“Siyasetle ülkeye katkı yapacakları iddiasıyla yola çıkanların yaptığı onca kötülüğe rağmen gönüllüler asla pes etmemeli, “Bir mum başka mumları tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez.” prensibinden hareket edilmeli”
Temel değerlerimizden beslenen ahlaki prensipleri bir hizmet üretme metoduna dönüştüren gönüllüler çok iyi organize olup yıllarca insanlığın geleceğini aydınlatacak projeler ortaya koydu ve dünyanın farklı coğrafyalarında etkili faaliyetler yürüttü. Tüm Müslümanlar gibi onlarda hür iradeleri ile ramazanda dünyevi nimetlerden uzak kalmayı seçti, birçoğu inzivaya çekilmiş gibi O’na yönelip kendilerini dinleme zamanı buldu. Takatlerinin kesildiği akşam saatlerinde o güne kadar yeterince idrak edemedikleri nimetlerin önemini kavradı ve onları kendilerine bahşeden yüce yaratıcıyı daha derinlemesine hissettiler. O’na karşı saygı hisleri her geçen gün arttı ve verdiklerinin şükrünü doğru ifade etmek için yükümlülüklerini yerine getirme gayreti içine girdiler.
İçten içe insanı kemiren hırs-kapris-bencillik vb onlarca kötü duygulardan arınmış olarak ramazandan çıkmaya çalıştı, kazandıkları olgunlukla çevrelerinde yaşananları daha sağlıklı değerlendirmek, en emin oldukları konularda bile olayları yeniden gözden geçirip bugüne kadar göremedikleri yeni ipuçları ile hayatlarına yön vermek gerektiğine inandılar. Uzun süreden beri onlar üzerinde oynanan istihbarat servislerinin kirli planlarını daha iyi fark ettiler. Çok inandırıcı gibi görünen her bilgiyi olgunlukla karşılayıp tekrar tekrar değerlendirmek gerektiğini daha çok anladılar.
Ülkenin sorunlarla boğuştuğu her dönemde fikir üretebilecekler birçok aydın çaresizlik içinde beklerken, 1950-60 yıllarda Bediüzzaman Ku’ran ve hadislerden süzerek asrımıza ışık tutacak çok önemli prensipleri ortaya koydu. Onun 5-10 talebesiyle ürettiği tamamen ahirete dönük, samimi iman ve Kur’an hizmetleri bir kısım karanlık odakları rahatsız etti. Kendisi ve talebeleri devletin temel düzenini yıkmak için gizli cemiyet kurmakla suçlandı, dünya adına hiçbir iddiası olmayan insanlar devleti ele geçirmeye çalışmaktan yıllarca yargılandı.
Aynı şekilde, 70’den sonra organize olmaya başlayan dayanışma ağlarıyla, Anadolu insanının neredeyse hiç devlet kaynağı kullanmadan ürettiği hizmet projeleri de, ülke üzerinde karanlık hesapları olan çevreleri rahatsız etti. Her gün ülkenin bir yerini ele geçirmek için kirli senaryolar hazırlayan insanlar, ülke menfaati için kendi hayatın ortaya koymuş gönüllüleri devleti ele geçirmekle suçlayıp yargılamaya başladı.
Ülke geleceğine katkı sunacak her projeden rahatsız olan kesimler bu tür hizmetlerde bir araya gelenleri dağıtmak için istihbarat servislerinde ürettikleri kirletilmiş bilgilerle hileli oyunlar kurdular. Çarpıtılmış inandırıcı olması için araya bazı doğrular serpiştirilerek haklılık süsü verilmiş bilgilerle, gönüllülerin birbirlerine olan güvenlerini sarsmaya çalıştı, onları karanlık ilişki ağlarına düşürüp avlamayı planladılar.
-Birbiriyle uyum içinde çalışan ekipleri dağıtmak her faaliyeti kirli gösterip, katkı yapanlarda tereddüt oluşturmak için çaba harcadılar,
-Aralarında küçük kişisel rekabet olan insanların bu zaafından yararlanıp onları, muhatapları hakkında yıpratıcı kampanyalarda kullanmayı denediler,
-Hızlı hareket ederken gereken titizlik gösterilmediği için gözden kaçmış küçük kusur ve hataları büyütüp olumlu faaliyetlerin tümünü karalayacak bahaneler ürettiler.
-Yaşandığı dönemin şartlarına göre en doğrusu olduğuna inanılarak alınmış her kararı bugünün ortamına göre değerlendirip yargıladı, yıllarca asgari hatayla hizmet üreten insanları o günkü tercihleriyle suçladılar,
-Dezenformasyonla üretilmiş yanlış bilgilerle katılımcıları hakperestlik adına harekete geçirip, aralarındaki güven ve dayanışmaları kırmayı hedeflediler,
-Her olumlu hizmette hissi tepkiye açık malzeme aradı, buldukları en küçük şeyleri köpürtülüp sunarak katılımcılarda içinde olmadıkları, bilmedikler faaliyetler hakkında şüpheler hâsıl etmeye çalıştılar,
-Özeleştiri gibi değerli bir aracı yıpratmak için kullandı, insanları kendini sorgulamadan uzaklaştırdı, başkalarının sebebini bilmedikleri davranışlarını yorumlarla karalamaya yönlendirip fitne tohumları ekmeyi düşündüler,
-Hizmet üretirken kasıt olmadan işlenen küçük kusurları genelleyip, tüm hizmetleri özürlü gösterdiler,
-Kişilerin hem mallarını gasp etti hem de suçu olumlu hizmet yönlendirende araması için ikna odaları kurdular,
-İnsanların yıllarca işkenceyle zulümle yıldırıp, çaresizlik içinde kötü emellerine alet olmasını beklediler.
Böylece;
-Onların arasındaki dayanışmaları kırmaya çalıştı,
-Haklı gibi görünen yeni şüphe tereddütler ortaya atıp,
-Farklı oyun ve senaryolarla katılanları yaptıkları hizmetlerin doğruluğu hakkında endişeye sevk etmeyi planladılar.
Bu ve benzeri kurulmuş onlarca tuzaktan uzak kalmanın yolu, ramazanda kazandığımız olgunluk ve şuur ile;
-Önümüze konan her bilgiyi akıl süzgecinden tekrar tekrar geçirmek,
-Hangi kanalla ulaştığına bakmadan, her değerlendirmenin mümkünse arka planını araştırıp hangi amaca hizmet etmek için üretildiğini anlamaya çalışmak, aradaki dayanışmaya zarar verecek, olumlu hizmetlerimize engel olacak yöndeki her bilgiye ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor.
Tüm hedefi birbiriyle sıkı kenetlenmiş samimi ilişkiler içindeki insanlar arasına fitne sokup onları dağıtmak olanların planlarından uzak duranların bugüne kadar yüzlerce hizmete imza attılar. Gönüllülerin yaptıkları ile yıkma dışında hedefi olmayan kirli siyaset çarkının yaptıklarına göz attığınızda aradaki fark çok daha iyi anlaşılıyor.
Bugüne kadar gönüllüler her türlü engellemeleri aşarak;
-Fakir Anadolu çocuklarına eğitimle yukarı tırmanma yolları açtılar. Bugünün yöneticileri ise, ülke halkını kendi yardımlarına muhtaç hale getirip, küçük ulufelerle iktidarına payanda olacak kitlelere dönüştürdü, planlı olarak geniş kesimleri fakirleştirip sürü haline getirdiler.
-Ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaşmış eğitim kurumları ile binlerce kabiliyetli Anadolu çocuğu sıkışıp kaldığı köyünden bulunup çıkarıldı, onlarla insanlığa büyük hizmetler sundular. Şimdikiler sadece kendi keslerini doldurmanın peşinde koşturdu, akraba ve çevrelerini zengin etmenin yollarını aradılar,
-Hem ülke insanın, hem dünyanın geleceğini aydınlatacak yüzlerce proje ortaya koydular. Tüm devlet kaynakları elinde olanlar siyasetçiler geleceğine dönük hiçbir proje üretemedi, mevcut ülke kaynaklarını harcayıp günü kurtarmayla uğraştı, yetmediğinde şehir rantlarını yabancılara satıp iş yapıyormuş gibi görünmeyi seçtiler,
-Gönüllüler kendi imkânlarını fakir halkın çocuklarının eğitimi için harcamaktan kaçınmadı. Bugünün yöneticileri fakir halkın ortak varlıklarını kendi üzerlerine geçirip ülkeyi soymanın çarelerini aradılar,
-Fedakâr eğitimcilerin ahlaki değerlerle donattığı gençler, gittikler her yerde davranışlarıyla örnek olup ülkemizi gururla temsil etti. Bugünün yöneticileri her ülkede kirli işlere bulaştı, uyuşturucu ticaretiyle anılır oldu, kara para aklamak için çevirdikleri dolapları tüm dünya öğrendi.
-Hareket mensupları en fakir ülkelere kadar gidip oraları kalkındırmanın yollarını aradı, insanın saygın konuma gelmesi için toplumlara yol göstermeye çalıştı. Günün yöneticileri gittikleri her yeri nasıl sömüreceklerinin hesabını yaptı, ülkelerin kaynaklarını kendi keselerine aktarmanın yöntemleriyle uğraştılar,
-Devletin tüm engellemelerine rağmen Anadolu’nun özverili insanlarının himmet duygusu harekete geçirilerek ülke geleceğine olumlu katkı sunacak binlerce hizmet projesi üretildi. Şimdikiler kırk haramiler gibi tüm bu hizmetleri kilitledi varlıklarını yağmalayıp kendi aralarında bölüştü. Bunların yetmediği yerde ülkenin akar getirmesi muhtemel her yerini emek sarf etmeden kendi üzerlerine geçirdiler.
Siyasetle ülkeye katkı yapacakları iddiasıyla yola çıkanların yaptığı onca kötülüğe rağmen gönüllüler asla pes etmemeli, “Bir mum başka mumları tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez.” prensibinden hareketle,
-Çok zor şartlar altında olsalar bile ellerindeki insanlık mesajlarıyla dünyaya aydınlatmak için çalışmalı,
-Yapacakları faydalı hizmetlerle kendileri hakkında geleceğe dönük olumlu referanslar bırakmaya devam etmeli,
-Ümitleri zarar verecek, karanlık planlara alet olma anlamına gelecek hiçbir oluşumun içinde yer almamalı,
-Çaldığımız tüm kapılar kapansa da dayanışma içinde koşturanlara her gün yeni kapılar açıldığını unutmamalı,
Üzerlerine düşen görevi tüm ayrıntılarına dikkat ederek yaptıktan sonra, sabır içinde rahmet hazinelerinden gelecek lütufların imdada yetişeceği günü beklemeli.
İsmail S Gülümser / Aktif Haber