”O açıdan, son günlerde artan tutuklamaları, operasyonları, Ordu’ya bilmem kaçıncı kez verilen dizaynı, bu çerçevede okumak icap ediyor.
Sıcak bir Temmuz kapıda olabilir.”
”İçeriden bilgi almıyorsanız, hamlelerine bakarak rejimlerin iktidarda kalma stratejilerini okuyabilirsiniz.
Amerika’da mesela, sıkışmış bir başkan var.
Üç ay önce ikinci kez seçilebileceğine inanan…
Korona günleri ile birlikte hızla desteğini yitiren Trump’ın…
Eleştiren her kesimi “terörle” veya “dış odaklarla” suçlaması boşuna değildir.
Macaristan:
Başbakan Orban’ın korona günlerinin başında olağanüstü hal ilan etmesi, hep arzu ettiği “Allah’ın lütfu” bir fırsata dönüştü.
İngiltere:
Azınlıktayken, Aralık seçimlerinde tek başına iktidar olan Boris Johnson hükümeti, hemen her gün tartışılan kriz yönetimi ve politikaları ile hayli zayıfladı.
Fransa’da Macron’un durumu öyle.
Batı’da olumlu tek örnek, Merkel’in Almanya’da gücünü pekiştirmesi. O da bir dönem daha devam etmeyeceği kararını değiştirmedi,“kal” baskıları sonuç vermezse.
Latin Amerika ise tam anlamıyla toz duman.
**
Koltuğa yapışan liderlerin bir daha o koltuktan kalkmamak için yapmayacağı yok.
Amerika’da Demokratların adaylığı kesinleşen adayı Joe Biden, “Trump seçim sonuçlarını kabul etmezse Beyaz Saray’dan askerler eşliğinde çıkarılabilir” dedi ki…
Bu ihtimal var.
Seçimi kaybeden bir Trump’ın, iki ay daha oturacağı Beyaz Saray’dan, taraftarlarını manipüle edeceğine şüphe yok.
**
Türkiye’de seçim, seçim kanunu vs tartışılıyor.
Bir kere, seçim kanununda yapılan değişiklikler 1 yıl içinde gidilecek seçimde uygulanamıyor.
Diyeceksiniz ki, hangi yasa takılıyor ki bu takılsın.
Türkiye’de Anayasa ve yasalar paspasa dönmüş durumda, kabul.
Yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi’ne ayar veriyor, kabul.
Yüksek Seçim Kurulu, oylar sayılırken kural değiştiriyor, kabul.
Fakat enteresandır:
Seçim kanununda yapılan değişikliklerin 1 yıl uygulanamayacağı maddesi gibi kimi yasalar çiğnenmiyor, çiğnenemiyor. Tuhaf ama böyle.
**
Ayrıca, rejimin 1 yıl içinde seçime gitmek için bir gerekçesi olması gerek.
Bu “henüz” yok.
“3 yılı var, neden şimdi rahatını bozsun” denebilir.
Şu olabilir:
Saray halk desteğinin zayıfladığını görüyor.
Tabandaki bıdırdanmaların farkında.
Babacan ve Davutoğlu partilerinin sesi çok çıkmaya başladı.
Haliyle altındaki zemin kayıyor.
Bunu önlemenin yolu, seçim olmasa da…
Yeni bir ürkütme gibi duruyor.
Haliyle…
Ayasofya, ezan, İslami ekonomi, gibi gündemleri 2023 hedefinden bağımsız düşünmemek gerekiyor.
Ülkenin 3 yıl içinde daha totaliter, İslamcı çizgiye evrilmesi kimi boşboğazlar tarafından zaten ifade edildi.
Gelgelelim, elde gerekçe yok.
O açıdan, son günlerde artan tutuklamaları, operasyonları, Ordu’ya bilmem kaçıncı kez verilen dizaynı, bu çerçevede okumak icap ediyor.
Sıcak bir Temmuz kapıda olabilir.
Kaynak: Tr724
