Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Piyanist Fazıl Say’ın konserine gitmesi büyük tartışma yarattı. Erdoğan’ın davete icabetinden daha çok, eleştiri okları Say’a yöneldi.
Tartışmaya farklı pencereden bakan Gazete Duvar yazarı İrfan Aktan, yakın zamanda CHP’li Özgür Özel’in, “Türkiye siyasetini ne Bahçeli ne de Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor; onların içinde aktör oldukları ancak senaryosu bir başka yerden yazılan daha derin ve daha güçlü bir akıl yönetiyor” sözleri üzerinden bir çıkarımda bulunuyor.
Erdoğan’ın normalleşme istediğini söyleyen Aktan, ancak bu normalleşmenin kendi oluşturduğu otoriter düzene geçişe dair bir arzunun tezahürü olduğunu kaydediyor ve ekliyor:
“Belki de Erdoğan’ın, ekibiyle beraber Fazıl Say konserine icabet etmesini bu filmin/dizinin “olağan” sahnelerinden biri olarak okumak gerekiyor. Senaryo tıkır tıkır işliyor, herkes kendisine biçilen rolü başarıyla oynuyor ve olağanüstülük artık olağanlaşıyor. Bundan sonra iş, izleyicinin heyecanını diri tutmak için küçük gerilimler yaratmaya, beklenmedik jestler yapmaya kalıyor.”
İrfan Aktan, Özel’in dile getirdiği senaryo içinde CHP’ye biçilen bir rolün de es geçilmemiş olacağı görüşünü dile getiriyor.
Uzun yıllar film ve dizi senaristliği yapan bir arkadaşından alıntılar paylaşan Aktan, şunları aktarıyor:
“Senarist senaryoyu yazmaya koyulduğunda, önce bir mesele, bir cümle çıkarır ortaya. (Türkiye siyaseti için buna ‘başkanlık rejimi’ diyelim isterseniz.) Sonra hikâyenin çatısını, ana meselesini belirler ve karakterleri bu ana meselenin etrafında örmeye başlar, ardından da karakterlerin, hikâyenin nasıl gelişeceğini, kurgusal yapısını belirler. Ona bağlı yan hikâyeler, karakterler geliştirir. Ana yapıyı kurma aşamasına gelindiğinde seyirciden bazı gerçekleri, örneğin katilin aslında Ahmet olduğunu gizler ki, beklenti devam etsin. Bunun için de seyircinin şüphelenmemesini sağlayacak, ama katil ileriki bölümlerde ortaya çıktığında da önceki hikâyeyle çelişmeyecek numaralar geliştirir. Polisiyede bu çok önemli ve belirleyicidir.”
Aktan, CHP’nin sahnede hiç bulunmadığına dikkat çekerek, CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğu’nun, Erdoğan görüşmesinden sonra, her şeyin “normal” seyrinde ilerlediği yolundaki mesajlarına ironi ile yaklaşıyor. Aynı şekilde CHP’nin Ankara adayı Mansur Yavaş’ın da, seçildiği takdirde Erdoğan’la “mutlaka” görüş alışverişinde bulunacağını söylerken “Ben Beypazarı belediye başkanıyken Sayın Erdoğan’ı çiçekle karşılamış birisiyim” dediğini hatırlatıyor.
Tüm bunları sıralayan yazar, “Özel’in iddia ettiği gibi Erdoğan ve Bahçeli, “daha derin güçler” tarafından yazılan bir senaryonun aktörlüğünü yapıyorsa, senaristlerin Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi es geçmiş olması mümkün mü?CHP’nin oynadığı ve iktidarı sürekli besleyen, hikâyenin “normal biçimde” akması dışında neredeyse hiçbir işlevi olmayan ana muhalefet rolü, “derin güçlerin yazdığı” bu büyük senaryonun için de mi, dışında mı?” diye soruyor.