“Ben artık Özlem Zengin’in bir kadın kabul edilmesinin kadınlık mefhumuna hakaret olduğunu düşünüyorum.”
Gazeteci Veysel Ayhan Tr724’teki yazısında “Özlem Zengin bir kadın mıdır?” diye soruyor.
Geçen yıl Ankara’da eylem sırasında gözaltına alınan üniversite öğrencisi Merve Demirel, polisin alçakça cinsel tacizine maruz kalmıştı.
Görüntüler medyaya yansıyınca yalanlanamadı.
Peki tacizci polisi korumaya ilk kim koşmuştu?
Özlem Zengin isimli kadın.
Ne demişti: “Polisin telaşla yaptığı yanlış bir hareket” ve eklemişti: “Emniyet teşkilatının ‘tacizci’ diye itham edilmesine asla tahammülümüz yok”
Zengin’e göre “taciz” normal ama “polise tacizci” demek tahammül edilmez bir şey!
Sonra hapishanelerde koronavirüs tehlikesi başladı.
Meclisin saygın milletvekillerinden Ömer Faruk Gergerlioğlu defalarca konuşma yaptı.
“Herkes evde infazda yararlanabilirken hamile anneler, çocuklular, yaşlı ve hastalar eğer düşünce suçundan mağdursa yararlanamıyor. Elinizi vicdanınıza koyun Allah’tan korkun.”
Ne yazık ki ne vicdanları vardı ne de Allah korkuları.
Bu rezil durumda, Saray’ı korumak için hapishanelerdeki zulmü savunmak kime düştü?
Yüzlerce erkek AKP milletvekili dururken yine Özlem Zengin öne koştu.
Şunu dedi:
“Darbeciler olmasın mı hapishanede, olmasın mı ceza evinde? PKK’lılar olmasın mı?
DHKP-C’liler mi olmasın mı? Kasten adam öldürenler olmasın mı?
Bu mudur yani?”
Özlem Zengin, on binlerce kadın ve erkeğin; çocuk ve bebeğin darbeci olmadığını bilmiyor muydu?
Bal gibi biliyordu.
On binlerce mahkûmun darbeden değil vaktiyle kendi çocuklarını da gönderdiği okullarda öğretmenlik yaptıklarından dolayı zindanda olduklarını biliyordu.
Bu mağdurların kermes yapmaktan, yasal bir bankaya para yatırmaktan, burs vermekten suçlandığının farkındaydı ama zaman salağa yatmak zamanıydı.
O günlerde AKP affıyla dolandırıcı, rüşvetçi, katil ve içinde Alaattin Çakıcı’nın ve mafya üyelerinin olduğu 90 bin suçlu affedildi, çıkanlar pek çok suça karıştı.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak şunu yazmıştı:
“Karısını boğazından bıçaklayıp hapse giren, afla tahliyesinin ertesinde 9 yaşındaki kızı Ceylan’ı hortumla döve döve öldüren cani kocayı, sözde babayı affedenlerin vicdanı huzurlu mu? Meclis’te oyları ve alkışlarıyla buna vesile olanlar, masum Ceylan’ın resmine iyi baksın!”
Ceylan’ı umursayan olmadı. Sonrasında ne oldu?
Onlarca mahkûm kalabalık koğuşlarda koronavirüsten vefat etti.
Özlem Zengin isimli kadın bunlardan utandı mı?
Ne gezer!
Yakınlarda medyaya dökülen çıplak arama tartışmasında yine ön safta Özlem Zengin isimli kadını görüyoruz.
Yıllardır binlerce kadın-erkek emniyette aşağılanıyor, çıplak arama işkencesine tabi tutuluyor. Birkaç kahraman kadının öncülüğüyle yıllardır yapılan rezil uygulamalar medyaya yansıdı.
Onlarca kadın bunu sosyal medyada doğruladı. Yüzlerce kadın şahitlik etti.
Peki işkenceci polisleri, gardiyanları korumaya ilk olarak kim koştu?
Tabi ki özlem Zengin.
İnkâr etti. Araştırma gereği bile duymadı. Emniyet’in çıplak arama sanki kamera önünde yapılıyormuş diye servis ettiği koridor görüntülerine sığındı. Bu saçmalığa inandı!
Dün yine aynı sözleri tekrarladı. Dahasını söyledi.
“Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu, kurgusal bir harekettir. Biliyoruz ki size bir aferin geldi.”
Bir cümleye üç şirretliği birden herkes yerleştirmez.
Hem “siz onursuzsunuz” hakareti, hem “kurgusal bir harekettir” iftirası hem de “size bir aferin geldi” yalanı. Üçü bir arada.
Sözlükte “haysiyetsizlik” kelimesine canlı örnek bir isim aransa kimin yazılacağı artık belli.
Sonra kendi lafını tekzip ettiği ortaya çıktı.
“Ahlaklı kadın bir sene beklemez” diyen Özlem Zengin’in “Avukatlık yemininde başımı açtığım için kafamı kaldıramadım” sözü için 20 yıl beklediği ortaya çıktı.
Beyaz Show’a telefonla bağlanıp “Çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” dediği için altı aylık bebeğiyle zindana atılan Ayşe Öğretmeni hatırlayacaksınız.
Dün şunu yazdı:
“6 aylık kızımın bezini açıp aradılar. Beni de çıplak aramak istediler, direndim, kabul etmedim ama ne yazık ki tanık oldum. Yıllar geçti söyleyemedim. Sn #ÖzlemZengin siz bizim onurumuzu sorgulayacak son kişi bile olamazsınız. Utanç verici bir konuşma.”
Yazının başlığında sormuştum: “Özlem Zengin bir kadın mıdır?”
Sizin cevabınızı bilmem ama benim cevabım kesinlikle bir “kadın” olamaz.
Çünkü daha insanlık basamağında sınıfta kalıyor. Kadın olmadan önce insan olması lazım.
Kadın olmak için vicdan sahibi olması lazım.
Kadın olması için kalbinde merhamet bulunması lazım.
Hiçbiri yok.
Hollywood filmlerinde insanların başına yeşil bir torba takıp bilgisayarda silerler. Yerine başka bir canlı yerleştirirler.
Siz de hayalen bunu yapın.
Üst perdeden “parmak sallamalarına” bakın, “el kol hareketlerini” inceleyin, “irrite edici ses tonlamasını” yorumlayın.
Ve kimi monte edecekseniz, edin.
Ama yerine koyacağınız canlının bir kadın olamayacağından eminim.
Ben artık Özlem Zengin’in bir kadın kabul edilmesinin kadınlık mefhumuna hakaret olduğunu düşünüyorum. Yeşil fona bir erkek koyun desem bu defa erkekler itiraz eder.
Necip Fazıl’ın meşhur şiirini bilirisiniz. Orada
“Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?” der.
Şair “fikir”den bahsediyor ama tabii ki ortada “fahişe”si olunacak bir fikir yok.
Ama kimse ortada bir Saray veya parti olmadığını da söylemesin.