Bağımsızlık tartışmasının göbeğindeki bir futbol kulübü.
Katalonya’nın bağımsızlığını elde etmesi durumunda Barça olarak adlandırılan futbol kulübü Barcelona’nın, İspanya’nın profesyonel futbol birinci ligi La Liga’da mücadele edip etmeyeceği ile ilgili tartışmalar uzun zamandır sürüyor.
Dünyanın en ünlü ve en fazla sayıda taraftara sahip futbol kulüplerinden biri olan Barça, Katalonya’nın en değerli ve büyük kurumlarından biri.
Forbes’un 2017’nin en değerli futbol kulüpleri listesine göre Barça, 3,64 milyar dolar ile Manchester United’dan sonra dünyanın en değerli ikinci kulübü.
Kulübün Facebook’ta 103 milyondan fazla, Twitter’da ise 24,3 milyon kadar takipçisi var.
Kulübün başkan yardımcılarından Carles Villarubí, aynı ligde kalmaya devam edeceklerini ifade etti.
Diğer yandan La Liga’nın başkanı Javier Tebas ise bağımsızlık sürecinin söz konusu olması takdirinde Barcelona’nın nerede oynayacağına kendisinin karar veremeyeceğini söyledi.
Barça’nın ezeli rakibi olan Real Madrid’in teknik direktörü Zinedine Zidane’a göre ise Barcelona’nın olmadığı bir La Liga hayal bile edilemez.
Öte yandan bu kadar değerli bir kulübün dünyanın herhangi bir ligi tarafından seve seve kabul edileceği de yapılan diğer yorumlar arasında.
KULÜP RESMİ SİYASİ SÖYLEME SAHİP
Barça’nın bağımsızlığın gerçekleşmesi takdirinde hangi ligde mücadele edeceği tartışmaları bir yana, futbol kulübünün Katalonya’nın bağımsızlık söyleminde nerede durduğu da çokça konuşulan konulardan biri.
“Més que un club” yani “Bir kulüpten fazlası” sloganını kullanan Barça’yı hedef alan bu tartışmalar, “Futbol asla sadece futbol değildir” saptamasını akıllara getiriyor.
Barcelona futbol kulübü resmi olarak referandumun düzenlenmesinden yana.
Kulüp, şimdiye kadar siyasi açıdan en sert duruşunu 20 Eylül’de Katalan siyasetçilerin gözaltına alınmasının ardından gösterdi.
Barcelona’nın internet sitesinden yapılan resmi açıklamada, “Ulusa, demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve ulusların kendi kaderini tayin etme hakkına tarihi olarak sadık kalan FC Barcelona, bu hakların özgürce yerine getirilmesini engelleyen her hareketi kınamaktadır” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, “Üyelerinin çeşitliliğine sonsuz saygı duyan FC Barcelona, Katalanların çoğunluğunun iradesini desteklemeye devam edecektir, bunu da sivil, barışçıl ve örnek oluşturacak bir şekilde yapacaktır” denildi.
Takımın önemli oyuncularından Gerard Piqué ise Twitter’dan yazdığı mesajında, #Votarem (Oy vereceğiz) etiketini kullanarak, ” Bugünden itibaren Pazar’a kadar barışçıl bir şekilde kendimizi ifade edeceğiz. Onlara hiçbir bahane vermeyelim. Zaten bunu istiyorlar. Yüksek ve güçlü bir şekilde sesimizi çıkaralım” dedi.
Ancak gerek Barça’nın açıklamasına gerek Pique’nin tweetine bağımsızlığa karşı çıkan kulüp taraftarları ve İspanya’nın bazı ana akım basın kuruluşlarından tepki geldi.
Barcelona sokaklarında rastladığımız bazı Barça taraftarları da takımlarına duydukları tepkiyi dile getiriyor.
BARÇA BİR ÖRNEK
“Spor ve sosyal sorumluluk: Barça örneği” adlı makalenin yazarı Josep Maria Canyelles ise kulübün bağımsızlık hareketinin başrolünde bulunmadığı ancak Katalonya’nın kendi kaderini tayin etme hakkını savunduğunu belirtiyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Canyelles, futbol kulübünün tarihi olarak dilini, kültürünü ve milli kimliğini savunarak Katalan sivil toplumunun güçlenmesinde rol oynadığını belirtiyor:
“Kulübün önemi, daha az politik olmuş bir toplumun ayrılıkçı talebini destekleyerek değil, onurunu ve sivil haklarını koruyarak güçlenmesini sağlaması.”
Canyelles’e göre kulübün zihniyetindeki en büyük değişim Joan Laporta’nın kulüp başkanı ve Pep Guardiola’nın teknik direktör olduğu dönem ile başlıyor.
Barça’nın bu dönem ile beraber ‘kaderci’ anlayıştan uzaklaşarak güçlü ve başarılı bir futbol kulübüne dönüştüğünü söyleyen Canyelles, bu değişimin Katalan toplumuna da yansıdığını söylüyor.
Barcelona’nın bir kulüp olarak İspanya ve Katalonya tarihinde siyasi olarak büyük bir etkisinin olmadığını aktaran Canyelles’e göre Barça’nın stadında görülen sloganlar ve afişler Katalan toplumunda olup bitenlerin bir yansıması.
Ancak bağımsızlık yanlısı bazı Katalanlar ise tam tersine kulübün Katalonya’nın bağımsızlığını desteklemek adına sesinin daha çok çıkması gerektiğini savunuyor.
Barcelona sokaklarında konuştuğum kimi Katalanlar, şu aşamada bağımsızlığı elde etmek üzere oldukları tarihi bir dönemeçte bulunduklarını, o yüzden futbolun çok da önem taşımadığını söylüyor.
Hükümet binasının önünde, “Katalonya ezilen bir toplumdur” pankartıyla oturan Lluís, “Artık vakti geldi, bağımsız olacağız. Bağımsız olduktan sonra Barça La Liga’da olmuş olmamış umurumda değil. Bu parayla ilgili bir mesele, karıştırmamak gerek” diyor.
FRANCO DÖNEMİNDE ÖLDÜRÜLEN İNSANLAR
Şehrin Raval bölgesinde polisin oy kullanmayı engellememesi için sandıkların kurulduğu okulları işgal eden aileler ve vatandaşlarla konuşuyorum.
İçlerinden biri, “Futbol aptallar içindir, biz büyük bir sosyal hareketin ortasındayız. Barça’nın önemi yok” diyor.
Daha genç olan bir başka Katalan ise Barça’nın önemli bir kurum olarak daha çok sesini öldürülen bir kulüp. Tabii ki siyasi olarak bağımsızlıktan yana tavır alması gerekir.”
Kulübün 1935 yılında başkan seçilen ismi Josep Sunyol, 6 Ağustos 1936’da o dönem ülkeyi diktatörlükle yöneten Franco’nun askerleri tarafından öldürülmüştü.
Solcu bir grup olan Esquerra Republicana’nın başında olan Sunyol, Madrid yakınlarındaki cumhuriyetçi güçleri ziyaret etmeye gittiği sırada Franco’nun askerleri tarafından ele geçirilerek öldürülüyor.
Sunyol’un hayatını kaybettiği haberi ise Barcelona’ya ancak bir hafta sonra ulaşabiliyor.
Bağımsızlık tartışmasının göbeğindeki bir futbol kulübü.
Katalonya’nın bağımsızlığını elde etmesi durumunda Barça olarak adlandırılan futbol kulübü Barcelona’nın, İspanya’nın profesyonel futbol birinci ligi La Liga’da mücadele edip etmeyeceği ile ilgili tartışmalar uzun zamandır sürüyor.
Dünyanın en ünlü ve en fazla sayıda taraftara sahip futbol kulüplerinden biri olan Barça, Katalonya’nın en değerli ve büyük kurumlarından biri.
Forbes’un 2017’nin en değerli futbol kulüpleri listesine göre Barça, 3,64 milyar dolar ile Manchester United’dan sonra dünyanın en değerli ikinci kulübü.
Kulübün Facebook’ta 103 milyondan fazla, Twitter’da ise 24,3 milyon kadar takipçisi var.
Kulübün başkan yardımcılarından Carles Villarubí, aynı ligde kalmaya devam edeceklerini ifade etti.
Diğer yandan La Liga’nın başkanı Javier Tebas ise bağımsızlık sürecinin söz konusu olması takdirinde Barcelona’nın nerede oynayacağına kendisinin karar veremeyeceğini söyledi.
Barça’nın ezeli rakibi olan Real Madrid’in teknik direktörü Zinedine Zidane’a göre ise Barcelona’nın olmadığı bir La Liga hayal bile edilemez.
Öte yandan bu kadar değerli bir kulübün dünyanın herhangi bir ligi tarafından seve seve kabul edileceği de yapılan diğer yorumlar arasında.
KULÜP RESMİ SİYASİ SÖYLEME SAHİP
Barça’nın bağımsızlığın gerçekleşmesi takdirinde hangi ligde mücadele edeceği tartışmaları bir yana, futbol kulübünün Katalonya’nın bağımsızlık söyleminde nerede durduğu da çokça konuşulan konulardan biri.
“Més que un club” yani “Bir kulüpten fazlası” sloganını kullanan Barça’yı hedef alan bu tartışmalar, “Futbol asla sadece futbol değildir” saptamasını akıllara getiriyor.
Barcelona futbol kulübü resmi olarak referandumun düzenlenmesinden yana.
Kulüp, şimdiye kadar siyasi açıdan en sert duruşunu 20 Eylül’de Katalan siyasetçilerin gözaltına alınmasının ardından gösterdi.
Barcelona’nın internet sitesinden yapılan resmi açıklamada, “Ulusa, demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve ulusların kendi kaderini tayin etme hakkına tarihi olarak sadık kalan FC Barcelona, bu hakların özgürce yerine getirilmesini engelleyen her hareketi kınamaktadır” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, “Üyelerinin çeşitliliğine sonsuz saygı duyan FC Barcelona, Katalanların çoğunluğunun iradesini desteklemeye devam edecektir, bunu da sivil, barışçıl ve örnek oluşturacak bir şekilde yapacaktır” denildi.
Takımın önemli oyuncularından Gerard Piqué ise Twitter’dan yazdığı mesajında, #Votarem (Oy vereceğiz) etiketini kullanarak, ” Bugünden itibaren Pazar’a kadar barışçıl bir şekilde kendimizi ifade edeceğiz. Onlara hiçbir bahane vermeyelim. Zaten bunu istiyorlar. Yüksek ve güçlü bir şekilde sesimizi çıkaralım” dedi.
Ancak gerek Barça’nın açıklamasına gerek Pique’nin tweetine bağımsızlığa karşı çıkan kulüp taraftarları ve İspanya’nın bazı ana akım basın kuruluşlarından tepki geldi.
Barcelona sokaklarında rastladığımız bazı Barça taraftarları da takımlarına duydukları tepkiyi dile getiriyor.
BARÇA BİR ÖRNEK
“Spor ve sosyal sorumluluk: Barça örneği” adlı makalenin yazarı Josep Maria Canyelles ise kulübün bağımsızlık hareketinin başrolünde bulunmadığı ancak Katalonya’nın kendi kaderini tayin etme hakkını savunduğunu belirtiyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Canyelles, futbol kulübünün tarihi olarak dilini, kültürünü ve milli kimliğini savunarak Katalan sivil toplumunun güçlenmesinde rol oynadığını belirtiyor:
“Kulübün önemi, daha az politik olmuş bir toplumun ayrılıkçı talebini destekleyerek değil, onurunu ve sivil haklarını koruyarak güçlenmesini sağlaması.”
Canyelles’e göre kulübün zihniyetindeki en büyük değişim Joan Laporta’nın kulüp başkanı ve Pep Guardiola’nın teknik direktör olduğu dönem ile başlıyor.
Barça’nın bu dönem ile beraber ‘kaderci’ anlayıştan uzaklaşarak güçlü ve başarılı bir futbol kulübüne dönüştüğünü söyleyen Canyelles, bu değişimin Katalan toplumuna da yansıdığını söylüyor.
Barcelona’nın bir kulüp olarak İspanya ve Katalonya tarihinde siyasi olarak büyük bir etkisinin olmadığını aktaran Canyelles’e göre Barça’nın stadında görülen sloganlar ve afişler Katalan toplumunda olup bitenlerin bir yansıması.
Ancak bağımsızlık yanlısı bazı Katalanlar ise tam tersine kulübün Katalonya’nın bağımsızlığını desteklemek adına sesinin daha çok çıkması gerektiğini savunuyor.
Barcelona sokaklarında konuştuğum kimi Katalanlar, şu aşamada bağımsızlığı elde etmek üzere oldukları tarihi bir dönemeçte bulunduklarını, o yüzden futbolun çok da önem taşımadığını söylüyor.
Hükümet binasının önünde, “Katalonya ezilen bir toplumdur” pankartıyla oturan Lluís, “Artık vakti geldi, bağımsız olacağız. Bağımsız olduktan sonra Barça La Liga’da olmuş olmamış umurumda değil. Bu parayla ilgili bir mesele, karıştırmamak gerek” diyor.
FRANCO DÖNEMİNDE ÖLDÜRÜLEN İNSANLAR
Şehrin Raval bölgesinde polisin oy kullanmayı engellememesi için sandıkların kurulduğu okulları işgal eden aileler ve vatandaşlarla konuşuyorum.
İçlerinden biri, “Futbol aptallar içindir, biz büyük bir sosyal hareketin ortasındayız. Barça’nın önemi yok” diyor.
Daha genç olan bir başka Katalan ise Barça’nın önemli bir kurum olarak daha çok sesini öldürülen bir kulüp. Tabii ki siyasi olarak bağımsızlıktan yana tavır alması gerekir.”
Kulübün 1935 yılında başkan seçilen ismi Josep Sunyol, 6 Ağustos 1936’da o dönem ülkeyi diktatörlükle yöneten Franco’nun askerleri tarafından öldürülmüştü.
Solcu bir grup olan Esquerra Republicana’nın başında olan Sunyol, Madrid yakınlarındaki cumhuriyetçi güçleri ziyaret etmeye gittiği sırada Franco’nun askerleri tarafından ele geçirilerek öldürülüyor.
Sunyol’un hayatını kaybettiği haberi ise Barcelona’ya ancak bir hafta sonra ulaşabiliyor.