“Bu his sevgi ve muhabbetin olduğu yerde yeşerir, düşmanlık kin nefret kıskançlık gibi kötü duyguların öne çıktığı yerde körelir ve kaybolur.”
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber
Toplumları bir arada tutan olumlu işler yapmaya teşvik eden, hayırlı hizmetlere karşı insanlığımızı göstermenin en önemli ölçütlerinden biri olan vefa hissi birbirini sevip sayan dostlar arasında gelişip büyüyen bir duygudur. Bu his sevgi ve muhabbetin olduğu yerde yeşerir, düşmanlık kin nefret kıskançlık gibi kötü duyguların öne çıktığı yerde körelir ve kaybolur.
Vefalı olma, doğruları söylemeyi, verdiği sözde durmayı, yalandan aldatmadan iki yüzlülükten uzak kalmayı gerektirir. Yani görüntüde sahte gülücüklerle yanıltmaya yerine samimi ve içten davranışlarda bulunmaya dürüst olmaya sevk eder.
Vefa toplumların kaynaşmasının sihirli bir anahtarıdır, fertler bu duygu ile birbirine yakınlaşır, birlik duygusu tesis edilir, ayrı parçalar gibi mesafeli durmaktan kurtulur. Vefa duygusu etrafında toplanan bir aile yuvası canlılığını koruyabilir, vefa duygusuna sahip bir millet faziletlerle bezenmiş bir topluma dönüşür.
Vefa duygusu toplumların yolunu aydınlatır, bu hisle ile kaynaşıp bütünleşmiş birbiriyle sıkı bağlarla kenetlenmiş toplumlar önlerindeki engelleri kaldırmak için gerekli enerjiye sahip olur. Çevresine karşı vefalı olan insanlar kendi kabuğuna çekilip bir kenarda oturmayı vefasızlık sayar, hem zamanını hem imkânlarını onlar adına harcamaktan toplumsal sorumluluk üstlenmekten kaçınmaz.
Kendini yalandan kurtaramayanlardan vefa beklenmez, vefa duygusunun kaybolduğu toplumlarda insanlar arasında sevgi saygı ortadan kalkar, fertlerin birbirini sevmediği bir ülkede istikrar ve güven olmaz, herkes birbiri hakkında kuşku duymaya başlar, kimin hangi art niyetle ne tür işler çevirdiğini kestirmek mümkün değildir.
Daha önce vefayı bu sözlerle tanımlayan Fethullah Gülen hoca efendi bu hafta yayınlanan yazısında vefanın farklı toplumsal boyutlarını ele alıyor.
Vefa hissinin gerekli olduğu en önemli yerlerden biri de inandığımız değerlere karşı vefadır. İnsan onların olmadığı yerde kendinin de rahat ve huzur içinde olmayacağı bilinciyle hareket etmeli, vefalı davranıp bu değerleri korumak adına önüne çıkan engelleri aşmak için yılmadan usanmada çaba sarf göstermelidir. Bu değerlere vefalı olmayan en küçük engelde geri dönenler inandırıcılıklarını kaybeder savundukları değerleri kıymetsiz hale getirir ve toplum nezdinde itibarlarına zarar verirler.
Başta peygamberler olmak üzere toplumlara yön veren bütün manevi rehberler önce Allah’a sonra içlerinde yaşadıkları toplumlara karşı vefa duygusu ile yaklaşmış, onları kötülüklerden uzaklaştırmak sevgi etrafında bir araya toplamak için zorluklarla sabırla mücadele etmişler.
Vefa hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmamayı gerektirir, çevresindeki insanlara vefalı davranmayan iyilikler karşısında onlara teşekkür etmesini bilmeyenler kendine sayısız nimetleri veren güce de saygılı davranmaz ona karşı da vefa hissini koruyamaz. Vefayı ahlak haline getirmiş birinde tutarsız davranışlar beklenmez, zikzaklar çizip durmaktan kurtulur, tavırlarında süreklilik olur, çevresine güven telkin eder.
Vefalı olanlar muhataplarından vefa bekleyebilir, eşine vefalı olanlar gözünü başkalarına kapatır, vefalı bir nesil yetiştirmek isteyenler yaşantılarıyla onlara vefalı olmanın nasıl olduğunu neler kazandırdığını göstermeli.
Güzel huy ve alışkanlıkları sürekli hale getirme eğitime bağlıdır, güvenli huzur içinde bir toplum arzulayan yöneticiler vefa duygusunun da içinde olduğu faziletli tutum ve davranışları geliştirmek için çaba sarf etmelidir. Vefa duygusunun yaygınlaşması başta eğitimciler ve aile bireyleri olmak üzere toplum fertlerinin birbirine sürekli vefalı davranması ile olur, ancak böyle ortamlarda vefa oturaklaşır, iyiliklere karşı vefa beklenebilir.
Bizim vefa dediğimiz bu his gelişmiş toplumlarda herkesin mutabakatıyla ortaya konulmuş değerlere bağlı kalma şeklinde gözlenmektedir.
-Sanılanın aksine batıda dini topluluk mensupları başta olmak üzere aile ve toplum bütünlüğü koruyacak değerler etrafında uzlaşma sağlandığından herkes bu değerlere saygılı-vefalı davranmaktadır. Değerlerin oturması için okuldan eve kadar yaşam alanlarının her yerinde insanlar aynı tutumu sergilemekte tutarlı yaklaşımlarla yeni yetişen gençlik iki yüzlülükten uzaklaştırılmaktadır
-ABD de vakıf ve dernek kültürü çok gelişmiştir, insanlar eğitim gördükleri üniversitelere karşı vefalı davranmakta her yıl kazançlarından önemli miktarlarda pay ayırmaktadır. Her faaliyet alanında kurulmuş dernekleri o alanda çalışan vefalı üyeler desteklemekte, bu çatı altında insanlar ortak değerlerde bir araya getirilmektedir. İstisnaları hariç tutarsanız komşuluk ilişkileri doğu toplumlarında olmadığı kadar saygı ve sevgiye dayanmakta komşular birbirlerinin hukukunu koruma konusunda çok hassas davranmaktadır.
Vefa insanın gördüğü bir iyiliği ömür boyu unutmamayı gerektirir. Bugün Türkiye’de yaşanan sıkıntılar karşısında bir ideal etrafında toplanmış insanlardan vefa bekleniyor, dünyanın geleceğini aydınlatacak olanlar bu hissini koruyanlar arasından çıkacak. Zorluklar karşısında verdikleri sözlerden dönenler, etraflarındaki insanları problemleriyle baş başa bırakıp sorumluluktan kaçan kendi rahatına bakmaya yönelenler çevrelerinden vefa bekleme şansını kaybederler.
Dünyanın dört bir yanına dağılmış gönüllüler olarak önce:
-Allah’a karşı vefalı olmalı; elimizden alınan bazı nimetlerden dolayı şeytani duyguların bizi esir almasına izin vermemeliyiz. Onun bugüne kadar verdiği nimetleri hatırlamalı, insanlık şerefine erme inançla donatılma iyi insanlar arasında bulunma gibi binlerce nimetine mukabil daima şükür içinde olmalı ona karşı saygımızı koruyarak vefalı olduğumuzu göstermeliyiz.
-Ardından Efendimize(SAV) karşı vefalı olmalı; bizde güzellik adına ne varsa hepsini onun öğütleriyle kazandığımızı, dünyada endişe içinde yaşamaktan kurtaran ahret duygusunun, kader anlayışının, teslimiyetin, yüce yaratıcıya ibadetle yakaladığımız iç huzurunun istikbal endişesinden kurtulup geleceğe ümitle bakmamızı sağlayan iman nimetinin onun eliyle geldiğini unutmamalıyız.
-İnandığımız değerlere karşı vefalı olmalıyız; bu konuda yeterli gayret göstermezsek dünyanın geleceğini aydınlatacağına inandığımız değerleri muhtaç gönüllere ulaşmasını sağlayamayız. Bizden beklenen gayreti göstermezsek yeryüzünde kötülüklerin ve şeytani duyguların yayılmasına engel olamayız. İyiliklerin gelişeceği bir ortam için emek sarf etmezsek gelecek nesillere güvenli bir dünya bırakma sorumluluğundan kaçmış oluruz.
-İnsanlığa karşı vefalı olmalıyız; nasıl bizde iyiliklerin kaynağı olarak gördüğümüz her şeyi önemsiyor ve onları korumak için çaba sarf ediyorsak vefa hissini daha kapsamlı ele alıp tüm dünyada insani değerleri korumak geliştirmek için yapılan çalışmalara katkı sunmalıyız. Sadece kendi içimizde değil vefa duygusunu bir ahlak haline getirip yapılan her iyiliği her olumlu çalışmayı destekleyecek şekilde geniş tutmalıyız.
-Son olarak da, gönül verdiğimiz insani değerlere ve arkadaşlarımıza karşı vefalı olmalıyız; güzel duygu ve düşüncelerimizin, kurduğumuz harika ilişkilerin pörsüyüp gitmesine izin vermemeliyiz. Nasıl ailede vefa hissi kaybolursa o yuva yıkılmaya mahkûm olur, aynen bunun gibi bugüne kadar heyecanla koşturmuş dünyanın her köşesine insani değerleri taşımak üzere emek sarf etmiş gönüllüler biraz da kendimize bakalım dedikleri anda yol arkadaşlarına karşı vefalı davranmamış bin bir emekle oluşturdukları sevgi çemberini kendi elleriyle yıkmış olurlar.
Hep yaşatma ideali ile yaşamış insanlar vefa duygusunu unutarak farklı beklentiye girerlerse bir mefkûre etrafında bir araya gelemez, verimli hizmet üretemezler. Vefasızlık dostları üzer, en yakın arkadaşlarını yüzü üstü bırakanlar onların iç dünyalarında sarsıntıya yol açar, düşmanlık hissiyle yapılan iyilikleri yıkmayan çalışanların işini kolaylaştırır onların ekmeğine yağ sürerler.
Efendimiz(SAV) den bize intikal eden en önemli hasletlerden biri vefadır, vefalı davrananlar çevrelerinde vefa halkaları oluştururlar. O yıllarca kendisine zulmetmiş Mekke müşriklerine karşı bile geçmişte aynı ortamda yaşamanın verdiği vefa hissiyle yaklaşmış Mekke fethi sırasında bugün kınama yoktur deyip hepsini affetmiş ve vefa sayesinde bir anda kalpler ona yönelmiştir.
Gurur ve ucuptan kurtulmak için insanın kendi yaptığı her türlü iyilik-hayır ve hasenatı unutması esastır. Ancak kendisine yapılan iyilikleri ömür boyu unutmamalı onu yapanlara karşı hep vefa hissini korumalıdır. Bugün konumu ve durumu ne olursa olsun geçmişte maddi manevi hizmetleri destekleyen insanlara karşı vefa hissiyle yaklaşılmalı, yaptıkları güzel hizmetlerden dolayı onlara saygı korunmalıdır.