Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Erdoğan bir Alman’a ne hatırlatıyor?

by aktifhabercom
August 29, 2017
Erdoğan bir Alman’a ne hatırlatıyor?
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Kersten Knipp’ten son dönemin en ilginç analizi..

DW’den Kersten Knipp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman politikacılara yönelik söylemi ve Türk halkına karşı çizdiği düşman tablolarının arka planını analiz ediyor.

Kersten Knipp/DW
Erdoğan’ın Almanlara hatırlattıkları


“Haddini bil!”, “Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun? Sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş!” Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e sarf ettiği bu sözler, Almanya’da 1960’lar ve 1970’lerde doğmuş olan on binlerce Alman için nostalji içeren cümleler. Erdoğan’ın sözleri, o yılların son derece sert, katı öğretmenlerini hatırlatıyor. Örneğin Latince ya da Yunanca dersi öğretmenleri gibi. Bu tür öğretmenler o dönemin otoriter yaşam tarzının son temsilcileriydi ve tarihe karışmaları çok hızlı bir süreçte gerçekleşti.

Bu öğretmen tipi sevimsiz tavırlarıyla öğrencileri etkilemeye ve onları baskı altına almaya zorlayabileceğini düşünürdü. Ancak bu öğretmen tiplerinde öylesine bir kendi bildiğini okuma özelliği vardı ki, bunlar katı geleneklerin terk edilmekte olduğunu, kendilerinin artık ne kadar demode ve içinde bulunulan dönemin ruhunu anlamaktan ne kadar yoksun olduklarını ve çağa ayak uyduramadıklarını farkedemiyorlardı.

Bu eski kafalı beyler çağdışı tavırlarının farkına varamadılar. Onlara insan sadece acıyabiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son çıkışları Almanlara işte bu kederli neslin dramını anımsatıyor.   

BÜYÜK MANİPÜLATÖR

Ama Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle acıma duygusunu hak etmiyor. Tam tersine. Otoriter tavrı ile örneğin Alman Başbakanı‘na ya da Dışişleri Bakanı’na sen diye hitap ettiğinde bu, onun tarihi manipüle etmeye çalışmasından başka bir anlama gelmiyor. Erdoğan saygısız tavrı ile kendini güçlü adam olarak lanse etmeye ve kendini bir hami gibi, Türklerin “babası” gibi göstermeye çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün, yani ‘Türklerin Babası’nın yaptığı gibi. Ama o bunu çok daha görgülü bir şekilde yapıyordu.     

Büyük ölçüde Atatürk’e öykünmesi ise diğer yandan Erdoğan’ın tarihin tuzaklarına düştüğünü de gösteriyor. Ne de olsa Erdoğan’ın örnek aldığı ve aynı zamanda da gizliden gizliye rakip gördüğü Atatürk bundan 80 yıl önce vefat etmişti.      

Erdoğan ülkesinin Osmanlı ve aynı zamanda İslamî mirasına göndermede bulunarak laikliği benimsemiş olan Atatürk ile arasına mesafe koyuyor. Ancak eski ideolojiye bu ısrarlı tutunuş tüm farklılıkları bertaraf ediyor.   

Zira söz konusu iki devlet adamının da ortak noktası ve ellerindeki tüm olanaklarla sarıldıkları şey, hastalık derecesindeki korku kültürüdür. Bu korku Osmanlı’nın Batı’da ‚”Boğazlar’ın hasta adamı” diye nitelendirildiği İmparatorluğun son yıllarında ortaya çıkmıştı. O dönemde pekçok Türk, gücün hızlı bir biçimde elden gitmesi sonucunda ülkenin sadece düşmanlarla kuşatılmış olduğu vehmine kapılmışlardı. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun yanlış siyasi kararları büyük toprak kayıplarına sebep olmuş ve Türkler komşularının Türkiye hakkında iyi niyetler beslemediği hissine kapılmışlardı. Bu sürecin sonunda da Türk milliyetçiliği doğdu.

TARİHİ EFSANELER ORTAMINDA

Ülkenin siyasi seçkinleri o dönemden bu yana bu duyguyu çekinmeden kullandılar. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk de bugün Erdoğan‘ın yaptığı gibi milliyetçi söylemleri öne çıkardı. Her iki politikacının da ortak niyeti, halkı geçmişin etkisinde tutmak ve milliyetçi efsanelerin korkulu ortamından silkinmesine engel olmaktır.

Gerçekte yitirilen gücü telafi için büyüklenme sembollerine sarılmak Cumhuriyet’in ilk yıllarında belki mazur görülebilecek bir mekanizma olsa da bugün, yani neredeyse 100 yıl sonra hâlâ devam ediyor. Bu mekanizma işte Erdoğan’ın 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı ümit ettiği o zehirli şoven ortamı doğuruyor.    

Bu hedef uğrunda her bedeli ödemeye razı. Hatta halkın bir kısmını geçmişin efsanelerinde tutmaktan da geri kalmıyor. Kişisel siyasi başarısı için onların geçmişten şimdiki zamana geçmelerini engelliyor. Erdoğan‘ın kullandığı söylem Almanya’da insana gülünç ve tamamen köhnemiş gelebilir. Ancak bu söylem Türkiye’de kültürel ve buna bağlı olarak siyasi gelişmeyi de bloke ediyor. Bu noktadan itibaren Erdoğan’ın gerici tavırları bir parça bile sevimli gelmiyor insana. 

Kersten Knipp’ten son dönemin en ilginç analizi..

DW’den Kersten Knipp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman politikacılara yönelik söylemi ve Türk halkına karşı çizdiği düşman tablolarının arka planını analiz ediyor.

Kersten Knipp/DW
Erdoğan’ın Almanlara hatırlattıkları


“Haddini bil!”, “Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun? Sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş!” Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e sarf ettiği bu sözler, Almanya’da 1960’lar ve 1970’lerde doğmuş olan on binlerce Alman için nostalji içeren cümleler. Erdoğan’ın sözleri, o yılların son derece sert, katı öğretmenlerini hatırlatıyor. Örneğin Latince ya da Yunanca dersi öğretmenleri gibi. Bu tür öğretmenler o dönemin otoriter yaşam tarzının son temsilcileriydi ve tarihe karışmaları çok hızlı bir süreçte gerçekleşti.

Bu öğretmen tipi sevimsiz tavırlarıyla öğrencileri etkilemeye ve onları baskı altına almaya zorlayabileceğini düşünürdü. Ancak bu öğretmen tiplerinde öylesine bir kendi bildiğini okuma özelliği vardı ki, bunlar katı geleneklerin terk edilmekte olduğunu, kendilerinin artık ne kadar demode ve içinde bulunulan dönemin ruhunu anlamaktan ne kadar yoksun olduklarını ve çağa ayak uyduramadıklarını farkedemiyorlardı.

Bu eski kafalı beyler çağdışı tavırlarının farkına varamadılar. Onlara insan sadece acıyabiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son çıkışları Almanlara işte bu kederli neslin dramını anımsatıyor.   

BÜYÜK MANİPÜLATÖR

Ama Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle acıma duygusunu hak etmiyor. Tam tersine. Otoriter tavrı ile örneğin Alman Başbakanı‘na ya da Dışişleri Bakanı’na sen diye hitap ettiğinde bu, onun tarihi manipüle etmeye çalışmasından başka bir anlama gelmiyor. Erdoğan saygısız tavrı ile kendini güçlü adam olarak lanse etmeye ve kendini bir hami gibi, Türklerin “babası” gibi göstermeye çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün, yani ‘Türklerin Babası’nın yaptığı gibi. Ama o bunu çok daha görgülü bir şekilde yapıyordu.     

Büyük ölçüde Atatürk’e öykünmesi ise diğer yandan Erdoğan’ın tarihin tuzaklarına düştüğünü de gösteriyor. Ne de olsa Erdoğan’ın örnek aldığı ve aynı zamanda da gizliden gizliye rakip gördüğü Atatürk bundan 80 yıl önce vefat etmişti.      

Erdoğan ülkesinin Osmanlı ve aynı zamanda İslamî mirasına göndermede bulunarak laikliği benimsemiş olan Atatürk ile arasına mesafe koyuyor. Ancak eski ideolojiye bu ısrarlı tutunuş tüm farklılıkları bertaraf ediyor.   

Zira söz konusu iki devlet adamının da ortak noktası ve ellerindeki tüm olanaklarla sarıldıkları şey, hastalık derecesindeki korku kültürüdür. Bu korku Osmanlı’nın Batı’da ‚”Boğazlar’ın hasta adamı” diye nitelendirildiği İmparatorluğun son yıllarında ortaya çıkmıştı. O dönemde pekçok Türk, gücün hızlı bir biçimde elden gitmesi sonucunda ülkenin sadece düşmanlarla kuşatılmış olduğu vehmine kapılmışlardı. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun yanlış siyasi kararları büyük toprak kayıplarına sebep olmuş ve Türkler komşularının Türkiye hakkında iyi niyetler beslemediği hissine kapılmışlardı. Bu sürecin sonunda da Türk milliyetçiliği doğdu.

TARİHİ EFSANELER ORTAMINDA

Ülkenin siyasi seçkinleri o dönemden bu yana bu duyguyu çekinmeden kullandılar. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk de bugün Erdoğan‘ın yaptığı gibi milliyetçi söylemleri öne çıkardı. Her iki politikacının da ortak niyeti, halkı geçmişin etkisinde tutmak ve milliyetçi efsanelerin korkulu ortamından silkinmesine engel olmaktır.

Gerçekte yitirilen gücü telafi için büyüklenme sembollerine sarılmak Cumhuriyet’in ilk yıllarında belki mazur görülebilecek bir mekanizma olsa da bugün, yani neredeyse 100 yıl sonra hâlâ devam ediyor. Bu mekanizma işte Erdoğan’ın 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı ümit ettiği o zehirli şoven ortamı doğuruyor.    

Bu hedef uğrunda her bedeli ödemeye razı. Hatta halkın bir kısmını geçmişin efsanelerinde tutmaktan da geri kalmıyor. Kişisel siyasi başarısı için onların geçmişten şimdiki zamana geçmelerini engelliyor. Erdoğan‘ın kullandığı söylem Almanya’da insana gülünç ve tamamen köhnemiş gelebilir. Ancak bu söylem Türkiye’de kültürel ve buna bağlı olarak siyasi gelişmeyi de bloke ediyor. Bu noktadan itibaren Erdoğan’ın gerici tavırları bir parça bile sevimli gelmiyor insana. 

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k

Kersten Knipp’ten son dönemin en ilginç analizi..

DW’den Kersten Knipp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman politikacılara yönelik söylemi ve Türk halkına karşı çizdiği düşman tablolarının arka planını analiz ediyor.

Kersten Knipp/DW
Erdoğan’ın Almanlara hatırlattıkları


“Haddini bil!”, “Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun? Sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş!” Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e sarf ettiği bu sözler, Almanya’da 1960’lar ve 1970’lerde doğmuş olan on binlerce Alman için nostalji içeren cümleler. Erdoğan’ın sözleri, o yılların son derece sert, katı öğretmenlerini hatırlatıyor. Örneğin Latince ya da Yunanca dersi öğretmenleri gibi. Bu tür öğretmenler o dönemin otoriter yaşam tarzının son temsilcileriydi ve tarihe karışmaları çok hızlı bir süreçte gerçekleşti.

Bu öğretmen tipi sevimsiz tavırlarıyla öğrencileri etkilemeye ve onları baskı altına almaya zorlayabileceğini düşünürdü. Ancak bu öğretmen tiplerinde öylesine bir kendi bildiğini okuma özelliği vardı ki, bunlar katı geleneklerin terk edilmekte olduğunu, kendilerinin artık ne kadar demode ve içinde bulunulan dönemin ruhunu anlamaktan ne kadar yoksun olduklarını ve çağa ayak uyduramadıklarını farkedemiyorlardı.

Bu eski kafalı beyler çağdışı tavırlarının farkına varamadılar. Onlara insan sadece acıyabiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son çıkışları Almanlara işte bu kederli neslin dramını anımsatıyor.   

BÜYÜK MANİPÜLATÖR

Ama Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle acıma duygusunu hak etmiyor. Tam tersine. Otoriter tavrı ile örneğin Alman Başbakanı‘na ya da Dışişleri Bakanı’na sen diye hitap ettiğinde bu, onun tarihi manipüle etmeye çalışmasından başka bir anlama gelmiyor. Erdoğan saygısız tavrı ile kendini güçlü adam olarak lanse etmeye ve kendini bir hami gibi, Türklerin “babası” gibi göstermeye çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün, yani ‘Türklerin Babası’nın yaptığı gibi. Ama o bunu çok daha görgülü bir şekilde yapıyordu.     

Büyük ölçüde Atatürk’e öykünmesi ise diğer yandan Erdoğan’ın tarihin tuzaklarına düştüğünü de gösteriyor. Ne de olsa Erdoğan’ın örnek aldığı ve aynı zamanda da gizliden gizliye rakip gördüğü Atatürk bundan 80 yıl önce vefat etmişti.      

Erdoğan ülkesinin Osmanlı ve aynı zamanda İslamî mirasına göndermede bulunarak laikliği benimsemiş olan Atatürk ile arasına mesafe koyuyor. Ancak eski ideolojiye bu ısrarlı tutunuş tüm farklılıkları bertaraf ediyor.   

Zira söz konusu iki devlet adamının da ortak noktası ve ellerindeki tüm olanaklarla sarıldıkları şey, hastalık derecesindeki korku kültürüdür. Bu korku Osmanlı’nın Batı’da ‚”Boğazlar’ın hasta adamı” diye nitelendirildiği İmparatorluğun son yıllarında ortaya çıkmıştı. O dönemde pekçok Türk, gücün hızlı bir biçimde elden gitmesi sonucunda ülkenin sadece düşmanlarla kuşatılmış olduğu vehmine kapılmışlardı. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun yanlış siyasi kararları büyük toprak kayıplarına sebep olmuş ve Türkler komşularının Türkiye hakkında iyi niyetler beslemediği hissine kapılmışlardı. Bu sürecin sonunda da Türk milliyetçiliği doğdu.

TARİHİ EFSANELER ORTAMINDA

Ülkenin siyasi seçkinleri o dönemden bu yana bu duyguyu çekinmeden kullandılar. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk de bugün Erdoğan‘ın yaptığı gibi milliyetçi söylemleri öne çıkardı. Her iki politikacının da ortak niyeti, halkı geçmişin etkisinde tutmak ve milliyetçi efsanelerin korkulu ortamından silkinmesine engel olmaktır.

Gerçekte yitirilen gücü telafi için büyüklenme sembollerine sarılmak Cumhuriyet’in ilk yıllarında belki mazur görülebilecek bir mekanizma olsa da bugün, yani neredeyse 100 yıl sonra hâlâ devam ediyor. Bu mekanizma işte Erdoğan’ın 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı ümit ettiği o zehirli şoven ortamı doğuruyor.    

Bu hedef uğrunda her bedeli ödemeye razı. Hatta halkın bir kısmını geçmişin efsanelerinde tutmaktan da geri kalmıyor. Kişisel siyasi başarısı için onların geçmişten şimdiki zamana geçmelerini engelliyor. Erdoğan‘ın kullandığı söylem Almanya’da insana gülünç ve tamamen köhnemiş gelebilir. Ancak bu söylem Türkiye’de kültürel ve buna bağlı olarak siyasi gelişmeyi de bloke ediyor. Bu noktadan itibaren Erdoğan’ın gerici tavırları bir parça bile sevimli gelmiyor insana. 

Kersten Knipp’ten son dönemin en ilginç analizi..

DW’den Kersten Knipp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman politikacılara yönelik söylemi ve Türk halkına karşı çizdiği düşman tablolarının arka planını analiz ediyor.

Kersten Knipp/DW
Erdoğan’ın Almanlara hatırlattıkları


“Haddini bil!”, “Sen kimsin ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanına konuşuyorsun? Sen Türkiye’nin Dışişleri Bakanı ile konuş!” Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e sarf ettiği bu sözler, Almanya’da 1960’lar ve 1970’lerde doğmuş olan on binlerce Alman için nostalji içeren cümleler. Erdoğan’ın sözleri, o yılların son derece sert, katı öğretmenlerini hatırlatıyor. Örneğin Latince ya da Yunanca dersi öğretmenleri gibi. Bu tür öğretmenler o dönemin otoriter yaşam tarzının son temsilcileriydi ve tarihe karışmaları çok hızlı bir süreçte gerçekleşti.

Bu öğretmen tipi sevimsiz tavırlarıyla öğrencileri etkilemeye ve onları baskı altına almaya zorlayabileceğini düşünürdü. Ancak bu öğretmen tiplerinde öylesine bir kendi bildiğini okuma özelliği vardı ki, bunlar katı geleneklerin terk edilmekte olduğunu, kendilerinin artık ne kadar demode ve içinde bulunulan dönemin ruhunu anlamaktan ne kadar yoksun olduklarını ve çağa ayak uyduramadıklarını farkedemiyorlardı.

Bu eski kafalı beyler çağdışı tavırlarının farkına varamadılar. Onlara insan sadece acıyabiliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son çıkışları Almanlara işte bu kederli neslin dramını anımsatıyor.   

BÜYÜK MANİPÜLATÖR

Ama Recep Tayyip Erdoğan kesinlikle acıma duygusunu hak etmiyor. Tam tersine. Otoriter tavrı ile örneğin Alman Başbakanı‘na ya da Dışişleri Bakanı’na sen diye hitap ettiğinde bu, onun tarihi manipüle etmeye çalışmasından başka bir anlama gelmiyor. Erdoğan saygısız tavrı ile kendini güçlü adam olarak lanse etmeye ve kendini bir hami gibi, Türklerin “babası” gibi göstermeye çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün, yani ‘Türklerin Babası’nın yaptığı gibi. Ama o bunu çok daha görgülü bir şekilde yapıyordu.     

Büyük ölçüde Atatürk’e öykünmesi ise diğer yandan Erdoğan’ın tarihin tuzaklarına düştüğünü de gösteriyor. Ne de olsa Erdoğan’ın örnek aldığı ve aynı zamanda da gizliden gizliye rakip gördüğü Atatürk bundan 80 yıl önce vefat etmişti.      

Erdoğan ülkesinin Osmanlı ve aynı zamanda İslamî mirasına göndermede bulunarak laikliği benimsemiş olan Atatürk ile arasına mesafe koyuyor. Ancak eski ideolojiye bu ısrarlı tutunuş tüm farklılıkları bertaraf ediyor.   

Zira söz konusu iki devlet adamının da ortak noktası ve ellerindeki tüm olanaklarla sarıldıkları şey, hastalık derecesindeki korku kültürüdür. Bu korku Osmanlı’nın Batı’da ‚”Boğazlar’ın hasta adamı” diye nitelendirildiği İmparatorluğun son yıllarında ortaya çıkmıştı. O dönemde pekçok Türk, gücün hızlı bir biçimde elden gitmesi sonucunda ülkenin sadece düşmanlarla kuşatılmış olduğu vehmine kapılmışlardı. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun yanlış siyasi kararları büyük toprak kayıplarına sebep olmuş ve Türkler komşularının Türkiye hakkında iyi niyetler beslemediği hissine kapılmışlardı. Bu sürecin sonunda da Türk milliyetçiliği doğdu.

TARİHİ EFSANELER ORTAMINDA

Ülkenin siyasi seçkinleri o dönemden bu yana bu duyguyu çekinmeden kullandılar. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk de bugün Erdoğan‘ın yaptığı gibi milliyetçi söylemleri öne çıkardı. Her iki politikacının da ortak niyeti, halkı geçmişin etkisinde tutmak ve milliyetçi efsanelerin korkulu ortamından silkinmesine engel olmaktır.

Gerçekte yitirilen gücü telafi için büyüklenme sembollerine sarılmak Cumhuriyet’in ilk yıllarında belki mazur görülebilecek bir mekanizma olsa da bugün, yani neredeyse 100 yıl sonra hâlâ devam ediyor. Bu mekanizma işte Erdoğan’ın 2019 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı ümit ettiği o zehirli şoven ortamı doğuruyor.    

Bu hedef uğrunda her bedeli ödemeye razı. Hatta halkın bir kısmını geçmişin efsanelerinde tutmaktan da geri kalmıyor. Kişisel siyasi başarısı için onların geçmişten şimdiki zamana geçmelerini engelliyor. Erdoğan‘ın kullandığı söylem Almanya’da insana gülünç ve tamamen köhnemiş gelebilir. Ancak bu söylem Türkiye’de kültürel ve buna bağlı olarak siyasi gelişmeyi de bloke ediyor. Bu noktadan itibaren Erdoğan’ın gerici tavırları bir parça bile sevimli gelmiyor insana. 

ShareTweetShare
Previous Post

Memurlara sürgün dönemi de başladı

Next Post

Almanya’dan Türkiye’ye ‘Ekonomik bedel’ açıklaması!

İLGİLİ HABERLER

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

January 16, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali

January 9, 2023
5.1k
Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?
ANALİZ

Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?

January 8, 2023
5.2k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır

January 3, 2023
5.1k
Daha Fazla Haber

Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik

Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

14 Boğaziçilinin yargılandığı davada, öğrencilere 1’er yıl hapis cezası verildi

14 Boğaziçilinin yargılandığı davada, öğrencilere 1’er yıl hapis cezası verildi
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Bahçeli’yi küplere bindirecek öneri: MHP’nin önündeki caddeye Sinan Ateş’in adı verilsin

Bahçeli’yi küplere bindirecek öneri: MHP’nin önündeki caddeye Sinan Ateş’in adı verilsin
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Eski YÖK Başkanı: RTE’den hesap sorulmalı, akrabalarının servetleri sorgulanmalıdır

Eski YÖK Başkanı: RTE’den hesap sorulmalı, akrabalarının servetleri sorgulanmalıdır
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

AKP muhalifleri takip ettiriyor: Türkiye‘nin Düsseldorf  Başkonsolosluğu‘nda casusluk skandalı

AKP muhalifleri takip ettiriyor: Türkiye‘nin Düsseldorf  Başkonsolosluğu‘nda casusluk skandalı
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kılıçdaroğlu: Memleket elden gitmiş; A partisi, B partisi diye mi tartışacağız?

Kılıçdaroğlu: Memleket elden gitmiş; A partisi, B partisi diye mi tartışacağız?
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Adaylık açıklaması: İsmim üzerinde mutabakat olursa itiraz etmem

Adaylık açıklaması: İsmim üzerinde mutabakat olursa itiraz etmem
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

ABD’li 29 senatörden çağrı: F-16 satışını, Türkiye Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliklerini onaylayana kadar erteleyin

ABD’li 29 senatörden çağrı: F-16 satışını, Türkiye Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliklerini onaylayana kadar erteleyin
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Alman istihbaratı noktayı koydu: Sürgündeki gazeteciler takip ve tehditle sindirilmeye çalışılıyor

Alman istihbaratı noktayı koydu: Sürgündeki gazeteciler takip ve tehditle sindirilmeye çalışılıyor
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

SGK’dan açıklama: Sonraki bir tarihte bağlansa bile EYT aylıkları 1 Mart’tan itibaren hesaplanacak

SGK’dan açıklama: Sonraki bir tarihte bağlansa bile EYT aylıkları 1 Mart’tan itibaren hesaplanacak
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

ENAG açıkladı: Ocak ayında enflasyon yüzde 9,18 artarken, yıllık artış yüzde 121,62 oldu

ENAG açıkladı: Ocak ayında enflasyon yüzde 9,18 artarken, yıllık artış yüzde 121,62 oldu
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

SONAR Araştırma’nın sahibi Hakan Bayrakçı canlı yayında tırnak kesti

SONAR Araştırma’nın sahibi Hakan Bayrakçı canlı yayında tırnak kesti
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Sinan Ateş cinayeti öncesinde, eski MİT’çiden yardım istemişler

Sinan Ateş cinayeti öncesinde, eski MİT’çiden yardım istemişler
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Rabia Başer: Eşim Mustafa Başer kanser hastası, infazı bittiği halde 21 aydır tahliye edilmiyor.

Rabia Başer: Eşim Mustafa Başer kanser hastası, infazı bittiği halde 21 aydır tahliye edilmiyor.
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.2k

Devamını oku

ABD Başkanı Biden’ın evini basan FBI, gizli belge bulamadı

ABD Başkanı Biden’ın evini basan FBI, gizli belge bulamadı
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Beş sözde gazeteci, Erdoğan’a Sinan Ateş suikastını soramadı

Beş sözde gazeteci, Erdoğan’a Sinan Ateş suikastını soramadı
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Şirin Payzın’dan ‘Karayılan’ fotoğrafına açıklama: AKP’li köşe yazarlarıyla birlikte gittik

Şirin Payzın’dan ‘Karayılan’ fotoğrafına açıklama: AKP’li köşe yazarlarıyla birlikte gittik
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Parlamentoda ‘oy birliğiyle’ kabul edildi; Kanada, 10 bin Uygur’u ülkeye kabul edecek

Parlamentoda ‘oy birliğiyle’ kabul edildi; Kanada, 10 bin Uygur’u ülkeye kabul edecek
by Özkan yazar
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

İçişleri Bakanı Soylu: Konsoloslukları kapatarak psikolojik harp yürütüyorlar

İçişleri Bakanı Soylu: Konsoloslukları kapatarak psikolojik harp yürütüyorlar
by aktifhabercom
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Güvenlik’ gerekçesiyle: Pierre Loti Fransız Lisesi’nin Beyoğlu yerleşkesi kapatıldı

‘Güvenlik’ gerekçesiyle: Pierre Loti Fransız Lisesi’nin Beyoğlu yerleşkesi kapatıldı
by aktifhabercom
February 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.