Türkiye’nin Libya’daki iç savaşa müdahil olarak asker göndermeye göz kırpmasının açabileceği olası sorunlar tartışılıyor.
Ancak Libya, Türkiye’yi hem bölge ülkeleri hem de ABD, Rusya gibi küresel güçlerle karşı karşıya getiren ne ilk ne de son mevzu.
ABD ile yaşanan S-400, F-35, Ermeni Soykırımı tasarıları, İdlib, Kuzey Suriye, yaptırım krizlerine bir süredir Doğu Akdeniz de eklenmiş durumda.
Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan, “Misafir Personel” Libya’da ne yapacak” başlıklı yazısında, ABD’ye karşı çekilen ‘İncirlik ve Kürecik üslerini kapatırız’ tehdidinin arkasının boş olduğunu savundu.
“Askeri kaynaklara soruyorum, uygulanabilirliği için yüzde 1 ihtimal dahi vermiyorlar. Peki, bu kritik rest, TSK’ya bile danışılmadan nasıl çekilebiliyor?.. Ee, Rusya ile de canciğer kuzu sarması mıyız” diye soran Takan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dış politika dili arasında bir fark olduğunu belirtti.
Takan bu konuda şu ifadeleri kaleme aldı:
“Geçen Ramazan ayında, Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın iftar yemeğine davetliydim. Sıcak gündemde yine ABD’nin yaptırımları vardı. Bir gazeteci arkadaşım, ABD’nin yaptırım tehditlerine karşı Türkiye’nin nasıl bir karşılık verebileceği, Kürecik ve İncirlik üslerinin kapatılması gibi bir seçeneğin gündemde olup olmadığı sordu. Akar, “Bazı şeyleri şimdiden konuşunca sihri bozuluyor. Sonuçlar ortaya çıktıkça kendi tedbirlerimizi alacağız” diye kaçamak cevap vermişti. Hulusi Akar, en son TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada ise, “NATO üyeliğimizden veya müttefikliğimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz söz konusu değildir. Türkiye sadece kendi sınırlarını değil, NATO sınırlarını da korumaktadır. Türkiye’nin güvenliği, NATO dahil, tüm Avrupa’nın güvenliğidir. NATO, Türkiye’yle çok daha güçlü ve anlamlıdır. Bunu tartışmaya açmak anlamsızdı” dedi.
Tüm bunları nereye koyacaksınız?.. Haydi bakalım, kapatın İncirlik ve Kürecik’i görelim!..
Üstelik, Hulusi Akar ile Tayyip Erdoğan arasındaki dil farklılıkları yeni değil. Dikkatlice arşivi tararsanız, S-400’ler, F-35’ler, NATO’ya çekilen restlerde kolaylıkla tespit edersiniz. İster istemez, insanın aklına şöyle de bir soru geliyor; acaba, bizde de, ABD’de son dönemde ortaya çıkan Trump ayrı telden Pentagon ayrı telden çalıyor gibi bir modele mi geçildi?”
Ankara’nın Libya’ya asker gönderme planlarına da değinen Takan, Türkiye ile Libya arasında imzalanan Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası’nın önümüzdeki hafta Genel Kurul’dan geçirileceğine değindi ve ekledi:
“Mutabakat Muhtırası, istihbarat değişimi ve operasyonel ile lojistik iş birliğini, hibe ve lojistik sistemler, askeri tıp ve sağlık hizmetleri, muhabere, elektronik, bilgi sistemleri ve siber savunma, barışı koruma, insani yardım ve deniz haydutluğu ile mücadele operasyonları, askeri hukuk ve deniz hukuku sistemleri konusunda bilgi değişimi, haritacılık ve hidrografi, mesleki gelişim amaçlı personel değişimi, misafir personel, danışman veya birlik değişimi, savunma ve güvenlik bilimsel ve teknolojik araştırma alanlarına ilişkin bilgi ve tecrübe değişimi, sosyal, sportif ve kültürel etkinlikler, askeri tarih, arşiv, yayım ve müzecilik ile Denizde Durumsal Farkındalık (DDF) alanında bilgi mübadelesi ve paylaşımını kapsıyor.
Bakın!.. Onca cümle arasına sıkıştırılan iki kelimeden oluşan çok tehlikeli bir ibare var; Misafir personel… Bu, ne demek oluyor?.. Örtülü faaliyetler için kamuflaj ise… Türkiye’nin başına yeni felaketler açacak demek.”
