor. Birçok gayrimüslim için bu geziler, şiddet ya da güç değil Tanrı’nın merhameti ve sevgisinin yaşayan bir temsilî olma yolundaki İslamî bir toplulukla ilk direkt karşılaşmaları.”
Dünyanın pek çok yerinde Hizmet Hareketi’nden insanlarla tanıştığını, birçoklarının “yakın dostları” hâline geldiğini söyleyen Thomas Michel, hepsine yönelik hayranlık duyduğunu da belirtiyor.
Bunca iyi işler, politik güç için olabilir mi?
Prof. Michel, bütün bu iyi işlerin, “güç ve iktidar” için yapılan bir “perdeleme” olamayacağı kanaatini paylaşırken, uluslararası basında yer alan ve Hizmet aleyhine içerikler taşıyan iki makaleyi zikrederek, bunların “deliller” taşımadığını not ediyor.
Michel’e göre birçok yerli ve yabancı analist, Türklerin Gülen’e ve Hizmet’e yönelik nefretinin arkasında Erdoğan’ın propagandasının olduğunu unutuyor. Nihayet Michel, Erdoğan’ın bu darbeyi kendi muhaliflerini ezmek için kullandığını da ifade ediyor.