Semih Terzi’nin karısı, 15 Temmuz tezgahıyla ilgili “mesaj”ları duruşmada deşifre etti.
Noter olayından sonra tutuklanan Nazire Terzi, bugün Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Özgür basının yok edilmiş olması nedeniyle mahkemeden dışarıya çok az sağlıklı bilgi ulaştı. Ancak ulaşanlar bile 15 Temmuz tezgahıyla ilgili çok kritik bilgilerin ifşa olmasına yetti.
O MESAJLARI MİT Mİ ATTI
Nazire Terzi’nin eşinin telefonundan, eşinin haberi olmadan atılan mesajlarla ilgili anlattıkları, 15 Temmuz ve 14 Temmuz’da polis-asker-öğretmen pekçok kişiye atılan kaynağı belirsiz mesajları akla getirdi. Bu mesajlarla darbeden haberi olmayan çok sayıda kişi darbeye bulaştırılmış oldu. Mesajlarda “Eski görev yerinize gidin” “üstlerinizin emrine uyun” ya da “şu kişiyi arayın” gibi şeyler yazıyordu.
SEMİH TERZİ’NİN TELEFONUNDAN ATILAN MESAJ
Nazire Terzi, kimlik tespitinin ardından yaptığı savunmasında, 13 Temmuz’da kendisine eşi Semih Terzi’nin telefonundan “Nursel Hanım’ı ara (Zeki Aksakallı’ın eşi), annemin hasta olduğunu söyle ve Ankara’ya gelmemi iste. Mesajı hemen sil.” yazılı mesaj geldiğini anlattı.
Eşinin Ankara’ya gelmek için kendisini aracı kılacağını düşünmediğinden tereddüt ettiğini söyleyen Terzi, şunları kaydetti:
“Yine de Nursel Aksakallı’yı aradım, kayınvalidesinin sağlık durumunu sordum. ‘Benim kayınvalidemin de şeker hastalığı var.’ dedim. Üzülünce şekerinin yükseldiğini söyledim ama Semih Terzi’nin Ankara’ya gelmesiyle ilgili bir ifade kullanmadım. İzin mevzusunu konuşmadık. Daha sonra mesajı onun atıp atmadığını anlamak için hemen eşimi aradım. Ona mesajdan hiç bahsetmedim. ‘Nursel Hanım’ı aradım, annemin hasta olduğunu söyledim.’ dedim. O da bana ‘Neden aradın Nursel Hanım’ı? Annem hasta mı ki?’ diye sordu.
Bunun üzerine mesajı onun yazmadığını anladım. Bir şekilde biri onun adına yazmış ancak bunu konuşmadım çünkü 24 Temmuz’da Ankara’ya gelecekti, o zamankonuşuruz diye düşündüm.”
ÖLDÜKTEN SONRA TELEFONUNDAN MESAJ ATILDI
Nazire Terzi, “Semih Terzi’nin o gün Ankara’ya geldiğini bile bilmediğini” iddia ederek, “Kendisiyle hiçbir görüşmem yok. Sadece 00.30’da nasıl olduğunu merak ettiğim için ‘Nasılsın?’ diye mesaj attım. O da bana ‘Çocuklarla birlikte karşı komşuda kalın.’ dedi. Çocuklarla oraya gittim ve endişelenmesinler diye televizyonu açmadım. Kız kardeşim mesaj atarak beni bilgilendirdi.” diye konuştu.
Terzi, eşinin ölüm belgesinde ölüm saatinin 15 Temmuz 2016, saat 23.30 olarak göründüğünü ancak eşinin 16 Temmuz’da kendisine mesaj attığını, ölüm tarihi ve saatinin ise televizyonlarda 02.30 olarak belirtildiğini anlattı.
“Nasıl 15 Temmuz’da ölür, 16 Temmuz’da bana mesaj atar?” diye sorarak, ölüm belgesinin sahteliğini düşündüğünü ifade eden Terzi, şunları anlattı:
“23 Temmuz 2016’da doktor arkadaşlarla daha rahat görüşmek için doktor önlüğümü de giyerek GATA acile gittim. Raporu tanzim eden doktoru sordum. GATA’da tanımadıklarını söylediler. Asıl amacım hem o doktorla görüşüp hem de ölüm saatini öğrenmekti. Sorumlu doktor odasına gittim, Onkoloji Hastanesinde çalıştığımı belirttim, burada çalışmayı düşündüğümü söyledim ama bakanlıktan geldiğimi, burada görevlendirildiğimi falan söylemedim. ‘Bu hassas günlerde burada bulunmanız uygun değil.’ denilince, teşekkür ederek, oradan ayrıldım.”
Daha sonra asistan doktorun yanına gittiğini, doktorla bilgisayarın başına oturduklarını, “GATA’da kullanılan sistemi tanımak için” konuşmaya başladıklarını söyleyen Terzi, Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ’ın, “Sistemi öğrenip ne yapacaktın?” sorusu üzerine, “Muhabbet ilerleyince asistan doktordan eşimin ölüm saatini öğrenecektim. Başka bir kastım yoktu.” dedi.
GATA’DA OLMAYAN DOKTOR İMZA ALMIŞ
Eve döndükten sonra GATA’nın santralini aradığını ve ölüm raporunu tanzim eden doktoru öğrenmeye çalıştığını ifade eden Terzi ancak santralden, “Böyle bir doktor yok.” yanıtı aldığını ileri sürdü ve “GATA ve raporu hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu” bildirdi.
Nazire Terzi, kocasının ölümünün ardından, 3 Ağustos 2016’da veraset ilamı için notere gittiğini, veraset ilamı aldığını, bankaya giderek Semih Terzi’nin 50 bin lira kredi borcu ile kocası adına kayıtlı olan, ikisini Semih Terzi’nin, birini emir astsubayının, birini de kendisinin kullandığı cep telefonu faturalarını ödediğini anlattı.
Genel vekaletname çıkarmak için 11 Ağustos’ta notere tekrar gittiğini söyleyen Terzi, noter katibi müşteki Sağlıklı’nın bu sırada kendisine saldırgan tavırlar sergilediğini öne sürdü.
Terzi, “Noter görevlisi, ‘Semih Terzi’nin eşi misiniz? Çalışanlarımı zor zapt ediyorum. Lütfen burayı terk edin.’ dedi. Ben de ‘İnşallah olaylar düşündüğünüz gibi değildir ve bu tavrınızdan dolayı benden özür dilersiniz.’ dedim.” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet savcısının, “Sözde Yurtta Sulh Konseyi isimli yapılanmadan haberiniz var mıydı?” sorusuna Terzi, “Hayır” karşılığını verdi.
Nazire Terzi, “Eşinizin sözde sıkıyönetim talimatında Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandığı söylenmiş. Bundan haberiniz var mıydı?” sorusunu ise “Bundan haberim olması imkansız.” diye yanıtladı.
Mahkeme heyeti, cumhuriyet savcısının da talebi doğrultusunda, bazı delillerin henüz toplanmamış olması ve istenen ceza miktarı gibi gerekçeleri dikkate alarak, Terzi’nin tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.