Rus Büyükelçisi suikastinin arkasından El Nusra çıkınca panikleyen Erdoğan rejimi, 4 gündür suçu cemaate yıkmaya çalışıyor. Kah telefonunda Bylock vardı iftirasıyla, kah dayısı Hizmet okulundan yalanıyla. Dayı tutmadı, şimdi sırada sevgili var!
4 gün önce işlenen suikastin daha ilk dakikasında olayı cemaate yıkmaya çalışan rejim ve havuzu bu kez hazırlıksız yakalandı. Attıkları yalanlar yatsıyı göremeden ellerinde patladı.
Önce katilin kopya iddialarıyla gündeme gelen 2010 KPSS’sine girdiğini yazdı havuz. Katilin 94 doğumlu olduğu ve 16 yaşında KPSS’ye giremeyeceğini hesap etmedikleri için çuvalladılar.
Sonra Mevlüt Mert Altıntaş’ın Aydın Söke Özel Körfez Dershanesi’ne gittiğini yazdılar. Akıllarınca, ilkel kabilelerde bile rastlanmayacak bir hukuk anlayışıyla, bu dershaneye gitmişse “Suikasti cemaat işledi” iftirasına delil yapacaklardı. Ne yazık ki bu da yalan çıktı… Anne Hamdiye Altıntaş, oğlunun hiçbir dershaneye gitmediğini açıkladı. Havuz, anneye “Belki siz görmeden gitmiştir, ha, olamaz mı?” diye soracak oldu, vazgeçti başka bir yalanın peşine düştü.
Bylock doğrusu iyi bir argümandı. Android ve Appstore’daki herkese açık bir mesajlaşma programından ötürü on binlerce vatandaşı hapse tıkan rejim, ölmüş bir el Nusracının telefonundan Bylock mı çıkaramayacaktı? İktidarın bu konudaki gücünü hangi gazeteci test edebilirdi? Verdiler ihaleyi Abdülkadir Selvi’ye… Çarşaf çarşaf yazdı Selvi, Bylock aşağı, Bylock yukarı… Ama unuttukları bir şey vardı. Büyükelçi suikastini sadece Erdoğan rejimi değil, diğer taraftan da Putin rejimi araştırıyordu. Telefona onlar da baktı yani… Üzülerek ifade etmek gerekir ki, katilin telefonundan Bylock çıkmadı!
Rejimin nefesi daraldıkça maaşlı katiplerine de fenalıklar geliyordu. El Nusracı Altıntaş mutlaka cemaatçi çıkmalıydı. Maklube yemediyse bile, şakirtlerin de çok sevdiği çayı da mı içmemişti bu adam?
Saldırganın dayısının bir kolejde müdür olduğunu duyunca, “Dayıdan yürüyelim” dediler. Kuşadası’nda Hizmet’in hiçbir dönem okulunun olmadığını araştıracak vakitleri yoktu çünkü Erdoğan rejimi zor günler geçiriyor, devletin bekası için saldırganın El Nusracı değil Cemaati çıkması gerekiyordu. Maalesef bu “iyi niyet çabası” rejimi kurtarmaya yetmedi. Zira saldırganın dayısının çalıştığı Özel ATA Okullarının hizmetin koleji olmadığı Hizmete yakın yayınlar tarafından açıklandı. Suç üstü yakalanınca, artık bu yalanı devam ettimenin bir esprisi de kalmadı.
Ama havuzda espri bitmez! Dayı tutmayınca bugün de sevgiliden yürümeye karar verdiler. Habertürk’te bugün yayınlanan “haber” artık buradan bir sonuç (!) çıkacağı konusunda çok umutlu.
“Suikastçi polisin cep telefonu kaydından ulaşılan sevgilisi Kırıkkale’de gözaltına alındı! Yine soruşturma kapsamında Altıntaş’ın irtibatlı olduğu iddia edilen ve ByLock listesinde olduğu ileri sürülen 1 polisin de gözaltına alındığı belirtildi. “
Ne müthiş bir polisiye, ne müthiş bir atraksiyon… MİT yememiş içmemiş, gözüne uyku da girmemiş belli ki… Hiç kimsenin aklına gelmeyen bir şeyi yapmış. Katilin cep telefonu görüşmelerini incelemiş. Oradan kız arkadaşına ulaşmış ve sevgili şimdi gözaltında. V
Ve sevgili işi belki tutmaz diye hemen akabine gizemli bir bylock hikayesi iliştirmiş havuz. O da, Altıntaş’ın cep telefonu kayıtlarından irtibatlı olduğu bir polis… Ki ne hikmetse Bylock listesinde adı geçen bir polismiş…
Hım, tamam şimdi oldu galiba…
Kafası karışanlar olduysa açıklayalım. İktidarın halkına vermek istediği mesajın Türkçesi şudur:
“El Nusracının telefonundan Bylock çıkmadı, ama belki selam verdiği polislerin telefonunda vardır.
Hem bizim dayı işi tutmamışsa ne olmuş… Biz de sevgiliden yürürüz.”
Film gibi ülkede Erdoğan rejiminin verdiği “Katili cemaatçi yapın” görevini henüz yerine getiremeyen ama parlak bir fikirler kız arkadaşını gözaltına alan MİT’ten bir sonraki aşamada beklenti şunu ilan etmesi:
“Suikastçi cemaatçi çıkmazsa kız ölür!”