Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

‘Haydin dostlar! Kahramanlar ve fedakârlar geçidi var’

by aktifhabercom
July 27, 2018
‘Haydin dostlar! Kahramanlar  ve fedakârlar  geçidi var’
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

İlahiyatçı-Yazar Cemil Tokpınar, Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi Bayram Yüksel’in tanık olduğu önemli bir hatırasını anlattı.

Yazar Tokpınar, Yüksel’in anlattığı hikayenin günümüzdeki hadiselere ışık tutacak cinsten olduğunu belirtti.

Tokpınar’ın TR724’te ‘Kahramanlar Geçidi’ başlığıyla yayınlanan köşe yazısı şöyle: 


Üstad Bediüzzaman Hazretlerine talebe olmuş, birlikte hapiste yatmış, yıllarca hizmet etmiş ve canını hizmet yolunda koştururken Rabbine takdim etmiş, adeta hizmetle geçen ömrünü şehadetle taçlandırmış Bayram Yüksel Ağabey, günümüzdeki hadiselere rehber olup ışık tutacak bir hatıra aktarır.

Konya’dan Nur Talebelerinden iki grup gelip Üstadımızı ziyaret ederler. Bir grup diğer grubu şikâyet eder. “Tedbirli hareket etmiyorlar, camide ders yapıyorlar” derler. Diğer grup da öbür grubu şikâyet eder. Bunun üzerine Hazret-i Üstad şöyle der:

“Kardeşim, sizin hizmetinize ihtiyaç yoktur. Aranızda tesanüdünüze ihtiyaç vardır. Sizler ara sıra İhlas ve Uhuvvet ve Hücumat-ı Sitte risalelerini mabeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metanet ve tesanüd ve ittifakınız bu memlekete medar-ı iftihar olacak.”

Hizmet hareketinin en büyük gücü mal mülk, bina, okul vs. değil, asıl gücü yetişmiş ve kaliteli “insan potansiyeli”dir. Bu insan gücünü yok etmek veya zaafa uğratmanın en kestirme yolu da, birbirini candan seven kardeşler arasına fitne atmak, tesanüdü, birliği beraberliği bozmaktır.

Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

Hz. Peygamber’in ardından: İrade, meşruiyet ve model arayışı

Hz. Peygamber’in ardından: İrade, meşruiyet ve model arayışı

October 6, 2025
5k
Model ülke, nasıl meşruiyet dilenir hale geldi?

Model ülke, nasıl meşruiyet dilenir hale geldi?

October 6, 2025
5k

Epeydir bir fitne ateşi tutuşturulmaya çalışılıyor. Gidenler-kalanlar, imkânı olmayanlar-tuzu kurular ve başka adlarla birliğimiz yıpratılmaya çalışılıyor. Zalimler istiyorlar ki, birlik bozulsun, keyfini çıkara çıkara zulmedebilsinler, cemaat kenetlenmesin, birbiriyle yardımlaşmasın, birbirine düşsün.

Hamdolsun, bunların hiçbiri olmadı, olmayacak da. Yeryüzünü barış, kardeşlik ve huzur cennetine çevirmeye ahd ü peyman eden bu topluluk, bu zor günlerde de kardeşliği, dayanışmayı, birbirini sevmeyi, yardımlaşmayı cihana gösterecek ve sahabe-misal destanlar yazacaktır.

Bugün örnek olarak şiir gibi iki mektup paylaşacağım sizlerle. Daha önce yurt dışına hicret etmiş ve kardeşlerine yardım gönderen Zehra Betül Hanımefendiye ve arkadaşlarına hitaben yazılmış mektuplar. Duygulanarak okurken, “Şükürler olsun Rabbim, benim işte böyle kardeşlerim var” dedim ve hissettiklerimi sizin de hissetmeniz için paylaşmak istedim.

Evet, birinci mektubu sunuyorum:

Kabil’in hançeri, Habil’in merhameti

Zahiren uzakta, hakikatte en yakın arkadaşlarım, kardeşlerim!

Size bu satırları vatanın en ortasından, vatansızlığın kalbinden yazıyorum. Teşekkür etmek istedim size kendi kelâmım, kendi yüreğimle. Dertleşmek istedim, derdimi bilenlerle. Simalarınızı bilmem ama tanırım sizleri. Ben sizi aylardır iaşenizden arttırıp buraya gönderdiğiniz lokmadan, dualarımdaki amin’lerinizden, kan bağından değil can bağından tanırım. Sizdeki fedakârlığı bir kaçak gibi yaşadığım memleket toprağındaki ayak izinizden, hasretlerinizden tanırım.

Buralardan haber edeyim sizlere. Çoğumuz bir koğuşta Ebu Bekir’lere yoldaş, Ömer’lere sırdaş, kimimizse yakalanmadan hizmet etme gayretinde, kimimiz perde ardında alnı secdede, kimimizse anlamasını çoktan beklemeyi bıraktığımız halkın içinde gurbette.

Size güzel bir müjde vereyim; belki annesiz, babasız, vatansız kaldık ama abisiz, ablasız kalmadık, belki düştük ama kirlenmedik, kırıldık ama dökülmedik, ateşlere attılar da geri durmadık. Yılmamayı, kerameti, pes etmemeyi sizden görmüştük yıllarca, sizin hikâyelerinizle büyümüştük. Her bahar beklerdik çiçeklerinizi, öyle bir iftihar vesilesiydiniz ki… Şimdilerdeyse sıra bizde. Bugünlerde hüzünlü buralar. Binalarımızı yıksalar da hakikat insan imiş, insanlar vefasızsa da ‘dost’ olan ‘sadık’lar imiş. Eskisi gibi belki milyonlar değiliz ama bin kuvvetinde bir’leriz. Bir bitirseler bin diriliriz. Kırk bin kere kış olsa baharı bekleriz.

Gönderdikleriniz bazen ocak yanmayan evlerimize yemek, bazen Yusuf’ların evlatlarına harçlık, bazen de bir aileye Meriç’ten açılan kapı oldu. Sizler orada ‘savaş’ yangınında bizler burada ‘barışı isteme cezası’nda. Siz ‘ensar’ başkalarının vatanında, bizlerse ‘muhacir’ öz yurdumuzda.

“Gitme”lerle yazdığınız destanı “kalarak” yazmaya çalışıyoruz burada. Öyle güzel örneklemişsiniz ki sadakati, zorlanmıyor değiliz ufkunuza  ulaşmakta.

Ümidimizi yitiriyoruz bazen, bazense kardeş dediğimiz insanların hançerleriyle ölüyoruz. Kabil’in hançerlerine Habil’lerin merhametini gönderen Rabbimize hamd olsun. Mevlânâ gibi deriz biz de:

“Gerçeği öğrendik bir gün. Ve gerçeğin acı olduğunu. Sonra dozunda acının,  yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendik.”

Ve biz bugün yeni bir şey öğrendik. Kardeşsiz yenen yemeğin doyurmayacağını, çayın hizmetsiz dem tutmayacağını öğrendik. Her gece kapımız çalmasın diye dualar ederken,  bayrama uyanma ümidiyle yastığa koyuyoruz başımızı. Kâh yerin dibindeyiz, kâh göklerin hayalinde. Bir hasret yetermiş yanmaya da, bizler bin hasrete meftunuz. Vuslatsa mazidekinden bile yakın. Ne güzelsin sen ey dost, kirlenmeyen elinle selamla bizleri. Vicdanı kirlenmeyenlerle buluşmayı bekle. Aynı semanın altında aynı duadayız.

Vatan sensin, senin olduğun yer toprak. Ellerinin değdiği yer bereket.  Teşekkür ederim bizden ümitlerinizi kesmediğiniz için. “Her canlı ölümü tadar da, sadece bazıları hayatı tadarmış.”

Çok yaşa sen ey dost! Çok yaşa!

İkinci mektup ise, bir Yusuf eşinden, dört çocuk annesinden geliyor. O da en az birincisi kadar güzel ve anlamlı.

Muhacirlikle birlikte ensarlığı omuzlayanlar

Gülen gözlerimiz vardı bizim, unutulmaz sözlerimiz. Bastığımız her toprakta bıraktığımız izlerimiz. Sinesi aynı heyecanla çarpan insanlardık biz. Bir çaydanlıkla koyulaşan muhabbetlerimiz. Ufkumuz hep bahardı, koşturmaktan,  karı, ayazı bile hissetmezdi yüreklerimiz. Bahtımıza kış düştü sonra. Kara bulutlara sevdalı karanlık ruhlularca darp edildik. Dövdüler, sövdüler. Kırılgan ruhlarımızla oynadılar.

Evimizden olduk önce, eşimizden, çocuklarımızın gülücüklerinden. Kaç bayram geçti bilmiyorum çocuklarımıza şöyle içten bir sarılmayalı. Dışardakiler içerdekilerden utandı çocuklarını okşarken, içerdekiler dışardakileri teselli etti hep. Babasını soran çocuk karşısında yutkunan anne olduk kimi zaman. Çocuğunun istediği şekeri alamayan baba olduk bazen. Halimiz Yüce Yaratıcıya şikâyet olur mu diye dillendiremedik utancımızdan. Çünkü verdiğine de razıydık, vermediğine de.

Söz vermiştik Allah’a bu dikenli yollara çıkarken. Ne  olursa olsun dönmeyecektik. “Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara uğramadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” demişti ya Rabbim. Biz de sabrın hakkını vermeliydik.

Eskiden Tuna boyu şehitlerini dinlerdik bir destan gibi. Şimdi Meriç şehitleriyle davayı omuzlama zamanıydı. Eskiden hayatını bir bavula sığdırarak meçhule koşanlara imrenirdik. Şimdi bir bavul dahi alamadan yollara düşme zamanıydı. Tohum lazımdı çorak dünyanın bağrına. Âtiye emanet deyip her birimiz olduğumuz yere kök salmaya baktık.

Ya geride kalanlar… Her gidenin ardından payına ağlamak düşenler. Cenderenin tam ortasında, öz yurdunda, mübarek Anadolu toprağı kendisini sıktıkça sıkanlar. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen kendisine dar gelenler. İffetine, ismetine, izzetine, mukaddesine uzanılanlar…

Kalanın mı kalbi daha kırık,  boynu bükük, yoksa mecbur gidenin mi? Kalbi dostlarının acısıyla çarpanlar. Ekmeğini yarıya bölüp kardeşine verenin mi sofrası daha mutlu, yavrusunun önüne bir lokma koyabildiğine sevinen annenin mi? O ekmeğin içine kalbini de koyanlar…

Ensar mı daha babayiğit, muhacir mi? Muhacirliğe ilk adım attığı gün,  ensarlığı da omuzlayanlar… Kardeşi sıkıntı çekmesin diye gece gündüz dağları yüklenenler… Ne yiğitlerin varmış Anadolu. Bağrın ensarlar,  muhacirler dolu. Öyle ya, yol Allah yolu. Minnet bu yolu sevdirene, yolu gösterene, yolun sahibine, yegâne hâmimize. O razı olsun da gerisi boş, çok şükür halimize. Ben bu sürecin annelerindenim. Dört çocuğumla sabretmek düştü bana da.

Beni ortada bırakmayan, eşimin mahpusluğunu hissettirmemeye çalışan abilerim,  ablalarım var benim. Huzurluyum. Çünkü elimi boşluğa uzattığımda bir tutan olacağını biliyorum. Allah’ım elimizden tutanın elinden tut.  Gönlümüzden tutanın gönlünü Sana aç. Bu sınavdan yüz akıyla çıkmayı bizlere nasip eyle. Minnet Ona, şükran Ona. Ve çok değerli ablalarım, arkadaşlarım, hocalarım. Ben de gösterdiğiniz bu büyük destek için size Hocamızın dediği gibi “Vallahi Allah sizi seviyor, billahi Allah sizi seviyor, tallahi” diyorum. Çünkü unutmadınız biz kardeşlerinizi. Siz de bizim dualarımızdasınız, zalimin eli size ulaşmasın, ulaşamasın. O’nu duyurmak için yola çıkmış sizlerin yolu her daim açık olsun.

Cennete kadar inşallah

Ne dersiniz? Siz de böyle kardeşlerin içinde olmaktan dolayı şükretmediniz mi? Sevinçten uçmadınız mı?

Haydin dostlar! Kahramanlar ve fedakârlar geçidi var. Kimi mahpus kimi gaib… Kimi mahrum kimi meçhul… Kimi muhacir kimi ensar… Kimi yaralı kimi şehid… Kimi onulmaz hasta kimi çaresiz… Kimi boynu bükük bekleyen kimi parçalanmış aile… Kimi malı gasp edilmiş kimi kendini intihara mecbur zannetmiş… Kimi kelle koltukta hizmet yolunda, kimi gözü yaşlı dua kahramanı…

Gelin geride kalmayalım… Gelin seyirci olmayalım… Tutalım ucundan, hayır eksik söyledim, çepeçevre kuşatalım, dört elle sarılalım, canımızı acıtalım, rahatı bırakalım, asla pes etmeyelim, hizmet aşkıyla yanalım, gayret şevkiyle coşalım, Allah yolunda koşalım…

Nereye kadar mı? Cennete kadar inşallah…

ShareTweet
Previous Post

Moğolistan’daki kaçırma operasyonu engellendi: Uçak Türkiye’ye boş döndü

Next Post

Enes Kanter’e Yunanistan’dan büyük alkış!

İLGİLİHABERLER

Hz. Peygamber’in ardından: İrade, meşruiyet ve model arayışı
ANALİZ

Hz. Peygamber’in ardından: İrade, meşruiyet ve model arayışı

October 6, 2025
5k
Model ülke, nasıl meşruiyet dilenir hale geldi?
ANALİZ

Model ülke, nasıl meşruiyet dilenir hale geldi?

October 6, 2025
5k
Hizmet kahramanlarının üstlendiği tarihi misyon
ANALİZ

Hizmet kahramanlarının üstlendiği tarihi misyon

September 29, 2025
5.1k
Yavuz Bülent Bâkiler: Dilin namusunu koruyan bilge
ANALİZ

Yavuz Bülent Bâkiler: Dilin namusunu koruyan bilge

September 29, 2025
5.1k
Trump’tan istediği meşruiyet Erdoğan’a koltuk garantisi sağlar mı?
ANALİZ

Trump’tan istediği meşruiyet Erdoğan’a koltuk garantisi sağlar mı?

September 27, 2025
5.1k
Himmet ve zimmet dengesi
ANALİZ

Himmet ve zimmet dengesi

September 27, 2025
5.1k
Daha Fazla Haber
Serdar Öktem cinayetinde gözaltı sayısı 6’ya çıktı

Serdar Öktem cinayetinde gözaltı sayısı 6’ya çıktı

October 6, 2025
5k
Fransa Başbakanı Sébastien Lecornu istifa etti

Fransa Başbakanı Sébastien Lecornu istifa etti

October 6, 2025
5k
Yandaş gazeteci İBB iddianamesi için ‘tarih’ verdi

Yandaş gazeteci İBB iddianamesi için ‘tarih’ verdi

October 6, 2025
5k
GÜNDEMAR anketi: Erdoğan, 3 adaya karşı da kaybediyor

GÜNDEMAR anketi: Erdoğan, 3 adaya karşı da kaybediyor

October 6, 2025
5k
YKS’de ek yerleştirme sonuçları açıklandı

YKS’de ek yerleştirme sonuçları açıklandı

October 6, 2025
5k
Yazar Ayşe Kulin 84 yaşında CHP üyesi oldu

Yazar Ayşe Kulin 84 yaşında CHP üyesi oldu

October 6, 2025
5k
Manifest üyelerine de hapis cezası istendi

Manifest üyelerine de hapis cezası istendi

October 6, 2025
5k
Manisa’da eski eş dehşeti: Kucağındaki bebeğe rağmen boşandığı kadını defalarca bıçakladı

Manisa’da eski eş dehşeti: Kucağındaki bebeğe rağmen boşandığı kadını defalarca bıçakladı

October 6, 2025
5.1k
Ayşe Ateş’ten tepki: Tetiği çekenler belli, çektirenler dışarıda geziyor

Ayşe Ateş’ten tepki: Tetiği çekenler belli, çektirenler dışarıda geziyor

October 6, 2025
5k
İçinde müşteri olan kafeye dehşeti yaşattı: 16 yaşında çocuk el bombasını nasıl buldu?

İçinde müşteri olan kafeye dehşeti yaşattı: 16 yaşında çocuk el bombasını nasıl buldu?

October 6, 2025
5.1k
Sinan Ateş cinayeti: Ülkü Ocakları yöneticilerinin yargılandığı dava birleştirildi

Sinan Ateş cinayeti: Ülkü Ocakları yöneticilerinin yargılandığı dava birleştirildi

October 6, 2025
5k
Yasin Kol’un kararı tartışma yaratmıştı: Galatasaray kural hatası başvurusu yapacak mı?

Yasin Kol’un kararı tartışma yaratmıştı: Galatasaray kural hatası başvurusu yapacak mı?

October 6, 2025
5k
Arda Turan’lı Shakhtar Donetsk fark yedi

Arda Turan’lı Shakhtar Donetsk fark yedi

October 6, 2025
5.1k
Sahte içkiden zehirlenen kadın yazar hayatını kaybetti

Sahte içkiden zehirlenen kadın yazar hayatını kaybetti

October 5, 2025
5.2k
Icardi reddetti, bavullarını topladı

Icardi reddetti, bavullarını topladı

October 5, 2025
5.5k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.