Analiz / İsmail S. Gülümser
Hocaefendi’nin vefatından önce Hizmet hareketiyle alakalı pek çok makale yazılmış, tebliğler sunulmuş, doktora tezleri hazırlanmıştı; vefatından sonra bu çalışmalar hız kazandı. Demokrasiyle yönetilen ülkelerin çoğunda, çabalar ve onun insanlığa bıraktığı miras övgüye mazhar oldu.
Sağlığında aydınların hizmet hakkındaki değerlendirmelerine karşılık söyledikleri onun, çevresini kusurlu davranıştan korumayı her şeyden daha fazla önemsediğine işaret ediyor:
Dehası ileri düzeyde olsa bile…
”Dışardan bakanlar, ortaya çıkan başarıları önde görünen kişilere veya seçkinler topluluğu gibi gördükleri grubun donanım ve kabiliyetine atfediyor. Kişileri olduğundan büyük görerek mitleştiriyor, itikadi hata içeren ifadeler kullanabiliyor.
Ancak, sonuçları sadece bireysel gayretine bağlayanlar, gurur ve kibre düşmekten kurtulamaz;
-Kazanımları kendinden bilenler, yüce yaratıcının desteğini göz ardı eder ve hataya açık hale gelir.
Allah’ın desteği olmadan hiçbir hizmet uzun ömürlü olmaz, her olumlu çaba ancak ilahi yardımla süreklilik kazanır, aksi halde küçük muhalif bir rüzgârla yıkılıp gider.
Yakaladığı ivme ile başı dönenler eriyip tükenirken, görevini layığınca yaptıktan sonra neticeyi ilahi desteğe bağlayanlar, kalıcı işlere imza atar. Bu yüzden hep olumlu hizmet üretmeli, insanlık için çırpınıp durmalı ama elde edilen başarıları asla sahiplenmemeli. Çünkü düşünce duruluğunu muhafaza edenler, yıkıcı tahribata karşı kendilerini ve çevresini koruyabilir, yüce yaratıcının yardımını arkasında hissedebilir.
Her başarının arkasındaki güç sahibini göremeyenler, umumun gayretleriyle ortaya çıkan ürünlerde gerekli titizliği göstermedikleri için bencilce duygulara zemin hazırlar. İnananlar dahil çok geniş kesimler, bu incelikle olaylara yaklaşmadığından sonuçları şahsa ya da gruba bağlamakta, bilinen bilinmeyen birçok katkı sahibinin hakkını görmezden gelmektedir.
Kişisel dehası çok ileri düzeyde olsa bile hiçbir birey süreklilik gerektiren işleri tek başına yürütemez.
-Allah’ın yardımı, ancak dayanışmayla ortaya konan samimi çabalara bağlı olarak gelir.
-Sabır ve metanetle birlikte sürdürülen en cılız gayretler bile zamanlar büyük kazanımlara vesile olabilir.
Bu nedenle birlik ruhu korunmalı, dayanışma ağları olabildiğince geniş tutulmalı.
Kendini öne çıkaran ya da sonuçları bu türden zekaya bağlayanlar, her işin arkasındaki şahıslara takılı kalır. Gelişmeleri geniş perspektiften değerlendiremeyenler, kimi zaman Mevlâna gibi gönül zenginliğine, sevgi ve şefkat hislerinin genişliğine, yüksek değerlerle donatılmış olmanıza bağlar, umuma ait emekleri görme inceliğini yakalayamaz.”
Gereksiz polemiklerden kaçınma
Olayları kendi gayretlerine mal eden bazı aklı evvellerin, şu dönemde savrulup gitmesi de bundandır.
Hocaefendi, bu mealde telkinlerle bencillik çağrıştıran yaklaşımları önledi, hep tevazuyu salık verdi, yapılanları kimsenin sahiplenmesine müsaade etmediği için ortak havuz büyüyüp gelişti.
Hizmet yürütenler hem kendi aralarında hem de başkalarıyla münasebetlerinde gereksiz polemiklerden kaçındı. O, kazanılan mesafenin arkasındaki ilahi desteği hatırlattı, başkalarına tepeden bakmayı literatürden sildi.
Bencillik ve kıskançlıktan uzak, ortak hedef etrafında kenetlenmiş, aynı duygularla beslenen insanların oluşturduğu çok sağlam dayanışma ağları sayesinde, dünya çapında kimsenin cesaret edemediği birçok soruna çözüm geliştirildi.
O, hizmet hakkında methiyelerde bulunanların hakkını teslim etse de söylenenlerin hepsini kabullenmenin yanlışlığına vurgu yaptı. Düzeltme fırsatı verenlerin hatalı bakış açılarını tadil etmeyi, bu mümkün değilse onların, hissi atmosferdeki sözlerini süzgeçten geçirdikten sonra paylaşmayı önerdi.
“Bununla birlikte, içte moral ve motivasyonu artıracak, dışta her fırsatı kullanarak saldırmayı bekleyen zalimlerin hızını kesecek bu değerlendirmeleri görmezden gelme de uygun değil.
Aydınlık bir vaha
Farklı kültürle yetişmiş farklı dünya görüşüne sahip olanların, hizmetleri olumlu bulması, bu konuda akademik çalışmalara yapması küçümsenmemeli. Özellikle batıdan gelen her şeyi kabullenmeye hazır kesimlerin önyargılarını kırıp, merak hislerini harekete geçirecek desteklere önem vermeli.
Resmin tamamını yansıtmasa bile, Hizmeti öne çıkaran değerlendirmeler, yapılanların daha geniş çevrelerce tanınmasını sağlar, sizden gelene kapalı kalpleri yumuşatabilir. Kadirşinaslık gereği olarak bunlara saygı duyulmalı, şiddetin hâkim olduğu dünyada sevgi ve hoşgörü adına atılan adımlara destek verenler takdirle karşılanmalı.
Bizim farkında olmadığımız şeyleri, dışarıdan bakanlar görebilir, Hizmeti karanlık çöl ortasında aydınlık bir vaha olduğunu düşünebilir. Her şeyin menfaat etrafında döndüğü bir dünyada, çıkar düşünmeyen, başkaları için özveriden kaçınmayan insanların faziletli davranışları, yüce yaratıcıya ve birbirlerine çok samimi duygularla bağlı olmaları, haya ve edep anlayışları onların gönlünde derin saygı hissi oluşturabilir.
Fedakarlık üzerine kurulu
Sosyal konulardan kopmuş ya da başkasına karşı önyargıdan kurtulamamış İslam dünyası, yapılanlara mesafeli dururken, bu alanda derin analizler yapmış bazı akademisyenlerin, yerel global birçok problem hakkında geliştirilmiş çözümlerden etkilenmesi ve dikkate değer bulup incelemesi bir fırsattır.
Bunu doğru kullanmak için, yaşantımıza mal olmuş iyilik ve güzellikleri ulaşabildiğimiz herkese aktarmalı, hakkımızda hüsnü zan ifade edenlerin görüşleri onları önemseyenlerle paylaşmalı. Olumlu kanaate vesile olan her hizmeti, nezaket ve saygının hâkim olduğu aile yapımızı, daha yakından tanıma fırsatı verilmeli.
Böylece fedakârlık üzerine kurulu hizmet ortamlarındaki sağduyuyu yakından görmeliler.
İnandığı değerleri kusursuz temsil eden insanların güzel tavır ve davranışları çok daha geniş kesimleri etkileyecek ve sosyal bilimcilere imrendirici bir çalışma alanı sunacaktır.”
Sebeplere riayet
Her şeyi Allah’a havale ederek elleri kolları bağlı oturmayı seçen dini grupların, teslimiyetçi yaklaşımlarına karşı Hocaefendi, sebeplere riayetin önemine inandı, sorumluluğunu en ince ayrıntısına kadar yerine getirmeden ilahi destek beklemenin doğru olmayacağını düşünerek hareket etti.
O, hizmeti bir şahıs ya da grubun projesi olmaktan çıkardığından her olumlu teklife kapılar açıldı. Kimse projelerin sahibi görüntüsü vermediği için herkes yardıma koştu. İşlerinde birbirleriyle rekabet halinde olanlar bile, hizmet projelerindeki sıkı dayanışma ağlarının parçası oldu.
Mali külfeti yüklenenler, gençlere olumlu davranış kazandırmak için ömrünü harcayanlar, hak iddia etmeyince bir araya gelmesi zor farklı kesimler kıskançlığa girmeden aynı hedef etrafında toplandı, hep birlikte yörelerindeki hizmetleri ayağa kaldırdı.
Onun öğütleriyle yetişmiş, hayatını onun önerdiği hizmetlere vakfetmiş, herkesin saygı duyduğu yakın dairesindekilerin hiç birisi, vefatından önce olduğu gibi vefatından sonra da dünyevi-uhrevi beklentiye girmedi, sonuçları şahsi gayretlerine bağlamadı. Sorumluluklarını yerine getirirken geçmişte yaptıkları takdir ve alkışı hak eden hizmetlerinden dolayı öne çıkmaya çalışmadı. Hepsi de cenaze merasiminde her türlü haklarından feragat ederek geride durduklarını semerleri paylaşma yarışına girmediklerini gösterdi.
Gönüllüler arasında, fikri dağınıklığa yol açabilecek “hizmet ürünlerinin sahibi kim olacak” sorusu etrafında oluşacak kaygıları giderirken, kimseden bugüne kadar verdiği emekten feragat etmesini istemedi, herkesin hakkını teslim ederek, ortak ürünün (mirasın) sahibi bu hizmete gönül vermiş herkes olduğunu açıkladılar.
Yıllardan beri, maddi manevi çok büyük engellerle mücadele ederken kazandıkları deneyimle, bu süreci başarıyla yönettiler. Onun verdiği yüksek ahlaki değerlerle donatılmış bir topluluk olarak, hizmetleri aynı prensiplerle aksatmadan sürdüreceklerini, emanetin şahıslara değil Hocaefendi’nin bugüne kadar güvenerek her hizmeti teslim ettiği cemaate bırakıldığını tüm dünyaya ilan ettiler.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.