Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?”

by aktifhabercom
February 2, 2020
“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?”
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım; sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.”


T24 Köşe yazarlarından Yazar Murat Belge’nin ‘Bekçiler’ başlıklı yazısı şöyle;

Hiç azalma tehlikesi geçirmeyen sorunlarımıza şimdilerde bir de “bekçi” sorunu eklendi. Yasada değişiklik yapılacakmış, bekçilerin yetkileri artırılacakmış, üst baş arayabileceklermiş v.b. Bu yetkilerle “polis” ve “bekçi” arasında ne fark kalıyor; polisten ayrı bir de bekçi örgütü bulundurulmasının esbab-ı mucibesi ne? Biri gece, biri gündüz mü çalışacak, ne olacak?


Konuyla ilgili zihnimde soru işaretleri vardı. Bugün T24 makalelerine baktım ki Aydın Engin’in zihninde de aynı sorular uçuşuyor. Bunların uçuşuyor olması çok normal.

Birdenbire, “çizmeli kedi” gibi, lafa girdiğim yerin çok uzağına zıplayacağım. Ama bu “uzağa sıçrama”, aslında soruna “yaklaşmak” için.

Aydın da konuya oradan girmiş: AKP ve Reisi, bundan sonra hangi tarihte olacağını bilmediğimiz bir tarihte seçime girer ve seçimi kaybederse, “Ben kaybettim, arkadaşlar; buyurun, siz geçin” diyecek mi, diyebilir mi? Soru büyük, içeriği ağır mı ağır. “Nereden çıkarıyorsun?” diyebilirler, derler. Reis’in kendi sözlerinden ve davranışlarından çıkarıyorum.

“Demokrasi otobüs gibidir, istediğim yerde biner, istediğim yerde inerim” diyen ben değilim.

Reis’in arkasında politik İslam’ın Batı’dan gelen her şeye (demokrasi hariç değil) duyduğu derin düşmanlık var.

Ve işlenmiş fiiller var: Malum, AKP’nin çoğunluk oluşturamayacağı bir seçim sonrasında Tayyip Erdoğan klasik “vakit doldurma” oyunlarını oynayıp yeni seçime götürmüş ve bu sefer seçimi kazanmak için Kürt hareketinin militan uçlarını yeniden alevlendirmişti.

Şu kadar yıllık iktidara ve bunun kazandırdıklarına iyice (ya da “fena halde”) alışmış olan AKP tabanının “Tuh seçimi kaybettik” demesi kolay değil; “seçim de neymiş, yahu!” demesi çok daha kolay. Demokrasisini “yarım yamalak” nitelemesinden ileri götürmeyi başaramamış bir toplumda radikal bir ideolojiyle iktidar olmuş bir partinin tabanından söz ediyoruz.

Olaylara buradan bakmaya başlayınca, “Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım. Sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.

Radikal ideolojisi olan dindar siyasi partiden söz ettim demin. Bu parti, “laik” seçkinlerin dindar kesimi inciten davranışlarından yararlanmaya çalışan popülist sağ partilere (DP, AP v.b.) benzemiyordu tabii ve laik seçkinler onlardan nefret eiyorsa onlar da laik seçkinlere herhangi bir muhabbet beslemiyorlardı. 12 Eylül rejimi Erbakan hareketinin daha önceki koalisyonlarda oynadığı rolün intikamını milletvekillerini hapiste yatırarak ve dava ederek almıştı. Ama iş bununla bitmemiş, 28 Haziran’a dayanmıştı.

Yani, diyeceğim, bu hareketi devam ettirmeye kararlı olanlar, siyaset yapacaklarsa, kendilerini yalnız yazı çiziyle değil, hukuku yardıma çağırarak değil, fiziksel güç alanında da savunmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünmek durumundaydı. 28 Şubat’a giden süreçte, Tansu Çiller başbakan ve Meral Akşener İçişleri Bakanı’yken, ülkenin ikinci silahlı gücü olan polis örgütünden yararlanma fikri üstü örtülü biçimde konuşulmuştu. Türkiye’de geleneksel olarak Ordu siyasi partinin otoritesinin dışında durmuş, Polis ise iktidarın gücü olarak hareket etmiştir. 27 Mayıs bunun bol bol sergilendiği bir süreç içinde gerçekleşti.

Dolayısıyla 28 Şubat’tan oldukça kısa bir sonra AKP kendini yeniden iktidarda bulunca (Türkiye politikası üstüne, hele bu yıllarda olanlar üstüne konuşurken “iktidar” kavramını ihtiyatlı kullanmak gerekiyor) bu konuları nasıl konuştular, bilmiyoruz, ama tahmin edebiliriz.

Polisin eskisine oranla daha canla başla iktidardan yana olması için yapılabileceklerin yapıldığını tahmin etmek güç değil. İzleyen olaylarda polisin davranışları ve iktidarın onları her türlü kucaklayan beyanatları da aynı doğrultuyu gösteriyor.

Ama bunu yeterli bulmadıklarını da tahmin edebiliriz. “Osmanlı Ocakları” adı altında bir “sivil milis” örgütlenmesinin varlığı sır değil.

Aklıma geçmiş örnekler geliyor. Osmanlı’nın başlıca silahlı gücü Yeniçeri Ocağı’ydı. Bunun içinden bir tarihte “Sekbanlar” çıktı. Bunlar, padişahın “avlanma” personeliydi. Av köpeklerine filan bunlar bakardı. “Av”. Padişahın “hafta sonu eğlencesi” gibi bir şey. Orada yer almak padişaha daha yakın olmak anlamına geliyor. Ocağın normal “cemaat ortaları”ndaki Yeniçeriler’le Sekbanlar” arasında bundan başka önemli bir fark yoktu. Yani Sekbanlar padişahın “hassa” birlikleriydi. Bu günlerin terminolojisinde onlara “özel kuvvet” gibi adlar bulabiliriz.

Sekbanlar erkenden biçimlenmişti. Fatih Mehmet zamanında yani Osmanlı “imparatorluk” olarak yeniden örgütlenirken, bunlara bir de “Bölük Ortaları” eklendi. Bunlar neci? Bunlar, doğrudan doğruya padişahın hassa kuvvetleri.

Böyle bir süreç, daha güçlü ve ayrıntılı bir devlet yapılanmasıyla birlikte iktidar merkezi olan padişahın çevresindeki koruyucu duvarların da güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bunlar olurken bir yandan da “bostancı”, “baltacı” v.b. çeşitli “kolluk” kuvvetleri oluşuyordu.

Dolayısıyla “Bekçi” örgütlenmesinin de benzer işlevler için düşünülüp düşünülmediğini de

Soruşturmamız normal. Tabii bu soruşturmaya doyurucu bir cevap alamamamız da normal.

Ancak, AKP iktidarının kendini çeşitli “vigilante” gruplar arkasında konuşlandırmayı bir politika haline getirdiği görülüyor. Cumhurbaşkanı bu “güvenlik” işinin eskiden beri bildiğimiz örgütler, güçlerle yürümeyeceğine dair de bir şeyler söylemişti. Cumhurbaşkanı’nın bu gibi konularda uzun boylu gizlisi saklısı olmadığını biliyoruz.

Kaynak: T24

“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım; sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.”


T24 Köşe yazarlarından Yazar Murat Belge’nin ‘Bekçiler’ başlıklı yazısı şöyle;

Hiç azalma tehlikesi geçirmeyen sorunlarımıza şimdilerde bir de “bekçi” sorunu eklendi. Yasada değişiklik yapılacakmış, bekçilerin yetkileri artırılacakmış, üst baş arayabileceklermiş v.b. Bu yetkilerle “polis” ve “bekçi” arasında ne fark kalıyor; polisten ayrı bir de bekçi örgütü bulundurulmasının esbab-ı mucibesi ne? Biri gece, biri gündüz mü çalışacak, ne olacak?


Konuyla ilgili zihnimde soru işaretleri vardı. Bugün T24 makalelerine baktım ki Aydın Engin’in zihninde de aynı sorular uçuşuyor. Bunların uçuşuyor olması çok normal.

Birdenbire, “çizmeli kedi” gibi, lafa girdiğim yerin çok uzağına zıplayacağım. Ama bu “uzağa sıçrama”, aslında soruna “yaklaşmak” için.

Aydın da konuya oradan girmiş: AKP ve Reisi, bundan sonra hangi tarihte olacağını bilmediğimiz bir tarihte seçime girer ve seçimi kaybederse, “Ben kaybettim, arkadaşlar; buyurun, siz geçin” diyecek mi, diyebilir mi? Soru büyük, içeriği ağır mı ağır. “Nereden çıkarıyorsun?” diyebilirler, derler. Reis’in kendi sözlerinden ve davranışlarından çıkarıyorum.

“Demokrasi otobüs gibidir, istediğim yerde biner, istediğim yerde inerim” diyen ben değilim.

Reis’in arkasında politik İslam’ın Batı’dan gelen her şeye (demokrasi hariç değil) duyduğu derin düşmanlık var.

Ve işlenmiş fiiller var: Malum, AKP’nin çoğunluk oluşturamayacağı bir seçim sonrasında Tayyip Erdoğan klasik “vakit doldurma” oyunlarını oynayıp yeni seçime götürmüş ve bu sefer seçimi kazanmak için Kürt hareketinin militan uçlarını yeniden alevlendirmişti.

Şu kadar yıllık iktidara ve bunun kazandırdıklarına iyice (ya da “fena halde”) alışmış olan AKP tabanının “Tuh seçimi kaybettik” demesi kolay değil; “seçim de neymiş, yahu!” demesi çok daha kolay. Demokrasisini “yarım yamalak” nitelemesinden ileri götürmeyi başaramamış bir toplumda radikal bir ideolojiyle iktidar olmuş bir partinin tabanından söz ediyoruz.

Olaylara buradan bakmaya başlayınca, “Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım. Sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.

Radikal ideolojisi olan dindar siyasi partiden söz ettim demin. Bu parti, “laik” seçkinlerin dindar kesimi inciten davranışlarından yararlanmaya çalışan popülist sağ partilere (DP, AP v.b.) benzemiyordu tabii ve laik seçkinler onlardan nefret eiyorsa onlar da laik seçkinlere herhangi bir muhabbet beslemiyorlardı. 12 Eylül rejimi Erbakan hareketinin daha önceki koalisyonlarda oynadığı rolün intikamını milletvekillerini hapiste yatırarak ve dava ederek almıştı. Ama iş bununla bitmemiş, 28 Haziran’a dayanmıştı.

Yani, diyeceğim, bu hareketi devam ettirmeye kararlı olanlar, siyaset yapacaklarsa, kendilerini yalnız yazı çiziyle değil, hukuku yardıma çağırarak değil, fiziksel güç alanında da savunmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünmek durumundaydı. 28 Şubat’a giden süreçte, Tansu Çiller başbakan ve Meral Akşener İçişleri Bakanı’yken, ülkenin ikinci silahlı gücü olan polis örgütünden yararlanma fikri üstü örtülü biçimde konuşulmuştu. Türkiye’de geleneksel olarak Ordu siyasi partinin otoritesinin dışında durmuş, Polis ise iktidarın gücü olarak hareket etmiştir. 27 Mayıs bunun bol bol sergilendiği bir süreç içinde gerçekleşti.

Dolayısıyla 28 Şubat’tan oldukça kısa bir sonra AKP kendini yeniden iktidarda bulunca (Türkiye politikası üstüne, hele bu yıllarda olanlar üstüne konuşurken “iktidar” kavramını ihtiyatlı kullanmak gerekiyor) bu konuları nasıl konuştular, bilmiyoruz, ama tahmin edebiliriz.

Polisin eskisine oranla daha canla başla iktidardan yana olması için yapılabileceklerin yapıldığını tahmin etmek güç değil. İzleyen olaylarda polisin davranışları ve iktidarın onları her türlü kucaklayan beyanatları da aynı doğrultuyu gösteriyor.

Ama bunu yeterli bulmadıklarını da tahmin edebiliriz. “Osmanlı Ocakları” adı altında bir “sivil milis” örgütlenmesinin varlığı sır değil.

Aklıma geçmiş örnekler geliyor. Osmanlı’nın başlıca silahlı gücü Yeniçeri Ocağı’ydı. Bunun içinden bir tarihte “Sekbanlar” çıktı. Bunlar, padişahın “avlanma” personeliydi. Av köpeklerine filan bunlar bakardı. “Av”. Padişahın “hafta sonu eğlencesi” gibi bir şey. Orada yer almak padişaha daha yakın olmak anlamına geliyor. Ocağın normal “cemaat ortaları”ndaki Yeniçeriler’le Sekbanlar” arasında bundan başka önemli bir fark yoktu. Yani Sekbanlar padişahın “hassa” birlikleriydi. Bu günlerin terminolojisinde onlara “özel kuvvet” gibi adlar bulabiliriz.

Sekbanlar erkenden biçimlenmişti. Fatih Mehmet zamanında yani Osmanlı “imparatorluk” olarak yeniden örgütlenirken, bunlara bir de “Bölük Ortaları” eklendi. Bunlar neci? Bunlar, doğrudan doğruya padişahın hassa kuvvetleri.

Böyle bir süreç, daha güçlü ve ayrıntılı bir devlet yapılanmasıyla birlikte iktidar merkezi olan padişahın çevresindeki koruyucu duvarların da güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bunlar olurken bir yandan da “bostancı”, “baltacı” v.b. çeşitli “kolluk” kuvvetleri oluşuyordu.

Dolayısıyla “Bekçi” örgütlenmesinin de benzer işlevler için düşünülüp düşünülmediğini de

Soruşturmamız normal. Tabii bu soruşturmaya doyurucu bir cevap alamamamız da normal.

Ancak, AKP iktidarının kendini çeşitli “vigilante” gruplar arkasında konuşlandırmayı bir politika haline getirdiği görülüyor. Cumhurbaşkanı bu “güvenlik” işinin eskiden beri bildiğimiz örgütler, güçlerle yürümeyeceğine dair de bir şeyler söylemişti. Cumhurbaşkanı’nın bu gibi konularda uzun boylu gizlisi saklısı olmadığını biliyoruz.

Kaynak: T24

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

January 16, 2023
5.1k

“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım; sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.”


T24 Köşe yazarlarından Yazar Murat Belge’nin ‘Bekçiler’ başlıklı yazısı şöyle;

Hiç azalma tehlikesi geçirmeyen sorunlarımıza şimdilerde bir de “bekçi” sorunu eklendi. Yasada değişiklik yapılacakmış, bekçilerin yetkileri artırılacakmış, üst baş arayabileceklermiş v.b. Bu yetkilerle “polis” ve “bekçi” arasında ne fark kalıyor; polisten ayrı bir de bekçi örgütü bulundurulmasının esbab-ı mucibesi ne? Biri gece, biri gündüz mü çalışacak, ne olacak?


Konuyla ilgili zihnimde soru işaretleri vardı. Bugün T24 makalelerine baktım ki Aydın Engin’in zihninde de aynı sorular uçuşuyor. Bunların uçuşuyor olması çok normal.

Birdenbire, “çizmeli kedi” gibi, lafa girdiğim yerin çok uzağına zıplayacağım. Ama bu “uzağa sıçrama”, aslında soruna “yaklaşmak” için.

Aydın da konuya oradan girmiş: AKP ve Reisi, bundan sonra hangi tarihte olacağını bilmediğimiz bir tarihte seçime girer ve seçimi kaybederse, “Ben kaybettim, arkadaşlar; buyurun, siz geçin” diyecek mi, diyebilir mi? Soru büyük, içeriği ağır mı ağır. “Nereden çıkarıyorsun?” diyebilirler, derler. Reis’in kendi sözlerinden ve davranışlarından çıkarıyorum.

“Demokrasi otobüs gibidir, istediğim yerde biner, istediğim yerde inerim” diyen ben değilim.

Reis’in arkasında politik İslam’ın Batı’dan gelen her şeye (demokrasi hariç değil) duyduğu derin düşmanlık var.

Ve işlenmiş fiiller var: Malum, AKP’nin çoğunluk oluşturamayacağı bir seçim sonrasında Tayyip Erdoğan klasik “vakit doldurma” oyunlarını oynayıp yeni seçime götürmüş ve bu sefer seçimi kazanmak için Kürt hareketinin militan uçlarını yeniden alevlendirmişti.

Şu kadar yıllık iktidara ve bunun kazandırdıklarına iyice (ya da “fena halde”) alışmış olan AKP tabanının “Tuh seçimi kaybettik” demesi kolay değil; “seçim de neymiş, yahu!” demesi çok daha kolay. Demokrasisini “yarım yamalak” nitelemesinden ileri götürmeyi başaramamış bir toplumda radikal bir ideolojiyle iktidar olmuş bir partinin tabanından söz ediyoruz.

Olaylara buradan bakmaya başlayınca, “Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım. Sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.

Radikal ideolojisi olan dindar siyasi partiden söz ettim demin. Bu parti, “laik” seçkinlerin dindar kesimi inciten davranışlarından yararlanmaya çalışan popülist sağ partilere (DP, AP v.b.) benzemiyordu tabii ve laik seçkinler onlardan nefret eiyorsa onlar da laik seçkinlere herhangi bir muhabbet beslemiyorlardı. 12 Eylül rejimi Erbakan hareketinin daha önceki koalisyonlarda oynadığı rolün intikamını milletvekillerini hapiste yatırarak ve dava ederek almıştı. Ama iş bununla bitmemiş, 28 Haziran’a dayanmıştı.

Yani, diyeceğim, bu hareketi devam ettirmeye kararlı olanlar, siyaset yapacaklarsa, kendilerini yalnız yazı çiziyle değil, hukuku yardıma çağırarak değil, fiziksel güç alanında da savunmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünmek durumundaydı. 28 Şubat’a giden süreçte, Tansu Çiller başbakan ve Meral Akşener İçişleri Bakanı’yken, ülkenin ikinci silahlı gücü olan polis örgütünden yararlanma fikri üstü örtülü biçimde konuşulmuştu. Türkiye’de geleneksel olarak Ordu siyasi partinin otoritesinin dışında durmuş, Polis ise iktidarın gücü olarak hareket etmiştir. 27 Mayıs bunun bol bol sergilendiği bir süreç içinde gerçekleşti.

Dolayısıyla 28 Şubat’tan oldukça kısa bir sonra AKP kendini yeniden iktidarda bulunca (Türkiye politikası üstüne, hele bu yıllarda olanlar üstüne konuşurken “iktidar” kavramını ihtiyatlı kullanmak gerekiyor) bu konuları nasıl konuştular, bilmiyoruz, ama tahmin edebiliriz.

Polisin eskisine oranla daha canla başla iktidardan yana olması için yapılabileceklerin yapıldığını tahmin etmek güç değil. İzleyen olaylarda polisin davranışları ve iktidarın onları her türlü kucaklayan beyanatları da aynı doğrultuyu gösteriyor.

Ama bunu yeterli bulmadıklarını da tahmin edebiliriz. “Osmanlı Ocakları” adı altında bir “sivil milis” örgütlenmesinin varlığı sır değil.

Aklıma geçmiş örnekler geliyor. Osmanlı’nın başlıca silahlı gücü Yeniçeri Ocağı’ydı. Bunun içinden bir tarihte “Sekbanlar” çıktı. Bunlar, padişahın “avlanma” personeliydi. Av köpeklerine filan bunlar bakardı. “Av”. Padişahın “hafta sonu eğlencesi” gibi bir şey. Orada yer almak padişaha daha yakın olmak anlamına geliyor. Ocağın normal “cemaat ortaları”ndaki Yeniçeriler’le Sekbanlar” arasında bundan başka önemli bir fark yoktu. Yani Sekbanlar padişahın “hassa” birlikleriydi. Bu günlerin terminolojisinde onlara “özel kuvvet” gibi adlar bulabiliriz.

Sekbanlar erkenden biçimlenmişti. Fatih Mehmet zamanında yani Osmanlı “imparatorluk” olarak yeniden örgütlenirken, bunlara bir de “Bölük Ortaları” eklendi. Bunlar neci? Bunlar, doğrudan doğruya padişahın hassa kuvvetleri.

Böyle bir süreç, daha güçlü ve ayrıntılı bir devlet yapılanmasıyla birlikte iktidar merkezi olan padişahın çevresindeki koruyucu duvarların da güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bunlar olurken bir yandan da “bostancı”, “baltacı” v.b. çeşitli “kolluk” kuvvetleri oluşuyordu.

Dolayısıyla “Bekçi” örgütlenmesinin de benzer işlevler için düşünülüp düşünülmediğini de

Soruşturmamız normal. Tabii bu soruşturmaya doyurucu bir cevap alamamamız da normal.

Ancak, AKP iktidarının kendini çeşitli “vigilante” gruplar arkasında konuşlandırmayı bir politika haline getirdiği görülüyor. Cumhurbaşkanı bu “güvenlik” işinin eskiden beri bildiğimiz örgütler, güçlerle yürümeyeceğine dair de bir şeyler söylemişti. Cumhurbaşkanı’nın bu gibi konularda uzun boylu gizlisi saklısı olmadığını biliyoruz.

Kaynak: T24

“Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım; sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.”


T24 Köşe yazarlarından Yazar Murat Belge’nin ‘Bekçiler’ başlıklı yazısı şöyle;

Hiç azalma tehlikesi geçirmeyen sorunlarımıza şimdilerde bir de “bekçi” sorunu eklendi. Yasada değişiklik yapılacakmış, bekçilerin yetkileri artırılacakmış, üst baş arayabileceklermiş v.b. Bu yetkilerle “polis” ve “bekçi” arasında ne fark kalıyor; polisten ayrı bir de bekçi örgütü bulundurulmasının esbab-ı mucibesi ne? Biri gece, biri gündüz mü çalışacak, ne olacak?


Konuyla ilgili zihnimde soru işaretleri vardı. Bugün T24 makalelerine baktım ki Aydın Engin’in zihninde de aynı sorular uçuşuyor. Bunların uçuşuyor olması çok normal.

Birdenbire, “çizmeli kedi” gibi, lafa girdiğim yerin çok uzağına zıplayacağım. Ama bu “uzağa sıçrama”, aslında soruna “yaklaşmak” için.

Aydın da konuya oradan girmiş: AKP ve Reisi, bundan sonra hangi tarihte olacağını bilmediğimiz bir tarihte seçime girer ve seçimi kaybederse, “Ben kaybettim, arkadaşlar; buyurun, siz geçin” diyecek mi, diyebilir mi? Soru büyük, içeriği ağır mı ağır. “Nereden çıkarıyorsun?” diyebilirler, derler. Reis’in kendi sözlerinden ve davranışlarından çıkarıyorum.

“Demokrasi otobüs gibidir, istediğim yerde biner, istediğim yerde inerim” diyen ben değilim.

Reis’in arkasında politik İslam’ın Batı’dan gelen her şeye (demokrasi hariç değil) duyduğu derin düşmanlık var.

Ve işlenmiş fiiller var: Malum, AKP’nin çoğunluk oluşturamayacağı bir seçim sonrasında Tayyip Erdoğan klasik “vakit doldurma” oyunlarını oynayıp yeni seçime götürmüş ve bu sefer seçimi kazanmak için Kürt hareketinin militan uçlarını yeniden alevlendirmişti.

Şu kadar yıllık iktidara ve bunun kazandırdıklarına iyice (ya da “fena halde”) alışmış olan AKP tabanının “Tuh seçimi kaybettik” demesi kolay değil; “seçim de neymiş, yahu!” demesi çok daha kolay. Demokrasisini “yarım yamalak” nitelemesinden ileri götürmeyi başaramamış bir toplumda radikal bir ideolojiyle iktidar olmuş bir partinin tabanından söz ediyoruz.

Olaylara buradan bakmaya başlayınca, “Bekçi örgütü şimdi nereden çıktı?” sorusunu bir kere daha soralım. Sanki bu arkaplanla sorulduğunda olayın konturları da değişiyor.

Radikal ideolojisi olan dindar siyasi partiden söz ettim demin. Bu parti, “laik” seçkinlerin dindar kesimi inciten davranışlarından yararlanmaya çalışan popülist sağ partilere (DP, AP v.b.) benzemiyordu tabii ve laik seçkinler onlardan nefret eiyorsa onlar da laik seçkinlere herhangi bir muhabbet beslemiyorlardı. 12 Eylül rejimi Erbakan hareketinin daha önceki koalisyonlarda oynadığı rolün intikamını milletvekillerini hapiste yatırarak ve dava ederek almıştı. Ama iş bununla bitmemiş, 28 Haziran’a dayanmıştı.

Yani, diyeceğim, bu hareketi devam ettirmeye kararlı olanlar, siyaset yapacaklarsa, kendilerini yalnız yazı çiziyle değil, hukuku yardıma çağırarak değil, fiziksel güç alanında da savunmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini düşünmek durumundaydı. 28 Şubat’a giden süreçte, Tansu Çiller başbakan ve Meral Akşener İçişleri Bakanı’yken, ülkenin ikinci silahlı gücü olan polis örgütünden yararlanma fikri üstü örtülü biçimde konuşulmuştu. Türkiye’de geleneksel olarak Ordu siyasi partinin otoritesinin dışında durmuş, Polis ise iktidarın gücü olarak hareket etmiştir. 27 Mayıs bunun bol bol sergilendiği bir süreç içinde gerçekleşti.

Dolayısıyla 28 Şubat’tan oldukça kısa bir sonra AKP kendini yeniden iktidarda bulunca (Türkiye politikası üstüne, hele bu yıllarda olanlar üstüne konuşurken “iktidar” kavramını ihtiyatlı kullanmak gerekiyor) bu konuları nasıl konuştular, bilmiyoruz, ama tahmin edebiliriz.

Polisin eskisine oranla daha canla başla iktidardan yana olması için yapılabileceklerin yapıldığını tahmin etmek güç değil. İzleyen olaylarda polisin davranışları ve iktidarın onları her türlü kucaklayan beyanatları da aynı doğrultuyu gösteriyor.

Ama bunu yeterli bulmadıklarını da tahmin edebiliriz. “Osmanlı Ocakları” adı altında bir “sivil milis” örgütlenmesinin varlığı sır değil.

Aklıma geçmiş örnekler geliyor. Osmanlı’nın başlıca silahlı gücü Yeniçeri Ocağı’ydı. Bunun içinden bir tarihte “Sekbanlar” çıktı. Bunlar, padişahın “avlanma” personeliydi. Av köpeklerine filan bunlar bakardı. “Av”. Padişahın “hafta sonu eğlencesi” gibi bir şey. Orada yer almak padişaha daha yakın olmak anlamına geliyor. Ocağın normal “cemaat ortaları”ndaki Yeniçeriler’le Sekbanlar” arasında bundan başka önemli bir fark yoktu. Yani Sekbanlar padişahın “hassa” birlikleriydi. Bu günlerin terminolojisinde onlara “özel kuvvet” gibi adlar bulabiliriz.

Sekbanlar erkenden biçimlenmişti. Fatih Mehmet zamanında yani Osmanlı “imparatorluk” olarak yeniden örgütlenirken, bunlara bir de “Bölük Ortaları” eklendi. Bunlar neci? Bunlar, doğrudan doğruya padişahın hassa kuvvetleri.

Böyle bir süreç, daha güçlü ve ayrıntılı bir devlet yapılanmasıyla birlikte iktidar merkezi olan padişahın çevresindeki koruyucu duvarların da güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bunlar olurken bir yandan da “bostancı”, “baltacı” v.b. çeşitli “kolluk” kuvvetleri oluşuyordu.

Dolayısıyla “Bekçi” örgütlenmesinin de benzer işlevler için düşünülüp düşünülmediğini de

Soruşturmamız normal. Tabii bu soruşturmaya doyurucu bir cevap alamamamız da normal.

Ancak, AKP iktidarının kendini çeşitli “vigilante” gruplar arkasında konuşlandırmayı bir politika haline getirdiği görülüyor. Cumhurbaşkanı bu “güvenlik” işinin eskiden beri bildiğimiz örgütler, güçlerle yürümeyeceğine dair de bir şeyler söylemişti. Cumhurbaşkanı’nın bu gibi konularda uzun boylu gizlisi saklısı olmadığını biliyoruz.

Kaynak: T24

ShareTweetShare
Previous Post

Çin, Koronavirüsüyle mücadele ederken birde ‘Kuş Gribi’ salgını çıktı!

Next Post

Corona virüsü kurulu üyesi: Maske takmamızı gerektirecek durum yok

İLGİLİ HABERLER

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

January 16, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali

January 9, 2023
5.1k
Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?
ANALİZ

Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?

January 8, 2023
5.2k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır

January 3, 2023
5.1k
Türkiye’deki hırsızların ve çetelerin avukatı Ersan Şen
ANALİZ

Türkiye’deki hırsızların ve çetelerin avukatı Ersan Şen

December 27, 2022
5.4k
Daha Fazla Haber

Sinan Ateş cinayeti: Bu ateş en tepedeki suçluları da yakacak; torbacılarla kalmaz

Sinan Ateş cinayeti: Bu ateş en tepedeki suçluları da yakacak; torbacılarla kalmaz
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

Muhalefeti uyardı: İktidar, seçim öncesi Kobani’ye saldırmayı planlıyor

Muhalefeti uyardı: İktidar, seçim öncesi Kobani’ye saldırmayı planlıyor
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Gerekli özeni göstermeyen…’ ABD’den Türkiye’ye Rusya yaptırımları için uyarı ziyareti

‘Gerekli özeni göstermeyen…’ ABD’den Türkiye’ye Rusya yaptırımları için uyarı ziyareti
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Kronometreyi sıfırladı’ 2018’de seçilen cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır

‘Kronometreyi sıfırladı’ 2018’de seçilen cumhurbaşkanı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

Almanya kaygılı: Seçim aşırılık yanlılarının duygularını hareketlendiriyor; sınırlarımızı belirlemeliyiz

Almanya kaygılı: Seçim aşırılık yanlılarının duygularını hareketlendiriyor; sınırlarımızı belirlemeliyiz
by Ömer yazar
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Sipariş anket’ çıkışı: Daltonlar Çetesi feci şekilde kaybediyor; siz varken Red Kit’e gerek yok

‘Sipariş anket’ çıkışı: Daltonlar Çetesi feci şekilde kaybediyor; siz varken Red Kit’e gerek yok
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Erdoğan’ın adaylığı: Bir tek istisna dışında üçüncü defa aday olma şansı yok

Erdoğan’ın adaylığı: Bir tek istisna dışında üçüncü defa aday olma şansı yok
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5.2k

Devamını oku

‘Herkes görmezden geldi’ İngiltere’de evinde tek başına ölen kadının cesedi 3 yıl sonra bulundu

‘Herkes görmezden geldi’ İngiltere’de evinde tek başına ölen kadının cesedi 3 yıl sonra bulundu
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Sinan Ateş cinayeti: Ateş’in ailesini ziyaret eden İmamoğlu, ‘Adalet tecelli edecek’ dedi

Sinan Ateş cinayeti: Ateş’in ailesini ziyaret eden İmamoğlu, ‘Adalet tecelli edecek’ dedi
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Terör saldırısı riski artıyor’ Almanya, Fransa ve ABD Türkiye’deki vatandaşlarını uyardı

‘Terör saldırısı riski artıyor’ Almanya, Fransa ve ABD Türkiye’deki vatandaşlarını uyardı
by aktifhabercom
January 28, 2023
0
5k

Devamını oku

Akademisyen, gazeteci ve yazar Mümtazer Türköne yaşadıklarını anlattı

Akademisyen, gazeteci ve yazar Mümtazer Türköne yaşadıklarını anlattı
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Gergerlioğlu’ndan Yusuf Kerim çağrısı: Kemiklere metastaz olmuş, bu çocuğun fazla vakti yok

Gergerlioğlu’ndan Yusuf Kerim çağrısı: Kemiklere metastaz olmuş, bu çocuğun fazla vakti yok
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Bursa’da özel harekat polisi annesini, 2 kardeşini ve yengesini katletti

Bursa’da özel harekat polisi annesini, 2 kardeşini ve yengesini katletti
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Erdoğan kameralar önünde vali azarladı: Sen bana başka şeyler anlatıyorsun

Erdoğan kameralar önünde vali azarladı: Sen bana başka şeyler anlatıyorsun
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.3k

Devamını oku

ABD’den Türkiye’ye ‘para cezası ve hapis’ uyarısı

ABD’den Türkiye’ye ‘para cezası ve hapis’ uyarısı
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Marmara Cezaevinde arama eziyeti: Size Regaip Kandili temizliği yaptık

Marmara Cezaevinde arama eziyeti: Size Regaip Kandili temizliği yaptık
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Jet Fadıl için yine hapishane yolu göründü: Dolandırıcıkla suçlanıyor

Jet Fadıl için yine hapishane yolu göründü: Dolandırıcıkla suçlanıyor
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Almanya, Erdoğan’ın ziyaretine onay vermedi: AKP’li vekilin nefret açıklamaları gerekçe gösterildi

Almanya, Erdoğan’ın ziyaretine onay vermedi: AKP’li vekilin nefret açıklamaları gerekçe gösterildi
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Hedef iki tabur oluşturmak: Leopard 2 tankları Ukrayna için neden önemli?

Hedef iki tabur oluşturmak: Leopard 2 tankları Ukrayna için neden önemli?
by Özkan yazar
January 27, 2023
0
5.2k

Devamını oku

AB’ye sığınmacı göçü: Birlik ülkeleri, başvurusu reddedilenlerin sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı planlıyor

AB’ye sığınmacı göçü: Birlik ülkeleri, başvurusu reddedilenlerin sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı planlıyor
by aktifhabercom
January 27, 2023
0
5.1k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.